1 |
operate |
çalışmak |
v. |
|
- We're looking for employees who can take initiative and operate independently.
- İnisiyatif alabilen ve bağımsız çalışabilen elemanlar arıyoruz.
- We cannot operate on the same budget with 25 Member States as we did with 15.
- Daha önce 15 Üye Devlet ile yaptığımız gibi 25 Üye Devlet ile aynı bütçeyle çalışamayız.
- The agencies must be evaluated within not more than three years to check they are operating as they should.
- Ajanslar, olması gerektiği gibi çalışıp çalışmadıklarını kontrol etmek için en fazla üç yıl içinde değerlendirilmelidir.
- The Council, as you know, does not operate as it should, at least in my opinion.
- Bildiğiniz üzere Konsey, en azından benim görüşüme göre, olması gerektiği gibi çalışmıyor.
- In my own country nine million people already have systems operating under other standards than MHP.
- Kendi ülkemde dokuz milyon kişi halihazırda MHP'den farklı standartlar altında çalışan sistemlere sahip.
- They are therefore not operating under equal conditions if we take that period as a reference.
- Dolayısıyla o dönemi referans alırsak eşit koşullar altında çalışmıyorlar.
- That is of course a long way from real operating conditions.
- Bu elbette gerçek çalışma koşullarından çok uzakta.
- The EU must be able to operate effectively following enlargement, too.
- AB, genişlemenin ardından da etkin bir şekilde çalışabilmelidir.
- Our companies, both big and small, can operate at their best.
- Hem büyük hem de küçük şirketlerimiz en iyi şekilde çalışabilir.
- We sometimes think that the different parts are operating in isolation.
- Bazen farklı parçaların birbirinden ayrı çalıştığını düşünüyoruz.
- Different countries have different public services and operate on different principles regarding social welfare.
- Farklı ülkeler farklı kamu hizmetlerine sahiptir ve sosyal refah konusunda farklı ilkelerle çalışırlar.
- They cannot operate at still lower costs, and yet they are forced to do just that.
- Daha düşük maliyetlerle çalışamazlar ama yine de bunu yapmaya zorlanıyorlar.
- In my own country nine million people already have systems operating under other standards than MHP.
- Benim ülkemde dokuz milyon insan MHP'den farklı standartlarda çalışan sistemlere sahip.
- I have seen this in the UK, with people trying to operate our beef assurance scheme.
- Bunu Birleşik Krallık'ta sığır eti güvence programımızı işletmeye çalışan insanlarda gördüm.
- At present, we, in practice, operate with common minimum rules governing transparency.
- Halihazırda, uygulamada şeffaflığı düzenleyen ortak asgari kurallarla çalışıyoruz.
- We are therefore operating in austerity mode, which should please the Council.
- Bu nedenle kemer sıkma modunda çalışıyoruz ki bu da Konsey'i memnun etmelidir.
- It must be able to operate free of political interference and certification processes.
- Siyasi müdahalelerden ve sertifikasyon süreçlerinden bağımsız olarak çalışabilmelidir.
- There has been a lot of criticism of the way in which the ACP's secretariat has operated.
- ACP sekreterliğinin çalışma şekline yönelik pek çok eleştiri yapılmıştır.
- The Council, as you know, does not operate as it should, at least in my opinion.
- Bildiğiniz gibi Konsey, en azından benim görüşüme göre, olması gerektiği gibi çalışmıyor.
- I think we have made significant progress, especially in how we operate.
- Özellikle çalışma şeklimiz konusunda önemli ilerlemeler kaydettiğimizi düşünüyorum.
- We are therefore operating in austerity mode, which should please the Council.
- Bu nedenle kemer sıkma modunda çalışıyoruz ve bu da Konsey'i memnun etmelidir.
- The EIB has EUR 9 billion invested in that area, it has experts and an established way of operating.
- AYB'nin bu alanda 9 milyar Avroluk yatırımı, uzmanları ve yerleşik bir çalışma şekli var.
- A missile shield will militarise space, since antiballistic missiles operate in space.
- Antibalistik füzeler uzayda çalıştığından, bir füze kalkanı uzayı askerileştirecektir.
- This type of machinery operates very satisfactorily.
- Bu tür bir makine çok tatmin edici bir şekilde çalışıyor.
- We are therefore operating in austerity mode, which should please the Council.
- Bu nedenle kemer sıkma modunda çalışıyoruz ki bu da Konseyi memnun etmelidir.
- Sea transport is operating below capacity.
- Deniz taşımacılığı kapasitenin altında çalışıyor.
- Lack of transparency, silence and the strategy of evasion cannot be the way in which the IGC operates.
- Şeffaflıktan yoksunluk, sessizlik ve kaçınma stratejisi HAK'nin çalışma şekli olamaz.
- From an organisational point of view, the presidency has operated well.
- Organizasyonel açıdan bakıldığında, Başkanlık iyi bir şekilde çalışmıştır.
- It provides a safe space for material loadings and operating conditions.
- Malzeme yüklemeleri ve çalışma koşulları için güvenli bir alan sağlar.
- It provides a safe space for material loadings and operating conditions.
- Malzeme yüklemeleri ve çalışma koşulları açısından güvenli bir alan sağlar.
- Shuttle buses continue to operate.
- Servis otobüsleri çalışmaya devam ediyor.
- A satellite has to operate in space within massive temperature differences.
- Bir uydunun uzayda büyük sıcaklık farkları içinde çalışması gerekir.
- The doctor operates two days a week.
- Doktor haftada iki gün çalışıyor.
- Sami's cult continues to operate.
- Sami'nin tarikatı çalışmaya devam ediyor.
- Do you know how this machine operates?
- Bu makinenin nasıl çalıştığını biliyor musun?
- During the strike, 35% of the trains will operate.
- Grev sırasında trenlerin %35'i çalışacak.
- The machine operates all day long.
- Makine gün boyu çalışıyor.
- Most elevators operate automatically.
- Asansörlerin çoğu otomatik olarak çalışır.
- He taught me how the machine operated.
- Bana makinenin nasıl çalıştığını öğretti.
- This submarine can operate in the most hostile conditions on the planet.
- Bu denizaltı gezegendeki en zorlu koşullarda çalışabilir.
- The machine operates all day long.
- Makine bütün gün boyunca çalışır.
- This factory also operates at night.
- Bu fabrika geceleri de çalışır.
- A satellite has to operate in space within massive temperature differences.
- Bir uydu uzayda büyük sıcaklık farklılıkları içinde çalışmak zorundadır.
- This factory also operates at night.
- Bu fabrika geceleri de çalışıyor.
- He usually operates behind tightly closed doors.
- Genellikle sıkı sıkıya kapalı kapılar ardında çalışır.
- He taught me how the machine operated.
- Makinenin nasıl çalıştığını bana öğretti.
- The lawn mower needs gas to operate.
- Çim biçme makinesinin çalışması için gaza ihtiyacı var.
Show More (44)
|
2 |
operate |
kullanmak |
v. |
|
- Do you need a license to operate a crane?
- Vinç kullanmak için lisansa ihtiyacınız var mı?
- These are rights that must be earned first by operating more energy-efficiently before they can be auctioned.
- Bunlar, açık artırmaya çıkarılmadan önce daha verimli enerji kullanarak kazanılması gereken haklardır.
- He can operate a crane.
- O bir vinç kullanabilir.
- You don't know how to operate a forklift, do you?
- Forklift kullanmayı bilmiyorsun, değil mi?
- She can operate a crane.
- O vinç kullanabilir.
- I can operate a crane.
- Ben bir vinç kullanabilirim.
- He can operate a forklift.
- Forklift kullanabiliyor.
- I don't know how to operate a spinning wheel.
- Çıkrığın nasıl kullanıldığını bilmiyorum.
- We can operate a crane.
- Biz vinç kullanabiliriz.
- He can operate a forklift.
- Bir forklift kullanabilir.
- Tom can operate a forklift.
- Tom bir forklifti kullanabilir.
- I found it easy to operate the computer.
- Bilgisayarı kullanmayı kolay buldum.
- Tom showed me how to operate the machine.
- Tom bana makineyi nasıl kullanacağımı gösterdi.
- You can operate a crane, can't you?
- Vinç kullanabilirsin, değil mi?
- Mary can operate a crane.
- Mary vinç kullanabilir.
- Do you know how to operate this machine?
- Bu makineyi nasıl kullanacağını biliyor musun?
- He can operate a crane.
- Vinç kullanabilir.
- We can operate a crane.
- Biz bir vinç kullanabiliriz.
- I can operate a crane.
- Vinç kullanabilirim.
- Of course, a license is needed to operate a crane.
- Elbette, vinç kullanmak için bir lisans gerekli.
- He operated the new machine.
- Yeni makineyi kullandı.
- Tom can operate a crane.
- Tom bir vinç kullanabilir.
- I don't know how to operate a spinning wheel.
- Bir çıkrığı nasıl kullanacağımı bilmiyorum.
- They can operate a crane.
- Onlar bir vinç kullanabilirler.
- They can operate a crane.
- Onlar vinç kullanabilir.
- Tom can operate a crane.
- Tom vinç kullanabilir.
- Of course, a license is needed to operate a crane.
- Tabii ki, vinç kullanmak için lisans gerekiyor.
- I don't know how to operate a spinning wheel.
- Çıkrığı nasıl kullanacağımı bilmiyorum.
- We can operate a crane.
- Biz bir vinci kullanabiliriz.
- The appliance is wonderfully simple to operate.
- Bu aletin kullanımı son derece basit.
- Does anyone here know how to operate this machine?
- Bu makineyi kullanmayı bilen var mı burada?
- I don't know how to operate this computer.
- Bu bilgisayarı nasıl kullanacağımı bilmiyorum.
- I don't know how to operate a spinning wheel.
- Çıkrık nasıl kullanılır bilmiyorum.
- Sami didn't know how to operate that gun.
- Sami o silahı nasıl kullanacağını bilmiyordu.
- She can operate a crane.
- O bir vinç kullanabilir.
- No special training is needed to operate this machine.
- Bu makineyi kullanmak için özel bir eğitime gerek yok.
- Ability to operate a computer is critical for this job.
- Bilgisayar kullanma becerisi bu iş için kritik öneme sahiptir.
- Grandma figured out how to operate the remote control, but forgot the next day.
- Büyükanne uzaktan kumandanın nasıl kullanılacağını öğrendi ama ertesi gün unuttu.
- Tom can operate a forklift.
- Tom forklift kullanabiliyor.
Show More (36)
|
3 |
operate |
faaliyet göstermek |
v. |
|
- Our family business operates in several countries.
- Aile şirketimiz birçok ülkede faaliyet gösteriyor.
- The American investigation services will, moreover, subsequently be permitted to operate within the Member States.
- Üstelik Amerikan soruşturma servislerinin daha sonra Üye Devletler içerisinde faaliyet göstermesine izin verilecektir.
- It gives a passport to pension funds to operate throughout the EU without trying to harmonise everything.
- Her şeyi uyumlaştırmaya çalışmadan emeklilik fonlarına AB genelinde faaliyet göstermeleri için bir pasaport veriyor.
- A responsible body is needed which can operate at a political level, and the bank is not that body.
- Siyasi düzeyde faaliyet gösterebilecek sorumlu bir kuruma ihtiyaç vardır ve bu kurum banka değildir.
- The Bank therefore should not attempt to operate in the same way in every country.
- Bu nedenle Banka her ülkede aynı şekilde faaliyet göstermeye çalışmamalıdır.
- It is therefore essential for the Agency to be able to operate completely independently and transparently.
- Bu nedenle Ajansın tamamen bağımsız ve şeffaf bir şekilde faaliyet gösterebilmesi esastır.
- We operate under constitutional systems and the powers must not get confused.
- Anayasal sistemler altında faaliyet gösteriyoruz ve yetkiler birbirine karıştırılmamalıdır.
- In my view, this programme operates within a very general scope.
- Benim görüşüme göre, bu program çok genel bir kapsamda faaliyet göstermektedir.
- Secondly, the Bank does not operate as an ordinary commercial bank.
- İkinci olarak, Banka sıradan bir ticari banka olarak faaliyet göstermemektedir.
- We must, of course, also give some thought as to how large European companies will operate in this area in future.
- Elbette, büyük Avrupa şirketlerinin gelecekte bu alanda nasıl faaliyet göstereceklerini de düşünmeliyiz.
- It thus leaves the way open to certain maritime transport mafias that operate in an area without law.
- Böylece kanunsuz bir alanda faaliyet gösteren bazı deniz taşımacılığı mafyalarına açık kapı bırakıyor.
- Is CESR effective in the areas in which it operates?
- CESR faaliyet gösterdiği alanlarda etkili midir?
- Port State Control cannot operate unless it is independent and impartial.
- Liman Devleti Kontrolü bağımsız ve tarafsız olmadığı sürece faaliyet gösteremez.
- We will have to operate on two levels to combat these diseases.
- Bu hastalıklarla mücadele etmek için iki düzeyde faaliyet göstermemiz gerekecek.
- We all wish to see the ability for companies to operate on an EU basis under one common regulatory system.
- Hepimiz şirketlerin tek bir ortak düzenleyici sistem altında AB temelinde faaliyet gösterebilmelerini arzu ediyoruz.
- Independent human rights organisations can scarcely operate in the country.
- Bağımsız insan hakları örgütleri ülkede neredeyse hiç faaliyet gösterememektedir.
- The Socialist Power Party of Turkey was founded in 1993 and operates legally.
- Türkiye Sosyalist İktidar Partisi 1993 yılında kurulmuştur ve yasal olarak faaliyet göstermektedir.
- It also gives us the opportunity to operate quite effectively as an international community.
- Ayrıca bize uluslararası bir topluluk olarak oldukça etkin bir şekilde faaliyet gösterme fırsatı vermektedir.
- Closer to home, also in Europe, we operate more effectively than outside it.
- Evimize yakın yerlerde, Avrupa'da da, dışarıda olduğundan daha etkin bir şekilde faaliyet gösteriyoruz.
- The enlarged European Union will be obliged to operate under the provisions of the Treaty of Nice.
- Genişleyen Avrupa Birliği, Nice Antlaşması hükümleri çerçevesinde faaliyet göstermekle yükümlü olacaktır.
- Most producers nowadays operate on an international basis.
- Günümüzde çoğu üretici uluslararası bazda faaliyet göstermektedir.
- But as regards finance SMEs operate in a more difficult environment than their Community counterparts.
- Fakat, finansman açısından KOBİ'ler, Topluluk'taki benzerlerine kıyasla daha güç bir ortamda faaliyet göstermektedir.
- It inhibits the ability of some opposition movements to operate legally in the country.
- Bu durum bazı muhalif hareketlerin ülkede yasal olarak faaliyet gösterebilmelerini engellemektedir.
- Clearly we cannot do that because it operates on a global level.
- Açıkçası bunu yapamayız çünkü küresel düzeyde faaliyet göstermektedir.
- The EU can operate as an active mediator.
- AB aktif bir arabulucu olarak faaliyet gösterebilir.
- Is CESR effective in the areas in which it operates?
- CESR faaliyet gösterdiği alanlarda etkili mi?
- Many companies that lay off workers in order to operate elsewhere still make profits.
- Başka yerlerde faaliyet göstermek için işçi çıkaran birçok şirket hala kar ediyor.
- Most producers nowadays operate on an international basis.
- Günümüzde üreticilerin çoğu uluslararası bazda faaliyet gösteriyor.
- Major European companies have to be accountable in how they operate in other parts of the world.
- Büyük Avrupalı şirketler dünyanın diğer bölgelerinde nasıl faaliyet gösterdikleri konusunda hesap verebilir olmalıdır.
- It is therefore essential for the Agency to be able to operate completely independently and transparently.
- Bu nedenle Ajansın tamamen bağımsız ve şeffaf bir şekilde faaliyet gösterebilmesi elzemdir.
- That is why I am absolutely convinced that we must continue to operate within the framework of the United Nations.
- Bu nedenle Birleşmiş Milletler çerçevesinde faaliyet göstermeye devam etmemiz gerektiğine kesinlikle inanıyorum.
- It thus leaves the way open to certain maritime transport mafias that operate in an area without law.
- Böylece kanunsuz bir alanda faaliyet gösteren bazı deniz taşımacılığı mafyalarının önünü açık bırakmaktadır.
- These operate outside Community waters and are deemed the most advanced in the world.
- Bunlar Topluluk suları dışında faaliyet göstermekte ve dünyanın en gelişmişleri olarak kabul edilmektedir.
- We live in an age in which terrorism operates on an international scale.
- Terörizmin uluslararası ölçekte faaliyet gösterdiği bir çağda yaşıyoruz.
- They have a right to operate until a final decision has been made.
- Kesin hüküm verilene kadar faaliyet göstermeye hakları var.
- They have a right to operate until a final decision has been made.
- Nihai hüküm verilene kadar faaliyet gösterme hakları var.
- They have a right to operate until a final decision has been made.
- Nihai hüküm verilene kadar faaliyet gösterme hakları vardır.
Show More (34)
|
4 |
operate |
işlemek |
v. |
|
- This would be an incorrect step because of the different criminal legal systems operating in Europe.
- Avrupa'da işleyen farklı ceza hukuku sistemleri nedeniyle bu yanlış bir adım olacaktır.
- It is too early, moreover, to evaluate Eurojust, which appears to be operating well.
- Ayrıca, iyi işliyor gibi görünen Eurojust'ı değerlendirmek için henüz çok erken.
- This agreement operates to the satisfaction of all three parties.
- Bu anlaşma her üç tarafı da tatmin edecek şekilde işlemektedir.
- Shippers in particular say that the existing regulation is operating satisfactorily.
- Özellikle nakliyeciler mevcut düzenlemenin tatmin edici bir şekilde işlediğini söylüyorlar.
- Port State Control cannot operate unless it is independent and impartial.
- Liman Devleti Kontrolü bağımsız ve tarafsız olmadığı sürece işleyemez.
- We are therefore very dependent upon the agencies’ internal control operating properly.
- Bu nedenle ajansların iç kontrollerinin düzgün bir şekilde işlemesine çok bağlıyız.
- We have a single framework for ACP cooperation, and it operates quite admirably.
- ACP ülkeleriyle iş birliği için tek bir çerçevemiz var ve oldukça takdire şayan bir şekilde işliyor.
- The creation of frameworks within which the financial markets can operate is in my view a task for government.
- Benim görüşüme göre, mali piyasaların işleyebileceği çerçevelerin oluşturulması hükümetin görevidir.
- The ratification processes must be respected and continue to operate as they do at present.
- Onay süreçlerine saygı gösterilmeli ve şu anda olduğu gibi işlemeye devam etmelidirler.
- Especially the railway system is outdated and operates only with considerable deficits.
- Özellikle demiryolu sistemi eskimiş haldedir ve ancak büyük açıklarla işlemektedir.
- There really is something that operates outstandingly in Europe.
- Avrupa'da gerçekten olağanüstü işleyen bir şey var.
- It is important, then, for the administrative routines to operate similarly everywhere.
- O halde, idari rutinlerin her yerde benzer şekilde işlemesi önemlidir.
- Shippers in particular say that the existing regulation is operating satisfactorily.
- Özellikle nakliyeciler mevcut yönetmeliğin tatmin edici bir şekilde işlediğini söylüyor.
- The objective must be the speedy creation of room in which an anti-cyclical economic policy can operate.
- Amaç, konjonktür karşıtı bir ekonomi politikasının işleyebileceği bir alanın hızla yaratılması olmalıdır.
- Clearly, we cannot do that because it operates on a global level.
- Açıkçası, bunu yapamayız çünkü küresel düzeyde işliyor.
- In those countries which operate a general clause, we also know that operates differently.
- Genel bir hüküm uygulayan ülkelerde bunun farklı şekilde işlediğini de biliyoruz.
- We now have a comprehensive blueprint for the way in which cultural policy could operate in the Union.
- Artık kültür politikasının Birlik içerisinde nasıl işleyebileceğine dair kapsamlı bir plana sahibiz.
- If they do not operate properly, then neither does democracy.
- Bunlar düzgün bir şekilde işlemediği takdirde demokrasi de işlemeyecektir.
- Adequate provision of oil and gas is necessary if the European Union economy is to operate effectively.
- Avrupa Birliği ekonomisinin etkin bir şekilde işlemesi için yeterli petrol ve gaz tedariki gereklidir.
- These two directives are important when it comes to creating an internal market that operates well.
- Bu iki yönerge, iyi işleyen bir iç pazar yaratılması bakımından önemlidir.
- From an organisational point of view, the presidency has operated well.
- Kurumsal açıdan bakıldığında başkanlık iyi işlemektedir.
- It is too early, moreover, to evaluate Eurojust, which appears to be operating well.
- Ayrıca iyi işliyor gibi görünen Eurojust'ı değerlendirmek için henüz çok erken.
- What credibility can a European Union that operates in this manner have?
- Bu şekilde işleyen bir Avrupa Birliği'nin güvenilirliği ne olabilir?
- It is not clear at this stage how it would operate.
- Bu aşamada nasıl işleyeceği net değildir.
- Unfortunately, our economies still operate in a way that fails to take account of children’s needs.
- Ne yazık ki ekonomilerimiz hala çocukların ihtiyaçlarını dikkate almayan bir şekilde işlemektedir.
- This type of machinery operates very satisfactorily.
- Bu tür bir mekanizma son derece tatmin edici bir şekilde işlemektedir.
- It is not clear at this stage how it would operate.
- Bu aşamada bunun nasıl işleyeceği açık değildir.
- The outcome was that gender equality operated to the advantage of the men.
- Sonuç olarak, toplumsal cinsiyet eşitliği erkeklerin lehine işlemiştir.
- That is the way the EU process operates.
- AB süreci bu şekilde işlemektedir.
- We have personal experience of how this law operates in practice.
- Bu yasanın pratikte nasıl işlediğine dair kişisel deneyimlerimiz var.
- The rapporteur also deals with how the Centre operates at present.
- Raportör ayrıca Merkez'in şu anda nasıl işlediğiyle de ilgileniyor.
- That the markets for production factors, including the labour market, operate flexibly?
- İşgücü piyasası da dahil olmak üzere üretim faktörleri piyasalarının esnek bir şekilde işlediğini mi?
- Shuttle buses continue to operate.
- Servis otobüsleri işlemeye devam ediyor.
Show More (30)
|
5 |
operate |
çalıştırmak |
v. |
|
- In other words, the system works like a vacuum cleaner and the intelligence services operate the filter.
- Başka bir deyişle sistem bir elektrik süpürgesi gibi çalışıyor ve istihbarat servisleri filtreyi çalıştırıyor.
- I don't know how to operate a spinning wheel.
- Çıkrık nasıl çalıştırılır bilmiyorum.
- This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it.
- Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.
- You don't know how to operate a forklift, do you?
- Bir forklifti nasıl çalıştıracağını bilmiyorsun, değil mi?
- This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it.
- Bu bir dokunmatik ekran, yani üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarınızı kullanabilirsiniz.
- We had to sell the building because for years we had operated it at a loss.
- Biz onu yıllarca zararına çalıştırdığımız için binayı satmak zorunda kaldık.
- I don't know how to operate this CD player.
- Bu CD çaları nasıl çalıştıracağımı bilmiyorum.
- How do you operate this machine?
- Bu makineyi nasıl çalıştırıyorsun?
- The engineer demonstrated how to operate the sophisticated system.
- Mühendis karmaşık sistemin nasıl çalıştırılacağını gösterdi.
- I found it easy to operate the computer.
- Bilgisayarı çalıştırmayı kolay buldum.
- No special training is needed to operate this machine.
- Bu makineyi çalıştırmak için özel bir eğitim gerekli değil.
- How do you operate this machine?
- Bu makineyi nasıl çalıştırıyorsunuz?
- He explained to me how to operate the machine.
- Bana makineyi nasıl çalıştıracağımı anlattı.
- Dan operated some of the most massive cranes in the world.
- Dan dünyadaki en büyük vinçlerden bazılarını çalıştırdı.
- Does anyone here know how to operate this machine?
- Burada biri bu makinenin nasıl çalıştırılacağını biliyor mu?
- Tom showed me how to operate the machine.
- Tom bana makineyi nasıl çalştıracağımı gösterdi.
- Do you have a license to operate a motor boat?
- Motorlu bir tekneyi çalıştırmak için ehliyetin var mı?
- That was all he needed to operate his computer.
- Bilgisayarını çalıştırmak için ihtiyacı olan tek şey buydu.
- I don't know how to operate this computer.
- Bu bilgisayarı nasıl çalıştıracağımı bilmiyorum.
- He operated the new machine.
- Yeni makineyi çalıştırdı.
- I'm not able to operate the bread machine.
- Ekmek makinesini çalıştıramıyorum.
- Tom has no idea how to operate this machine.
- Tom'un bu makineyi nasıl çalıştıracağı hakkında hiçbir fikri yok.
- I can't figure out how to operate this machine.
- Bu makineyi nasıl çalıştıracağımı bulamıyorum.
- At that time she was engaged in operating a tractor.
- O sırada bir traktörü çalıştırmakla uğraşıyordu.
- I can't figure out how to operate this machine.
- Bu makineyi nasıl çalıştıracağımı anlamıyorum.
- Grandma figured out how to operate the remote control, but forgot the next day.
- Büyükanne uzaktan kumandayı nasıl çalıştıracağını bulmuş ama ertesi gün unutmuş.
Show More (23)
|
6 |
operate |
işletmek |
v. |
|
- Much of this problem can be traced to the way in which we operate TACs and quotas.
- Bu sorunun büyük bir kısmı, TAC'leri ve kotaları işletme şeklimizden kaynaklanmaktadır.
- The pace of privatisation picked up, largely thanks to the sale of licences to operate mobile phone networks.
- Özelleştirme hızı, büyük ölçüde cep telefonu şebekelerinin işletilmesine ilişkin lisansların satışı sayesinde artmıştır.
- Much of this problem can be traced to the way in which we operate TACs and quotas.
- Bu sorunun büyük bir kısmı, TAC'leri ve kotaları işletme şeklimizden kaynaklanıyor.
- Operating a dance club after midnight is illegal according to Japanese law.
- Gece yarısından sonra dans kulübü işletmek Japon yasalarına göre yasadışıdır.
- Do you have a license to operate a boat?
- Bir tekne işletmek için ehliyetin var mı?
- We had to sell the building because for years we operated it in the red.
- Binayı satmak zorundaydık çünkü yıllarca zararına işlettik.
- Dan operated some of the most massive cranes in the world.
- Dan dünyanın en büyük vinçlerinden bazılarını işletiyordu.
- We had to sell the building because for years we had operated it at a loss.
- Binayı satmak zorunda kaldık çünkü yıllarca zararına işlettik.
Show More (5)
|
7 |
operate |
ameliyat etmek |
v. |
|
- The doctors decided to operate on her hand.
- Doktorlar elini ameliyat etmeye karar verdiler.
- We have to operate immediately.
- Derhal ameliyat etmek zorundayız.
- We have to operate urgently.
- Derhal ameliyat etmek zorundayız.
- We urgently need to operate.
- Acilen ameliyat etmemiz gerekiyor.
- We have to operate urgently.
- Acilen ameliyat etmek zorundayız.
- The doctor decided to operate at once.
- Doktor, hemen ameliyat etmeye karar verdi.
Show More (3)
|
8 |
operate |
hareket etmek |
v. |
|
- We operate with a broad security concept, and rightly so, and realise that prevention is much better.
- Geniş bir güvenlik konseptiyle hareket ediyoruz ve haklı olarak önlemenin çok daha iyi olduğunun farkındayız.
- Let us try to operate within the powers that we already have.
- Halihazırda sahip olduğumuz yetkiler dahilinde hareket etmeye çalışalım.
- However, I am obliged to operate according to the Rules of Procedure.
- Ancak, İçtüzüğe göre hareket etmek zorundayım.
- There are still countries that either openly or subtly operate outside the rules.
- Hâlâ açık ya da gizli bir şekilde kuralların dışında hareket eden ülkeler var.
- The Lebanon is a focal point from which we can operate and through which we can operate.
- Lübnan, içinden hareket edebileceğimiz ve aracılığıyla faaliyet gösterebileceğimiz bir odak noktasıdır.
Show More (2)
|
9 |
operate |
ameliyat yapmak |
v. |
|
- We should operate immediately.
- Derhal ameliyat yapmalıyız.
- We must operate immediately.
- Derhal ameliyat yapmalıyız.
- The doctor operates two days a week.
- Doktor, haftada iki kez ameliyat yapar.
- The surgeon operated on her for lung cancer.
- Doktor ona akciğer kanseri ameliyatı yaptı.
Show More (1)
|
10 |
operate |
operasyon yapmak |
v. |
|
- Our armed forces agreed that they could operate without anti-personnel landmines.
- Silahlı kuvvetlerimiz anti-personel kara mayınları olmadan operasyon yapabileceklerini kabul etti.
- We have to operate urgently.
- Acilen operasyon yapmalıyız.
Show More (-1)
|
11 |
operate |
görev yapmak |
v. |
|
- He was assigned to operate in the slums.
- Gecekondu mahallelerinde görev yapmakla görevlendirildi.
Show More (-2)
|
12 |
operate |
hizmet vermek |
v. |
|
- The mall operates a complimentary shuttle service.
- Alışveriş merkezi ücretsiz servis hizmeti veriyor.
Show More (-2)
|