|
- That is why the visitors have to make do with hotels which are not in Strasbourg but in the surrounding area.
- Bu nedenle ziyaretçiler Strazburg'da değil, çevredeki otellerle idare etmek zorunda kalıyor.
- The supermarkets are now closed, so we'll have to make do with what is left in the refrigerator.
- Süpermarketler şu anda kapalı, bu yüzden buzdolabında kalanlarla idare etmek zorundayız.
- Can you make do with sandwiches for lunch?
- Öğle yemeğinde sandviçle idare edebilir misin?
- It is not ideal, but we will make do.
- İdeal değil ama idare ederiz.
- We'll have to make do with the old one for a while.
- Bir süre eskisiyle idare etmek zorundayız.
- I'll have to make do with the old car for a while.
- Bir süre eski arabamla idare etmek zorunda kalacağım.
- Until Mary gets back to work, we'll have to make do with Ken.
- Mary işe dönene kadar, Ken'le idare etmek zorundayız.
Show More (4)
|
