|
- The hotel was luxurious beyond description.
- Otel tarif edilemeyecek kadar lükstü.
- Luxurious place!
- Lüks mekan!
- Tom lives in a luxurious home.
- Tom lüks bir evde yaşıyor.
- Boredom is one of the most luxurious things.
- Can sıkıntısı en lüks şeylerden biridir.
- Tom and Mary rented a room in one of Boston's most luxurious hotels.
- Tom ve Mary, Boston'un en lüks otellerinden birinde bir oda kiraladılar.
- Luxurious place!
- Lüks bir yer!
- Brian's girlfriend often begs him to take her to luxurious restaurants.
- Brian'ın kız arkadaşı, sık sık onu lüks restoranlara götürmesi için yalvarıyor.
- Tom and Mary rented a room in one of Boston's most luxurious hotels.
- Tom ve Mary Boston'un en lüks otellerinden birinde bir oda kiraladılar.
- He makes enough money to live a luxurious life.
- O, lüks bir hayat yaşamak için yeterli para kazanır.
- He makes enough money to live a luxurious life.
- Lüks bir hayat yaşayacak kadar para kazanıyor.
- Brian's girlfriend often begs him to take her to luxurious restaurants.
- Brian'ın kız arkadaşı, sık sık onu lüks restoranlara götürmesi için yalvarır.
- He makes enough money to live a luxurious life.
- O, lüks bir hayat yaşamaya yetecek kadar para kazanır.
Show More (9)
|