| İngilizce | Türkçe | |
|---|---|---|
| General | ||
| Genel | in that way zf. | o tarzda |
| Genel | in that way zf. | şöylelikle |
| Genel | in that way zf. | o şekilde |
| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | in the way (that) zf. | gibi | ||
|
We want unrestricted participation, no longer to be cared for outside society in the way we once were. Sınırsız katılım istiyoruz, artık bir zamanlar olduğu gibi toplumun dışında bakılmak istemiyoruz. More Sentences |
||||
| Genel | in such a way that bağ. | şekilde | ||
| Genel | in such a way that bağ. | gibi | ||
| Genel | in the way that bağ. | gibi | ||
| Genel | in such a way that bağ. | şöyle ki | ||
| Genel | in the way that bağ. | şeklinde | ||
| Phrases | ||||
| İfadeler | in a way that leaves no doubt zf. | hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde | ||
| İfadeler | in a way that leaves no doubt zf. | hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde | ||
| Speaking | ||||
| Konuşma | let me put it in that way expr. | bakın şöyle açıklayayım | ||
| Konuşma | do you mean that in a good way? expr. | bunu iyi anlamda mı söylüyorsun? | ||
| Konuşma | let me put it in that way expr. | bakın şu şekilde izah edeyim | ||
