| 1 |
resent |
içerlemek |
v. |
|
- She resented his remarks about her poor driving.
- Onun kötü araba kullanması hakkındaki sözlerine içerledi.
- I resent that implication.
- Bu imaya içerledim.
- She resented being called a coward.
- Kendisine korkak denmesine içerliyordu.
- I resent your implication.
- İma etmene içerledim.
- Do you resent our being here?
- Burada olmamıza içerliyor musun?
- I resent that.
- Buna içerledim.
- Do you resent my being here?
- Burada olmama içerliyor musun?
- He resented being called a coward.
- Kendisine korkak denmesine içerledi.
- I resent their rude attitude.
- Kaba tavırlarına içerliyorum.
- I resented his superiority.
- Onun üstünlük tavrına içerledim.
- Tom resented the fact that Mary got the promotion instead of him.
- Tom, Mary'nin kendisi yerine terfi almasına içerledi.
Show More (8)
|
| 2 |
resent |
gücenmek |
v. |
|
- Do you resent our being here?
- Burada olmamıza güceniyor musun?
- He resented being called a coward.
- Korkak denilmesine gücendi.
- She resented being called a coward.
- Ona bir korkak denilmesine gücendi.
- Why do you resent me?
- Neden bana güceniyorsun?
Show More (1)
|
| 3 |
resent |
kızmak |
v. |
|
- I resent the way he treated me.
- Onun bana davranma şekline kızıyorum.
- I resent the way he treated me.
- Bana davranış şekline kızıyorum.
Show More (-1)
|
| 4 |
resent |
alınmak |
v. |
|
- I resent their rude attitude.
- Ben onların kaba davranışlarına alınıyorum.
- I resented his superiority.
- Ben onun kendini beğenmesine alındım.
Show More (-1)
|
