preen - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
preen çeki düzen vermek v.
  • She spent hours preening herself before the big event.
  • Büyük etkinlik öncesi kendine çeki düzen vermek için saatler harcadı.
Show More (-2)
preen (tüylerini) gagasıyla düzeltip temizlemek v.
  • The bird preened its feathers to maintain their shine and smoothness.
  • Kuş, parlaklığını ve pürüzsüzlüğünü korumak için gagasıyla tüylerini düzeltti.
Show More (-2)
preen böbürlenmek v.
  • He couldn't help but preen after receiving a compliment from his boss.
  • Patronundan iltifat aldıktan sonra kendini tutamayarak böbürlendi.
Show More (-2)