|
- Because we were sitting in the evening, that was no longer possible.
- Akşam oturduğumuz için bu artık mümkün değildi.
- This gives the impression that 'future' issues are discussed in the evening and 'past' issues during the day.
- Bu da "gelecek" konularının akşamları, "geçmiş" konularının ise gündüzleri tartışıldığı izlenimini vermektedir.
- The Council never attends sittings in the evening.
- Konsey hiçbir zaman akşam oturumlarına katılmaz.
- The school custodian cleans the gym in the evening.
- Okul görevlisi akşamları spor salonunu temizler.
- In the evening, I read my son a book.
- Akşamları oğluma kitap okurum.
- A glass of wine in the evening helps me to unwind after a busy day.
- Akşamları bir kadeh şarap, yoğun bir günün ardından gevşememe yardımcı oluyor.
- We're usually at home in the evening.
- Genelde akşamları evde oluruz.
- I never do that in the evening.
- Bunu akşamları hiç yapmam.
- Tom is usually at home in the evening.
- Tom akşamları genellikle evde.
- He always gets home at six o'clock in the evening.
- Her zaman akşam saat altıda eve gelir.
- It may snow in the evening.
- Akşam kar yağabilir.
- They prayed in the morning and in the evening.
- Onlar sabah ve akşam dua etti.
- What do you usually do in the evening?
- Akşamları genellikle ne yaparsın?
- There is usually a cool breeze here in the evening.
- Burada genellikle akşamları serin bir esinti olur.
- The traveler arrived in New York in the evening.
- Gezgin, akşam New York'a ulaştı.
- In the morning I usually drink coffee, in the evening I drink tea.
- Sabahları genellikle kahve içerim, akşamları çay içerim.
- My parents are usually at home in the evening.
- Annemle babam genellikle akşamları evde olurlar.
- In the evening, I read my son a book.
- Akşam oğluma kitap okudum.
- The wind calmed down in the evening.
- Rüzgar akşam sakinleşti.
- They prayed in the morning and in the evening.
- Sabah ve akşam dua ettiler.
- In the evening he met Minda in the park.
- Akşam parkta Minda ile tanıştı.
- Aren't you usually at home in the evening?
- Genelde akşamları evde olmuyor musun?
- I normally get off work at about 8 o'clock in the evening.
- Normalde akşam saat 8 gibi işten çıkarım.
- What does Tom do in the evening?
- Tom akşamları ne yapar?
- He likes watching TV in the evening.
- Akşamları televizyon izlemeyi sever.
- What time do you take a bath in the evening?
- Akşam kaçta banyo yapıyorsun?
- It may snow in the evening.
- Bu akşam kar yağabilir.
- It may rain in the evening.
- Akşam yağmur yağabilir.
- Are you always at home in the evening?
- Akşamları hep evde misin?
- He usually takes a bath in the evening.
- Genellikle akşamları banyo yapar.
- He came home late in the evening.
- Akşam eve geç geldi.
- When Tom was a teenager, he would often sit on the front porch and write songs in the evening after dinner.
- Tom gençken, akşamları yemekten sonra sık sık verandada oturur ve şarkılar yazardı.
- He is generally at home in the evening.
- Genelde akşamları evde olur.
- I sometimes do that in the evening.
- Bazen bunu akşamları yaparım.
- We're going out for dumplings in the evening, all right?
- Akşam köfte yemeye gidiyoruz, tamam mı?
- Tom never does that in the evening.
- Tom bunu asla akşamları yapmaz.
- Cheese is gold in the morning, silver at noon, and lead in the evening.
- Peynir sabah altın, öğleden gümüş, akşam kurşundur.
- I don't usually do that in the evening.
- Bunu genellikle akşamları yapmam.
- Mother insists that we should be home by seven in the evening.
- Annem akşam yediye kadar evde olmamız konusunda ısrar ediyor.
- This store closes at nine in the evening.
- Bu dükkan akşam dokuzda kapanıyor.
- Frank was waiting with pleasure for the date in the evening.
- Frank keyifle akşamki randevuyu bekliyordu.
- Tom never does that in the evening.
- Tom bunu akşamları asla yapmaz.
- I met her late in the evening.
- Onunla akşam geç saatte buluştum.
- In the evening, they would go to the theater.
- Akşamları tiyatroya gideceklerdi.
- In the evening, I read my son a book.
- Akşamları oğluma kitap okuyorum.
- You said you would text me in the evening, but you lied, evidently.
- Bana akşam mesaj atacağını söylemiştin ama belli ki yalan söylemişsin.
- My grandmother goes for a walk in the evening.
- Ninem akşamları yürüyüşe çıkar.
- Read this in the evening!
- Bunu akşam oku!
- I have something I have to do in the evening.
- Akşam yapmam gereken bir şey var.
- Don't forget to water the flowers in the garden twice a day, once in the morning and once in the evening.
- Bahçedeki çiçekleri günde iki kez sulamayı unutma, bir sabah bir de akşam.
- My vet told me to feed my dog in the evening.
- Veterinerim köpeğimi akşamları beslememi söyledi.
- Jamal came back in the evening.
- Jamal akşam geri geldi.
- Tom asked Mary where she was going to be later in the evening.
- Tom, Mary'ye akşam geç saatlerde nerede olacağını sordu.
- I watch television in the evening.
- Akşam televizyon izlerim.
- It began to rain in the evening.
- Akşam yağmur yağmaya başladı.
- Read this in the evening.
- Bunu akşam oku.
- Are you usually at home in the evening?
- Genellikle akşam evde misin?
- He always gets home at six o'clock in the evening.
- O her zaman eve akşam altıda gelir.
- This bar is much busier later in the evening.
- Bu bar akşamları çok daha yoğun oluyor.
- I seldom drink coffee in the evening.
- Akşamları nadiren kahve içerim.
- Frank was waiting with pleasure for the date in the evening.
- Frank akşamki randevuyu zevkle bekliyordu.
- In the evening, they would go to the theater.
- Akşamları, onlar tiyatroya giderdi.
- The traveler arrived in New York in the evening.
- Gezgin, New York'a akşam saatlerinde vardı.
- I take a walk with my dog in the evening.
- Akşamları köpeğimle yürüyüşe çıkıyorum.
- We arrived here in the evening.
- Biz buraya akşam vardık.
- Aren't you usually at home in the evening?
- Sen genellikle akşam evde değil misin?
- In the evening quiet, we enjoy the song of the euphonious nightingale.
- Akşam sessizliğinde, bülbülün ötüşünün tadını çıkarırız.
- I usually watch TV in the evening.
- Genellikle akşamları TV izlerim.
- Tom died in the evening of the day he and Mary got married.
- Tom, Mary ile evlendikleri günün akşamı öldü.
- Jamal came back in the evening.
- Jamal akşam eve geri geldi.
- He likes watching TV in the evening.
- Akşamları televizyon izlemeyi seviyor.
- Tom doesn't feed his dog in the morning, only in the evening.
- Tom köpeğini sabah beslemez, sadece akşam.
- I liked walking alone on the deserted beach in the evening.
- Akşamları ıssız sahilde tek başıma yürümeyi severdim.
- In the morning I usually drink coffee, in the evening I drink tea.
- Genellikle sabah kahve, akşam çay içerim.
- I usually take a shower in the evening.
- Genellikle akşamları duş alırım.
- This store closes at nine in the evening.
- Bu mağaza bu akşam saat dokuzda kapatıyor.
- I'll call you in the evening.
- Seni akşam arayacağım.
- Tom likes to read in the evening.
- Tom akşamları kitap okumayı sever.
- Cheese is gold in the morning, silver at noon, and lead in the evening.
- Peynir sabah altın, öğlen gümüş, akşam kurşundur.
- Tom likes watching TV in the evening.
- Tom akşamları televizyon izlemeyi seviyor.
- Tom often plays piano in the evening.
- Tom sık sık akşamları piyano çalar.
- The wind calmed down in the evening.
- Rüzgar akşam saatlerinde sakinleşti.
- We are usually at home in the evening.
- Genellikle akşamları evde oluruz.
- The bird that sings in the morning is caught by the cat in the evening.
- Sabah öten kuş, akşam kedi tarafından yakalanır.
- Most people around here usually eat their biggest meal of the day in the evening.
- Buradaki çoğu insan günün en büyük yemeğini genellikle akşamları yer.
- I usually watch TV in the evening.
- Genelde akşamları televizyon izlerim.
- Tom always does that in the evening.
- Tom bunu hep akşamları yapar.
- He usually takes a bath in the evening.
- O, akşamları genellikle banyo yapar.
- Aren't you always at home in the evening?
- Akşamları her zaman evde değil misin?
- I seldom do that in the evening.
- Bunu akşamları nadiren yaparım.
- Tom likes watching TV in the evening.
- Tom akşam TV izlemeyi sever.
- Tom doesn't feed his dog in the morning, only in the evening.
- Tom köpeğini sabahları beslemiyor, sadece akşamları besliyor.
- We arrived here in the evening.
- Akşam saatlerinde buraya vardık.
- My grandmother goes for a walk in the evening.
- Büyükannem akşam yürüyüşe gidiyor.
- Tom likes to read in the evening.
- Tom akşamları okumayı sever.
- Are you always at home in the evening?
- Akşamları her zaman evde misin?
- What goes on four legs in the morning, two legs at noon, and three legs in the evening?
- Sabah dört ayak, öğlen iki ayak ve akşam üç ayak üzerinde giden nedir?
- Are you usually at home in the evening?
- Akşamları genellikle evde misin?
- Today Colombia plays against Paraguay at half past 9 in the evening, Colombia local time.
- Bugün Kolombiya, Paraguay'a karşı Kolombiya yerel saatiyle akşam 9 buçukta oynuyor.
- I met her late in the evening.
- Akşam geç saatlerde ona rastladım.
- I don't usually do that in the evening.
- Genellikle bunu akşamları yapmam.
- This bar is much busier later in the evening.
- Bu bar akşam geç saatlerde çok daha yoğun.
- The exams started at 5 o'clock in the evening.
- Sınavlar akşam saat 5'te başladı.
- I often go out with friends in the evening.
- Akşamları sık sık arkadaşlarımla dışarı çıkarım.
- In the evening, we drank sugarcane juice.
- Akşam şeker kamışı suyu içtik.
- The exams started at 5 o'clock in the evening.
- Sınavlar akşam saat 5'te başlıyordu.
- Aren't you always at home in the evening?
- Akşamları hep evde değil misin?
- Tom asked Mary where she was going to be later in the evening.
- Tom Mary'ye akşam daha sonra nerede olacağını sordu.
- Be careful not to drink too much coffee in the evening.
- Akşamları çok fazla kahve içmemeye dikkat edin.
- Tom always does that in the evening.
- Tom akşamları hep bunu yapar.
- What are some foods you only eat in the evening?
- Sadece akşamları yediğiniz bazı yiyecekler nelerdir?
- I seldom do that in the evening.
- Onu akşamları nadiren yaparım.
- Mother insists that we should be home by seven in the evening.
- Anne akşam yedide evde olmamız gerektiğinde ısrar ediyor.
- My parents are usually at home in the evening.
- Ailem genellikle akşam evdedir.
- In the evening, I go to bed at ten.
- Akşamları saat onda yatarım.
- We are usually at home in the evening.
- Akşam genellikle evdeyiz.
- In the evening he met Minda in the park.
- Akşam Minda ile parkta buluştu.
- I don't usually drink coffee in the evening.
- Genelde akşamları kahve içmem.
- I'm usually at home in the evening.
- Ben genellikle akşamları evdeyim.
- Tom is usually at home in the evening.
- Tom genellikle akşamları evde olur.
- I often do that in the evening.
- Bunu genellikle akşamları yaparım.
- We are going to a nice bar in the evening.
- Akşam güzel bir bara gidiyoruz.
- Tom often plays piano in the evening.
- Tom akşamları sık sık piyano çalar.
- I'm usually at home in the evening.
- Genelde akşamları evde olurum.
- I watch television in the evening.
- Akşamları televizyon izlerim.
- I sometimes do that in the evening.
- Bunu bazen akşamları yaparım.
- I usually study math in the evening.
- Genellikle akşamları matematik çalışırım.
- What do you like to do in the evening?
- Akşamları ne yapmaktan hoşlanırsın?
- We meet in the evening at the bridge.
- Akşam köprüde buluşuruz.
- What do you usually do in the evening?
- Akşamları genellikle ne yaparsınız?
Show More (127)
|
|
- In the morning, it shall blossom and pass away; in the evening, he shall cut it off, and it shall wither.
- Sabahleyin çiçek açacak ve solacak; akşamleyin onu kesecek ve kuruyacak.
- I liked walking alone on the deserted beach in the evening.
- Akşamleyin ıssız bir plajda tek başıma yürümeyi sevdim.
- What does Tom do in the evening?
- Tom akşamleyin ne yapar?
- In the evening, we drank sugarcane juice.
- Akşamleyin şeker kamışı suyu içtik.
- He is generally at home in the evening.
- Akşamleyin o genellikle evdedir.
- Most people around here usually eat their biggest meal of the day in the evening.
- Buralarda çoğu insan genellikle günün en büyük yemeğini akşamleyin yer.
- When Tom was a teenager, he would often sit on the front porch and write songs in the evening after dinner.
- Tom bir genç iken, o sık sık ön sundurmada otururdu ve akşam yemeğinden sonra akşamleyin şarkı yazardı.
- Aren't you always at home in the evening?
- Akşamleyin her zaman evde değil misin?
- We're usually at home in the evening.
- Biz akşamleyin genellikle evdeyiz.
- I usually take a shower in the evening.
- Ben genellikle akşamleyin duş alırım.
- You said you would text me in the evening, but you lied, evidently.
- Akşamleyin bana mesaj atacağını söyledin ama açıkça yalan söyledin.
- Read this in the evening!
- Akşamleyin bunu oku!
- Tom always does that in the evening.
- Tom bunu hep akşamleyin yapar.
Show More (10)
|
