Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
registre de position de caractère
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
prevaricate
kaçamak cevaplar vermek
v.
The politician's tendency to
prevaricate
during interviews raised suspicions about him.
Politikacının röportajlar sırasında
kaçamak cevaplar verme
huyu hakkındaki şüpheleri artırdı.
Show More (-2)
2
prevaricate
ertelemek
v.
If we
prevaricate
and postpone this issue, the Council can continue to hide behind its inaction.
Eğer bu konuyu geçiştirir ve
ertelersek
Konsey eylemsizliğinin arkasına saklanmaya devam edebilir.
Show More (-2)