|
- What do we do with Islamic preachers who preach hatred and violence?
- Nefret ve şiddet vaaz eden İslami vaizleri ne yapacağız?
- What do we do with Islamic preachers who preach hatred and violence?
- Nefret ve şiddet vaaz eden İslami vaizlere ne yapacağız?
- Randolph used her position as preacher to effect social change.
- Randolph vaiz olarak konumunu sosyal değişimi etkilemek için kullandı.
- Randolph used her position as preacher to effect social change.
- Randolph vaiz olarak konumunu sosyal değişimi etkilemek amacıyla kullandı.
- Randolph used her position as preacher to effect social change.
- Randolph, sosyal değişimi etkilemek için vaiz mevkiini kullandı.
- I hate being a preacher's son.
- Bir vaizin oğlu olmaktan nefret ediyorum.
- The preacher gave a beautiful sermon.
- Vaiz güzel bir vaaz verdi.
- I, the Preacher, was king over Israel in Jerusalem.
- Ben, Vaiz, Kudüs'te İsrail'in kralıydım.
- She listened to the young preacher's sermon.
- Genç vaizin vaazını dinledi.
- My father was a preacher.
- Babam bir vaizdi.
- The preacher gave a beautiful sermon.
- Vaiz çok güzel bir vaaz verdi.
- Tom fell in love with the preacher's daughter.
- Tom vaizin kızına aşık oldu.
- Vanity of vanities, saith the Preacher, vanity of vanities; all is vanity.
- Kibirlerin kibri, der Vaiz, kibirlerin kibri; her şey kibirdir.
- Tom became a preacher.
- Tom bir vaiz oldu.
- Bob became a preacher.
- Bob vaiz oldu.
- Tom is a preacher, isn't he?
- Tom bir vaiz, değil mi?
- Tom is a preacher.
- Tom bir vaiz.
- Bob became a preacher.
- Bob, bir vaiz oldu.
- Tom's father was a preacher.
- Tom'un babası bir vaizdi.
- I'm a preacher.
- Ben bir vaizim.
- She listened to the young preacher's sermon.
- O, genç vaizin vaazını dinledi.
Show More (18)
|
