|
- With no such ex-ante control, the risks of irregularity and fraud will increase.
- Böyle bir ex-ante kontrol olmadığında, usulsüzlük ve dolandırıcılık riskleri artacaktır.
- A number of irregularities were apparent in the first trial.
- İlk duruşmada bir takım usulsüzlükler görülmüştür.
- Since 1982, no major electoral irregularities have been reported.
- 1982'den bu yana, önemli bir seçim usulsüzlüğü rapor edilmemiştir.
- Irregularities also appear, mainly because other Community policies are not followed.
- Diğer Topluluk politikalarına uyulmaması nedeniyle usulsüzlükler de ortaya çıkmaktadır.
- Irregularities and fraud have consequences.
- Usulsüzlük ve dolandırıcılığın sonuçları vardır.
- As a result, there was a tremendous amount of fraud and irregularity.
- Sonuç olarak, büyük miktarda dolandırıcılık ve usulsüzlük yaşandı.
- Mr Casaca was right to express concerns about irregularities.
- Sayın Casaca usulsüzlüklerle ilgili endişelerini dile getirmekte haklıydı.
- There are other aspects that cause me concern; one example is the so-called panel on financial irregularities.
- Beni endişelendiren başka hususlar da var; bunlardan biri sözde mali usulsüzlükler paneli.
- The EU's institutions continue to provide opportunities for major irregularities in the conduct of financial affairs.
- AB kurumları, mali işlerin yürütülmesinde büyük usulsüzlükler için fırsatlar sunmaya devam etmektedir.
- Being able to scrutinise the administration effectively is the best protection against irregularities.
- Yönetimi etkin bir şekilde denetleyebilmek, usulsüzlüklere karşı en iyi korumadır.
- We have to consider not only fraud and irregularities, but also the proper use of our money.
- Sadece dolandırıcılık ve usulsüzlükleri değil, aynı zamanda paramızın doğru kullanımını da göz önünde bulundurmalıyız.
- Their themes are fraud, irregularities, and mistakes running to DM 8 billion.
- Konuları 8 milyar DM'ye ulaşan dolandırıcılık, usulsüzlük ve hatalardır.
- As a result of these irregularities, the opposition decided to boycott the parliament.
- Bu usulsüzlükler sonucunda muhalefet meclisi boykot etme kararı aldı.
- My next point is the topical question of fraud and irregularity.
- Bir sonraki aşamada dolandırıcılık ve usulsüzlüğe ilişkin gündem sorusuna değinmek istiyorum.
- We have established OLAF to deal with suspicions of fraud and irregularities.
- Dolandırıcılık ve usulsüzlük şüpheleriyle ilgilenmek üzere OLAF'ı kurduk.
- With his passivity, he has been a party to maintaining a culture of systematic disarray and irregularities.
- Pasifliği ile sistematik bir düzensizlik ve usulsüzlük kültürünün sürdürülmesine ortak olmuştur.
Show More (13)
|