|
- We look forward to seeing part two.
- İkinci bölümü görmek için sabırsızlanıyoruz.
- The Presidency will demonstrate efficiency and flexibility and looks forward to fruitful cooperation.
- Başkanlık etkinlik ve esneklik gösterecek ve verimli bir işbirliği için sabırsızlanacaktır.
- I am really pleased to have the signal from Parliament and I look forward to moving this forward.
- Parlamento'dan bu yönde bir sinyal almaktan büyük memnuniyet duyuyorum ve bu konuyu ilerletmek için sabırsızlanıyorum.
- We look forward to seeing that detail and wish its progress well.
- Bu ayrıntıyı görmek için sabırsızlanıyoruz ve ilerlemesinin iyi olmasını diliyoruz.
- I look forward to reading the communication.
- İletiyi okumak için sabırsızlanıyorum.
- I look forward to debating this on future Tuesdays in Strasbourg.
- Gelecek Salı günleri Strazburg'da bu konuyu tartışmak için sabırsızlanıyorum.
- We look forward to hearing the pipes at the next Burns'supper.
- Bir sonraki Burns's supper'da boru seslerini duymak için sabırsızlanıyoruz.
- I look forward to hearing his response.
- Cevabını duymak için sabırsızlanıyorum.
- I look forward to the best possible collaboration with you.
- Sizinle mümkün olan en iyi işbirliğini yapmak için sabırsızlanıyorum.
- We look forward to receiving your individual comments.
- Bireysel yorumlarınızı almak için sabırsızlanıyoruz.
- I am looking forward to hearing Parliament's view on this subject.
- Parlamentonun bu konudaki görüşlerini duymak için sabırsızlanıyorum.
- Tell Tom I'm looking forward to meeting him.
- Tom'a onunla tanışmak için sabırsızlandığımı söyle.
- Tom looks forward to going to work every morning.
- Tom her sabah işe gitmek için sabırsızlanıyor.
- I'm looking forward to doing that with you.
- Bunu seninle yapmak için sabırsızlanıyorum.
- Beth was looking forward to meeting him, but he never showed up.
- Beth, onunla tanışmak için sabırsızlanıyordu ama o hiç gelmedi.
- She was looking forward to playing table tennis with him.
- Onunla masa tenisi oynamak için sabırsızlanıyordu.
- I'm looking forward to talking with you.
- Seninle konuşmak için sabırsızlanıyorum.
- Everyone is looking forward to watching the game.
- Herkes maçı izlemek için sabırsızlanıyor.
- We're looking forward to seeing you soon.
- Seni yakında görmek için sabırsızlanıyoruz.
- Now that he's retired, Yves can look forward to a contented and placid life.
- O şimdi emekli, Yves memnun ve sakin bir yaşam için sabırsızlanabilir.
- I look forward to meeting him.
- Onunla buluşmak için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to meeting Tom.
- Tom'la tanışmak için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to seeing you again in Japan.
- Sizi Japonya'da tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to next week.
- Gelecek hafta için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to seeing you tomorrow.
- Yarın seni görmek için sabırsızlanıyorum.
- The person I look forward to working with is Tom.
- Birlikte çalışmak için sabırsızlandığım kişi Tom'dur.
- Tom is looking forward to getting started.
- Tom başlamak için sabırsızlanıyor.
- I'm looking forward to touring bookstores in the US.
- ABD'deki kitapçıları gezmek için sabırsızlanıyorum.
- We are all looking forward to seeing you and your family.
- Hepimiz sizi ve ailenizi görmek için sabırsızlanıyoruz.
- We are looking forward to hearing from you soon.
- Yakında senden haber almak için sabırsızlanıyoruz.
- I'm looking forward to seeing you dance.
- Seni dans ederken görmek için sabırsızlanıyorum.
- He is looking forward to seeing you.
- O seni görmek için sabırsızlanıyor.
- We look forward to seeing you again.
- Sizi tekrar görmek için sabırsızlanıyoruz.
- I'm looking forward to seeing Tom.
- Tom'u görmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to visiting Boston.
- Boston'u ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to seeing you in Boston.
- Seni Boston'da görmek için sabırsızlanıyorum.
- I look forward to your questions.
- Sorularınız için sabırsızlanıyorum.
- I look forward to a rematch.
- Rövanş için sabırsızlanıyorum.
- We look forward to receiving your quote by return mail.
- Teklifinizi bu postanın cevabı ile almak için sabırsızlanıyoruz.
- I'm really looking forward to seeing you.
- Seni görmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to seeing him.
- Onu görmek için sabırsızlanıyorum.
- Tom is looking forward to hearing from you.
- Tom senden haber almak için sabırsızlanıyor.
- I am looking forward to visiting your school.
- Okulunu ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to going to the concert.
- Konsere gitmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm really looking forward to seeing Tom again.
- Tom'u tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to seeing you.
- Seni görmek için sabırsızlanıyorum.
- I look forward to seeing you again.
- Sizi tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.
- We're looking forward to getting started.
- Başlamak için sabırsızlanıyoruz.
- I'm looking forward to seeing you in a wedding dress.
- Ben seni bir gelinlik içinde görmek için sabırsızlanıyorum.
- We looked forward to the party.
- Biz, parti için sabırsızlandık.
- I am looking forward to going to the zoo.
- Hayvanat bahçesine gitmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to working with you.
- Seninle çalışmak için sabırsızlanıyorum.
- We look forward to getting back home.
- Eve geri gitmek için sabırsızlanıyoruz.
- We're looking forward to seeing you.
- Seni görmek için sabırsızlanıyoruz.
- We look forward to receiving the catalog soon.
- Yakında katalog almak için sabırsızlanıyorum.
- Tom is looking forward to going to Boston.
- Tom, Boston'a gitmek için sabırsızlanıyor.
- We look forward to seeing you.
- Size görmek için sabırsızlanıyoruz.
- I'm looking forward to going home.
- Eve gitmek için sabırsızlanıyorum.
- We are looking forward to going on a hike next week.
- Gelecek hafta yürüyüşe çıkmak için sabırsızlanıyoruz.
- I am looking forward to exploring this country and having many adventures.
- Bu ülkeyi keşfetmek ve birçok macera yaşamak için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to hearing from you soon.
- Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum.
- My daughter is looking forward to Christmas.
- Kızım Noel için sabırsızlanıyor.
- I look forward to the summer vacation.
- Yaz tatili için sabırsızlanıyorum.
- Tom is looking forward to going to Boston.
- Tom Boston'a gitmek için sabırsızlanıyor.
- I've been looking forward to visiting Boston.
- Boston'u ziyaret etmek için sabırsızlanıyordum.
- I look forward to meeting you again soon.
- Ben kısa sürede seninle tekrar görüşmek için sabırsızlanıyorum.
- I look forward to corresponding with you.
- Sizinle yazışmak için sabırsızlanıyorum.
- We look forward to the challenge.
- Biz meydan okuma için sabırsızlanıyoruz.
- I'm looking forward to seeing you this April.
- Bu Nisan'da seni görmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to your visit.
- Ziyaretiniz için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to meeting Tom again.
- Tom'la tekrar görüşmek için sabırsızlanıyorum.
- I am looking forward to visiting your school.
- Okulunuzu ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
- Tom is looking forward to working with you.
- Tom sizinle çalışmak için sabırsızlanıyor.
- I am looking forward to seeing the film with her.
- Ben onunla birlikte filmi görmek için sabırsızlanıyorum.
- I look forward to hearing your feedback.
- Görüşlerinizi duymak için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to serving your company.
- Şirketinize hizmet vermek için sabırsızlanıyorum.
- I look forward to meeting her.
- Onunla buluşmak için sabırsızlanıyorum.
- She is looking forward to seeing him again.
- Onu tekrar görmek için sabırsızlanıyor.
- We are looking forward to serving you again.
- Size tekrar hizmet etmek için sabırsızlanıyoruz.
- I look forward to hearing from you soon.
- Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum.
- I look forward to seeing you again soon.
- Yakında seni tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to meeting with you the next time I visit your town.
- Kasabanıza bir sonraki ziyaretimde sizinle tanışmak için sabırsızlanıyorum.
- I look forward to seeing you again very soon.
- Çok yakında seni tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to going swimming with you.
- Seninle yüzmeye gitmek için sabırsızlanıyorum.
- I look forward to your next visit.
- Bir sonraki ziyaretin için sabırsızlanıyorum.
- We're looking forward to seeing you again.
- Sizi tekrar görmek için sabırsızlanıyoruz.
- I am looking forward to seeing you in this town.
- Seni bu kasabada görmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to reading Ayako's diary again.
- Ayako'nun günlüğünü tekrar okumak için sabırsızlanıyorum.
- We are looking forward to seeing you.
- Sizi görmek için sabırsızlanıyoruz.
- We're looking forward to it all.
- Hepsi için sabırsızlanıyoruz.
- I look forward to meeting them.
- Onlarla buluşmak için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to going to Boston.
- Boston'a gitmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to doing that.
- Bunu yapmak için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to receiving your reply.
- Cevabınızı almak için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to meeting you all after such a long time.
- Uzun zaman sonra hepinizle tanışmak için sabırsızlanıyorum.
- I look forward to seeing you again very soon.
- Seni çok yakında tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.
- Tom is looking forward to seeing Mary this coming weekend.
- Tom önümüzdeki hafta sonu Mary'yi görmek için sabırsızlanıyor.
- I look forward to seeing you on my next trip to your city.
- Şehrinize bir sonraki seyahatimde sizi görmek için sabırsızlanıyorum.
- Tom was looking forward to watching the football match he had recorded at home, and he was angry when he overheard someone mention the final score.
- Tom evde kaydettiği futbol maçını izlemek için sabırsızlanıyordu ve birinin maçın skorundan bahsettiğini duyunca sinirlendi.
- I'm looking forward to visiting my sister in Los Angeles.
- Los Angeles'taki kız kardeşimi ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
Show More (97)
|