|
- To me, the ideas about the adoption of the Community method for the CFSP appear to be at odds with these principles.
- Bana göre, ODGP için Topluluk yönteminin benimsenmesine ilişkin fikirler bu ilkelerle çelişiyor gibi görünmektedir.
- There is also a problem regarding method.
- Yöntem konusunda da bir sorun var.
- Nobody can stop this method from going ahead.
- Kimse bu yöntemin devam etmesini engelleyemez.
- I should like to see this method promoted.
- Bu yöntemin desteklendiğini görmek isterim.
- The attempt that is being made to define a sustainable method of tax relief is, therefore, to be applauded.
- Bu nedenle sürdürülebilir bir vergi indirimi yöntemi tanımlamak için yapılan girişim alkışlanmalıdır.
- This is a method that we reject and hence our vote against this proposal.
- Bu bizim reddettiğimiz bir yöntemdir ve dolayısıyla bu teklife karşı oy kullanacağız.
- First of all, there is the method of coordination itself.
- Her şeyden önce koordinasyon yönteminin kendisi vardır.
- I supported the amendments aimed at promoting cooperation rather than the open method of cooperation.
- Açık işbirliği yönteminden ziyade işbirliğini teşvik etmeyi amaçlayan değişiklikleri destekledim.
- The same method could no doubt be adopted with the new candidate countries.
- Aynı yöntem şüphesiz yeni aday ülkeler için de benimsenebilir.
- We welcome the open coordination method.
- Açık koordinasyon yöntemini memnuniyetle karşılıyoruz.
- Do we need a Convention, or do we need some other method?
- Bir Konvansiyona mı yoksa başka bir yönteme mi ihtiyacımız var?
- The cooperation method on pensions has only just begun.
- Emekli maaşları konusunda işbirliği yöntemi daha yeni başladı.
- I would, however, like to focus on the method.
- Bununla birlikte, yönteme odaklanmak istiyorum.
- One oft-quoted example of such a bad patent is Amazon's 'one-click' shopping method.
- Bu tür kötü patentlere sıkça verilen örneklerden biri Amazon'un 'tek tıkla' alışveriş yöntemidir.
- This is not about interfering with this or that fundamental principle of Community policy or of the Community method.
- Bu, Topluluk politikasının ya da Topluluk yönteminin şu ya da bu temel ilkesine müdahale etmekle ilgili değildir.
- That is the new method and you have given it expression.
- Yeni yöntem budur ve siz bunu ifade ettiniz.
- I hope that the Commission will apply this method more widely.
- Komisyon'un bu yöntemi daha yaygın bir şekilde uygulayacağını umuyorum.
- We believe that this is an important defence of the Community method.
- Bunun Topluluk yönteminin önemli bir savunması olduğuna inanıyoruz.
- This is a method that we reject and hence our vote against this proposal.
- Bu bizim reddettiğimiz bir yöntemdir ve dolayısıyla biz bu teklifin aleyhinde oy kullanacağız.
- The European Union is strong wherever the Monnet method is used.
- Avrupa Birliği, Monnet yönteminin kullanıldığı her yerde güçlüdür.
- I was genuinely unaware of this method of asking a question before knowing what was going to be debated here.
- Burada neyin tartışılacağını bilmeden önce bu soru sorma yönteminden gerçekten haberim yoktu.
- Moreover, one cannot reduce sex education to mere contraception, nor regard abortion as a method of family planning.
- Dahası, cinsel eğitim sadece doğum kontrolüne indirgenemez ve kürtaj bir aile planlaması yöntemi olarak görülemez.
- The Convention method is a defining method.
- Kongre yöntemi belirleyici bir yöntemdir.
- Action plans form a good method of implementing this.
- Eylem planları bunu uygulamak için iyi bir yöntem oluşturmaktadır.
- Since we are using the wrong method, we still do not have the essential elements to meet our common defence needs.
- Yanlış yöntemi kullandığımız için ortak savunma ihtiyaçlarımızı karşılayacak temel unsurlara hala sahip değiliz.
- In our view, it is the only viable method given the time constraints we are up against.
- Bize göre, karşı karşıya olduğumuz zaman kısıtlamaları göz önünde bulundurulduğunda tek uygulanabilir yöntem budur.
- There are other reasons why this method deserves our support.
- Bu yöntemin desteğimizi hak etmesi için başka nedenler de var.
- What was of primary importance for us was finding a harmonised system for the calculation method.
- Bizim için öncelikli önem taşıyan husus, hesaplama yöntemi için uyumlaştırılmış bir sistem bulmaktı.
- What is quite clear is that the situation creates anomalies to the detriment of the Community method.
- Oldukça açık olan husus, bu durumun Topluluk yönteminin aleyhine anomaliler yaratmasıdır.
- This has proved to be an effective method of managing employment issues.
- Bu yöntemin istihdam konularının yönetilmesinde etkili bir yöntem olduğu kanıtlanmıştır.
- Parliament must, though, firmly reject the open coordination method.
- Bununla birlikte, parlamento açık koordinasyon yöntemini kesin olarak reddetmelidir.
- A major disadvantage of using this method is that traces of these toxic substances can be found in food.
- Bu yöntemin kullanılmasının en büyük dezavantajı, bu zehirli maddelerin izlerinin gıdalarda bulunabilmesidir.
- However, it will call for an alternative method of harmonising taxes.
- Bununla birlikte, vergilerin uyumlaştırılması için alternatif bir yöntem çağrısında bulunacaktır.
- The Commission should formulate proposals to ensure that Parliament is fully involved in the method adopted in Lisbon.
- Komisyon, Parlamentonun Lizbon'da benimsenen yönteme tam olarak dahil olmasını sağlayacak öneriler geliştirmelidir.
- So why try to harmonise everything, especially if it is to align the system against the least reliable method?
- Öyleyse neden her şeyi uyumlaştırmaya çalışalım, özellikle de sistemi en az güvenilir yönteme karşı hizalamak için?
- That implies that we need to link the Community method at EU level with the principle of subsidiarity.
- Bu da AB düzeyinde Topluluk yöntemini yerindenlik ilkesi ile ilişkilendirmemiz gerektiği anlamına gelmektedir.
- Is that the right method?
- Bu doğru bir yöntem mi?
- Is that not the method that promises success?
- Başarı vaat eden yöntem bu değil mi?
- It is one of the fundamental requirements of the Community method that we all enjoy and support.
- Bu, hepimizin keyif aldığı ve desteklediği Topluluk yönteminin temel gerekliliklerinden biridir.
- You have found an innovative method, for which we are very grateful.
- Yenilikçi bir yöntem buldunuz, bunun için size minnettarız.
- It is also good that all three institutions appear to be in agreement as to a method of limiting these vibrations.
- Ayrıca her üç kurumun da bu titreşimleri sınırlandıracak bir yöntem konusunda hemfikir görünmesi sevindiricidir.
- Many speakers have brought up the issue of the Community method in this debate.
- Birçok konuşmacı bu tartışmada Topluluk yöntemi konusunu gündeme getirmiştir.
- In her intervention a moment ago, she herself indicated the dangers which the method entails.
- Biraz önce yaptığı konuşmada kendisi de bu yöntemin içerdiği tehlikelere işaret etmiştir.
- The present centralised method, which means that there is a backlog of cases, is inevitably somewhat arbitrary.
- Davaların birikmesi anlamına gelen mevcut merkezi yöntem, kaçınılmaz olarak biraz keyfidir.
- That is why we believe this is the wrong method to move forward and one that should be ignored.
- Bu nedenle bunun ilerlemek için yanlış bir yöntem olduğuna ve göz ardı edilmesi gerektiğine inanıyoruz.
- There are also uniform rules on the method for calculating such periods.
- Bu tür sürelerin hesaplanmasına ilişkin yöntem konusunda da tek tip kurallar vardır.
- The best method is to incorporate this into the country and regional strategies to secure ownership in the South.
- En iyi yöntem, Güney'de mülkiyeti güvence altına almak için bunu ülke ve bölge stratejilerine dahil etmektir.
- Monitoring has undoubtedly proven its worth as a method that helps us to make progress.
- İzleme, ilerleme kaydetmemize yardımcı olan bir yöntem olarak değerini şüphesiz kanıtlamıştır.
- Moreover, setting abortion up as a new method of contraception is out of the question.
- Dahası, kürtajı yeni bir doğum kontrol yöntemi olarak ortaya koymak söz konusu olamaz.
- What bothers me is the financing method.
- Beni rahatsız eden şey finansman yöntemi.
- We do not feel at home with this method.
- Bu yöntemle kendimizi evimizde hissetmiyoruz.
- This has proved to be an effective method of managing employment issues.
- Bu, istihdam sorunlarının yönetilmesinde etkili bir yöntem olduğunu kanıtlamıştır.
- Unfortunately, I am afraid that the method it has chosen is once again not the right one.
- Ne yazık ki Komisyon'un seçtiği yöntem bir kez daha doğru değil.
- Which countries can conceive of trade sanctions as a method?
- Hangi ülkeler ticari yaptırımları bir yöntem olarak düşünebilir?
- The method has a high input from many groups outside this Parliament.
- Yöntem, bu Parlamento dışındaki pek çok gruptan yüksek bir girdi sağlamaktadır.
- It has a common objective and method.
- Ortak bir amacı ve yöntemi vardır.
- The states are at liberty to follow this method.
- Devletler bu yöntemi izlemekte serbesttir.
- We are not talking about a conventional method of funding projects, but something that could accelerate things.
- Geleneksel bir proje finansmanı yönteminden değil, işleri hızlandırabilecek bir yöntemden bahsediyoruz.
- We should recall that an intergovernmental method may not be introduced indirectly.
- Hükûmetler arası bir yöntemin dolaylı olarak ortaya konamayacağını hatırlamalıyız.
- I welcome the fact that we are gradually applying the open coordination method to pensions.
- Açık koordinasyon yöntemini emekli maaşlarına kademeli olarak uyguluyor olmamızı memnuniyetle karşılıyorum.
- The cooperation method on pensions has only just begun.
- Emekli maaşları konusunda işbirliği yöntemi henüz yeni başlamıştır.
- Otherwise, we would be saying we are dissatisfied with both the G8 method and the method of this European Union.
- Aksi takdirde hem G8 yönteminden hem de bu Avrupa Birliği yönteminden memnun olmadığımızı söylemiş oluruz.
- Many farmers demand that there has to be a better method of control.
- Birçok çiftçi daha iyi bir kontrol yöntemi bulunmasını talep etmektedir.
- And for centuries, ethnic cleansing has been the method used to impose these solutions.
- Ve yüzyıllar boyunca etnik temizlik bu çözümleri dayatmak için kullanılan yöntem olmuştur.
- What is quite clear is that the situation creates anomalies to the detriment of the Community method.
- Oldukça açık olan şey, durumun Topluluk yönteminin aleyhine anomaliler yaratmasıdır.
- The Commission's initial error, in other words, has been compounded by the wrong choice of method.
- Diğer bir deyişle, Komisyon'un başlangıçtaki hatası, yanlış yöntem seçimiyle daha da artmıştır.
- Without question this method, which promotes collective autonomy, must be encouraged.
- Şüphesiz ki kolektif özerkliği teşvik eden bu yöntem teşvik edilmelidir.
- The open coordination method is a modern form of project administration.
- Açık koordinasyon yöntemi, proje yönetiminin modern bir şeklidir.
- That Community method, enshrined in the Resolution of 19 November 1997, is the Convention.
- Söz konusu Topluluk yöntemi, 19 Kasım 1997 tarihli Karar'da yer alan Sözleşme'dir.
- The same method could no doubt be adopted with the new candidate countries.
- Yeni aday ülkelerle de aynı yöntemin benimseneceğine şüphe yoktur.
- The Commission should formulate proposals to ensure that Parliament is fully involved in the method adopted in Lisbon.
- Komisyon, Parlamento'nun Lizbon'da benimsenen yönteme tam olarak dahil olmasını sağlayacak öneriler geliştirmelidir.
- It is only the method of decision-making which may change.
- Değişebilecek olan sadece karar alma yöntemidir.
- It is now a question of method and of political substance as well.
- Bu artık bir yöntem ve aynı zamanda siyasi içerik sorunudur.
- Unfortunately, I am afraid that the method it has chosen is once again not the right one.
- Ne yazık ki Komisyonun seçtiği yöntem bir kez daha doğru değil.
- The Member States had common objectives and used the open method of coordination.
- Üye Devletlerin ortak hedefleri vardı ve açık koordinasyon yöntemini kullandılar.
- The open method of co-ordination can be very effective, provided that it is democratic and transparent.
- Demokratik ve şeffaf olması koşuluyla açık koordinasyon yöntemi çok etkili olabilir.
- Subsidiarity and the Community method are not after all mutually exclusive.
- İştirakçilik ve Topluluk yöntemi birbirini dışlamaz.
- The Lisbon method was the opening up of markets and only one way to act was proposed.
- Lizbon yöntemi piyasaların açılmasıydı ve hareket etmek için sadece tek bir yol önerildi.
- The privatisation method expounded at Lisbon is not going to provide better services in our part of the world.
- Lizbon'da açıklanan özelleştirme yöntemi, dünyanın bize ait kısmında daha iyi hizmetler sunmayacaktır.
- It has now transpired that what has developed is an intergovernmental method.
- Şimdi ortaya çıkan şey hükümetler arası bir yöntemdir.
- This year the programme bears witness to a new method.
- Bu yıl program yeni bir yönteme tanıklık ediyor.
- The open method of coordination was a godsend.
- Açık koordinasyon yöntemi bir nimetti.
- The open coordination method exists parallel to legislation in the areas of employment law and the working environment.
- Açık koordinasyon yöntemi, iş hukuku ve çalışma ortamı alanlarındaki mevzuata paralel olarak mevcuttur.
- If I may, however, just make a few comments on the method.
- Ancak izninizle yöntem hakkında birkaç yorum yapmak istiyorum.
- Finally, a view of the open coordination method.
- Son olarak açık koordinasyon yönteminin bir görünümü.
- The open coordination method is good, but is lacking in the areas of democratic control and transparency.
- Açık koordinasyon yöntemi iyidir ancak demokratik kontrol ve şeffaflık alanlarında eksiktir.
- The method for the forthcoming reform is of fundamental importance.
- Önümüzdeki reformun yöntemi temel bir öneme sahiptir.
- The objective and method, the Convention and political negotiation, are indeed cause for satisfaction.
- Amaç ve yöntem, Sözleşme ve siyasi müzakere gerçekten de memnuniyet vericidir.
- This means, therefore, that the pressure to utilise the open coordination method is slowly being reduced.
- Dolayısıyla bu, açık koordinasyon yönteminin kullanılması yönündeki baskının yavaş yavaş azaldığı anlamına gelmektedir.
- This Commission's working programme for 2002 is accompanied by a communication on the Community method.
- Komisyon'un 2002 yılı çalışma programına Topluluk yöntemine ilişkin bir tebliğ eşlik etmektedir.
- In this way, we can start right now to see how the Community method can be revamped in practical terms.
- Bu şekilde, Topluluk yönteminin pratik anlamda nasıl yenilenebileceğini görmeye hemen şimdi başlayabiliriz.
- We believe that the Monnet method has served the Union rather well.
- Monnet yönteminin Birliğe oldukça iyi hizmet ettiğine inanıyoruz.
- There are also uniform rules on the method for calculating such periods.
- Bu sürelerin hesaplanmasına ilişkin yöntem konusunda da yeknesak kurallar var.
- I welcome the proposal to generalise the Community method, codecision and majority voting.
- Topluluk yönteminin, ortak kararın ve çoğunluk oylamasının genelleştirilmesi önerisini memnuniyetle karşılıyorum.
- Subsidiarity and the Community method are not after all mutually exclusive.
- Yetki devri ve Topluluk yöntemi birbirini dışlayan kavramlar değildir.
- We should recall that an intergovernmental method may not be introduced indirectly.
- Hükümetler arası bir yöntemin dolaylı olarak ortaya konamayacağını hatırlamalıyız.
- It has been generally agreed that a consistent method for calculating this should be developed.
- Bunun hesaplanması için tutarlı bir yöntemin geliştirilmesi gerektiği konusunda genel olarak mutabık kalınmıştır.
- Moreover, one cannot reduce sex education to mere contraception, nor regard abortion as a method of family planning.
- Dahası, cinsel eğitim sadece doğum kontrolüne indirgenemez ya da kürtaj bir aile planlaması yöntemi olarak görülemez.
- As I see it, enlargement must involve moving away from the old Community method.
- Gördüğüm kadarıyla, genişleme eski Topluluk yönteminden uzaklaşmayı içermelidir.
- This is the quickest method.
- Bu en hızlı yöntemdir.
- So, is this a question of method or a matter of choice?
- Bu bir yöntem sorunu mu yoksa bir tercih meselesi mi?
- A new method of certification was also introduced, which caused some problems.
- Bazı sorunlara neden olan yeni bir belgelendirme yöntemi de getirilmiştir.
- I think we are seeing the fruits of that method of working in this report.
- Sanırım bu çalışma yönteminin meyvelerini bu raporda görüyoruz.
- What practical method do we have for locating him or her?
- Onu bulmak için hangi pratik yönteme sahibiz?
- The Employment Strategy is based on the method of open cooperation.
- İstihdam Stratejisi açık iş birliği yöntemine dayanmaktadır.
- I think we are seeing the fruits of that method of working in this report.
- Sanırım bu raporda bu çalışma yönteminin meyvelerini görüyoruz.
- The most effective method in the past, with the exception of legal recourse, has been to freeze state aid for fleets.
- Geçmişte en etkili yöntem, yasal başvurular haricinde, filolara yönelik devlet yardımlarının dondurulması olmuştur.
- This is the method with which we have successfully achieved European integration.
- Bu, Avrupa entegrasyonunu başarıyla gerçekleştirdiğimiz yöntemdir.
- The method of the projection is cohort component method.
- Projeksiyon yöntemi, grup bileşeni yöntemidir.
- Irradiation is just one method of food preservation.
- Işınlama gıda koruma yöntemlerinden sadece biridir.
- One oft-quoted example of such a bad patent is Amazon's 'one-click' shopping method.
- Bu tür kötü patentlere sıkça verilen örneklerden biri Amazon'un "tek tıkla" alışveriş yöntemidir.
- Otherwise, this method and its possibilities will be spoiled.
- Aksi takdirde bu yöntem ve olanakları bozulacaktır.
- I welcome the proposal to generalise the Community method, codecision and majority voting.
- Topluluk yönteminin, kodifikasyonun ve çoğunluk oylamasının genelleştirilmesi önerisini memnuniyetle karşılıyorum.
- That implies that we need to link the Community method at EU level with the principle of subsidiarity.
- Bu da, AB düzeyinde Topluluk yöntemini yetki ikamesi ilkesi ile ilişkilendirmemiz gerektiği anlamına gelmektedir.
- Neither am I sure that conversion to the Community method is really the recipe for solving matters.
- Topluluk yöntemine geçişin sorunları çözmek için gerçekten bir reçete olduğundan da emin değilim.
- It is very clear in this communication that the new open method does not replace the existing methods.
- Bu iletişimde yeni açık yöntemin mevcut yöntemlerin yerini almadığı çok açıktır.
- I will end with a word about method.
- Yöntem hakkında bir sözle bitireceğim.
- Our biggest shortcomings relate to the first method; containing the spread on a global scale.
- En büyük eksikliklerimiz ilk yöntemle ilgilidir; küresel ölçekte yayılmayı kontrol altına almak.
- The ECSC's working method and public image are extremely dubious.
- AKÇT'nin çalışma yöntemi ve kamuoyundaki imajı son derece şüphelidir.
- This will almost be a further example of the Monnet method, but on a smaller scale.
- Bu neredeyse Monnet yönteminin bir başka örneği olacak, ancak daha küçük bir ölçekte.
- It would be another useful area for comparison in an open method of coordination.
- Açık bir koordinasyon yönteminde karşılaştırma yapmak için bir başka yararlı alan olacaktır.
- Like other women, I do not regard abortion as a normal method of contraception.
- Diğer kadınlar gibi ben de kürtajı normal bir doğum kontrol yöntemi olarak görmüyorum.
- The Commission has freely admitted that there is no foolproof detection method.
- Komisyon, kusursuz bir tespit yöntemi olmadığını açıkça kabul etmiştir.
- That method was respected and involved us in a major consultation process.
- Bu yönteme saygı duyuldu ve bizi büyük bir istişare sürecine dahil etti.
- In order to achieve this, one method open to us is to develop bio-fuels.
- Bunu başarmak için önümüzde duran yöntemlerden biri biyo-yakıt geliştirmektir.
- That is the new method and you have given it expression.
- Bu yeni bir yöntemdir ve siz bunu ifade ettiniz.
- This method is quite different.
- Bu yöntem oldukça farklı.
- Let me mention the major innovations of the working method the Commission followed this year.
- Komisyon'un bu yıl izlediği çalışma yöntemindeki başlıca yeniliklerden bahsetmeme izin verin.
- Moreover, there is broad agreement on the Community method, which is at the heart of so many of our achievements.
- Ayrıca elde ettiğimiz pek çok başarının temelinde yatan Topluluk yöntemi konusunda geniş bir mutabakat bulunmaktadır.
- Once again, this method is showing its limitations.
- Bu yöntem bir kez daha sınırlılıklarını göstermektedir.
- The second method is not being given much thought.
- İkinci yöntem üzerinde fazla düşünülmüyor.
- I do not think the open coordination method is a cop-out.
- Açık koordinasyon yönteminin bir kaçış olduğunu düşünmüyorum.
- Without question this method, which promotes collective autonomy, must be encouraged.
- Kolektif özerkliği teşvik eden bu yöntem şüphesiz teşvik edilmelidir.
- A new method of certification was also introduced, which caused some problems.
- Bazı sorunlara neden olan yeni bir belgelendirme yöntemi de uygulamaya konuldu.
- It is not a clean and safe method of waste disposal.
- Temiz ve güvenli bir atık bertaraf yöntemi değildir.
- We should not use this method to force the States to adopt guidelines, of whose existence they are not fully aware.
- Devletleri, varlığından tam olarak haberdar olmadıkları ilkeleri benimsemeye zorlamak için bu yöntemi kullanmamalıyız.
- Once again, this method is showing its limitations.
- Bu yöntem bir kez daha sınırlılıklarını ortaya koymaktadır.
- In the Member States a whole series of areas are dealt with through the method of circulars.
- Üye Devletlerde bir dizi alan genelge yöntemiyle ele alınmaktadır.
- Of particular importance, in my view, is the drafting of a method for establishing minimum distances.
- Benim görüşüme göre asgari mesafelerin belirlenmesine yönelik bir yöntemin hazırlanması özel bir önem taşımaktadır.
- I particularly appreciate the fact that in the key areas the Community method has been adopted as the guiding principle.
- Kilit alanlarda Topluluk yönteminin yol gösterici ilke olarak benimsenmiş olmasını özellikle takdir ediyorum.
- I was genuinely unaware of this method of asking a question before knowing what was going to be debated here.
- Burada neyin tartışılacağını bilmeden soru sorma yönteminden gerçekten haberim yoktu.
- Its focus must be on safety, and its method must be science.
- Odak noktası güvenlik ve yöntemi de bilim olmalıdır.
- The open method of coordination on pensions is not a beauty contest.
- Emekli maaşlarına ilişkin açık koordinasyon yöntemi bir güzellik yarışması değildir.
- To this end, the method is as important as the substance.
- Bu anlamda yöntem de içerik kadar önemlidir.
- Each year, the method proves less capable of taking the Union forward.
- Her yıl, bu yöntemin Birliği ileriye götürme kapasitesinin azaldığı kanıtlanıyor.
- The Employment Strategy is based on the method of open cooperation.
- İstihdam Stratejisi açık işbirliği yöntemine dayanmaktadır.
- Secondly, the cost calculation method is included in the criteria.
- İkinci olarak maliyet hesaplama yöntemi kriterlere dahil edilmiştir.
- We would like to emphasise the importance of this new method.
- Bu yeni yöntemin önemini vurgulamak istiyoruz.
- Is that not the method that promises success?
- Başarı vaat eden yöntem bu değil midir?
- We propose an open and transparent method which involves all the participants.
- Tüm katılımcıları içeren açık ve şeffaf bir yöntem öneriyoruz.
- The open method of coordination is an important instrument for the implementation of this strategy.
- Açık koordinasyon yöntemi, bu stratejinin uygulanması için önemli bir araçtır.
- In the Lisbon agenda you will see a crystal clear reference to the open coordination method.
- Lizbon gündeminde açık koordinasyon yöntemine çok net bir şekilde atıfta bulunulduğunu göreceksiniz.
- In our view, it is the only viable method given the time constraints we are up against.
- Bize göre karşı karşıya olduğumuz zaman kısıtlamaları göz önünde bulundurulduğunda tek uygulanabilir yöntem budur.
- We must, however, improve the actual way in which the open method of coordination is applied.
- Bununla birlikte, açık koordinasyon yönteminin uygulandığı fiili yolu iyileştirmeliyiz.
- Finally, I understand that the method of open coordination does not function entirely satisfactorily.
- Son olarak, açık koordinasyon yönteminin tamamen tatmin edici bir şekilde işlemediğini anlıyorum.
- The open method of coordination on pensions is not a beauty contest.
- Emekli maaşları konusunda açık koordinasyon yöntemi bir güzellik yarışması değildir.
- I think the practical constraints method is a dubious strategy.
- Pratik kısıtlamalar yönteminin şüpheli bir strateji olduğunu düşünüyorum.
- In this sense, the Community method and its variations must be reinforced.
- Bu anlamda Topluluk yöntemi ve varyasyonları güçlendirilmelidir.
- The Lisbon method was the opening up of markets and only one way to act was proposed.
- Lizbon yöntemi piyasaların açılmasıydı ve hareket etmek için sadece bir yol önerildi.
- Do you believe that the best-practice method could optimise our performance?
- En iyi uygulama yönteminin performansımızı optimize edebileceğine inanıyor musunuz?
- We would like to emphasise the importance of this new method.
- Bu yeni yöntemin önemini vurgulamak isteriz.
- Officially the European Commission says that abortion cannot be financed as a method of family planning.
- Resmi olarak Avrupa Komisyonu kürtajın bir aile planlaması yöntemi olarak finanse edilemeyeceğini söylemektedir.
- The key to this method is the parallel introduction of action values and limit values that should never be exceeded.
- Bu yöntemin anahtarı, eylem değerlerinin ve asla aşılmaması gereken sınır değerlerin paralel olarak sunulmasıdır.
- Finally, we call for a change to the balance and method by which the funds are disbursed.
- Son olarak fonların harcanma dengesinde ve yönteminde bir değişiklik yapılması çağrısında bulunuyoruz.
- We also have to work on the open coordination method.
- Ayrıca açık koordinasyon yöntemi üzerinde de çalışmalıyız.
- It was proposed to ministers that the same working method be used to examine the directive on family reunification.
- Bakanlara, aile birleşimine ilişkin direktifin incelenmesi için de aynı çalışma yönteminin kullanılması önerilmiştir.
- The method is still in its infancy.
- Yöntem henüz emekleme aşamasındadır.
- We confined ourselves to this method because it appears to attract a great deal of agreement.
- Kendimizi bu yöntemle sınırladık çünkü bu yöntem üzerinde büyük ölçüde mutabakat sağlanmış görünüyor.
- It is, therefore, this legislative method that should probably be debated!
- Bu nedenle, muhtemelen tartışılması gereken bu yasama yöntemidir!
- After all, every other state has a national assembly elected by a uniform method.
- Ne de olsa, diğer tüm devletlerin tek tip bir yöntemle seçilen bir ulusal meclisi vardır.
- But even if I did not, I would still object to any method being imposed by the EU.
- Ama öyle olmasaydı bile, AB tarafından dayatılan herhangi bir yönteme yine de itiraz ederdim.
- The European Union is weak wherever the intergovernmental method is used.
- Avrupa Birliği, hükümetler arası yöntemin kullanıldığı her yerde zayıftır.
- A number of honourable Members mentioned the open method of coordination.
- Bir dizi Sayın Üye açık koordinasyon yönteminden bahsetmiştir.
- I find the Commission's amendment proposing a hybrid method particularly commendable.
- Komisyon'un karma bir yöntem öneren değişikliğini özellikle takdire şayan buluyorum.
- This strategy could, I think, be called a peace dividend method.
- Bu strateji, sanırım, barış getirisi yöntemi olarak adlandırılabilir.
- This strategy could, I think, be called a peace dividend method.
- Bence bu strateji barış getirisi yöntemi olarak adlandırılabilir.
- I am very well disposed towards the open coordination method.
- Ben açık koordinasyon yöntemine çok sıcak bakıyorum.
- Now we see that the scoreboard method falls short of these ambitious aims.
- Şimdi çetele yönteminin bu iddialı hedeflerin gerisinde kaldığını görüyoruz.
- It has now transpired that what has developed is an intergovernmental method.
- Şimdi ortaya çıkan şey, hükümetler arası bir yöntemdir.
- It is precisely this method which offers flexibility and emphasises prevention rather than injunctions.
- İşte tam da bu yöntem esneklik sunmakta ve tedbirlerden ziyade önleme vurgu yapmaktadır.
- Our method of organising ourselves in various areas of society is also vertical or divided into sectors.
- Kendimizi toplumun çeşitli alanlarında örgütleme yöntemimiz de dikeydir ya da sektörlere bölünmüştür.
- After the principles, ladies and gentlemen, we now come to the method.
- İlkelerden sonra, bayanlar ve baylar, şimdi yönteme geliyoruz.
- Let me mention the major innovations of the working method the Commission followed this year.
- Komisyon'un bu yıl izlediği çalışma yöntemindeki önemli yeniliklerden bahsetmeme izin verin.
- This is the method we must use to work towards a Europe of greater competitiveness and progress.
- Daha rekabetçi ve ilerlemiş bir Avrupa için kullanmamız gereken yöntem budur.
- This is a method that we Europeans should defend and spread as an example for other factories.
- Bu, biz Avrupalıların savunması ve diğer fabrikalara örnek olarak yayması gereken bir yöntemdir.
- The method is still in its infancy.
- Bu yöntem henüz emekleme aşamasındadır.
- Nor, above all, should we go on using the open coordination method in the form currently under discussion.
- Her şeyden önce şu anda tartışılmakta olan şekliyle açık koordinasyon yöntemini kullanmaya devam etmemeliyiz.
- This method is the Convention.
- Bu yöntem Sözleşme'dir.
- The open method of coordination is not based on legislation, but on common policy objectives.
- Açık koordinasyon yöntemi mevzuata değil, ortak politika hedeflerine dayanır.
- The open method must be open in the true sense of the word, so that the public is also involved.
- Açık yöntem, halkın da dahil olması için kelimenin gerçek anlamıyla açık olmalıdır.
- I feel that the Brok report provides an excellent overview and a method for future similar operations.
- Brok raporunun gelecekteki benzer operasyonlar için mükemmel bir genel bakış ve yöntem sunduğunu düşünüyorum.
- I have a question about the method applied here.
- Burada uygulanan yöntemle ilgili bir sorum var.
- It is also essential that the calculation method be precise and harmonised throughout the EU.
- Hesaplama yönteminin kesin olması ve AB genelinde uyumlaştırılması da önemlidir.
- The privatisation method expounded at Lisbon is not going to provide better services in our part of the world.
- Lizbon'da açıklanan özelleştirme yöntemi dünyanın bizim bölgemizde daha iyi hizmetler sağlamayacaktır.
- The Roadmap is essentially a method which the European Union applies all over the world.
- Yol Haritası esasen Avrupa Birliği'nin tüm dünyada uyguladığı bir yöntemdir.
- All the seeds we are sowing will take root if the Community method prevails.
- Ektiğimiz tüm tohumlar, Topluluk yönteminin hakim olması halinde kök salacaktır.
- Incineration is often the most effective and safe method of waste disposal.
- Yakma genellikle en etkili ve güvenli atık bertaraf yöntemidir.
- That is fine by me, but not by using this method.
- Benim için sorun yok ama bu yöntemi kullanarak değil.
- In fact, this first report is intended as a rough draft, the matrix of a new method.
- Aslında bu ilk rapor, yeni bir yöntemin matrisi olan kaba bir taslak olarak tasarlanmıştır.
- We should recall that an intergovernmental method may not be introduced indirectly.
- Hükümetler arası bir yöntemin dolaylı olarak devreye sokulamayacağını hatırlamalıyız.
- We do not agree that the open coordination method needs to be extended to all areas of social policy.
- Açık koordinasyon yönteminin sosyal politikanın tüm alanlarına yaygınlaştırılması gerektiği görüşüne katılmıyoruz.
- This need appears to be met by the method of open cooperation.
- Bu ihtiyaç açık işbirliği yöntemiyle karşılanıyor gibi görünmektedir.
- Moreover, the Commission must indicate the components of the method it wants to use.
- Dahası, Komisyon kullanmak istediği yöntemin bileşenlerini de belirtmelidir.
- We are on the eve of the Laeken Summit and the fundamental issue is the defence of the Community method.
- Laeken Zirvesi'nin arifesindeyiz ve temel mesele Topluluk yönteminin savunulmasıdır.
- It is therefore this legislative method that should probably be debated!
- Bu nedenle muhtemelen tartışılması gereken bu yasama yöntemidir!
- Diplomacy must always be our method.
- Diplomasi her zaman yöntemimiz olmalıdır.
- An alternative method is to pay off the smallest loans first.
- Alternatif bir yöntem, önce en küçük kredileri kapatmaktır.
- Exercising is a powerful method to break this loop.
- Egzersiz yapmak bu döngüyü kırmak adına tesirli bir yöntemdir.
- Second, the scientific world conception is marked by application of a certain method, namely logical analysis.
- İkincisi, bilim dünyasının anlayışı belirli bir yöntemin, yani mantıksal çözümleme ile belirlenir.
- What method does the USB flash drive and SSD use to store data?
- USB flash sürücü ve SSD veri depolamak için hangi yöntemi kullanıyor?
- Exercising is a powerful method to break this loop.
- Egzersiz yapmak bu döngüyü kırmak için etkili bir yöntemdir.
- Don't give in to such a dirty method of interrogation.
- Böyle iğrenç bir sorgulama yöntemine teslim olmayın.
- Supplementation of exogenous proteolytic enzymes is another method that can help break down excess protein.
- Ekzojen proteolitik enzim takviyesi, fazla proteinin parçalanmasına yardımcı olabilecek bir başka yöntemdir.
- This method provides considerable freedom for part design.
- Bu yöntem parça tasarımında büyük bir serbestlik sağlar.
- Second, the scientific world conception is marked by application of a certain method, namely logical analysis.
- İkinci olarak, bilimsel dünya anlayışı belirli bir yöntemin, yani mantıksal çözümlemenin uygulanmasıyla belirginleşir.
- This method provides considerable freedom for part design.
- Bu yöntem parça tasarımı için önemli ölçüde özgürlük sağlar.
- Cloning is a controversial method of reproducing organisms.
- Klonlama, organizmaları çoğaltmak için tartışmalı bir yöntemdir.
- What method of birth control do you recommend?
- Hangi doğum kontrol yöntemini önerirsiniz?
- I believe in this method of teaching.
- Bu öğretim yöntemine inanıyorum.
- Method is indispensable for investigating the truth.
- Yöntem, gerçeği araştırmak için vazgeçilmezdir.
- We have to keep trying until we find a method that works.
- İşe yarayan bir yöntem buluncaya kadar denemeye devam etmek zorundayız.
- Your method of teaching English is absurd.
- İngilizce öğretme yöntemin saçma.
- This method has its pluses and minuses.
- Bu yöntemin artıları ve eksileri vardır.
- We've tried every conceivable method, but absolutely nothing works.
- Biz her akla uygun yöntemi denedik, ama kesinlikle hiçbir şey işe yaramıyor.
- The method Tom suggested might've been better.
- Tom'un önerdiği yöntem daha iyi olabilirdi.
- I believe in this method of teaching.
- Ben bu öğretim yöntemine inanıyorum.
- We must find a more efficient method.
- Daha etkili bir yöntem bulmalıyız.
- There is an urgent need for a more effective method of treating this disease.
- Bu hastalığın tedavisinde daha etkili bir yönteme acilen ihtiyaç var.
- Our method is simple.
- Yöntemimiz basit.
- That method didn't work.
- O yöntem işe yaramadı.
- As of yet, there is no method that can reliably cure all tumors.
- Şimdilik tüm urları güvenle tedavi edebilecek bir yöntem bulunmuyor.
- My method is surprisingly simple, but the impact is big.
- Yöntemim şaşırtıcı derecede basit ama etkisi büyük.
- This method works every time.
- Bu yöntem her zaman işe yarar.
- The method is wicked.
- Yöntem çok kötü.
- The method is wicked.
- Yöntem kötü.
- Your method is better.
- Senin yöntemin daha iyi.
- This is the best method to solve that problem.
- Bu sorunu çözmek için en iyi yöntem bu.
- Kangaroos have a strange method of carrying their young.
- Kanguruların yavrularını taşımak için garip bir yöntemi var.
- This is the cheapest method of them all.
- Onların hepsinden en ucuz olan yöntem budur.
- What method do you use to organize your files?
- Dosyalarınızı düzenlemek için hangi yöntemi kullanıyorsunuz?
- If you cannot work out the problem, you had better try a different method.
- Eğer sorunu çözemiyorsanız, başka bir yöntem deneseniz iyi edersiniz.
- It's a method worth trying.
- Denemeye değer bir yöntem.
- We are trying a completely new method.
- Tamamen yeni bir yöntem deniyoruz.
- This method has its plusses and minuses.
- Bu yöntemin artıları ve eksileri var.
- Organic agriculture is a method of growing plants (grains, legumes, fruit) without chemicals.
- Organik tarım, kimyasallar olmadan bitkileri (tahıllar, baklagiller, meyve) yetiştirme yöntemidir.
- By what method did you learn Lojban?
- Lojban'ı hangi yöntemle öğrendin?
- We have to keep trying until we find a method that works.
- İşe yarayan bir yöntem bulana kadar denemeye devam etmeliyiz.
- We will adopt your method at our school.
- Sizin yönteminizi okulumuzda uygulayacağız.
- Weight increase is the easiest method for personal development.
- Kilo artışı kişisel gelişim için en kolay yöntemdir.
- I prefer a systematic method.
- Ben sistematik bir yöntemi tercih ederim.
- If this is madness, there is method in it.
- Bu bir çılgınlıksa içinde yöntem vardır.
- My method is surprisingly simple, but highly effective.
- Benim yöntemim şaşırtıcı derecede basit ama oldukça etkili.
- This method has worked before.
- Bu yöntem daha önce işe yaradı.
- Your method of teaching English is absurd.
- İngilizce öğretme yönteminiz çok saçma.
- Our method is simple.
- Bizim yöntemimiz basittir.
- Your method is different from mine.
- Sizin yöntem benimkinden farklı.
- This is the best method.
- En iyi yöntem bu.
- This is the best method.
- Bu en iyi yöntemdir.
- He adopted the new method.
- Yeni yöntemi benimsedi.
- The teacher's method of teaching is so outmoded.
- Öğretmenin öğretim yöntemi çok demode.
- It's indisputably the best method.
- Tartışmasız en iyi yöntem bu.
- The method Tom suggested might work.
- Tom'un önerdiği yöntem işe yarayabilir.
- This method has worked before.
- Bu yöntem daha önce işe yaramıştı.
- I think his method of teaching has good points and bad points.
- Bence onun öğretme yönteminin iyi ve kötü yanları var.
- Our new method of doing that is quicker and more efficient.
- Bunu yapmak için yeni yöntemimiz daha hızlı ve daha verimli.
- Waxing is one method of hair removal.
- Balmumu epilasyon yöntemlerinden biridir.
- Tom adopted our method of bookkeeping.
- Tom bizim defter tutma yöntemimizi benimsedi.
- In the absence of a better idea I had to choose this method.
- Daha iyi bir fikir bulamayınca, bu yöntemi seçmek zorunda kaldım.
- They adopted a new method of teaching English in that school.
- O okulda İngilizce öğretmek için yeni bir yöntem benimsediler.
- It's an excellent method to relieve stress.
- Stres atmak için mükemmel bir yöntem.
- What are the advantages and drawbacks of this method?
- Bu yöntemin avantajları ve dezavantajları nelerdir?
- We will adopt your method at our school.
- Yönteminizi okulumuzda benimseyeceğiz.
- You cannot solve this problem with the usual method.
- Bu sorunu her zamanki yöntemle çözemezsiniz.
- This is not a method, this is provocation.
- Bu bir yöntem değil, bu bir provokasyon.
- It's indisputably the best method.
- O tartışmasız en iyi yöntem.
- My method is surprisingly simple, but highly effective.
- Benim yöntemim şaşırtıcı derecede basit, ama son derece etkili.
- Cloning is a controversial method of reproducing organisms.
- Klonlama, organizmaların çoğaltılması için tartışmalı bir yöntemdir.
- Logic is a systematic method of coming to the wrong conclusion with confidence.
- Mantık, yanlış sonuca güvenle varmanın sistematik bir yöntemidir.
- The method was too expensive to be practical.
- Yöntem, uygulanabilir olmak için fazla pahalıydı.
- A sure method to be rich is to be born rich.
- Zengin olmak için kesin bir yöntem zengin doğmaktır.
- That method didn't work.
- Bu yöntem işe yaramadı.
- This method is sure to work.
- Bu yöntemin işe yarayacağı kesin.
- The old method proved to be best after all.
- Sonuçta eski yöntemin en iyisi olduğu kanıtlandı.
- This is definitely the best method.
- Bu kesinlikle en iyi yöntemdir.
- I recommend you the ASSIMIL method.
- Size ASSIMIL yöntemini öneririm.
- Is there no alternative to your method?
- Yönteminizin alternatifi yok mu?
- Every master has his own method.
- Her ustanın kendi yöntemi vardır.
- If this is madness, there is method in it.
- Bu delilikse, bir yöntemi vardır.
- This is the cheapest method of them all.
- En ucuz yöntem bu.
- Do you think your method is better?
- Senin yönteminin daha iyi olduğunu düşünüyor musun?
- It's an excellent method to relieve stress.
- Bu, stresi yatıştırmak için mükemmel bir yöntem.
- Our method is working.
- Yöntemimiz işe yarıyor.
- My method is surprisingly simple, but the impact is big.
- Yöntemim şaşırtıcı şekilde basit, ama etkisi büyük.
- We adopted an alternative method.
- Biz alternatif bir yöntem benimsedik.
- This textbook uses a new method of teaching.
- Bu ders kitabı yeni bir öğretim yöntemi kullanıyor.
- Do you think your method is better?
- Sence senin yöntemin daha mı iyi?
- There is an urgent need for a more effective method of treating this disease.
- Bu hastalığı tedavi edecek daha etkili bir yönteme acil olarak ihtiyaç var.
- The new method is well worth consideration.
- Yeni yöntem dikkate alınmaya değer.
- A check is a method of paying money to somebody.
- Çek, birisine para ödemek için kullanılan bir yöntemdir.
- We must find a more efficient method.
- Biz daha verimli bir yöntem bulmalıyız.
- As of yet, there is no method that can reliably cure all tumors.
- Şu an itibariyle tüm tümörleri güvenilir şekilde tedavi edebilecek bir yöntem yoktur.
- That method didn't seem very effective.
- O yöntem çok etkili gözükmüyordu.
- Kangaroos have a strange method of carrying their young.
- Kanguruların yavrularını taşımak için garip bir yöntemleri var.
- This is definitely the best method.
- Bu kesinlikle en iyi yöntem.
- This textbook uses a new method of teaching.
- Bu ders kitabında yeni bir öğretme yöntemi kullanılıyor.
- This is by far the best method.
- Bu şimdiye kadarki en iyi yöntemdir.
- The new method was anything but ideal.
- Yeni yöntem hiç de ideal değildi.
- The method is behind the times now.
- Yöntem artık zamanın gerisinde kaldı.
- We are trying a completely new method.
- Biz tamamen yeni bir yöntem deniyoruz.
- He went to America for the purpose of learning a new method of producing crops.
- Yeni bir ürün üretme yöntemi öğrenmek amacıyla Amerika'ya gitti.
- This method has its advantages and disadvantages.
- Bu yöntemin avantajları ve dezavantajları vardır.
- I recommend you the ASSIMIL method.
- Sana ASSIMIL yöntemini öneririm.
- We have not yet discussed which method is better.
- Hangi yöntemin daha iyi olduğunu henüz tartışmadık.
- He adopted the new method.
- O, yeni yöntemi benimsedi.
- Organic agriculture is a method of growing plants (grains, legumes, fruit) without chemicals.
- Organik tarım, bitkileri (tahıllar, baklagiller, meyveler) kimyasallar olmadan yetiştirme yöntemidir.
- This is by far the best method.
- Bu açık ara en iyi yöntem.
- What method did you use to give up smoking?
- Sigarayı bırakmak için hangi yöntemi kullandın?
- Method is indispensable for investigating the truth.
- Gerçeği araştırmada yöntem vazgeçilmezdir.
- His method is much more effective than ours.
- Onun yöntemi bizimkinden çok daha etkili.
- A check is a method of paying money to somebody.
- Çek birine para ödeme yöntemidir.
- The method is behind the times now.
- Yöntem artık zamanın gerisinde.
- Waxing is one method of hair removal.
- Ağda bir epilasyon yöntemidir.
- That method didn't seem very effective.
- Bu yöntem pek etkili görünmüyordu.
- This is the very best method.
- Bu en iyi yöntemdir.
- We haven't yet discussed which method is better.
- Hangi yöntemin daha iyi olduğunu henüz tartışmadık.
- What method of birth control do you recommend?
- Hangi doğum kontrol yöntemini tavsiye edersiniz?
- It is doubtful whether this method will work.
- Bu yöntemin işe yarayıp yaramayacağı şüphelidir.
- A sure method to be rich is to be born rich.
- Zengin olmak için kesin bir yöntem, zengin doğmuş olmaktır.
- Writing up history is a method of getting rid of the past.
- Tarih yazmak, geçmişten kurtulmanın bir yöntemidir.
- We adopted an alternative method.
- Alternatif bir yöntem benimsedik.
- The method was crude, but very effective.
- Yöntem ilkeldi ama çok etkiliydi.
Show More (328)
|
