property - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
property mülk n.
  • They also have problems in connection with their property in Kosovo and with asserting ownership of that property.
  • Ayrıca Kosova'daki mülkleri ve bu mülklerin sahipliğini iddia etme konusunda da sorunlar yaşamaktadırlar.
  • Violence against property and people must cease and the hostages released.
  • Mülke ve insanlara yönelik şiddet sona ermeli ve rehineler serbest bırakılmalıdır.
  • Terrorism, killing, robbery and the destruction of property are to be forbidden, Well, they are already forbidden.
  • Terörizm, öldürme, soygun ve mülke zarar verme yasaklanmalıdır ki Zaten bunlar yasaklanmıştır.
Show More (53)
property mülkiyet n.
  • Capitalism has applied the concepts of property and commercialisation to life and to natural heritage.
  • Kapitalizm, mülkiyet ve ticarileştirme kavramlarını hayata ve doğal mirasa uygulamıştır.
  • The damage to property alone amounts to over EUR 3 billion.
  • Sadece mülkiyete verilen zarar 3 milyar Avro'nun üzerindedir.
  • The necessary decisions will be made in terms of property, premises, etc.
  • Mülkiyet, tesisler vs. açısından gerekli kararlar alınacaktır.
Show More (8)
property arazi n.
  • I saw kids trespassing on my property.
  • Çocukların arazime izinsiz girdiklerini gördüm.
  • That tree is on Tom's property.
  • O ağaç Tom'un arazisinin üzerinde.
  • The property was almost completely overgrown with wild blackberry bushes.
  • Arazi neredeyse tamamen yabani böğürtlen çalılarla kaplanmıştı.
Show More (7)
property mal n.
  • They give everything away, all their worldly goods, their property and their hopes.
  • Her şeylerini, tüm dünyalıklarını, mallarını ve umutlarını verirler.
  • Some men treat women like property.
  • Bazı erkekler kadınlara mal gibi davranır.
  • Some men treat women like property.
  • Bazı erkekler kadınlara mal gibi davranıyor.
Show More (4)
property varlık n.
  • The family property was distributed among the relatives.
  • Ailenin mal varlığı akrabalar arasında dağıtıldı.
  • He left all his property to his wife in his will.
  • Vasiyetinde tüm mal varlığını karısına bıraktı.
  • She defrauded me of my property.
  • O, benim mal varlığımı elimden aldı.
Show More (3)
property servet n.
  • The property left him by his father enables him to live in comfort.
  • Babası tarafından ona bırakılan servet onun rahat bir şekilde yaşamasını sağlar.
  • All the property will go to his daughter.
  • Tüm servet, onun kızına gidecek.
  • Edward inherited his uncle's property.
  • Edward amcasının servetini miras olarak aldı.
Show More (1)
property özellik n.
  • Moisturizers with aloe vera have excellent soothing properties.
  • Aloe vera içeren nemlendiricilerin, mükemmel yatıştırıcı özellikleri vardır.
  • Superconductivity is a physical property.
  • Süperiletkenlik fiziksel bir özelliktir.
Show More (-1)
property emlak n.
  • The property prices are expected to rise any day.
  • Emlak fiyatlarının her an yükselmesi bekleniyor.
  • I want to purchase property in Boston.
  • Boston'da emlak satın almak istiyorum.
Show More (-1)
property mal mülk n.
  • Tom sold all his property.
  • Tom bütün malını mülkünü sattı.
  • I've never owned property in Boston.
  • Boston'da malım mülküm hiç olmadı.
Show More (-1)