residence - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
residence ikamet n.
  • To this end, the European citizenship we create must no longer be based on nationality but on residence.
  • Bu amaçla, yarattığımız Avrupa vatandaşlığı artık uyruğa değil ikamete dayalı olmalıdır.
  • A refusal to grant the residence visa must be contested before the competent national authorities.
  • İkamet vizesi verilmesinin reddine yetkili ulusal makamlar nezdinde itiraz edilmelidir.
  • These impose unacceptable barriers when people seek to change jobs or residence.
  • Bunlar, insanlar iş veya ikamet değiştirmek istediklerinde kabul edilemez engeller oluşturmaktadır.
Show More (4)
residence ikamet etme n.
  • Members of armed forces (excluding residence of military barracks) and women on child-care leave are included.
  • Silahlı kuvvetler mensupları (kışlalarda ikamet edenler hariç) ve çocuk bakım izninde olan kadınlar dahildir.
  • The prime minister already voted in his city of residence.
  • Başbakan zaten ikamet ettiği şehirde oy kullandı.
  • The prime minister already voted in his city of residence.
  • Başbakan zaten ikamet ettiği kentte oy kullandı.
Show More (0)
residence ev n.
  • Is this Tom's residence?
  • Burası Tom'un evi mi?
  • Sami left his residence to go to work.
  • Sami işe gitmek için evinden ayrıldı.
Show More (-1)
residence ikamet edilen yer n.
  • The most important criterion in the European Union is not that of nationality but that of a person's place of residence.
  • Avrupa Birliği'nde en önemli kriter vatandaşlık değil, kişinin ikamet ettiği yerdir.
Show More (-2)
residence ikametgah n.
  • Is this Tom's residence?
  • Burası Tom'un ikametgahı mı?
Show More (-2)
residence yer n.
  • He took up residence in Jamaica.
  • Jamaika'ya yerleşti.
Show More (-2)
residence konut n.
  • The town was zoned for factories and residences.
  • Kasaba fabrikalar ve konutlar için imara açılmıştı.
Show More (-2)