|
- After spending 18 years in prison for crimes of opinion, the lawyer, Riad al-Turk, was released in 1998.
- Avukat Riad al-Turk, fikir suçları nedeniyle 18 yıl hapis yattıktan sonra 1998 yılında serbest bırakıldı.
- In Vietnam, permitting freedom of opinion and freedom of religion are of paramount importance to the European Union.
- Vietnam'da fikir ve din özgürlüğüne izin verilmesi Avrupa Birliği için büyük önem taşımaktadır.
- Is that, I ask you, democracy? Is that freedom of opinion?
- Sorarım size, bu demokrasi midir? Bu fikir özgürlüğü müdür?
- What else they carried, by way of opinion, was not mine.
- Fikir olarak başka ne taşıyabilirlerdi, benim fikrim değil.
- That is why the people affected must be asked their opinion and involved in what happens.
- Bu nedenle etkilenen insanlara fikirleri sorulmalı ve ne olacağına dahil edilmelidir.
- For my part, I applaud the rapporteur's clarification that racism is not an opinion.
- Kendi adıma, raportörün ırkçılığın bir fikir olmadığı yönündeki açıklamasını alkışlıyorum.
- This is the time when we should have expressed our opinion of the Commission proposal to put an end to the derogations.
- Bu, derogasyonlara son vermek için Komisyon önerisine fikrimizi belirtmemiz gereken zaman.
- When we consider terrorism, we find that opinions develop fast.
- Terörizmi ele aldığımızda, fikirlerin hızlı geliştiğini görürüz.
- It is also plainly a restriction on freedom of opinion, and the press law is similarly restricted.
- Bu aynı zamanda açıkça fikir özgürlüğüne yönelik bir kısıtlamadır ve basın kanunu da benzer şekilde kısıtlanmıştır.
- The art is not to have opinions and make suggestions.
- Sanat, fikir beyan etmek ve önerilerde bulunmak değildir.
- The whole Austria business did a lot of damage, because it was all about opinions and suppositions.
- Tüm Avusturya meselesi çok zarar verdi çünkü her şey fikirler ve varsayımlarla ilgiliydi.
- Our principal concern remains that of freedom of opinion.
- Temel kaygımız fikir özgürlüğü olmaya devam etmektedir.
- People must, moreover, be able freely to express their opinions and values in demonstrations.
- Dahası insanlar fikirlerini ve değerlerini gösterilerde özgürce ifade edebilmelidir.
- The way to address the democratic deficit is to give people a chance to express their opinions.
- Demokratik açığı gidermenin yolu, insanlara fikirlerini ifade etme şansı vermektir.
- The opinion is based on some crucial ideas that are developed in the report.
- Görüş, raporda geliştirilen bazı önemli fikirlere dayanmaktadır.
- In recent months, he has been imprisoned anew, also for crimes of opinion.
- Son aylarda, yine fikir suçları nedeniyle yeniden hapsedildi.
- The European Union needs to have a view and an opinion about this new world.
- Avrupa Birliği'nin bu yeni dünya hakkında bir görüş ve fikir sahibi olması gerekmektedir.
- After all, freedom of opinion and independent journalism are the backbone of democracy.
- Ne de olsa fikir özgürlüğü ve bağımsız gazetecilik demokrasinin bel kemiğidir.
- That includes freedom of religion, freedom of opinion, cultural and social independence.
- Buna din özgürlüğü, fikir özgürlüğü, kültürel ve sosyal bağımsızlık da dahildir.
- Domestic and foreign publications providing a broad spectrum of views and opinions are widely available.
- Geniş bir fikir ve görüş yelpazesi sunan yerel ve yabancı yayınlar, yaygın şekilde mevcuttur.
- I have heard it said on occasions that reality is obstinate and we cannot express our opinion on numbers.
- Gerçekliğin inatçı olduğu ve rakamlar üzerinden fikir beyan edemeyeceğimizin zaman zaman söylendiğini duydum.
- Is that, I ask you, democracy? Is that freedom of opinion?
- Size soruyorum, bu demokrasi mi? Bu fikir özgürlüğü mü?
- Or does the Spanish Government have no opinion on this?
- Yoksa İspanyol Hükümeti'nin bu konuda hiçbir fikri yok mu?
- People must, moreover, be able freely to express their opinions and values in demonstrations.
- Dahası, insanlar fikirlerini ve değerlerini gösterilerde özgürce ifade edebilmelidir.
- What else they carried, by way of opinion, was not mine.
- Fikir olarak taşıdıkları başka şeyler bana ait değildi.
- There was an amazing diversity of opinion within the first century alone.
- Sadece ilk yüzyılda bile inanılmaz bir fikir çeşitliliği vardı.
- Our opinions have no permanence; like autumn and winter, they gradually disappear.
- Fikirlerimizin kalıcılığı yoktur; sonbahar ve kış gibi yavaş yavaş yok olurlar.
- The blog gives you the opportunity to talk about any topic and express your opinion.
- Blog, herhangi bir konu hakkında konuşmanıza ve fikrinizi ifade etmenize olanak tanır.
- The blog gives you the opportunity to talk about any topic and express your opinion.
- Blog size herhangi bir konu hakkında konuşma ve fikrinizi ifade etme fırsatı verir.
- I will gladly trade somebody for the opinion page.
- Fikir sayfası uğruna memnuniyetle birilerini takas ederim.
- Listen to his candid opinion.
- Onun samimi fikirlerini dinleyin.
- Some object to his opinion.
- Bazıları onun fikrine itiraz ediyor.
- Can I get your opinion on something?
- Bir konuda fikrini alabilir miyim?
- Tom asked for our opinions.
- Tom fikirlerimizi sordu.
- Tom and I have the same opinion.
- Tom ve bende aynı fikre sahibiz.
- Tom wants Mary's opinion.
- Tom Mary'nin fikrini istiyor.
- I value your opinions.
- Fikirlerinize değer veriyorum.
- The boy didn't change his opinion.
- Erkek çocuğu fikrini değiştirmedi.
- Why would your opinion be more important than mine?
- Neden senin fikrin benimkinden daha önemli olsun ki?
- What is your opinion?
- Senin fikrin nedir?
- Tom, I also want to hear your opinion.
- Tom, ben de fikrini duymak istiyorum.
- Ladies and gentlemen, I would like you to listen to my opinion.
- Bayanlar ve baylar, fikrimi dinlemenizi istiyorum.
- Please tell us what your opinion is.
- Lütfen bize fikrini söyle.
- Tom wants to know your opinion.
- Tom senin fikrini öğrenmek istiyor.
- Tom has changed his opinion.
- Tom fikrini değiştirdi.
- I'm sick of Tom jamming his opinions down my throat.
- Tom'un fikirlerini bana dayatmasından bıktım.
- Mother has a good opinion of the writer.
- Annemin yazarla ilgili iyi bir fikri var.
- Does Tom have the same opinion?
- Tom da aynı fikirde mi?
- You know my opinion.
- Fikrimi biliyorsun.
- Anyway, I disagree with your opinion.
- Her neyse, ben senin fikrine katılmıyorum.
- I have a different opinion than yours.
- Seninkinden farklı bir fikrim var.
- Tell Tom your opinion.
- Tom'a fikrini söyle.
- Her opinions don't carry much weight around here.
- Onun fikirleri de buralarda pek önem taşımıyor.
- Before understanding the situation clearly, he hastily gave his opinion.
- Durumu tam olarak anlamadan, aceleyle fikrini söyledi.
- Your opinion is similar to mine.
- Senin fikrin benimkine benziyor.
- I already know what my opinions are.
- Fikirlerimin ne olduğunu zaten biliyorum.
- Hello, my dear, I made two pictures and I want your opinion on them.
- Merhaba canım, iki resim yaptım ve onlar hakkında fikrini almak istiyorum.
- She persisted in her opinion.
- Fikrinde ayak diredi.
- And who asked for your opinion?
- Senin fikrini kim sordu?
- I also want to hear Tom's opinion.
- Ben de Tom'un fikrini duymak istiyorum.
- If I'd wanted your opinion, I would've asked for it.
- Senin fikrini isteseydim, sorardım.
- I'd be interested to know what Tom's opinion is.
- Tom'un fikrini merak ediyorum.
- My opinion about that topic has changed several times.
- Bu konu hakkındaki fikrim birkaç kez değişti.
- Are you asking my opinion?
- Fikrimi mi soruyorsun?
- His opinions infuriate me.
- Fikirleri beni çileden çıkarıyor.
- You really do change your opinions often, don't you?
- Gerçekten sık sık fikirlerini değiştirirsin, değil mi?
- Tom had no chance to tell Mary his opinion.
- Tom'un Mary'ye fikrini söyleme şansı yoktu.
- Do you know what Tom's opinion is?
- Tom'un fikrinin ne olduğunu biliyor musun?
- Their opinion matters little.
- Onların fikirlerinin pek bir önemi yok.
- His opinion is different from mine.
- Onun fikri benimkinden farklı.
- Everyone attacked my opinion.
- Herkes benim fikrime saldırdı.
- I haven't formed an opinion on it yet.
- O konuda henüz bir fikir oluşturmadım.
- I would like to hear your honest opinion.
- Dürüst fikrini duymak isterim.
- Everyone attacked my opinion.
- Herkes fikrime saldırdı.
- What's your opinion on that?
- Sizin bu konudaki fikriniz nedir?
- I eagerly await hearing your opinion on this subject.
- Bu konudaki fikrini duymayı sabırsızlıkla bekliyorum.
- What's Tom's opinion?
- Tom'un fikri ne?
- I don't need your opinion.
- Senin fikrine ihtiyacım yok.
- Thanks for your opinion.
- Fikriniz için teşekkürler.
- Tom and Mary have very different opinions.
- Tom ve Mary çok farklı fikirlere sahiptir.
- I already know what your opinion is.
- Senin fikrinin ne olduğunu zaten biliyorum.
- I want you to meet him in order to hear his opinion.
- Onun fikrini duymak için onunla buluşmanı istiyorum.
- You shouldn't impose your opinion on others.
- Fikrini diğerlerine zorla benimsetmemelisin.
- Tom always asks for my opinion.
- Tom her zaman benim fikrimi sorar.
- I got tired of Tom cramming his opinions down my throat.
- Tom'un fikirlerini bana dayatmasından bıktım.
- I didn't say, that you could give your opinion.
- Fikrini söyleyebilirsin demedim.
- I find her opinions odd but interesting.
- Fikirlerini tuhaf ama ilginç buluyorum.
- Tom decided to say nothing until everyone else had given their opinions.
- Tom, herkes fikrini söyleyene kadar hiçbir şey söylememeye karar verdi.
- I hold the same opinion.
- Ben de aynı fikirdeyim.
- Also, could you please contact me if you would like to present your opinion on any of the topics listed?
- Ayrıca, listelenen konulardan herhangi biri üzerinde fikrini sunmak istersen lütfen benimle irtibat kurar mısın?
- Two opinions are better than one.
- İki fikir bir fikirden iyidir.
- And who asked for your opinion?
- Sana fikrini soran oldu mu?
- Let me give you my personal opinion.
- Size kişisel fikrimi söyleyeyim.
- Do you have an opinion now?
- Şimdi bir fikriniz var mı?
- Do you have an opinion on that?
- O konuda bir fikriniz var mı?
- Would you like to hear my opinion?
- Fikrimi dinlemek ister misin?
- I think his opinion is very important.
- Onun fikrinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
- I have no strong opinion about the matter, so whatever the majority thinks is good is OK with me.
- Konuyla ilgili güçlü bir fikrim yok, bu yüzden çoğunluk neyin iyi olduğunu düşünüyorsa bana uyar.
- It was his personal opinion.
- Bu onun kişisel fikriydi.
- I have the right to express my opinion.
- Fikrimi beyan etme hakkım var.
- I suggest keeping your opinions to yourself from now on.
- Şu andan itibaren fikirlerinizi kendinize saklamanızı öneririm.
- Your opinion matters.
- Senin fikrin önemli.
- Are you interested in my opinion?
- Fikrimi merak ediyor musun?
- I agree with Tom's opinion.
- Tom'un fikrine katılıyorum.
- His opinions aren't worth listening to.
- Onun fikirleri dinlemeye değmez.
- I do not expect you to subscribe to my opinion.
- Fikrime katılmanızı beklemiyorum.
- Tom won't change his opinion.
- Tom fikrini değiştirmeyecek.
- Tom had no chance to tell Mary his opinion.
- Tom'un Mary'ye fikrini söyleyecek fırsatı olmadı.
- Mary has an opinion on everything.
- Mary'nin her konuda bir fikri var.
- Is your opinion still the same?
- Fikriniz hala aynı mı?
- I do not expect you to subscribe to my opinion.
- Benim fikirlerime katılmanızı beklemiyorum.
- I told them I changed my opinion.
- Onlara fikrimi değiştirdiğimi söyledim.
- I have an opinion.
- Bir fikrim var.
- That obliges me to change my opinion.
- Bu beni fikrimi değiştirmeye zorluyor.
- Our opinion is an idea which we have; our conviction an idea which has us.
- Fikrimiz sahip olduğumuz bir fikirdir; kanaatimiz ise bize sahip olan bir fikirdir.
- I didn't ask for your opinion.
- Fikrini sormadım.
- His opinion will probably be accepted.
- Onun fikri muhtemelen kabul edilecek.
- I share his opinion.
- Onun fikrini paylaşıyorum.
- I got tired of Tom cramming his opinions down my throat.
- Tom'un fikirlerini boğazımdan aşağı tıkmasından bıktım.
- Jim persists in his opinion.
- Jim, fikrinde ısrar ediyor.
- I'm asking your opinion.
- Ben senin fikrini soruyorum.
- Do you have an opinion now?
- Şimdi bir fikrin var mı?
- Anyway, I disagree with your opinion.
- Her neyse, fikrinize katılmıyorum.
- Tom, I also want to hear your opinion.
- Tom, ben de senin fikrini duymak istiyorum.
- If I want your opinion I'll ask you for it.
- Fikrini almak istersem sana sorarım.
- I'd like to know your opinion.
- Fikrini bilmek isterim.
- I share your opinion.
- Fikrini paylaşıyorum.
- I have the right to express my own opinions.
- Kendi fikirlerimi ifade etme hakkına sahibim.
- Tom wants Mary's opinion.
- Tom, Mary'nin fikrini istiyor.
- Tom always asks for Mary's opinion.
- Tom her zaman Mary'nin fikrini sorar.
- John and Mary had different opinions about that important matter.
- John ve Mary'nin o önemli mesele hakkında farklı fikirleri vardı.
- I wasn't asking for your opinion.
- Ben senin fikrini sormuyordum.
- He agrees with my opinion.
- O, benim fikrimi kabul ediyor.
- Tom should definitely ask for Mary's opinion.
- Tom kesinlikle Mary'nin fikrini sormalıdır.
- I value your opinions.
- Fikirlerine değer veriyorum.
- Tom's opinions are generally conservative.
- Tom'un fikirleri genellikle muhafazakâr.
- I have a low opinion of Tom.
- Tom hakkında kötü bir fikrim var.
- I really don't have an opinion about it.
- Bu konuda gerçekten bir fikrim yok.
- His opinions don't carry much weight around here.
- Onun fikirlerine burada pek itibar edilmez.
- Can I get your opinion on something?
- Bir şey üzerine fikrini alabilir miyim?
- I respect you and your opinions.
- Sana ve fikirlerine saygı duyuyorum.
- Before understanding the situation clearly, he hastily gave his opinion.
- Meseleyi daha tam anlamadan, alelacele fikrini söyledi.
- Did Tom change his opinion?
- Tom fikrini değiştirdi mi?
- Tom has a strong opinion on this subject.
- Tom'un bu konuda güçlü bir fikri var.
- Let us hear your opinion.
- Senin fikrini alalım.
- How does your opinion differ from his?
- Senin fikrin onunkinden nasıl farklılık gösteriyor?
- I want to know your opinion.
- Senin fikrini bilmek istiyorum.
- According to his opinion, yes.
- Onun fikrine göre, evet.
- No one thinks, but everyone has their opinions.
- Kimse düşünmüyor ama herkesin bir fikri var.
- I want your opinion on this.
- Bu konuda fikrini istiyorum.
- Tom already knows my opinion.
- Tom benim fikrimi zaten biliyor.
- Could you share your honest opinion on this issue?
- Bu konudaki dürüst fikrinizi paylaşabilir misiniz?
- Some object to Tom's opinion.
- Bazıları Tom'un fikrine itiraz ediyor.
- He listened to my opinion.
- O benim fikrimi dinledi.
- Why are you asking my opinion?
- Neden fikrimi soruyorsun?
- And if I had an opinion, I wouldn't tell it to you.
- Ve bir fikrim olsa, onu sana söylemem.
- I want your opinion.
- Fikrinizi istiyorum.
- Tom has an opinion on everything.
- Tom'un her konuda bir fikri var.
- Please tell us your opinion.
- Lütfen bize fikrini söyle.
- I already know what Tom's opinion is.
- Tom'un fikrinin ne olduğunu zaten biliyorum.
- You really do change your opinions often, don't you?
- Gerçekten fikirlerini sık sık değiştiriyorsun, değil mi?
- Whatever you may say, I will not change my opinion.
- Ne dersen de, fikrimi değiştirmeyeceğim.
- I feel like my opinion doesn't matter to him.
- Fikirlerimin onun için bir önemi yokmuş gibi hissediyorum.
- I tried to investigate his opinion indirectly.
- Fikrini dolaylı yoldan araştırmaya çalıştım.
- Your opinions are right in a way.
- Sizin fikirleriniz bir bakıma doğru.
- She and I usually have the same opinion.
- O ve ben genelde aynı fikirdeyiz.
- I am for your opinion.
- Ben senin fikrinden yanayım.
- Tom's opinion counts.
- Tom'un fikri önemlidir.
- I'd like to get another opinion.
- Başka bir fikir almak istiyorum.
- Hello, my dear, I made two pictures in photoshop and I want your opinion on them.
- Merhaba canım, photoshop'ta iki resim yaptım ve senin de fikrini almak istiyorum.
- Your opinion is quite different from mine.
- Senin fikrin benimkinden oldukça farklı.
- I'm not asking you to change your opinion.
- Fikrini değiştirmeni istemiyorum.
- I have no strong opinion about the matter, so whatever the majority thinks is good is OK with me.
- Bu konuda güçlü bir fikrim yok, bu yüzden çoğunluk neyin iyi olduğunu düşünüyorsa benim için sorun yok.
- I don't have an opinion either way.
- Her iki şekilde de bir fikrim yok.
- I don't impose my opinion onto anyone.
- Fikrimi kimseye benimsetmiyorum.
- I value your opinion.
- Fikrine değer veriyorum.
- How does your opinion differ from his?
- Senin fikrin onunkinden ne kadar farklı?
- Tom values our opinions.
- Tom fikirlerimize değer veriyor.
- Sami changed his opinion of Muslims.
- Sami Müslümanlarla ilgili fikrini değiştirdi.
- Have you asked Tom for his opinion?
- Tom'a fikrini sordun mu?
- Your opinion continues to be irrelevant.
- Fikirleriniz alakasız olmaya devam ediyor.
- Everyone expresses his opinion.
- Herkes kendi fikrini ifade eder.
- Please tell me your opinion.
- Lütfen bana fikrini söyle.
- Tom's opinions don't carry much weight around here.
- Tom'un fikirlerinin burada pek bir ağırlığı yok.
- Tom isn't interested in your opinion.
- Tom senin fikrinle ilgilenmiyor.
- He finds this kind of opinion unpleasant.
- Bu tür fikirleri hoş bulmuyor.
- Tom already knows my opinion.
- Tom zaten fikrimi biliyor.
- His opinion is generally correct.
- Onun fikri genel olarak doğru.
- I suggest you keep your opinions to yourself from now on.
- Bundan sonra fikirlerini kendine saklamanı öneririm.
- I'd like your opinion.
- Fikrini almak isterim.
- I respect your opinion, Tom.
- Fikrine saygı duyuyorum, Tom.
- I'm tired of Tom imposing his opinions on me.
- Tom'un fikirlerini bana dayatmasından bıktım.
- Tom will probably not change his opinion.
- Tom muhtemelen fikrini değiştirmeyecektir.
- I didn't ask you for your opinion.
- Sana fikrini sormadım.
- I agree with his opinion.
- Ben onun fikrine katılıyorum.
- We value your opinion.
- Fikrinize değer veriyoruz.
- That's my own personal opinion.
- Bu benim kendi kişisel fikrim.
- I told Tom how much I valued Mary's opinion.
- Tom'a Mary'nin fikrine ne kadar değer verdiğimi söyledim.
- I wanted to ask your opinion on some things.
- Bazı şeyler hakkında fikrini almak istedim.
- Is this your opinion?
- Bu sizin fikriniz mi?
- I agree with some of your opinions.
- Fikirlerinden bazılarına katılıyorum.
- Each student has expressed his opinion.
- Her öğrenci kendi fikrini ifade etti.
- It is nothing more than an individual's opinion.
- Bu tek bir bireyin fikrinden başka bir şey değil.
- I want you to meet him in order to hear his opinion.
- Fikrini duymak için onunla buluşmanı istiyorum.
- Our opinion is an idea which we have; our conviction an idea which has us.
- Görüşümüz, sahip olduğumuz bir fikirdir; kanaatimiz ise bize sahip olan bir fikirdir.
- Do you have an opinion on this?
- Bu konuda bir fikrin var mı?
- Every opinion is a mixture of truth and mistakes.
- Her fikir doğru ve hataların bir karışımıdır.
- His opinion is in conflict with mine.
- Onun fikri benimkiyle çelişiyor.
- Did I ask your opinion?
- Sana fikrini sordum mu?
- I value your opinion.
- Ben senin fikrine değer veriyorum.
- I couldn't agree with his opinion.
- Onun fikrine katılmıyorum.
- Your opinion is important to me.
- Fikriniz benim için önemli.
- Tom finally managed to get Mary's true opinion out of her.
- Tom sonunda Mary'nin gerçek fikrini öğrenmeyi başardı.
- She could not state her own opinion.
- Kendi fikrini ifade edemedi.
- Does she have an opinion about this?
- Bu konuda bir fikri var mı?
- Tom asked some of his friends for their opinions.
- Tom bazı arkadaşlarına fikirlerini sordu.
- I'd like Tom's opinion on this matter.
- Bu konuda Tom'un fikrini istiyorum.
- When I want your opinion, I'll ask for it.
- Fikrini almak istediğimde, sorarım.
- My opinion has changed.
- Fikrim değişti.
- Your opinion matters to me.
- Senin fikrin benim için önemli.
- Let's hear your opinion.
- Senin fikrini duyalım.
- What's your opinion?
- Sizin fikriniz nedir?
- Tom has a right to his own opinion.
- Tom'un kendi fikrini söylemeye hakkı var.
- Unfortunately, I don't share your opinion.
- Ne yazık ki, seninle aynı fikirde değilim.
- I didn't say that I wanted your opinion.
- Senin fikrini almak istediğimi söylemedim.
- Tom won't likely change his opinion.
- Tom muhtemelen fikrini değiştirmeyecek.
- Tell me your opinion.
- Bana fikrini söyle.
- Tom wanted Mary to tell him her opinion.
- Tom, Mary'nin ona fikrini söylemesini istedi.
- John and Mary had different opinions about that important matter.
- John ve Mary'nin bu önemli konuda farklı fikirleri vardı.
- Your opinion is the same as mine.
- Senin fikrin benimkiyle aynı.
- I didn't ask for your opinion.
- Senin fikrini istemedim.
- Nothing can contribute more to peace of soul than the lack of any opinion whatsoever.
- Hiçbir şey ruhun huzuruna fikirsizlikten daha fazla katkıda bulunamaz.
- I have a couple of pieces of evidence to support my opinion.
- Fikrimi destekleyecek birkaç kanıtım var.
- There is a fundamental difference between your opinion and mine.
- Senin fikrinle benimki arasında temel bir fark vardır.
- Tom isn't interested in your opinion.
- Tom sizin fikrinizle ilgilenmiyor.
- You should express your opinion.
- Fikrinizi belirtmelisiniz.
- I have a different opinion on that subject.
- Benim bu konuda farklı bir fikrim var.
- Your opinion seems to be out of date.
- Sizin fikirleriniz güncelliğini yitirmiş gibi görünüyor.
- You already know my opinion.
- Fikrimi zaten biliyorsun.
- I would like to hear your opinion.
- Fikrinizi duymak isterim.
- That's the opinion of a dilettante.
- O bir amatörün fikri.
- My opinions differ from those of most of the students in the class.
- Benim fikirlerim sınıftaki çoğu öğrenciden farklı.
- Tom knew what Mary's opinion was.
- Tom, Mary'nin fikrinin ne olduğunu biliyordu.
- Tom asked me for my opinion.
- Tom benden fikrimi istedi.
- His opinions and ideas changed my perspective on life.
- Onun görüşleri ve fikirleri hayata bakış açımı değiştirdi.
- Do you have an opinion?
- Bir fikriniz mi var?
- I agree with this opinion.
- Bu fikre katılıyorum.
- Tom always asks for Mary's opinion.
- Tom her zaman Mary'nin fikrini ister.
- I haven't formed an opinion on it yet.
- Bu konuda henüz bir fikir oluşturmadım.
- I hold the same opinion.
- Aynı fikri destekliyorum.
- They will give way to you if your opinion is reasonable.
- Eğer senin fikrin makulse, seni özgür bırakacaklar.
- No one wants to listen to my opinions.
- Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.
- Don't you want my opinion?
- Benim fikrimi istemiyor musun?
- I told Tom how much I valued Mary's opinion.
- Tom'a Mary'nin fikirlerine ne kadar değer verdiğimi söyledim.
- Not everything is a matter of opinion.
- Her şey fikir meselesi değildir.
- We trust Tom's opinion.
- Tom'un fikirlerine güveniyoruz.
- I'd like to hear your opinion.
- Senin fikrini duymak istiyorum.
- Let us hear your opinion.
- Fikrini duyalım.
- He sometimes has trouble expressing his opinions.
- Bazen fikirlerini ifade etmekte zorlanıyor.
- Tom doesn't respect Mary's opinion.
- Tom, Mary'nin fikirlerine saygı duymuyor.
- Your opinion is important.
- Senin fikrin önemli.
- They accept other opinions.
- Başka fikirleri kabul ediyorlar.
- Thank you for your opinion.
- Fikriniz için teşekkür ederim.
- Everyone is entitled to his own opinions, but not his own facts.
- Herkesin kendi fikirlerine hakkı vardır ama kendi gerçeklerine değil.
- Does their opinion matter?
- Onların fikirleri önemli mi?
- I'd like Tom's opinion on this matter.
- Bu konuda Tom'un fikrini almak istiyorum.
- He agrees with my opinion.
- Benim fikrime katılıyor.
- Tom didn't ask for our opinions.
- Tom bizim fikirlerimizi sormadı.
- Whatever you may say, I will not change my opinion.
- Siz ne derseniz deyin, ben fikrimi değiştirmeyeceğim.
- The opinion of others is all the same to me.
- Başkalarının fikirleri benim için aynıdır.
- I don't want your opinion.
- Senin fikrini istemiyorum.
- I don't impose my opinion onto anyone.
- Kimseye fikrimi empoze etmiyorum.
- What's your opinion?
- Senin fikrin ne?
- A change of opinions is almost unknown in an elderly military man.
- Yaşlı bir askerde fikir değişikliği neredeyse bilinmez.
- People's opinions depend on the spirit of the times.
- İnsanların fikirleri zamanın ruhuna bağlıdır.
- No matter how hard he tried, my opinion didn't change.
- Ne kadar uğraşırsa uğraşsın, fikrim değişmedi.
- What's your opinion on this?
- Bu konuda fikrin nedir?
- Do you have an opinion on that?
- Bu konuda bir fikrin var mı?
- Might I express my opinion?
- Fikrimi belirtebilir miyim?
- Don't you want my opinion?
- Fikrimi istemiyor musun?
- Their opinions differ from mine.
- Onların fikirleri benimkilerden farklı.
- There was a violent clash of opinions between the two leaders.
- İki lider arasında şiddetli bir fikir çatışması yaşandı.
- Why is the politician trying to kill off the opinions of the majority?
- Politikacı, neden çoğunluğun fikirlerini öldürmeye çalışıyor?
- Our opinions are quite different.
- Fikirlerimiz oldukça farklı.
- I didn't ask for your opinions.
- Fikrini sormadım.
- The team shares the opinion of their captain.
- Takım, kaptanlarının fikrini paylaşıyor.
- He always values his wife's opinions.
- Karısının fikirlerine daima değer verir.
- I don't want your opinion.
- Fikrini istemiyorum.
- We would really like to know what you are basing your opinion on.
- Fikrinizi neye dayandırdığınızı gerçekten bilmek isteriz.
- Your opinion is worthless.
- Fikirleriniz değersiz.
- I'm afraid my opinion on the matter is different.
- Maalesef konuyla ilgili fikrim farklı.
- He stuck to his opinion though I told him not to.
- Ona yapmamasını söylememe rağmen, fikrinde ısrar etti.
- I'm tired of Tom imposing his opinions on me.
- Tom'un fikirlerini bana empoze etmesinden bıktım.
- She is backward in expressing her opinion.
- Fikrini ifade ederken utangaçtır.
- Only your opinions matter.
- Sadece senin fikirlerin önemli.
- The people's opinion can change.
- İnsanların fikirleri değişebilir.
- What's Tom's opinion?
- Tom'un fikri nedir?
- Please tell me what your opinion is.
- Lütfen bana fikrinin ne olduğunu söyle.
- I didn't ask you for your opinion.
- Ben fikrini sormadım.
- Do you have an opinion on this?
- Bununla ilgili bir fikriniz var mı?
- His opinions are variable.
- Fikirleri değişkendir.
- He gave me his opinion, but I didn't give him mine.
- O bana fikrini söyledi ama ben ona fikrimi söylemedim.
- Your opinion matters to me.
- Fikriniz benim için önemli.
- Tom, I also want to know what your opinion of this is.
- Tom, ben de bununla ilgili fikrinizin ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
- I still want to hear Tom's opinion.
- Hâlâ Tom'un fikrini duymak istiyorum.
- I know I have a biased opinion.
- Önyargılı bir fikrim olduğunu biliyorum.
- Tom asked us for our opinions.
- Tom bize fikirlerimizi sordu.
- Your opinion is far different from mine.
- Senin fikrin benimkinden çok farklı.
- Some object to Tom's opinion.
- Bazıları Tom'un fikrine karşı çıkıyor.
- Thank you for your opinion.
- Fikirleriniz için teşekkürler.
- My opinions are similar to his.
- Benim fikirlerim onunkine benzerdir.
- You can convince people of only their own opinions.
- İnsanları sadece kendi fikirlerine ikna edebilirsiniz.
- They gave in to my opinion.
- Onlar benim fikrime boyun eğdiler.
- Don't confuse opinions with facts.
- Fikirleri gerçeklerle karıştırmayın.
- Tom asked Mary what her opinion was.
- Tom, Mary'ye fikrini sordu.
- He never felt comfortable expressing his own opinion.
- Kendi fikrini hiç rahatça açıklayamazdı.
- Opinions vary from person to person.
- Fikirler insandan insana değişiklik gösterir.
- I suggest you keep your opinions to yourself from now on.
- Şu andan itibaren fikirlerini kendine saklamanı öneriyorum.
- Does Tom know what your opinion is?
- Tom senin fikrinin ne olduğunu biliyor mu?
- I wanted your opinion.
- Senin fikrini almak istedim.
- Your opinion doesn't count.
- Senin fikrin sayılmaz.
- Tom already knows what my opinion is.
- Tom benim fikrimi zaten biliyor.
- I have a different opinion.
- Benim farklı bir fikrim var.
- Don't you have an opinion?
- Bir fikrin yok mu?
- Don't expect everyone to share that opinion.
- Herkesin bu fikri paylaşmasını bekleme.
- Your opinion is quite different from mine.
- Sizin fikriniz benimkinden oldukça farklı.
- Tom asked me for an opinion.
- Tom benden bir fikir istedi.
- Do you want my opinion?
- Fikrimi almak ister misin?
- Tom listened to my opinion.
- Tom benim fikrimi dinledi.
- The people's opinion can change.
- İnsanların fikri değişebilir.
- I can't, however, agree with your opinion.
- Yine de fikrinize katılamıyorum.
- Your opinion sounds like a good idea.
- Fikriniz kulağa iyi geliyor.
- Let's get Tom's opinion first.
- Önce Tom'un fikrini alalım.
- It pains me to disagree with your opinion.
- Fikrine katılmamak beni üzüyor.
- I value their opinions.
- Onların fikirlerine değer veriyorum.
- Did I ask your opinion?
- Senin fikrini sordum mu?
- He persists in his opinion.
- Fikrinde ısrar etti.
- I have the right to express my opinion!
- Fikrimi ifade etme hakkım var!
- I'd very much like to hear your opinion.
- Fikrinizi duymayı çok isterim.
- Hello, my dear, I made two pictures in photoshop and I want your opinion on them.
- Merhaba, canım, fotoşopta iki resim yaptım ve onlar hakkında fikrini istiyorum.
- His opinion didn't matter.
- Onun fikrinin bir önemi yoktu.
- Your opinion sounds like a good idea.
- Senin görüşün, kulağa iyi bir fikir gibi geliyor.
- Is this a fact or an opinion?
- Bu bir gerçek mi yoksa bir fikir mi?
- Thank you for your opinion.
- Fikrin için teşekkürler.
- Each of these students has his or her own opinion.
- Bu öğrencilerin her birinin kendi fikri var.
- I want to hear your opinion.
- Senin fikrini duymak istiyorum.
- Would you like to hear my opinion?
- Benim fikrimi duymak ister misin?
- That's your opinion.
- Bu sizin fikriniz.
- Your opinion is very important to us.
- Fikriniz bizim için çok önemli.
- I would like to hear your opinion.
- Fikrinizi duymak istiyorum.
- He listened to my opinion.
- Fikirlerimi dinledi.
- What's your opinion?
- Senin fikrin nedir?
- Do you want my opinion?
- Fikrimi ister misin?
- Tell Tom what your opinion is.
- Tom'a fikrinin ne olduğunu söyle.
- I have a couple of pieces of evidence to support my opinion.
- Fikrimi destekleyecek birkaç tane kanıtım var.
- You do not have a right to your own opinion!
- Kendi fikrini söyleme hakkına sahip değilsin!
- I'm sick of Tom jamming his opinions down my throat.
- Tom'un fikirlerini boğazımdan aşağı tıkmasından bıktım.
- Tom's opinions are generally conservative.
- Tom'un fikirleri genelde muhafazakardır.
- Your opinions are right in a way.
- Fikirleriniz bir bakıma doğru.
- I didn't say that I wanted your opinion.
- Senin fikrini istediğimi söylemedim.
- I would like to hear your honest opinion.
- Samimi fikrini duymak istiyorum.
- We need facts, not opinions.
- Bize gerçekler lazım, fikirler değil.
- I have my own opinions concerning politics and religion.
- Politika ve din konusunda kendi fikirlerim var.
- I didn't ask for your opinions.
- Senin fikrini sormadım.
- Tom asked for my opinion.
- Tom fikrimi sordu.
- I'm tired of Tom shoving his opinions down my throat.
- Tom'un fikirlerini bana dayatmasından bıktım.
- I have an opinion.
- Benim de bir fikrim var.
- What's your opinion with regard to this matter?
- Bu konuyla ilgili fikriniz nedir?
- He always asks for your opinion.
- Her zaman senin fikrini sorar.
- She is flexible in her opinions.
- Fikirlerinde esnektir.
- I have a different opinion.
- Farklı bir fikrim var.
- He changes his opinions one after another.
- Fikirlerini birbiri ardına değiştiriyor.
- Tom hasn't told us his opinion yet.
- Tom henüz bize fikrini söylemedi.
- She persisted in her opinion.
- O, fikrinde israr etti.
- I agree with that opinion.
- Bu fikre katılıyorum.
- I need your opinions.
- Fikirlerinize ihtiyacım var.
- Tom didn't ask Mary for her opinion.
- Tom Mary'ye fikrini sormadı.
- He gave me his opinion, but I didn't give him mine.
- Bana fikrini verdi ama ben ona benimkini vermedim.
- Why are you asking me for my opinion?
- Neden fikrimi soruyorsun?
- Between you and me, what is your opinion of her?
- Aramızda kalsın, onunla ilgili fikrin nedir?
- He always asks for your opinion.
- O, her zaman senin fikrini sorar.
- I want your opinion on this.
- Bu konuda fikrini almak istiyorum.
- They asked for my opinion.
- Fikrimi sordular.
- What a ridiculous opinion that is!
- O ne saçma bir fikir!
- Only your stubborn opinions have to be listened to.
- Sadece senin inatçı fikirlerin dinlenmeli.
- He expressed his opinion in a few words.
- Fikrini birkaç kelimeyle ifade etti.
- Give me your opinion.
- Bana fikrini söyle.
- Voice your opinion.
- Fikrinizi dile getirin.
- That was Tom's personal opinion.
- Bu Tom'un kişisel fikriydi.
- Everyone has their own opinion.
- Herkesin kendi fikri var.
- If I want your opinion, I'll ask for it.
- Fikrini almak istersem, sorarım.
- Tom never felt comfortable expressing his own opinion.
- Tom hiçbir zaman kendi fikrini ifade ederken rahat hissetmez.
- I have no opinion on that matter.
- O konuda hiçbir fikrim yok.
- I'd very much like to know your opinion.
- Fikrini öğrenmeyi çok isterim.
- Tom asked Mary for her opinion.
- Tom, Mary'ye fikrini sordu.
- Who asked for your opinion?
- Senin fikrini kim istedi?
- His opinions are worthless.
- Onun fikirleri değersiz.
- I haven't formed an opinion yet.
- Henüz bir fikir oluşturmadım.
- Everyone should be able to express their opinion.
- Herkes fikrini ifade edebilmeli.
- He made a speech in which he supported my opinion.
- O benim fikrimi destekleyen bir konuşma yaptı.
- There was a violent clash of opinions between the two leaders.
- İki lider arasında şiddetli bir fikir çatışması vardı.
- We have the same opinion.
- Aynı fikirdeyiz.
- We have a good opinion of your invention.
- İcadınız hakkında iyi bir fikre sahibiz.
- I wish everybody else had the same opinion.
- Keşke diğer herkes aynı fikirde olsaydı.
- You asked for my opinion.
- Fikrimi sormuştun.
- Don't judge a man by the opinions of his enemies.
- Bir adamı düşmanlarının fikirlerine göre yargılama.
- He never felt comfortable expressing his own opinion.
- Kendi fikrini ifade ederken asla rahat hissetmez.
- I agree with your opinion.
- Fikrinize katılıyorum.
- I have the right to express my opinion.
- Fikrimi ifade etme hakkına sahibim.
- I'm asking what your opinion is.
- Ben senin fikrinin ne olduğunu soruyorum.
- Only your stubborn opinions have to be listened to.
- Sadece sizin inatçı fikirleriniz dinlenmelidir.
- Tom wants to know your opinion.
- Tom senin fikrini bilmek istiyor.
- Your opinion is important to me.
- Senin fikrin benim için önemli.
- There is not much difference between the two opinions.
- İki fikir arasında çok fark yok.
- Mary asked for Tom's opinion.
- Mary Tom'un fikrini istedi.
- Your opinion means a lot to me.
- Senin fikrin benim için çok önemli.
- I'm not interested in your opinion.
- Senin fikrinle ilgilenmiyorum.
- Your opinion seems to be out of date.
- Fikrinizin modası geçmiş gibi görünüyor.
- I don't recall asking for your opinion.
- Fikrini sorduğumu hatırlamıyorum.
- Don't expect everyone to share that opinion.
- Herkesin o fikri paylaşmasını bekleme.
- I'd like to hear your opinion.
- Fikrini duymak isterim.
- I'm afraid my opinion on the matter is different.
- Korkarım benim bu konudaki fikrim farklı.
- Tom had a good opinion of Mary.
- Tom'un Mary hakkında iyi bir fikri vardı.
- Tom knew what Mary's opinion was.
- Tom Mary'nin fikrinin ne olduğunu biliyordu.
- Do you want my honest opinion?
- Benim samimi fikrimi istiyor musun?
- I'd like your candid opinion.
- Samimi fikrini almak istiyorum.
- Why are you asking my opinion?
- Neden benim fikrimi soruyorsun?
- I think his opinion is important.
- Bence onun fikri önemli.
- Do you want to hear my opinion?
- Fikrimi duymak ister misin?
- I don't need your opinions.
- Fikirlerinize ihtiyacım yok.
- Everybody has an opinion on this subject.
- Herkesin bu konuda bir fikri var.
- No one asked your opinion.
- Kimse fikrini sormadı.
- My opinion about that topic has changed several times.
- O konuyla ilgili fikrim birkaç kez değişti.
- His opinions carry weight.
- Onun fikirleri önemlidir.
- What is your opinion on the matter?
- Senin bu konudaki fikrin nedir?
- Tom should definitely ask for Mary's opinion.
- Tom kesinlikle Mary'nin fikrini sormalı.
- We had a good opinion of your son.
- Oğlunuz hakkında iyi bir fikre sahiptik.
- Give me your opinion, please.
- Bana fikrinizi söyleyin, lütfen.
- You don't want to know my opinion.
- Fikrimi bilmek istemezsin.
- She is backward in expressing her opinion.
- Fikrini ifade etmede çekingendir.
- Mother has a good opinion of the writer.
- Annemin yazar hakkında iyi bir fikri var.
- They will give way to you if your opinion is reasonable.
- Fikriniz makulse size yol vereceklerdir.
- Everyone attacked my opinion.
- Herkes benim fikrime karşı çıktı.
- Her opinion is worthless.
- Onun fikri değersiz.
- You know my opinion.
- Benim fikrimi biliyorsun.
- What's your real opinion?
- Gerçek fikrin nedir?
- I'm asking your opinion.
- Sana fikrini soruyorum.
- They gave in to my opinion.
- Benim fikrime boyun eğdiler.
- You shouldn't impose your opinion on others.
- Fikirlerini başkalarına empoze etmemelisin.
- I'm asking what your opinion is.
- Senin fikrini soruyorum.
- The boy didn't change his opinion.
- Çocuk fikrini değiştirmedi.
- That was his personal opinion.
- Bu onun kişisel fikriydi.
- Do you have an opinion on this issue?
- Bu konuda bir fikrin var mı?
- Now, what is your opinion?
- Şimdi, sizin fikriniz nedir?
- I haven't formed an opinion about that yet.
- Bu konuda henüz bir fikrim yok.
- What is your opinion on this matter?
- Bu konudaki fikriniz nedir?
- His opinion was not accepted.
- Onun fikri kabul edilmedi.
- Who asked your opinion?
- Fikrini kim sordu?
- I have no opinion on that matter.
- Bu konuda bir fikrim yok.
- I'd like to know your opinion.
- Fikrini bilmek istiyorum.
- Is this your opinion?
- Bu senin fikrin mi?
- Your opinion means a lot to me.
- Fikriniz benim için çok şey ifade ediyor.
- We have conflicting opinions on the matter.
- Bu konuda çelişkili fikirlerimiz var.
- I'd like to hear Tom's opinion at least once before we come to a conclusion.
- Bir sonuca varmadan önce en azından bir kez Tom'un fikrini duymak isterim.
- She could not state her own opinion.
- Kendi fikrini söyleyemiyordu.
- I have the right to express my own opinions.
- Kendi fikirlerimi ifade etme hakkım var.
- It's not a secret that Tom's opinion is different than yours.
- Tom'un fikrinin sizinkinden farklı olduğu bir sır değil.
- Tom asked me for my opinion.
- Tom bana fikrimi sordu.
- I am of the opinion that the tax should be abolished.
- Verginin kaldırılması gerektiği fikrindeyim.
- That's a matter of opinion.
- Bu bir fikir meselesi.
- That's only my personal opinion.
- Bu sadece benim kişisel fikrim.
- I'm fed up with Tom forcing his opinions on me.
- Tom'un fikirlerini bana dayatmasından bıktım.
- I have the same opinion.
- Aynı fikirdeyim.
- I tried to investigate his opinion indirectly.
- Onun fikrini dolaylı olarak araştırmaya başladım.
- I don't share your opinion.
- Seninle aynı fikirde değilim.
- I respect your opinion.
- Fikrine saygı duyuyorum.
- Who asked for your opinion?
- Senin fikrini kim sordu?
- Does she have an opinion about this?
- Onun bunun hakkında bir fikri var mı?
- She has no opinion about religion.
- Din hakkında hiç fikri yok.
- Please tell us what your opinion is.
- Lütfen fikrinizin ne olduğunu bize söyleyin.
- We would really like to know what you are basing your opinion on.
- Biz gerçekten fikrini neye dayandırdığını bilmek istiyoruz.
- Give me your honest opinion.
- Bana dürüst fikrini söyle.
- Tom asked some of his friends for their opinions.
- Tom arkadaşlarından bazılarına fikirlerini sordu.
- Tom asked Mary for her opinion.
- Tom Mary'ye fikrini sordu.
- Your opinion doesn't count.
- Fikriniz sayılmaz.
- Your opinion doesn't matter.
- Senin fikrin önemli değil.
- Mary always has to give her opinion.
- Mary her zaman fikrini söylemek zorunda.
- I want your opinion, too.
- Ben de senin fikrini istiyorum.
- I admire people who express their opinions frankly.
- Fikirlerini açıkça ifade eden insanlara hayranım.
- I wasn't asking for your opinion.
- Senin fikrini sormuyordum.
- You don't want to know my opinion.
- Benim fikrimi bilmek istemiyorsun.
- Do you have an opinion on this issue?
- Bu konu hakkında bir fikrin var mı?
- Tom does not respect Mary's opinion.
- Tom, Mary'nin fikirlerine saygı duymuyor.
- She has no opinion about religion.
- Din hakkında hiçbir fikri yok.
- I have the exact same opinion as her.
- Ben de onunla aynı fikirdeyim.
- Do you want my honest opinion?
- Dürüst fikrimi ister misin?
- Tom always asks for my opinion.
- Tom her zaman benim fikrimi ister.
- His opinion is worthless.
- Onun fikri değersiz.
- I respect everybody's opinion.
- Herkesin fikrine saygı duyarım.
- Tom probably won't change his opinion.
- Tom muhtemelen fikrini değiştirmeyecek.
- What is your opinion?
- Fikriniz nedir?
- No one asked your opinion.
- Hiç kimse senin fikrini sormadı.
- Your opinion is the same as mine.
- Senin fikrin de benimkiyle aynı.
- Basically, I agree with your opinion.
- Temel olarak, senin fikrine katılıyorum.
- Do you have an opinion?
- Bir fikriniz var mı?
- I'm tired of Tom shoving his opinions down my throat.
- Tom'un fikirlerini boğazımdan aşağı tıkmasından bıktım.
- The staff exchanged frank opinions in the meeting.
- Personel toplantıda samimi fikir alışverişinde bulundu.
- Thank you for your opinion.
- Fikriniz için teşekkürler.
- And if I had an opinion, I wouldn't tell it to you.
- Ve eğer bir fikrim olsaydı, bunu sana söylemezdim.
- I don't understand why she is opposed to my opinion.
- Benim fikrime neden karşı çıktığını anlamıyorum.
- Tom asked for Mary's opinion.
- Tom Mary'nin fikrini istedi.
- Tom kept his opinion to himself.
- Tom fikrini kendine sakladı.
- He revised his opinion.
- Fikrini gözden geçirdi.
- The boy persisted in his opinion.
- Çocuk fikrinde ısrar etti.
- His opinions don't carry much weight around here.
- Onun fikirleri buralarda pek önem taşımaz.
- Basically, I agree with your opinion.
- Temel olarak, fikrine katılıyorum.
- I have a very good opinion of Tom.
- Tom hakkında çok iyi bir fikrim var.
Show More (514)
|
|
- The ECB itself is of the opinion that this is not necessary.
- AMB'nin kendisi bunun gerekli olmadığı görüşündedir.
- A scientific opinion has been given by ICES, and also by our scientific advisory forum.
- ICES tarafından ve ayrıca bilimsel danışma forumumuz tarafından bilimsel bir görüş verilmiştir.
- The people of the Irish Republic have recently expressed their opinion of the Treaty.
- İrlanda Cumhuriyeti halkı kısa bir süre önce Antlaşmaya ilişkin görüşlerini ifade etmiştir.
- Our opinion sets out a few points from our area of activity on which we would like clarification.
- Görüşümüz, faaliyet alanımızla ilgili olarak açıklığa kavuşturulmasını istediğimiz birkaç noktayı ortaya koymaktadır.
- The Commission is of the opinion that we should not prejudge this review.
- Komisyon, bu incelemeye önyargılı yaklaşmamamız gerektiği görüşündedir.
- The Council has still not delivered an opinion.
- Konsey hala bir görüş bildirmiş değil.
- I am sure that the European Parliament will rise to the occasion and approve its consultative opinion before that.
- Eminim ki Avrupa Parlamentosu bu duruma el koyacak ve istişari görüşünü bundan önce onaylayacaktır.
- I will reply at the end of the debate giving the Commission's opinion on some of the amendments.
- Tartışmanın sonunda Komisyon'un bazı değişikliklere ilişkin görüşünü açıklayacağım.
- However, judging by the debate this evening, opinion is certainly divided.
- Ancak, bu akşamki tartışmalara bakılırsa, görüşler kesinlikle bölünmüş durumda.
- We are of the opinion that something must be done in Iraq.
- Irak'ta bir şeyler yapılması gerektiği görüşündeyiz.
- The Commission adopted its opinion on the application on 18 December 1989.
- Komisyon, başvuru hakkındaki görüşünü 18 Aralık 1989 tarihinde kabul etmiştir.
- We have here a text from six groups that reflects our opinion.
- Elimizde altı grubun görüşlerini yansıtan bir metin var.
- In my group, too, opinions on the GALILEO project differ widely.
- Benim grubumda da GALILEO projesine ilişkin görüşler büyük ölçüde farklılık göstermektedir.
- It gave the general public an opportunity to voice its opinion.
- Kamuoyuna görüşlerini dile getirme fırsatı vermiştir.
- And there are several reasons why our opinion can only be positive.
- Ve görüşümüzün yalnızca olumlu olmasının birkaç nedeni var.
- We share the opinion of the Convention's working group on this.
- Bu konuda Sözleşme'nin çalışma grubunun görüşünü paylaşıyoruz.
- Can you give us your opinion on this?
- Bu konudaki görüşlerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?
- The Commission submitted the accession conditions to you for your opinion.
- Komisyon, katılım koşullarını görüşünüz için size sunmuştur.
- However, Article 110 provides you with the possibility of drafting recommendations and submitting opinions.
- Bununla birlikte, 110. Madde size tavsiyeler hazırlama ve görüş bildirme imkanı sağlamaktadır.
- We should also analyse the irreplaceable values of democracy and people's opinions, which are essential for development.
- Ayrıca kalkınma için elzem olan demokrasi ve insanların görüşlerinin yeri doldurulamaz değerlerini de analiz etmeliyiz.
- Does it intend to communicate its considered opinion to Parliament and, if so, when?
- Düşünülen görüşünü Parlamento'ya iletmeyi düşünüyor mu ve eğer öyleyse ne zaman?
- The European Parliament gave its opinion on the same day.
- Avrupa Parlamentosu da aynı gün görüşünü bildirdi.
- Everyone has their own opinion on opening up the sector to competition.
- Sektörün rekabete açılması konusunda herkesin kendi görüşü var.
- We even think that we are not alone in holding this opinion.
- Hatta bu görüşte yalnız olmadığımızı da düşünüyoruz.
- The Council is required to consult Parliament and take its opinions on foreign policy into consideration.
- Konseyin dış politika konusunda Parlamento'ya danışması ve Parlamentonun görüşlerini dikkate alması gerekmektedir.
- My thanks to the honourable Members for their comments and opinions.
- Sayın Üyelere yorum ve görüşleri için teşekkür ederim.
- The vote was deferred and then the Committee on Industry decided it did not want to produce an opinion after all.
- Oylama ertelendi ve daha sonra Sanayi Komitesi bir görüş oluşturmak istemediğine karar verdi.
- Opinions on this harmonisation proposal differ sharply.
- Bu uyumlaştırma önerisine ilişkin görüşler keskin farklılıklar göstermektedir.
- Or does the Spanish Government have no opinion on this?
- Yoksa İspanyol Hükümeti'nin bu konuda bir görüşü yok mu?
- We should also analyse the irreplaceable values of democracy and people's opinions, which are essential for development.
- Ayrıca kalkınma için elzem olan demokrasinin ve halkın görüşlerinin yeri doldurulamaz değerlerini de analiz etmeliyiz.
- The Supervisory Committee itself has of course made an interesting proposal on this in its opinion.
- Denetim Komitesi'nin kendisi de görüşünde bu konuda ilginç bir öneride bulundu.
- In my group, too, opinions on the GALILEO project differ widely.
- Benim grubumda da GALILEO projesine ilişkin görüşler büyük farklılıklar gösteriyor.
- Clearly, therefore, I do not intend to make proposals until you have drawn up your opinions on the subject.
- Bu nedenle siz konuyla ilgili görüşlerinizi bildirene kadar teklifte bulunma niyetinde değilim.
- I would also like to thank the committees who were asked to give their opinion for their cooperation.
- Ayrıca görüşlerine başvurulan komitelere iş birlikleri için teşekkür ederim.
- There seems to be a strong body of opinion in favour of what the Commission proposed earlier.
- Görünen o ki Komisyon'un daha önceki önerisi lehinde güçlü bir görüş birliği var.
- It is my opinion that any response to the new government has to be a cautious one.
- Benim görüşüme göre yeni hükümete verilecek her türlü tepki ihtiyatlı olmalıdır.
- So what is the Commission's opinion?
- Peki Komisyonun görüşü nedir?
- This would simply be a non-restrictive opinion.
- Bu sadece kısıtlayıcı olmayan bir görüş olacaktır.
- The ethics of research are an important and controversial issue and everyone's opinion must be heard.
- Araştırma etiği önemli ve tartışmalı bir konudur ve herkesin görüşü alınmalıdır.
- It is our opinions on methods for combating terrorism which perhaps differ.
- Belki de farklı olan, terörizmle mücadele yöntemleri konusundaki görüşlerimizdir.
- There again, there is no opinion.
- Yine bir görüş yok.
- Parliament has been asked to give its opinion on this issue.
- Parlamento'dan bu konuda görüş bildirmesi istenmiştir.
- We are therefore proposing only a small number of changes to our opinion for submission to the Committee on Budgets.
- Bu nedenle, Bütçe Komisyonuna sunulmak üzere görüşümüzde sadece az sayıda değişiklik öneriyoruz.
- Parliament should deliver the opinion required of it as soon as possible.
- Parlamento kendisinden istenen görüşü mümkün olan en kısa sürede iletmelidir.
- The Commission would therefore be well advised to listen carefully and take the utmost account of that opinion.
- Bu nedenle Komisyon'un bu görüşü dikkatle dinlemesi ve azami ölçüde dikkate alması tavsiye edilir.
- The Commission left final decision making until after the opinion of the Council and Parliament had been heard.
- Komisyon, nihai karar alma sürecini Konsey ve Parlamento'nun görüşlerinin alınmasının sonrasına bırakmıştır.
- We all, probably, have different opinions on it.
- Muhtemelen hepimizin bu konuda farklı görüşleri vardır.
- It could be much stronger, but it has a role and its opinion is necessary and respected.
- Çok daha güçlü olabilirdi, ancak bir rolü vardır ve görüşleri gerekli ve saygıdeğerdir.
- All the other opinions I have expressed were on behalf of the group.
- İfade ettiğim diğer tüm görüşler grup adınadır.
- The only political response which it is possible to give today is to be found in my minority opinion.
- Bugün verilebilecek tek siyasi yanıt benim azınlık görüşümde bulunabilir.
- The Commission is still in the process of listening to opinions and comments.
- Komisyon halen görüş ve yorumları dinleme sürecindedir.
- It gave the general public an opportunity to voice its opinion.
- Bu, kamuoyuna görüşlerini dile getirme fırsatı verdi.
- This is unjustified in the opinion of the Liberal Group.
- Liberal Grubun görüşüne göre bu haksız bir durumdur.
- It is not, therefore, a matter on which the Council can give its opinion.
- Dolayısıyla bu, Konseyin görüş bildirebileceği bir konu değildir.
- It is our opinions on methods for combating terrorism which perhaps differ.
- Terörle mücadele yöntemleri konusundaki görüşlerimiz belki farklı olabilir.
- The European Parliament also issued its opinion in a resolution adopted on 16 May 2002.
- Avrupa Parlamentosu da 16 Mayıs 2002 tarihinde kabul edilen bir kararla görüşünü açıklamıştır.
- I have understood that the Council too may have changed its opinion in the mean time.
- Anladığım kadarıyla Konsey de bu süre zarfında görüşünü değiştirmiş olabilir.
- Therefore the Commission has no opinion on them.
- Bu nedenle Komisyon'un bu konuda herhangi bir görüşü bulunmamaktadır.
- This stand has now been overtaken both by events and by opinion within the scientific community itself.
- Bu duruş şimdi hem olaylar hem de bilim camiasının kendi içindeki görüşler tarafından geride bırakıldı.
- The opinion delivered by our Committee on Industry, External Trade, Research and Energy, contains a revealing phrase.
- Sanayi, Dış Ticaret, Araştırma ve Enerji Komisyonumuz tarafından verilen görüş, açıklayıcı bir ifade içermektedir.
- Various committees have delivered their opinions.
- Çeşitli komiteler görüşlerini bildirdiler.
- Many of the issues contained in our committee’s opinion have also been included in the report.
- Komitemizin görüşünde yer alan hususların birçoğu raporda da yer aldı.
- We are here to talk, for we are a parliament in which it must be possible to express the whole range of opinions.
- Bizler konuşmak için buradayız, zira biz tüm görüşlerin ifade edilmesinin mümkün olması gereken bir parlamentoyuz.
- In this connection, the guidelines and opinions of the World Health Organisation should be taken into consideration.
- Bu bağlamda Dünya Sağlık Örgütü'nün kılavuz ilkeleri ve görüşleri dikkate alınmalıdır.
- Parliament, however, gave its opinion on this recovery plan on 13 June this year.
- Ancak Parlamento bu kurtarma planına ilişkin görüşünü bu yıl 13 Haziran'da bildirmiştir.
- There are certain points upon which PPE-DE Group opinion is divided, in particular point 11.
- PPE-DE Grubunun görüş ayrılığı yaşadığı bazı noktalar var, özellikle de 11. Madde.
- People's opinions may well differ on the text which has been drafted.
- Hazırlanan metin konusunda insanların görüşleri farklı olabilir.
- The Committee on Budgets has delivered an opinion on this matter.
- Bütçe Komisyonu bu konuda bir görüş bildirmiştir.
- Mr Karas can be assured that his opinions and questions will be taken into account.
- Sayın Karas, görüş ve sorularının dikkate alınacağından emin olabilir.
- Mr Maystadt, this is the third time that Parliament has been able to give its opinion on the EIB's annual report.
- Sayın Maystadt, Parlamento AYB'nin yıllık raporu hakkında üçüncü kez görüş bildiriyor.
- It has been submitted to Parliament and we expect Parliament's opinion next month.
- Meclis'e sunuldu ve önümüzdeki ay Meclis'in görüşünü bekliyoruz.
- I also share some of the opinions of previous speakers.
- Ayrıca önceki konuşmacıların bazı görüşlerini de paylaşıyorum.
- This was the opinion of the Committee on Fisheries, with just one vote against.
- Balıkçılık Komitesi'nin görüşü de bu yöndeydi ve sadece bir ret oyu vardı.
- There are whole areas in the regulation where opinions in Member States have differed.
- Tüzükte, Üye Devletler arasında görüş ayrılıklarının yaşandığı pek çok alan bulunmaktadır.
- We are not joining in the game, therefore; we are not dutifully delivering our opinion.
- Bu nedenle oyuna katılmıyoruz; görevimizi yerine getirerek görüşlerimizi iletmiyoruz.
- This avoids any possibility of prejudicing the new Parliament's opinion of the new Commission.
- Bu da yeni Parlamento'nun yeni Komisyon hakkındaki görüşlerine halel getirme ihtimalini ortadan kaldırmaktadır.
- The public must be given the opportunity to express comments and opinions before decisions are made.
- Kamuya, kararlar alınmadan önce yorum ve görüşlerini ifade etme fırsatı verilmelidir.
- The Council and the Commission have not taken Parliament's opinion into account.
- Konsey ve Komisyon Parlamento'nun görüşünü dikkate almamıştır.
- Before the Commission does this, it would like to hear MEPs' opinions.
- Komisyon bunu yapmadan önce, milletvekillerinin görüşlerini dinlemek istemektedir.
- What was the balance of opinion on that occasion?
- Bu olayla ilgili görüş dengesi nasıldı?
- I have communicated this opinion to you in the strongest terms.
- Bu görüşümü size en güçlü ifadelerle ilettim.
- In the opinion of the independent NGO observers, the would-be democratic election held on 5 October was a sham.
- Bağımsız STK gözlemcilerinin görüşüne göre 5 Ekim'de yapılan sözde demokratik seçim bir sahtekarlıktı.
- That opinion exists, so why are you not taking it into account?
- Böyle bir görüş var, peki neden bunu dikkate almıyorsunuz?
- We hope that Ecofin takes Parliament's opinion into consideration when it makes its decision.
- Ecofin'in kararını verirken Parlamentonun görüşünü dikkate almasını umuyoruz.
- Hence, a positive opinion, from Parliament too, about involving the Agency.
- Dolayısıyla, Ajansın dahil edilmesi konusunda Parlamento'dan da olumlu bir görüş gelmiştir.
- Well, opinions may differ about that.
- Bu konuda görüşler farklı olabilir.
- But I will say again that this is a democratic House and the opinions of the Members vary widely.
- Ancak tekrar belirtmek isterim ki burası demokratik bir Meclis ve Üyelerin görüşleri büyük farklılıklar gösteriyor.
- We in this House delivered an unambiguous opinion on it in 2001.
- Bu Mecliste 2001 yılında bu konuda net bir görüş bildirmiştik.
- My main criticism and my attitude to the proposals before us are expressed in a minority opinion on the report.
- Benim temel eleştirim ve önümüzde bulunan tekliflere ilişkin tutumum, rapora ilişkin azınlık görüşünde ifade edilmiştir.
- It had always been our opinion that the Fiori report should be considered together with both the Caudron reports.
- Fiori raporunun her iki Caudron raporuyla birlikte değerlendirilmesi gerektiği her zaman bizim görüşümüz olmuştur.
- This opinion is expected to be given by the end of this year.
- Bu görüşün bu yılın sonuna kadar verilmesi bekleniyor.
- We will follow that debate with the Medina Ortega report and with the opinion that should accompany it.
- Bu tartışmayı Medina Ortega raporu ve ona eşlik etmesi gereken görüş ile takip edeceğiz.
- This is not our opinion either.
- Bu bizim görüşümüz de değil.
- He has been condemned because of his opinions and because of his militant activities.
- Kendisi görüşleri ve militan faaliyetleri nedeniyle kınanmıştır.
- The European Parliament's opinion at first reading does indeed constitute a milestone along our way.
- Avrupa Parlamentosunun ilk okumadaki görüşü gerçekten de yolumuzda bir kilometre taşı oluşturuyor.
- That is my opinion, and I am convinced that the future will see many genetically modified organisms in food.
- Bu benim görüşüm ve gelecekte gıdalarda genetiği değiştirilmiş birçok organizma göreceğimize inanıyorum.
- It is my opinion that we have succeeded in achieving this balance.
- Benim görüşüme göre bu dengeyi sağlamayı başardık.
- But we can express our opinion on the circumstances in which things take place and the circumstances they reflect.
- Ancak olayların gerçekleştiği koşullar ve bunların yansıttığı koşullar hakkında görüşlerimizi ifade edebiliriz.
- We will have to give our opinion on this fundamental problem.
- Bu temel soruna ilişkin görüşümüzü bildirmemiz gerekecek.
- This differs from the opinion of President Prodi and of Parliament.
- Bu durum Başkan Prodi ve Parlamento'nun görüşlerinden farklıdır.
- We do not need a general opinion.
- Genel bir görüşe ihtiyacımız yok.
- If you were to conduct a survey, it is likely that you would, in many countries, hear very diverse opinions.
- Eğer bir anket yapacak olsaydınız, muhtemelen pek çok ülkede çok farklı görüşler duyacaktınız.
- There was a broad spread of opinions in the Industry Committee, as I shall briefly describe.
- Kısaca anlatacağım üzere, Sanayi Komitesinde geniş bir görüş ayrılığı vardı.
- I want to say a few words about the opinion of the Committee on Budgetary Control regarding this report.
- Bütçe Kontrol Komitesi'nin bu rapora ilişkin görüşü hakkında birkaç söz söylemek istiyorum.
- This stand has now been overtaken both by events and by opinion within the scientific community itself.
- Bu görüş şimdi hem olaylar hem de bilim camiasının kendi içindeki görüşler tarafından aşılmıştır.
- I hope that in the last 24 hours you will have received a copy of the Commission's opinion.
- Umarım son 24 saat içinde Komisyon'un görüşünün bir kopyasını almışsınızdır.
- My main criticism and my attitude to the proposals before us are expressed in a minority opinion on the report.
- Benim temel eleştirim ve önümüze getirilen tekliflere ilişkin tutumum rapora ilişkin azınlık görüşümde ifade edilmiştir.
- This opinion is expected early in 2002.
- Bu görüşün 2002 yılı başlarında verilmesi beklenmektedir.
- In January I said that you could be good hosts for the Convention, because you had not expressed your opinion.
- Ocak ayında Kongre için iyi bir ev sahibi olabileceğinizi söylemiştim, çünkü görüşünüzü ifade etmemiştiniz.
- Parliament will be asked for its opinion after the report has been published.
- Rapor yayınlandıktan sonra Parlamento'dan görüş istenecektir.
- I urge that young people's votes and opinions on political matters should not be shrugged off as an irrelevance.
- Gençlerin oylarının ve siyasi konulardaki görüşlerinin önemsizmiş gibi geçiştirilmemesini tavsiye ediyorum.
- Nor am I of the opinion that legislation is the only means to ensure industrial safety.
- Endüstriyel güvenliği sağlamanın tek yolunun mevzuat olduğu görüşünde de değilim.
- Demonstrators must have the opportunity to express their opinions.
- Göstericiler görüşlerini ifade etme fırsatına sahip olmalıdır.
- It would be interesting to hear the opinion of the Court of Auditors on this matter too.
- Sayıştay'ın bu konudaki görüşünü duymak da ilginç olacaktır.
- However, judging by the debate this evening, opinion is certainly divided.
- Ancak bu akşamki tartışmalara bakılırsa, görüşler kesinlikle bölünmüş durumda.
- This is why the SOS Democracy Members have submitted a minority opinion which is attached to the report.
- Bu nedenle SOS Demokrasi Üyeleri, raporun ekinde yer alan azınlık görüşünü sunmuştur.
- In the interim, there is time enough for everyone to take part in this procedure and express their opinion.
- Bu arada herkesin bu prosedüre katılması ve görüşlerini ifade etmesi için yeterli zaman vardır.
- There have been many different opinions on the subject, many lobbyists and many points of view from the committees.
- Konuyla ilgili birçok farklı görüş, birçok lobici ve komitelerden birçok bakış açısı olmuştur.
- In the opinion of our group the ceilings in the interinstitutional agreement should be re-estimated.
- Grubumuzun görüşüne göre kurumlar arası anlaşmadaki tavanlar yeniden tahmin edilmelidir.
- The Commission is of the opinion that public expenditure in the farm sector must be better justified.
- Komisyon, tarım sektöründeki kamu harcamalarının daha iyi gerekçelendirilmesi gerektiği görüşündedir.
- Employees' representatives must be given time to submit an opinion before decisions are taken.
- Karar alınmadan önce çalışan temsilcilerine görüş bildirmeleri için zaman tanınmalıdır.
- Davos, where the elite were to meet, against Porto Alegre, where popular opinion would meet.
- Seçkinlerin buluşacağı Davos'a karşı halkın görüşünün alınacağı Porto Alegre.
- Tomorrow we shall be voting on a text which tries to reflect all strands of opinion.
- Yarın tüm görüşleri yansıtmaya çalışan bir metin üzerinde oylama yapacağız.
- We are drafting a law here, and when we draft laws the entire House needs to give its opinion.
- Biz burada bir yasa tasarısı hazırlıyoruz ve yasa tasarısı hazırlarken tüm Meclisin görüş bildirmesi gerekiyor.
- I am sure that all my fellow Members are of this opinion.
- Eminim ki tüm Üye arkadaşlarım da bu görüştedir.
- There seems to be a strong body of opinion in favour of what the Commission proposed earlier.
- Görünen o ki Komisyonun daha önceki önerisi lehinde güçlü bir görüş birliği var.
- The debates, however, have seen a clear convergence of opinion.
- Ancak tartışmalarda görüşlerin net bir şekilde birbirine yaklaştığı görülüyor.
- There was a broad spread of opinions in the Industry Committee, as I shall briefly describe.
- Sanayi Komitesinde, kısaca anlatacağım gibi, geniş bir görüş ayrılığı vardı.
- There are certain points upon which PPE-DE Group opinion is divided, in particular point 11.
- PPE-DE Grubunun görüşünün bölündüğü bazı noktalar vardır, özellikle de 11. Madde.
- That is why I have drawn up a minority opinion, which is included with the report.
- Bu nedenle raporla birlikte sunulan bir azınlık görüşü hazırladım.
- It is our opinion that this should be adjusted in the Treaty of Accession.
- Bizim görüşümüz bunun Katılım Antlaşması'nda düzenlenmesi gerektiği yönündedir.
- But we cannot ignore the Eurobarometer findings and the trends in opinion in the candidate countries.
- Ancak Eurobarometre bulgularını ve aday ülkelerdeki görüş eğilimlerini görmezden gelemeyiz.
- This is not an item of codecision, it is an item where we have an opinion.
- Bu bir karar maddesi değil, görüşümüzün olduğu bir maddedir.
- This is why we must state our opinions in no uncertain terms.
- Bu nedenle görüşlerimizi kesin bir dille ifade etmeliyiz.
- That is another way in which Parliament can put forward its opinion forcefully and with conviction.
- Bu da, Parlamento'nun görüşünü güçlü ve ikna edici bir şekilde ortaya koyabilmesinin bir başka yoludur.
- We need a scientific opinion before setting additional targets for calves, other cattle and sheep.
- Buzağılar, diğer sığırlar ve koyunlar için ek hedefler belirlemeden önce bilimsel bir görüşe ihtiyacımız var.
- Even in Parliament, opinions were divided as to whether we should indeed still have our own bank.
- Parlamento'da bile, hala kendi bankamıza sahip olup olmamamız gerektiği konusunda görüş ayrılıkları vardı.
- Mr Frattini, we have just heard your opinions and we would like to thank you.
- Sayın Frattini, az önce görüşlerinizi dinledik ve size teşekkür etmek istiyoruz.
- The rapporteur has mentioned that it was not exactly easy to draw up an opinion for Parliament.
- Raportör, Parlamento için bir görüş oluşturmanın pek de kolay olmadığını belirtmiştir.
- I shall give you the floor so you can express your opinion briefly.
- Görüşlerinizi kısaca ifade edebilmeniz için size söz vereceğim.
- There are whole areas in the regulation where opinions in Member States have differed.
- Tüzükte, Üye Devletlerdeki görüşlerin farklı olduğu pek çok alan bulunmaktadır.
- The opinion of the Commission remains the same as it was on the occasion of the last debate.
- Komisyon'un görüşü, son tartışma vesilesiyle olduğu gibi aynı kalmaktadır.
- That would further inflame opinion in the Islamic world.
- Bu, İslam dünyasındaki görüşleri daha da alevlendirecektir.
- Incidentally, Parliament is also, sometimes, a place of conflict between groups of necessarily differing opinions.
- Bu arada, Parlamento da bazen, zorunlu olarak farklı görüşlere sahip gruplar arasında bir çatışma yeridir.
- Incinerating everything is not recovery, in the opinion of my group.
- Grubumun görüşüne göre her şeyi yakmak iyileşme değildir.
- It is a pity that our opinion is only being submitted after Barcelona, thus limiting the scope of tomorrow's vote.
- Görüşümüzün sadece Barselona'dan sonra sunulması ve böylece yarınki oylamanın kapsamının sınırlandırılması üzücü.
- This time round, the Council has already made known to us its lack of interest in Parliament's opinion.
- Bu kez Konsey, Parlamento'nun görüşlerine olan ilgisizliğini bize çoktan gösterdi.
- My opinion is that some views are to be considered to be decidedly partisan.
- Benim görüşüme göre bazı görüşler kesinlikle partizan olarak değerlendirilmelidir.
- What is the opinion of the Commission and the Council?
- Komisyon ve Konseyin görüşü nedir?
- We must now ensure that the Council forms an opinion.
- Şimdi Konseyin bir görüş oluşturmasını sağlamalıyız.
- Especially in this day and age, everyone is of the opinion that military aviation should be given free rein.
- Özellikle günümüzde herkes askeri havacılığın serbest bırakılması gerektiği görüşündedir.
- The Committee on Budgets adopted its opinion unanimously while I was absent through illness.
- Bütçe Komisyonu, ben hastalık nedeniyle yokken görüşünü oybirliğiyle kabul etti.
- On behalf of our Group I introduced two amendments in plenary which reflect the opinions of our committee.
- Grubumuz adına genel kurulda komitemizin görüşlerini yansıtan iki değişiklik önergesi sundum.
- The European Parliament also issued its opinion in a resolution adopted on 16 May 2002.
- Avrupa Parlamentosu ayrıca 16 Mayıs 2002 tarihinde kabul ettiği bir kararla görüşünü açıklamıştır.
- New studies being carried out in several Member States would seem to confirm this opinion.
- Çeşitli Üye Devletlerde yürütülen yeni çalışmalar bu görüşü doğrular niteliktedir.
- That is the opinion of the Parliamentary committee.
- Parlamento komisyonunun görüşü de bu yöndedir.
- My group is also of the opinion that the Commission proposal is a very attractive one.
- Benim grubum da Komisyon önerisinin çok cazip olduğu görüşünde.
- The voluntary organisations must be given scope to express their opinions when world trade is discussed.
- Dünya ticareti tartışılırken gönüllü kuruluşlara görüşlerini ifade edebilecekleri bir alan tanınmalıdır.
- Equally, partners are entitled to have opinions of their own.
- Aynı şekilde, ortakların da kendi görüşlerine sahip olma hakları vardır.
- We are therefore proposing only a small number of changes to our opinion for submission to the Committee on Budgets.
- Bu nedenle Bütçe Komisyonuna sunulmak üzere görüşümüzde sadece az sayıda değişiklik öneriyoruz.
- That is the opinion of the Parliamentary committee.
- Parlamento komitesinin görüşü de bu yöndedir.
- The Commission submitted the accession conditions to you for your opinion.
- Komisyon, katılım koşullarını görüşünüze sunmuştur.
- Our opinion was thus dropped at the time.
- Bu nedenle o zamanki görüşümüzden vazgeçtik.
- It is possible to hold many opinions, both for and against the racism paragraph and freedom of expression.
- Irkçılık paragrafının ve ifade özgürlüğünün hem lehinde hem de aleyhinde birçok görüşe sahip olmak mümkündür.
- There are few differences between the opinion of the Committee on Legal Affairs and his report.
- Hukuk İşleri Komitesinin görüşü ile raporu arasında çok az fark vardır.
- That is the opinion of my colleagues who are responsible for this field in WTO relations.
- DTÖ ilişkilerinde bu alandan sorumlu olan meslektaşlarımın görüşü de bu yöndedir.
- It issued a favourable opinion.
- Olumlu bir görüş bildirmiştir.
- It recognises the need for a participatory process and grassroots opinion.
- Katılımcı bir sürece ve tabandan gelen görüşlere duyulan ihtiyacı kabul eder.
- It was on this basis that the Council gave its final opinion.
- Konsey nihai görüşünü bu temelde vermiştir.
- That is the idea behind the opinion of the Committee on Budgets.
- Bütçe Komitesi'nin görüşünün arkasındaki fikir budur.
- The Council does not have an opinion on the point raised by the honourable Member.
- Konsey'in Sayın Üye tarafından dile getirilen hususla ilgili bir görüşü bulunmamaktadır.
- We have different opinions as to how the laws should look.
- Yasaların nasıl olması gerektiği konusunda farklı görüşlerimiz var.
- It has become more focused in its opinions and it has to be further recognised.
- Görüşler daha odaklı hale geldi ve daha fazla tanınması gerekiyor.
- On the contrary, our opinion has an undoubtedly political character too.
- Aksine bizim görüşümüz şüphesiz siyasi bir karaktere de sahiptir.
- The Commission is always pleased to assist Members of Parliament in forming their opinions.
- Komisyon, Parlamento Üyelerine görüşlerini oluşturmalarında yardımcı olmaktan her zaman memnuniyet duyar.
- Therefore we must recognise that there are widely different opinions honestly held in this House.
- Bu nedenle bu Mecliste dürüstçe savunulan çok farklı görüşler olduğunu kabul etmeliyiz.
- However, our debates here today show that opinion remains very divided.
- Ancak bugün burada yaptığımız tartışmalar, görüşlerin hala çok bölünmüş olduğunu göstermektedir.
- I hope the Commission will also follow my opinion.
- Komisyon'un da benim görüşümü takip edeceğini umuyorum.
- We are both of the opinion that all the necessary ingredients are there.
- İkimiz de gerekli tüm unsurların mevcut olduğu görüşündeyiz.
- We in this House delivered an unambiguous opinion on it in 2001.
- Bu Mecliste 2001 yılında bu konuda net bir görüş bildirdik.
- Where are the wide criticisms of the SCF opinion?
- Gıda Bilimi Komitesi görüşüne yönelik geniş eleştiriler nerede?
- We have just heard what the draftsman of the opinion of the Committee on Fisheries has said.
- Balıkçılık Komitesi'nin görüşünü kaleme alan kişinin söylediklerini az önce dinledik.
- That is the main gist of the opinion of the Committee on Employment.
- İstihdam Komitesi'nin görüşünün ana özü budur.
- We wrangle about this over and over again, and I respect the different opinions that are held on the subject.
- Bu konuda tekrar tekrar tartışıyoruz ve bu konudaki farklı görüşlere saygı duyuyorum.
- Political freedom involves allowing the expression of opinions that we find disagreeable.
- Siyasi özgürlük, hoşumuza gitmeyen görüşlerin ifade edilmesine izin verilmesini de içerir.
- In its opinion, the Committee on Development and Cooperation has, quite rightly, highlighted this omission.
- Kalkınma ve İş birliği Komitesi görüşünde, haklı olarak, bu eksikliğin altını çizmiştir.
- To conclude, I can state that the opinions of the institutions on the aims of the proposed decision have converged.
- Sonuç olarak kurumların önerilen kararın amaçlarına ilişkin görüşlerinin yakınlaştığını söyleyebilirim.
- I have nothing, of course, against Mrs McKenna’s opinions, which are bound to differ from my own.
- Elbette Bayan McKenna'nın benimkinden farklı olması kaçınılmaz olan görüşlerine karşı değilim.
- Persons affected are of the opinion that a lot of things are being said here that are not materially justified.
- Etkilenen kişiler, burada maddi olarak haklı olmayan pek çok şeyin söylendiği görüşündedir.
- I will only make one suggestion at a time, and I would like to hear your opinion too.
- Her seferinde birer öneride bulunacağım ve sizin de görüşlerinizi duymak isterim.
- Parliament should also have given its opinion some time ago, but we always lag behind on these issues.
- Parlamento da görüşünü bir süre önce bildirmeliydi, ancak bu konularda her zaman geride kalıyoruz.
- From the outset, my opinion of the directive has been critical.
- En başından beri, yönerge hakkındaki görüşüm eleştirel olmuştur.
- My impression is that the proposed system for formulating opinions would be favourably received by the business world.
- Benim izlenimim, görüş oluşturmak için önerilen sistemin iş dünyası tarafından olumlu karşılanacağı yönündedir.
- This avoids any possibility of prejudicing the new Parliament's opinion of the new Commission.
- Böylece yeni Parlamento'nun yeni Komisyon hakkındaki görüşlerine halel gelme ihtimali ortadan kalkacaktır.
- Although it is not an opinion that I share, it is one that I respect.
- Bu, benim paylaştığım bir görüş olmasa da saygı duyduğum bir şeydir.
- I would welcome your opinion on this matter.
- Bu konudaki görüşlerinizi memnuniyetle karşılarım.
- That opinion exists, so why are you not taking it into account?
- Bu görüş var, peki neden bunu dikkate almıyorsunuz?
- I would like to express my appreciation to Parliament for the timely preparation of its opinion on this proposal.
- Bu teklife ilişkin görüşünü zamanında hazırladığı için Parlamento'ya takdirlerimi ifade etmek isterim.
- Therefore the Commission has no opinion on them.
- Bu nedenle Komisyonun bu konuda herhangi bir görüşü bulunmamaktadır.
- This time round, the Council has already made known to us its lack of interest in Parliament's opinion.
- Bu kez Konsey, Parlamento'nun görüşüne ilgi duymadığını bize zaten bildirmiştir.
- This differs from the opinion of President Prodi and of Parliament.
- Bu, Başkan Prodi'nin ve Parlamentonun görüşünden farklıdır.
- It is not the opinion of the Commission that the patent period needs to be amended.
- Komisyonun görüşü, patent süresinin değiştirilmesi gerektiği yönünde değildir.
- Nobody is indifferent to the public's opinion on enlargement.
- Hiç kimse halkın genişleme konusundaki görüşlerine kayıtsız değildir.
- That is just an opinion of this House rather than an explicit condition.
- Bu, açık bir koşuldan ziyade bu Meclisin bir görüşüdür.
- The discussions have been intensive, complex and have often provoked strong emotional reactions and divided opinions.
- Tartışmalar yoğun ve karmaşık olmuş, çoğu zaman güçlü duygusal tepkilere ve görüş ayrılıklarına yol açmıştır.
- The opinions now on the table at least show an awareness of the problem.
- Şu anda masada olan görüşler en azından sorunun farkında olunduğunu göstermektedir.
- The Commission will present further proposals on animal transport in the light of this opinion.
- Komisyon, bu görüş ışığında hayvan taşımacılığına ilişkin ilave teklifler sunacaktır.
- The opinion of the Committee on the Environment indicates some key areas.
- Çevre Komitesi'nin görüşü bazı kilit alanlara işaret etmektedir.
- I might add that the Legal Service's opinion says the same thing.
- Hukuk Servisi'nin görüşünün de aynı şeyi söylediğini ekleyebilirim.
- We have considered the opinions of experts of both sexes, the governments involved and non-governmental organisations.
- Her iki cinsiyetten uzmanların, ilgili hükûmetlerin ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini dikkate aldık.
- In January I said that you could be good hosts for the Convention, because you had not expressed your opinion.
- Ocak ayında Konvansiyon için iyi bir ev sahibi olabileceğinizi söylemiştim, çünkü görüşünüzü ifade etmemiştiniz.
- Parliament will soon issue an opinion, at first reading, on this important text.
- Parlamento yakında bu önemli metin hakkında ilk okumada bir görüş bildirecektir.
- Finally, radical decisions are sometimes mainly based on opinions presented by biologists.
- Son olarak, radikal kararlar bazen esas olarak biyologlar tarafından sunulan görüşlere dayanmaktadır.
- In its opinion, the Committee on Constitutional Affairs said YES to the establishment of a European Prosecutor.
- Anayasal İşler Komitesi görüşünde, bir Avrupa Savcısının kurulmasına EVET demiştir.
- Opinions will differ to a marked degree as regards the Guidelines.
- Kılavuz İlkeler konusunda görüşler belirgin ölçüde farklılık gösterecektir.
- I drafted an opinion once before, nine months ago.
- Daha önce bir kez, dokuz ay önce bir görüş hazırlamıştım.
- Does the Council consider that the decision reflects the opinion of the majority of European citizens?
- Konsey, kararın Avrupa vatandaşlarının çoğunluğunun görüşünü yansıttığını düşünüyor mu?
- He has no respect for human rights, minority rights, international law or international opinion.
- İnsan haklarına, azınlık haklarına, uluslararası hukuka ya da uluslararası görüşlere hiç saygısı yok.
- Let us wait before issuing an opinion in favour of one particular model in this extremely sensitive area.
- Bu son derece hassas alanda belirli bir model lehine görüş bildirmeden önce bekleyelim.
- From the outset my opinion of the directive has been critical.
- Başından beri yönerge hakkındaki görüşüm eleştirel olmuştur.
- However, Article 110 provides you with the possibility of drafting recommendations and submitting opinions.
- Bununla birlikte, 110. Madde size tavsiye taslakları hazırlama ve görüş bildirme imkanı sağlamaktadır.
- Each Member State had its own opinion on the matter.
- Her Üye Devletin konuyla ilgili kendi görüşü vardı.
- Opinions will differ to a marked degree as regards the Guidelines.
- Kılavuz İlkeler konusunda da görüşler belirgin ölçüde farklılık gösterecektir.
- When we consider terrorism, we find that opinions develop fast.
- Terörizmi ele aldığımızda, görüşlerin hızla geliştiğini görüyoruz.
- I turn to the Commission again for its opinion on the amendments.
- Değişikliklere ilişkin görüşünü almak üzere tekrar Komisyon'a dönüyorum.
- I fully share the strong opinions expressed on this issue in this House tonight.
- Bu gece bu Mecliste bu konuda ifade edilen güçlü görüşleri tamamen paylaşıyorum.
- Opinion differs widely on the means to achieve this, however.
- Ancak bunu başarmanın yolları konusunda görüşler büyük ölçüde farklılık göstermektedir.
- This is where two opinions clash.
- İşte burada iki görüş çatışıyor.
- Therefore we must recognise that there are widely different opinions honestly held in this House.
- Bu nedenle, bu Meclis'te dürüstçe savunulan çok farklı görüşler olduğunu kabul etmeliyiz.
- It is the speaker's opinion.
- Bu konuşmacının görüşüdür.
- I have heard it said on occasions that reality is obstinate and we cannot express our opinion on numbers.
- Zaman zaman gerçekliğin inatçı olduğunun ve rakamlar üzerinden görüş bildiremeyeceğimizin söylendiğini duydum.
- There the patent is granted when one expert has given their opinion.
- Orada bir uzman görüş bildirdiğinde patent veriliyor.
- It is our opinion that this should be adjusted in the Treaty of Accession.
- Bizim görüşümüze göre bu husus Katılım Antlaşması'nda düzenlenmelidir.
- We hope that Ecofin takes Parliament's opinion into consideration when it makes its decision.
- Ecofin'in kararını verirken Parlamento'nun görüşünü dikkate almasını umuyoruz.
- Does the Commission share this opinion and is it prepared to help give this shape?
- Komisyon bu görüşü paylaşıyor mu ve buna şekil verilmesine yardımcı olmaya hazır mı?
- However, that opinion is not as cast-iron or as tight as we would like to think it is.
- Ancak bu görüş, düşündüğümüz kadar sağlam ya da sıkı değil.
- There are still various different opinions in this House on the appropriate amount of aid for Iraq.
- Bu Mecliste Irak'a yapılacak yardımın uygun miktarı konusunda hala farklı görüşler bulunmaktadır.
- Opinions will differ to a marked degree as regards the Guidelines.
- Kılavuz İlkeler ile ilgili olarak görüşler belirgin ölçüde farklılık gösterecektir.
- Based on this principled opinion, setting a date prior to the start of the negotiations is very inconsistent.
- Bu ilkesel görüşe dayanarak, müzakerelerin başlamasından önce bir tarih belirlemek çok tutarsızdır.
- It has become more focused in its opinions and it has to be further recognised.
- Görüşlerinde daha odaklı hale gelmiştir ve bunun daha fazla tanınması gerekmektedir.
- I shall limit myself to the recommendations contained in my written opinion.
- Kendimi yazılı görüşümde yer alan tavsiyelerle sınırlandıracağım.
- Why did the Committee on Women's Rights and Equal Opportunities give its opinion specifically on this subject matter?
- Kadın Hakları ve Fırsat Eşitliği Komitesi neden özellikle bu konuda görüş bildirmiştir?
- It is the opinions of our citizens that are the basis for our work.
- Çalışmalarımızın temelini vatandaşlarımızın görüşleri oluşturmaktadır.
- We had a most productive discussion, during which our opinions and positions converged on numerous points.
- Görüş ve tutumlarımızın birçok noktada birleştiği çok verimli bir tartışma gerçekleştirdik.
- They have presented their opinions very well, and I thank them for this.
- Görüşlerini çok iyi bir şekilde ortaya koydular ve bunun için kendilerine teşekkür ediyorum.
- What is the Commission's opinion of the situation outlined above, and what will it do to remedy it?
- Yukarıda özetlenen durum hakkında Komisyon'un görüşü nedir ve bunu düzeltmek için ne yapacaktır?
- You will have noticed that I do not always have a high opinion of the functioning of the Council.
- Konsey'in işleyişi konusunda her zaman yüksek bir görüşe sahip olmadığımı fark etmişsinizdir.
- I have had the honour of drafting the relevant opinion of the Committee on Women's Rights.
- Kadın Hakları Komitesi'nin ilgili görüşünü hazırlama onuruna sahip oldum.
- Parliament's Legal Service will give us its opinion on this next week, and I hope that will help us somewhat.
- Parlamento Hukuk Servisi önümüzdeki hafta bize bu konudaki görüşünü bildirecek ve umarım bu bize biraz yardımcı olur.
- There are still various different opinions in this House on the appropriate amount of aid for Iraq.
- Bu Meclis'te Irak'a yapılacak yardımın uygun miktarı konusunda hala farklı görüşler bulunmaktadır.
- The opinion of the Commission remains the same as it was on the occasion of the last debate.
- Komisyon'un görüşü, son tartışma sırasında olduğu gibi aynı kalmaktadır.
- Let me, therefore, thank you for your proposals and your opinions.
- Bu nedenle teklifleriniz ve görüşleriniz için teşekkür etmeme izin verin.
- The Council does not have an opinion on the point raised by the honourable Member.
- Konseyin Sayın Üye tarafından dile getirilen hususla ilgili bir görüşü bulunmamaktadır.
- These differences of opinion and interpretation must be taken into account.
- Bu görüş ve yorum farklılıkları dikkate alınmalıdır.
- Unfortunately, our Environment Ministers do not share our opinion.
- Ne yazık ki Çevre Bakanlarımız bu görüşümüzü paylaşmıyor.
- The Commission has therefore sent a recent opinion to the Greek authorities.
- Komisyon bu nedenle Yunan makamlarına yeni bir görüş göndermiştir.
- We wish to have your opinion on this communication and, in particular, the objectives proposed.
- Bu bildirim ve özellikle de önerilen hedefler hakkında görüşlerinizi almak istiyoruz.
- You know everything by definition, so you already know the opinion of the Industry Committee.
- Tanım gereği her şeyi biliyorsunuz, dolayısıyla Endüstri Komitesi'nin görüşünü zaten biliyorsunuz.
- In addition, I do not believe that paragraph 10 fully reflects the opinion of the Court of Auditors in 1997.
- Ayrıca, 10. paragrafın Sayıştay'ın 1997 yılındaki görüşünü tam olarak yansıttığına inanmıyorum.
- Your answer simply referred me to the Commission's opinion on the IGC.
- Cevabınız beni sadece Komisyon'un HAK ile ilgili görüşüne yönlendirdi.
- I agree with the opinions expressed by the President-in-Office of the Council.
- Konsey Dönem Başkanı tarafından ifade edilen görüşlere katılıyorum.
- As would seem logical, I informed you about the Commission's legal opinion in my reply.
- Mantıklı görüneceği üzere, cevabımda Komisyon'un yasal görüşü hakkında sizi bilgilendirdim.
- Political freedom involves allowing the expression of opinions that we find disagreeable.
- Siyasi özgürlük, hoşumuza gitmeyen görüşlerin ifade edilmesine izin verilmesini içerir.
- What we must do is respect the opinions of others.
- Yapmamız gereken başkalarının görüşlerine saygı duymaktır.
- The Council is consulting us and Parliament is giving its opinion.
- Konsey bize danışıyor ve Parlamento da görüşünü bildiriyor.
- Although there are different opinions on this communication, I believe we can strike a balance.
- Bu iletişim konusunda farklı görüşler olsa da, bir denge kurabileceğimize inanıyorum.
- Our group does not share the opinion that the Treaty of Nice was an absolute condition for enlargement.
- Grubumuz Nice Antlaşmasının genişleme için mutlak bir koşul olduğu görüşünü paylaşmamaktadır.
- As you know, there is a division of opinion as to how this specific article should be translated.
- Bildiğiniz üzere, bu maddenin nasıl tercüme edilmesi gerektiği konusunda görüş ayrılıkları bulunmaktadır.
- Nobody is indifferent to the public's opinion on enlargement.
- Hiç kimse kamuoyunun genişleme konusundaki görüşlerine kayıtsız değildir.
- I intend to abide by the opinion of the Legal Affairs Committee.
- Hukuk İşleri Komitesi'nin görüşüne uymak niyetindeyim.
- But opinion differs as to the solution.
- Ancak çözüm konusunda görüşler farklılık göstermektedir.
- In its opinion, the Committee on Legal Affairs and the Internal Market also made a number of comments.
- Hukuk İşleri ve İç Pazar Komitesi de görüşünde bir dizi yorumda bulunmuştur.
- It is true that the Internet offers a public platform for everyone to express opinions.
- İnternetin herkesin görüşlerini ifade edebilmesi için kamuya açık bir platform sunduğu doğrudur.
- Opinions can differ about whether the US and Israel did the right thing in staying away.
- ABD ve İsrail'in uzak durarak doğru şeyi yapıp yapmadıkları konusunda görüşler farklı olabilir.
- It is not, therefore, a matter on which the Council can give its opinion.
- Dolayısıyla bu, Konsey'in görüş bildirebileceği bir konu değildir.
- That is what I explain in the minority opinion appended to the Duff Report.
- Duff Raporu'na ekli azınlık görüşünde açıkladığım şey budur.
- Our group does not share the opinion that the Treaty of Nice was an absolute condition for enlargement.
- Grubumuz Nice Antlaşması'nın genişleme için mutlak bir koşul olduğu görüşünü paylaşmamaktadır.
- There are other very legitimate opinions in the Group of the United European Left.
- Birleşik Avrupa Solu Grubu'nda çok meşru başka görüşler de var.
- I would in addition like to express my opinion on the package as a whole.
- Ayrıca paketin bütününe ilişkin görüşlerimi de ifade etmek isterim.
- They are also based on the opinion of the Scientific Committee.
- Ayrıca Bilimsel Komite'nin görüşüne de dayanıyorlar.
- We share the opinion of the Convention's working group on this.
- Bu konuda Konvansiyonun çalışma grubunun görüşünü paylaşıyoruz.
- Your Parliament, in requesting the Commission to give its opinion, wanted to take stock of this debate.
- Parlamentonuz, Komisyondan görüş bildirmesini talep ederek bu tartışmayı değerlendirmek istemiştir.
- This opinion seems to be shared by few in Parliament.
- Bu görüş Parlamento'da çok az kişi tarafından paylaşılıyor gibi görünüyor.
- That is the Commission's opinion too.
- Komisyonun görüşü de bu yöndedir.
- That is the idea behind the opinion of the Committee on Budgets.
- Bütçe Komitesi'nin görüşünün arkasında yatan fikir de budur.
- It is, therefore, opinions which you have punished and not actions.
- Bu nedenle cezalandırdığınız eylemler değil, görüşlerdir.
- In such an area, citizens must enjoy the right to freely express their opinions and to assemble in a peaceful manner.
- Böyle bir alanda vatandaşlar görüşlerini özgürce ifade etme ve barışçıl bir şekilde toplanma hakkından yararlanmalıdır.
- When we have received it, we will produce a letter giving a reasoned opinion.
- Bize ulaştığında gerekçeli bir görüş bildiren bir mektup hazırlayacağız.
- I would therefore like to back up the Commission in this opinion.
- Bu nedenle Komisyon'u bu görüşünde desteklemek istiyorum.
- I speak in my capacity as draftsman of the opinion on the European Climate Change Programme.
- Avrupa İklim Değişikliği Programına ilişkin görüşün hazırlayıcısı sıfatıyla konuşuyorum.
- It is our opinions on methods for combating terrorism which perhaps differ.
- Terörizmle mücadele yöntemlerine ilişkin görüşlerimiz belki de farklıdır.
- I would like to hear the opinion of the proposing group.
- Teklif veren grubun görüşlerini duymak isterim.
- Opinions can differ when it comes to the ecopoints.
- Eko-noktalar söz konusu olduğunda görüşler farklılık gösterebilir.
- This does not, however, mean that Parliament has changed its opinion about this.
- Ancak bu, Parlamentonun bu konudaki görüşünü değiştirdiği anlamına gelmemektedir.
- I strongly believe that Parliament should endorse the opinion of the report before it.
- Parlamentonun, önündeki raporun görüşünü onaylaması gerektiğine kuvvetle inanıyorum.
- This is the opinion of the Committee on Employment and Social Affairs.
- Bu, İstihdam ve Sosyal İşler Komitesi'nin görüşüdür.
- The Council is required to consult Parliament and take its opinions on foreign policy into consideration.
- Konsey'in dış politika konusunda Parlamento'ya danışması ve Parlamento'nun görüşlerini dikkate alması gerekmektedir.
- The matter before us is thus Parliament's opinion on the adoption of this regulation.
- Dolayısıyla önümüzde duran konu, Parlamento'nun bu düzenlemenin kabul edilmesine ilişkin görüşüdür.
- There are two different opinions on this in our group.
- Grubumuzda bu konuda iki farklı görüş var.
- The political dialogue traditionally involves an exchange of opinions about development in the two regions.
- Siyasi diyalog geleneksel olarak iki bölgedeki kalkınmaya ilişkin görüş alışverişini içerir.
- My group is also of the opinion that the Commission proposal is a very attractive one.
- Grubum ayrıca Komisyon teklifinin çok cazip olduğu görüşündedir.
- Consequently, decisions must take into account the opinions of employee representatives.
- Sonuç olarak, kararlar çalışan temsilcilerinin görüşlerini dikkate almalıdır.
- Not a different opinion, a further scientific analysis.
- Farklı bir görüş değil, ileri bir bilimsel inceleme.
- Not a different opinion, a further scientific analysis.
- Farklı bir görüş değil, daha ileri bir bilimsel analiz.
- Their opinions differ from mine.
- Onların görüşleri benimkinden farklıdır.
- I had a contrary opinion to the plan.
- Plana karşıt bir görüşüm vardı.
- I think his opinion is very important.
- Bence onun görüşü çok önemli.
- On the other hand, he had a different opinion.
- Diğer taraftan, onun başka bir görüşü vardı.
- That's just a personal opinion.
- O sadece kişisel bir görüş.
- Her opinion is worthless.
- Onun görüşü değersiz.
- What a ridiculous opinion that is!
- Bu ne saçma bir görüş!
- We want a second opinion.
- İkinci bir görüş istiyoruz.
- Tom often rings the radio station to give his opinion on the talk-back segment.
- Tom sık sık radyo istasyonunu arayarak tartışma bölümünde görüşlerini bildirir.
- We have different opinions.
- Farklı görüşlerimiz var.
- Whether something is a good idea or not is a matter of opinion.
- Bir şeyin iyi bir fikir olup olmadığı bir görüş meselesidir.
- Tom and Mary have very different opinions.
- Tom ve Mary'nin çok farklı görüşleri var.
- Might I express my opinion?
- Görüşümü ifade edebilir miyim?
- We need facts, not opinions.
- Görüşlere değil, gerçeklere ihtiyacımız var.
- Tom does not respect Mary's opinion.
- Tom, Mary'nin görüşüne saygı duymaz.
- Why would your opinion be more important than mine?
- Senin görüşün benimkinden niye daha önemli olsun ki?
- Everyone is entitled to his own opinion.
- Herkesin kendi görüşüne sahip olma hakkı vardır.
- I respect your opinion.
- Görüşüne saygı duyuyorum.
- Their opinion matters little.
- Onların görüşü biraz önemlidir.
- My opinion is the same as yours.
- Benim görüşüm sizinki ile aynı.
- My opinion differs from most of the other students in my class.
- Benim görüşüm sınıftaki diğer öğrencilerin çoğundan farklı.
- Is that a personal opinion?
- O kişisel bir görüş mü?
- I agree with your opinion.
- Ben senin görüşüne katılıyorum.
- He made a speech that supported my opinions.
- Benim görüşlerimi destekleyen bir konuşma yaptı.
- Each of these students has his or her own opinion.
- Bu öğrencilerin her birinin kendi görüşü var.
- I eagerly await hearing your opinion on this subject.
- Ben heyecanla bu konuyla ilgili görüşünü işitmeyi bekliyorum.
- Tom has an opinion on everything.
- Tom'un her şeyde bir görüşü vardır.
- The author states his opinion supporting it with academic research.
- Yazar görüşünü akademik araştırmalarla destekleyerek belirtiyor.
- The chairperson should consider the minority opinion.
- Başkan azınlık görüşünü düşünmeli.
- Everyone has their own opinion.
- Herkesin kendi görüşü var.
- I have an opinion.
- Bir görüşüm var.
- We have the same opinion.
- Benzer görüşe sahibiz.
- I want your opinion.
- Ben senin görüşünü istiyorum.
- His opinion will probably be accepted.
- Onun görüşü muhtemelen kabul edilecektir.
- I wanted a second opinion.
- İkinci bir görüş istedim.
- Ladies and gentlemen, I would like you to listen to my opinion.
- Baylar bayanlar, görüşüme kulak vermenizi istiyorum.
- We trust Tom's opinion.
- Biz Tom'un görüşüne güveniriz.
- I value their opinions.
- Ben onların görüşlerine değer veririm.
- This is my opinion, not yours.
- Bu benim görüşüm, senin değil.
- I find her opinions odd but interesting.
- Onun görüşlerini tuhaf ama ilginç buluyorum.
- We now request your opinion in the above-referenced matter.
- Yukarıda belirtilen hususlarda acil görüşünüzü talep ediyoruz.
- There is not much difference between the two opinions.
- İki görüş arasında pek bir fark yoktur.
- His opinion is in conflict with mine.
- Onun görüşü benimkiyle çelişiyor.
- Can I have a private opinion?
- Özel bir görüş alabilir miyim?
- The team shares the opinion of their captain.
- Takım, kaptanlarının görüşünü paylaşıyor.
- We have conflicting opinions on the matter.
- Konuyla ilgili çelişkili görüşlerimiz var.
- My opinion is different from yours.
- Benim görüşüm sizinkinden farklı.
- Tom asked for our opinions.
- Tom görüşlerimizi sordu.
- Opinion is divided on this point.
- Görüşler bu noktada bölünmüş durumda.
- Now, what is your opinion?
- Görüşün nedir şimdi?
- I respect everybody's opinion.
- Herkesin görüşüne saygı duyarım.
- My opinion really doesn't matter.
- Benim görüşüm gerçekten önemli değil.
- Let's hear your opinion.
- Senin görüşünü dinleyelim.
- My opinion is similar to yours.
- Benim görüşüm seninkine benzer.
- He persists in his opinion.
- Görüşünde ısrar ediyor.
- Tom values our opinions.
- Tom görüşlerimize değer verir.
- If two men always have the same opinion, one of them is unnecessary.
- İki insan her zaman aynı görüşe sahipse, bunlardan biri gereksizdir.
- His opinion is different from mine.
- Onun görüşü benimkinden farklı.
- I want a second opinion.
- İkinci bir görüş istiyorum.
- His opinions carry weight.
- Görüşlerinin bir ağırlığı var.
- Each of their opinions has both good points and bad points.
- Her birinin görüşünün hem iyi hem de kötü yanları var.
- I agree with that opinion.
- Ben o görüşe katılıyorum.
- My opinion differs from most of the other students in my class.
- Benim görüşüm sınıfımdaki diğer öğrencilerin çoğundan farklıdır.
- She is flexible in her opinions.
- O görüşlerinde esnektir.
- He did not give his opinion on that question.
- Bu soru hakkında görüş bildirmedi.
- Tom has a different opinion.
- Tom'un farklı bir görüşü var.
- Does their opinion matter?
- Onların görüşü önemli mi?
- Are you asking my opinion?
- Görüşümü soruyor musun?
- His opinions are variable.
- Onun görüşleri değişkendir.
- We value your opinion.
- Biz senin görüşüne değer veriyoruz.
- He submitted his written opinion.
- O, yazılı görüşünü teslim etti.
- Do you have an opinion on this issue?
- Bu konuyla ilgili bir görüşünüz var mı?
- Her opinion was not accepted.
- Onun görüşü kabul edilmedi.
- He isn't the only one with this opinion.
- Bu görüşte olan tek kişi o değil.
- Our opinions are quite different.
- Bizim görüşlerimiz oldukça farklı.
- Beauty is a matter of opinion but ugliness is universal.
- Güzellik bir görüş meselesidir ama çirkinlik evrenseldir.
- Tom won't change his opinion.
- Tom görüşünü değiştirmeyecek.
- I need your opinions.
- Görüşlerine ihtiyacım var.
- We should think much of the opinion of the minority.
- Azınlığın görüşünü çok düşünmeliyiz.
- It was the general opinion.
- Bu genel görüştü.
- What is your opinion on the matter?
- Konu hakkındaki görüşün ne?
- Tom and I have the same opinion.
- Tom ve ben aynı görüşteyiz.
- I am of the opinion that he will not accept the proposal.
- Teklifi kabul etmeyeceği görüşündeyim.
- Tom asked Mary what her opinion was.
- Tom Mary'ye görüşünün ne olduğunu sordu.
- Mary asked for Tom's opinion.
- Mary Tom'un görüşünü sordu.
- He made a speech in which he supported my opinion.
- Benim görüşlerimi destekleyen bir konuşma yaptı.
- We're not of this opinion.
- Bu görüşte değiliz.
- This is his opinion.
- Bu onun görüşü.
- I'd like a second opinion.
- İkinci bir görüş istiyorum.
- You asked for my opinion.
- Benim görüşümü sordun.
- I agree with his opinion.
- Onun görüşüne katılıyorum.
- What's your opinion on basic income?
- Temel gelir hakkındaki görüşünüz nedir?
- Let us hear your opinion.
- Senin görüşünü öğrenelim.
- It was the general opinion.
- Genel görüş buydu.
- We're not of this opinion.
- Biz bu görüşte değiliz.
- My brother-in-law was of a different opinion.
- Kayınbiraderim farklı bir görüşteydi.
- What's your opinion on this translation?
- Bu çeviri üzerine görüşünüz nedir?
- Everyone expresses his opinion.
- Herkes kendi görüşünü ifade eder.
- From my personal point of view, his opinion is right.
- Benim kişisel bakış açıma göre, onun görüşü doğru.
- He submitted his written opinion.
- Yazılı görüşünü sundu.
- Tom asked for Mary's opinion.
- Tom, Mary'nin görüşünü sordu.
- Tom isn't alone in this opinion.
- Tom bu görüşte yalnız değil.
- Tom doesn't respect Mary's opinion.
- Tom, Mary'nin görüşüne saygı duymaz.
- He objected to the opinion of his manager.
- Müdürünün görüşüne itiraz etti.
- From my personal point of view, his opinion is right.
- Benim kişisel bakış açıma göre onun görüşü doğru.
- My opinion is exactly the opposite of yours.
- Benim görüşüm sizinkinin tam tersi.
- His opinion is free from prejudice.
- Onun görüşü önyargısızdır.
- I have my own opinions concerning politics and religion.
- Siyaset ve din hakkında benim kendi görüşlerim var.
- I already know what my opinions are.
- Görüşlerimin ne olduğunu zaten biliyorum.
- Let's get a second opinion.
- İkinci bir görüş alalım.
- He voiced his opinion in a letter to the Newsweek magazine.
- Newsweek dergisine gönderdiği bir mektupta görüşünü dile getirdi.
- Jim persists in his opinion.
- Jim, kendi görüşünde ısrar ediyor.
- His opinion is quite different from ours.
- Onun görüşü bizimkinden oldukça farklı.
- On the other hand, he had a different opinion.
- Öte yandan, onun farklı bir görüşü vardı.
- I want to know your opinion.
- Senin görüşünü öğrenmek istiyorum.
- My opinion is the same as theirs.
- Benim görüşüm onlarınkiyle aynı.
- My opinion differs from his.
- Benim görüşüm onunkinden farklı.
- I'd like to get a second opinion.
- İkinci bir görüş almak istiyorum.
- You should express your opinion.
- Görüşünü ifade etmelisin.
- His opinions are worthless.
- Onun görüşleri değersizdir.
- I admire people who express their opinions frankly.
- Ben görüşlerini dürüstçe ifade eden insanlara hayranım.
- Why are you asking me for my opinion?
- Neden bana görüşümü soruyorsun?
- Not all Americans shared Wilson's opinion.
- Tüm Amerikalılar Wilson'ın görüşlerini paylaşmıyordu.
- I heard various opinions.
- Çeşitli görüşler duydum.
- Do you want a second opinion?
- İkinci bir görüş ister misin?
- Maybe this opinion is correct.
- Belki de bu görüş doğrudur.
- I agree with this opinion.
- Ben bu görüşe katılıyorum.
- I share your opinion.
- Senin görüşünü paylaşıyorum.
- These are completely different opinions.
- Bunlar tamamen farklı görüşler.
- Is this a fact or an opinion?
- Bu bir gerçek mi yoksa bir görüş mü?
- My opinion differs from hers.
- Benim görüşüm onunkinden farklı.
- There are merits and demerits to both your opinions so I'm not going to decide right away which to support.
- Her iki görüşünüzün de iyi ve kötü yanları var, bu yüzden hangisini destekleyeceğime hemen karar vermeyeceğim.
- You may be right, but we have a slightly different opinion.
- Haklı olabilirsiniz, ama bizim biraz farklı bir görüşümüz var.
- Is that your professional opinion?
- Bu senin profesyonel görüşün mü?
- Don't you have an opinion?
- Bir görüşün yok mu?
- Is that a personal opinion?
- Şahsi bir görüş mü?
- We just want a second opinion.
- Sadece ikinci bir görüş istiyoruz.
- My opinions are similar to his.
- Benim görüşlerim onunkilere benziyor.
- Thanks for your opinion.
- Görüşün için teşekkürler.
- Tom has a right to his own opinion.
- Tom'un kendi görüşüne sahip olma hakkı var.
- That's my opinion.
- Bu benim görüşüm.
- His opinion was not accepted.
- Onun görüşü kabul edilmedi.
- Opinions are more divided in Boston.
- Boston'da görüşler daha bölünmüş durumda.
- I think his opinion is important.
- Onun görüşünün önemli olduğunu düşünüyorum.
- My opinion is entirely different from yours.
- Benim görüşüm seninkinden tamamen farklı.
- In that respect, my opinion differs from yours.
- O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.
- Do you want a second opinion?
- İkinci bir görüş istiyor musun?
- Could you share your honest opinion on this issue?
- Bu konudaki dürüst görüşünü paylaşır mısın?
- My opinion is entirely different from yours.
- Benim görüşüm sizinkinden tamamen farklı.
- Can I get a second opinion?
- İkinci bir görüş alabilir miyim?
- We now request your opinion in the above-referenced matter.
- Yukarıda belirtilen konuda görüşlerinizi talep ediyoruz.
- Let's see how the candidate's bigoted opinions will affect the outcome of the election.
- Bakalım adayın bağnaz görüşleri seçimin sonucunu nasıl etkileyecek.
- His opinion was unimportant.
- Onun görüşü önemsizdi.
- Maybe this opinion is correct.
- Belki bu görüş doğrudur.
- He expressed his opinion in a few words.
- Birkaç kelime ile görüşünü ifade etti.
- Everyone attacked my opinion.
- Herkes benim görüşüme saldırdı.
- I wanted your opinion.
- Senin görüşünü istedim.
- In that respect, my opinion differs from yours.
- Bu açıdan benim görüşüm sizinkinden farklı.
- Unfortunately, I don't share your opinion.
- Ne yazık ki, senin görüşünü paylaşmıyorum.
- He voiced his opinion in a letter to the Newsweek magazine.
- Newsweek dergisine bir mektup yazarak görüşlerini dile getirdi.
- Is your opinion still the same?
- Senin görüşün hala aynı mı?
- That's the opinion of a dilettante.
- Bu bir amatörün görüşü.
- His opinions infuriate me.
- Onun görüşleri beni kızdırıyor.
- I am not alone in this opinion.
- Bu görüşte yalnız değilim.
- What's your opinion about the linguistic policy of the European Union?
- Avrupa Birliği'nin dil politikası hakkındaki görüşün nedir?
- This is my opinion.
- Bu benim görüşüm.
- What's your real opinion?
- Senin gerçek görüşün ne?
- This is my opinion, not his.
- Bu benim görüşüm, onun değil.
- Listen to his candid opinion.
- Onun samimi görüşünü dinle.
- What's your opinion on this translation?
- Bu çeviri hakkındaki görüşünüz nedir?
- I'd like to get another opinion.
- Başka bir görüş almak istiyorum.
- Each student has expressed his opinion.
- Her bir öğrenci görüşünü ifade etti.
- What is your opinion on the Japanese education system?
- Japon eğitim sistemi hakkındaki görüşünüz nedir?
- Tom has a strong opinion on this subject.
- Tom'un bu konuda güçlü bir görüşü var.
- He made a speech that supported my opinions.
- O benim görüşlerimi destekleyen bir konuşma yaptı.
- My opinion is a little different from yours.
- Benim görüşüm sizinkinden biraz farklı.
- Also, could you please contact me if you would like to present your opinion on any of the topics listed?
- Ayrıca, listelenen konulardan herhangi biri hakkında görüşlerinizi sunmak isterseniz lütfen benimle iletişime geçebilir misiniz?
- What's your opinion about war?
- Savaş hakkında görüşünüz nedir?
- His opinion didn't matter.
- Onun görüşü önemli değildi.
- He always values his wife's opinions.
- O, her zaman karısının görüşlerine değer verir.
- The chairperson should consider the minority opinion.
- Başkan azınlığın görüşünü dikkate almalı.
- Tom has changed his opinion.
- Tom görüşünü değiştirdi.
- I agree with the opinion that real estate is overpriced.
- Gayrimenkulün aşırı pahalı olduğu görüşüne katılıyorum.
- I want your opinion, too.
- Ben de senin görüşünü istiyorum.
- Some object to his opinion.
- Bazıları onun görüşüne karşı çıkıyor.
- Is that your professional opinion?
- O senin profesyonel görüşün mü?
- We should think much of the opinion of the minority.
- Azınlığın görüşlerine çok önem vermeliyiz.
- He was criticized for voicing such a controversial opinion.
- Böyle tartışmalı bir görüşü dile getirdiği için eleştirildi.
- With regard to the problem, they have another opinion.
- Sorunla ilgili olarak, onların başka bir görüşü var.
- Tom probably won't change his opinion.
- Tom muhtemelen görüşünü değiştirmeyecek.
- Only your opinions matter.
- Sadece senin görüşlerin önemli.
- I don't understand why she is opposed to my opinion.
- Neden benim görüşüme karşı olduğunu anlamıyorum.
- In my opinion, Twitter bird is the most evil bird in our world.
- Kendi görüşüme göre, Twitter kuşu dünyamızdaki en kötü kuştur.
- I had a contrary opinion to the plan.
- Plana aykırı bir görüşüm vardı.
- His opinion is free from prejudice.
- Görüşleri önyargıdan uzak.
- I already know what your opinion is.
- Senin görüşünün ne olduğunu zaten biliyorum.
- The staff exchanged frank opinions in the meeting.
- Personel toplantıda samimi bir görüş alışverişinde bulunmuştur.
- They are entirely contrasting opinions.
- Bunlar tamamen zıt görüşler.
- They asked for my opinion.
- Onlar benim görüşümü istediler.
- Tom and Mary have the same opinion.
- Tom ve Mary aynı görüşe sahipler.
- It's not a secret that Tom's opinion is different than yours.
- Tom'un görüşünün seninkilerden farklı olduğu bir sır değil.
- Opinions are more divided in Boston.
- Görüşler Boston'da daha çok bölünmüştür.
- Do Tom and Mary have the same opinion?
- Tom ve Mary aynı görüşe mi sahipler?
- I have a different opinion on that subject.
- O konuda farklı bir görüşüm var.
- Your opinion is worthless.
- Senin görüşün değersiz.
- Opinions vary from person to person.
- Görüşler kişiden kişiye değişir.
- That obliges me to change my opinion.
- O, benim görüşümü değiştirmeye zorluyor.
- That's just a personal opinion.
- Bu sadece kişisel bir görüş.
Show More (509)
|