|
- Unfortunately, this has been mostly a matter of words.
- Ne yazık ki bu çoğunlukla bir söz meselesi olmuştur.
- These accidents are mostly caused by human error.
- Bu kazalar çoğunlukla insan hatasından kaynaklanmaktadır.
- All the more so as we mostly live in a border-free area where decisions affect our neighbours.
- Çoğunlukla kararların komşularımızı etkilediği sınırların olmadığı bir bölgede yaşadığımız için bu daha da önemlidir.
- This is mostly the case, but not always when the so-called special delegates are involved.
- Bu çoğunlukla böyledir, ancak özel delegeler söz konusu olduğunda her zaman böyle değildir.
- This does not solve anything for the, mostly small, companies, since the required tests are too costly.
- Gerekli testler çok maliyetli olduğu için bu, çoğunlukla küçük şirketler için hiçbir şeyi çözmüyor.
- The workers, mostly women, should be provided with access to training.
- Çoğunluğu kadın olan işçilerin eğitime erişimleri sağlanmalıdır.
- Thousands, mostly black agricultural labourers, are also robbed of their jobs and driven from their houses.
- Çoğunluğu siyahi tarım işçisi olan binlerce kişi de işlerinden oldu ve evlerinden sürüldü.
- The problems of Russia are mostly very clear to us.
- Rusya'nın sorunları bizim için çoğunlukla çok açıktır.
- Furthermore, they mostly cover small kiosks and canteens with a sales area of less than 200 square metres.
- Ayrıca, çoğunlukla 200 metrekareden daha az satış alanına sahip küçük büfeleri ve kantinleri kapsamaktadır.
- The operations funded focused mostly on basic healthcare.
- Finanse edilen operasyonlar çoğunlukla temel sağlık hizmetlerine odaklanmıştır.
- Mostly coming from the mining industry.
- Çoğunlukla madencilik sektöründen geliyor.
- When earth discovered the ancient civilizations, they found mostly nothing but remains.
- Dünya eski uygarlıkları keşfettiğinde, çoğunlukla kalıntılardan başka bir şey bulamadılar.
- When earth discovered the ancient civilizations, they found mostly nothing but remains.
- Dünya eski uygarlıkları keşfettiğinde, çoğunlukla kalıntılardan başka bir şey bulunamadı.
- When earth discovered the ancient civilizations, they found mostly nothing but remains.
- Dünya antik medeniyetleri keşfettiğinde onlar çoğunlukla kalıntılar dışında hiçbir şey bulamamıştı.
- Numerous treatments available, but the effect is mostly temporary.
- Çok sayıda tedavi mevcut, ancak etki çoğunlukla geçici.
- Numerous treatments available, but the effect is mostly temporary.
- Çok sayıda tedavi mevcuttur, ancak etkisi çoğunlukla geçicidir.
- Numerous treatments available, but the effect is mostly temporary.
- Çok sayıda tedavi mevcut, ancak çoğunlukla geçici bir etkisi var.
- Today, Bodrum is a modern and beautiful city, mostly characterized as symbol to the French Riviera.
- Günümüzde Bodrum, çoğunlukla Fransız Rivierası'nın sembolü olarak nitelendirilen modern ve güzel bir şehirdir.
- Today, Bodrum is a modern and beautiful city, mostly characterized as symbol to the French Riviera.
- Bodrum, çoğunlukla Fransız Rivierası'nın simgesi olarak nitelendirilen modern ve güzel bir şehirdir.
- Today, Bodrum is a modern and beautiful city, mostly characterized as symbol to the French Riviera.
- Bugün Bodrum, çoğunlukla Fransız Rivierası'nın sembolü olarak nitelendirilen modern ve güzel bir şehirdir.
- Those who buy this comic book in our store are mostly junior high school students.
- Mağazamızdan bu çizgi romanı satın alanlar çoğunlukla ortaokul öğrencileridir.
- The movie was cast mostly with Americans.
- Filmin oyuncuları çoğunlukla Amerikalılardan oluşuyordu.
- Bricks consist mostly of clay.
- Tuğlalar çoğunlukla kilden oluşur.
- A motel is like a hotel only much smaller and is used mostly by people traveling by automobile.
- Motel, otel gibidir, sadece çok daha küçüktür ve çoğunlukla otomobille seyahat eden insanlar tarafından kullanılır.
- Mostly criminals are as naive as children.
- Çoğunlukla suçlular çocuklar kadar saftır.
- I mostly agree with what he said.
- Söylediklerine çoğunlukla katılıyorum.
- I mostly agree with what he said.
- Ben onun söylediklerine çoğunlukla katılıyorum.
- I was mostly right.
- Çoğunlukla haklıydım.
- Those who buy this comic book in our store are mostly junior high school students.
- Mağazamızda bu çizgi romanı satın alanlar çoğunlukla ortaokul öğrencileri.
- Monday's protests were mostly peaceful.
- Pazartesinin protestoları çoğunlukla barışçıldı.
- His success was mostly due to good luck.
- Başarısı çoğunlukla iyi şansa bağlıydı.
- After all, he was a scientist, but mostly he liked dissecting innocent animals.
- Ne de olsa o bir bilim adamıydı ama çoğunlukla masum hayvanları parçalara ayırmayı seviyordu.
- His success was mostly due to good luck.
- Onun başarısı çoğunlukla iyi şansa bağlıydı.
- Afghanistan is a multi-ethnic country, but the high-ranking officials of the Taliban are mostly Pashtuns.
- Afganistan çok etnikli bir ülkedir ancak Taliban'ın üst düzey yetkilileri çoğunlukla Peştunlardan oluşmaktadır.
- That's mostly right.
- O çoğunlukla doğru.
- The movie was cast mostly with Americans.
- Filmde çoğunlukla Amerikalılar rol aldı.
- He enjoys wine sometimes, but mostly he drinks whisky.
- O bazen şaraptan hoşlanır ama çoğunlukla viski içer.
- Algeria exports mostly oil and gas.
- Cezayir çoğunlukla petrol ve gaz ihraç eder.
- Father mostly plays golf on Sunday.
- Babam çoğunlukla pazar günleri golf oynar.
- Father mostly plays golf on Sunday.
- Baba pazar günü çoğunlukla golf oynar.
- The answer is mostly yes.
- Cevap çoğunlukla evet.
- They were mostly women.
- Onlar çoğunlukla kadındı.
- A motel is like a hotel only much smaller and is used mostly by people traveling by automobile.
- Bir motel, otel gibidir, yalnızca daha küçüktür ve çoğunlukla arabayla seyahat eden kişiler tarafından kullanılır.
- I mostly have fruit for breakfast.
- Kahvaltıda çoğunlukla meyve yerim.
- Genetic diseases are mostly irremediable.
- Genetik hastalıklar çoğunlukla tedavi edilemez.
- I mostly do not want to think about anything anymore.
- Artık çoğunlukla hiçbir şey düşünmek istemiyorum.
- Tom eats mostly fruits and vegetables, and only eats meat about once a week.
- Tom çoğunlukla meyve ve sebze yiyor ve sadece haftada bir kez et yiyor.
- The passengers on board were mostly Japanese.
- Gemideki yolcular çoğunlukla Japondu.
- How much beer people drink depends mostly on the weather.
- İnsanların ne kadar bira içtiği çoğunlukla hava durumuna bağlıdır.
- The audience was mostly businessmen.
- Seyirci çoğunlukla iş adamlarıydı.
- After all, he was a scientist, but mostly he liked dissecting innocent animals.
- Sonuçta, o bir bilim adamıydı, ama çoğunlukla masum hayvanları parçalamayı severdi.
- Tom was mostly right.
- Tom çoğunlukla haklıydı.
- I mostly have fruit for breakfast.
- Sabah kahvaltısı için çoğunlukla meyve yerim.
- What Tom said was mostly true.
- Tom'un söyledikleri çoğunlukla doğruydu.
- Tom is a mostly self-taught guitarist.
- Tom çoğunlukla kendi kendini yetiştirmiş bir gitaristtir.
- I presume such preferences are mostly cultural.
- Bu tür tercihlerin çoğunlukla kültürel olduğunu varsayıyorum.
- The atmosphere mostly consists of nitrogen and oxygen.
- Atmosfer çoğunlukla nitrojen ve oksijenden oluşur.
- Coal consists mostly of carbon.
- Kömür çoğunlukla karbondan oluşur.
- He enjoys wine sometimes, but mostly he drinks whisky.
- Bazen şaraptan hoşlanır ama çoğunlukla viski içer.
- Genetic diseases are mostly irremediable.
- Genetik hastalıklar çoğunlukla düzeltilemez.
- The atmosphere mostly consists of nitrogen and oxygen.
- Atmosfer, çoğunlukla azot ve oksijenden oluşur.
- Success depends mostly on effort.
- Başarı çoğunlukla çabaya bağlıdır.
- What Tom said was mostly true.
- Tom'un söylediği şey çoğunlukla doğru.
- That's mostly right.
- Çoğunlukla doğru.
- Algeria exports mostly oil and gas.
- Cezayir çoğunlukla petrol ve gaz ihraç etmektedir.
- Tom is a mostly self-taught guitarist.
- Tom çoğunlukla kendi kendini yetiştirmiş bir gitarist.
- They were mostly women.
- Çoğunluğu kadındı.
- Monday's protests were mostly peaceful.
- Pazartesi günkü protestolar çoğunlukla barışçıldı.
Show More (65)
|