relieve - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
relieve rahatlatmak v.
  • This medicine will relieve the pain.
  • Bu ilaç acıyı rahatlatacaktır.
  • Remain at your post until relieved.
  • Rahatlayıncaya kadar yerinde kal.
  • I've been sent to relieve you.
  • Seni rahatlatmak için gönderildim.
Show More (9)
relieve dindirmek v.
  • This ointment can help relieve your pain.
  • Bu merhemin acınızı dindirmeye yardımı olabilir.
  • This is about relieving the real suffering that is pervading the Moluccas.
  • Bu, Moluccas'ı saran gerçek acıyı dindirmekle ilgilidir.
  • We in the European Union must try to relieve the misery and ease the suffering.
  • Avrupa Birliği'nde bizler sefaleti dindirmeye ve acıları hafifletmeye çalışmalıyız.
Show More (8)
relieve hafifletmek v.
  • This software should relieve the bottleneck we are experiencing.
  • Bu yazılım yaşamakta olduğumuz darboğazı hafifletecektir.
  • Acupuncture can help relieve back pain.
  • Akupunktur sırt ağrısını hafifletmeye yardımcı olabilir.
  • Do you have anything to relieve a headache?
  • Baş ağrısını hafifletecek bir şeyin var mı?
Show More (6)
relieve (yükü/külfeti) azaltmak v.
  • Listening to music can be a powerful way of relieving stress.
  • Müzik dinlemek stresi azaltmanın etkili bir yolu olabilir.
  • Lemon balm is a longstanding medicinal plant used to help relieve stress and ward off insects!
  • Limon otu, stresi azaltmak ve böcekleri uzaklaştırmak için kullanılan uzun süreli bir şifalı bitkidir!
  • When you're about to have exams, lifting weights really does relieve stress, and it's also good for your mind and body.
  • Sınavlara girmek üzereyken, ağırlık kaldırmak gerçekten stresi azaltıyor ve aynı zamanda zihniniz ve vücudunuz için de iyi.
Show More (0)
relieve (sıkıntıdan/endişeden) kurtarmak v.
  • I relieved him of his burden.
  • Onu sorumluluğundan kurtardım.
  • The medicine relieved him of his stomach-ache.
  • İlaç, onu mide ağrısından kurtardı.
  • I relieved him of his burden.
  • Onu yükünden kurtardım.
Show More (0)
relieve kurtulmak v.
  • The capital city was finally relieved from the enemy.
  • Payitaht nihayet düşmanın elinden kurtulmuştu.
Show More (-2)
relieve renklendirmek v.
  • The grey couch was relieved by tiny pink polka dots.
  • Gri kanepe, küçük pembe puantiyelerle renklendirilmişti.
Show More (-2)
relieve salmak v.
  • We relieved the maid for the evening.
  • Akşam için hizmetçiyi saldık.
Show More (-2)
relieve yatıştırmak v.
  • It's an excellent method to relieve stress.
  • Bu, stresi yatıştırmak için mükemmel bir yöntem.
Show More (-2)