|
- This is a question of the EU's loyalty and honesty towards its partners.
- Bu, AB'nin ortaklarına karşı sadakati ve dürüstlüğü ile ilgili bir sorudur.
- There are people this morning who have missed the opportunity to show the slightest institutional loyalty.
- Bu sabah en ufak bir kurumsal sadakat gösterme fırsatını kaçıran insanlar var.
- Loyalty to beliefs and to their origins is their .
- İnançlara ve onların kökenlerine sadakat onların .
- The loyalty of this House, as Elmar Brok has said, is to get enlargement in place.
- Elmar Brok'un da söylediği gibi bu Meclisin sadakati genişlemenin gerçekleşmesini sağlamaktır.
- This is a question of the EU's loyalty and honesty towards its partners.
- Bu, AB'nin ortaklarına karşı sadakati ve dürüstlüğü ile ilgili bir meseledir.
- Throughout history, sapphire has symbolized truth, sincerity and loyalty.
- Tarih boyunca safir hakikat, samimiyet ve sadakati simgeledi.
- Throughout history, sapphire has symbolized truth, sincerity and loyalty.
- Tarih boyunca safir hakikati, samimiyeti ve sadakati simgelemiştir.
- Throughout history, sapphire has symbolized truth, sincerity and loyalty.
- Tarih boyunca safir hakikati, samimiyeti ve sadakati sembolize etmiştir.
- It all comes down to a question of loyalty.
- Her şey bir sadakat sorununa indirgeniyor.
- Does loyalty even exist anymore?
- Sadakat diye bir şey kaldı mı ki?
- I'm not used to having people question my loyalty.
- İnsanların sadakatimi sorgulamasına alışık değilim.
- Loyalty doesn't exist anymore.
- Sadakat diye bir şey yok artık.
- Tom's loyalty was never in doubt.
- Tom'un sadakatinden asla şüphe edilmedi.
- This shows his loyalty to his friends.
- Bu, onun arkadaşlarına olan sadakatini gösterir.
- Tom gained the respect and loyalty of his employees.
- Tom çalışanlarının saygısını ve sadakatini kazandı.
- Tom's loyalty is admirable.
- Tom'un sadakatı takdire şayandır.
- I'm not used to having people question my loyalty.
- İnsanların sadakatimi sorgulamasına alışkın değilim.
- The dictator had the absolute loyalty of all his aides.
- Diktatör, tüm yardımcılarının mutlak sadakatine sahipti.
- Are you questioning my loyalty?
- Sadakatimi mi sorguluyorsun?
- Can I count on your loyalty?
- Ben sadakatine güvenebilir miyim?
- I appreciate her loyalty.
- Onun sadakatini takdir ediyorum.
- Tom's loyalty is admirable.
- Tom'un sadakati takdire şayan.
- It all comes down to a question of loyalty.
- Her şey bir sadakat meselesine varıyor.
- The dictator had the absolute loyalty of all his assistants.
- Diktatör, tüm yardımcılarının mutlak sadakatine sahipti.
- No one's ever questioned my loyalty before.
- Daha önce hiç kimse sadakatimi sorgulamadı.
- Loyalty doesn't exist anymore.
- Sadakat artık yok.
- Tom's loyalty was never in doubt.
- Tom'un sadakatinden hiç şüphe yoktu.
- No one's ever questioned my loyalty before.
- Daha önce hiç kimse sadakatimi sorgulamamıştı.
- Are you questioning my loyalty?
- Benim sadakatimi sorguluyor musun?
- I question your loyalty.
- Sadakatini sorguluyorum.
- We admire your loyalty.
- Sadakatinize hayranız.
- I only demand your complete loyalty.
- Sadece tam sadakatini istiyorum.
- You have my undying loyalty, Captain.
- Size sonsuz sadakatim var, Kaptan.
- What do we understand when we talk about loyalty?
- Sadakatten bahsettiğimizde ne anlıyoruz?
- What do we understand when we talk about loyalty?
- Sadakat hakkında konuştuğumuzda ne anlıyoruz?
- You can't buy that kind of loyalty.
- Böylesi bir sadakati satın alamazsın.
- I appreciate her loyalty.
- Sadakatine minnettarım.
Show More (34)
|