|
- The earth is like a ball with a big magnet in it.
- Dünya, içinde büyük bir mıknatısı olan bir top gibidir.
- A magnet can pick up and hold many nails at a time.
- Bir mıknatıs bir seferde çok sayıda çiviyi toplayabilir ve tutabilir.
- Induction cooktops use magnets.
- İndüksiyonlu ocaklar mıknatıs kullanır.
- Sami and Layla seemed like two magnets pulling towards each other.
- Sami ve Layla birbirlerini çeken iki mıknatıs gibiydiler.
- Tom's new car is a pussy magnet.
- Tom'un yeni arabası bir amcık mıknatısı.
- Superconducting magnets can produce intense magnetic fields.
- Süperiletken mıknatıslar yoğun manyetik alanlar üretebilir.
- The earth is like a ball with a big magnet in it.
- Dünya, içinde büyük bir mıknatıs olan bir top gibidir.
- Tom bought a squirrel magnet and put it on the fridge.
- Tom bir sincap mıknatısı aldı ve buzdolabına koydu.
- Induction cookers use magnets to directly heat pots and pans.
- İndüksiyonlu ocaklar, tencere ve tavaları doğrudan ısıtmak için mıknatıs kullanır.
- The magnets on their heads were responsible for that.
- Bunun sorumlusu kafalarındaki mıknatıslar.
- With the magnets mounted on their heads, they were unable to find their way home.
- Kafalarına takılan mıknatıslar yüzünden evlerinin yolunu bulamadılar.
- When you see each other you and Tom, you're like magnets.
- Sen ve Tom birbirinizi gördüğünüzde mıknatıs gibisiniz.
- This is a horseshoe magnet.
- Bu bir at nalı mıknatısı.
- Tom is enrolled in a magnet school.
- Tom mıknatıslı bir okula kaydoldu.
- I remember playing with magnets in kindergarten.
- Anaokulunda mıknatıslarla oynadığımı hatırlıyorum.
- Earth is like a big magnet.
- Dünya büyük bir mıknatıs gibidir.
- A magnet attracts iron.
- Mıknatıs demiri çeker.
- The children played with magnets.
- Çocuklar mıknatıslarla oynadılar.
- Tom is enrolled in a magnet school.
- Tom bir mıknatıs okula kayıtlıdır.
- Sami was a magnet for scammers.
- Sami dolandırıcılar için bir mıknatıs gibiydi.
- The Earth is like a ball with a large magnet inside.
- Dünya, içinde büyük bir mıknatıs olan bir top gibidir.
- When you see each other you and Tom, you're like magnets.
- Tom ve sen birbirinizi gördüğünüzde mıknatıs gibi oluyorsunuz.
- Sami was a magnet for scammers.
- Sami dolandırıcılar için bir mıknatıstı.
- This is a horseshoe magnet.
- Bu at nalı bir mıknatıstır.
- The students used a magnet in science class.
- Öğrenciler fen dersinde bir mıknatıs kullandılar.
- How do magnets work?
- Mıknatıslar nasıl çalışır?
- Peter really wants a magnet on his fridge.
- Peter gerçekten buzdolabında bir mıknatıs istiyor.
- Peter really wants a magnet on his fridge.
- Peter gerçekten buzdolabına bir mıknatıs istiyor.
- Tom bought a squirrel magnet and put it on the fridge.
- Tom bir sincap mıknatısı aldı ve onu buzdolabının üstüne koydu.
- A magnet can pick up and hold many nails at a time.
- Bir mıknatıs aynı anda birçok çiviyi alıp tutabilir.
Show More (27)
|