return - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
return dönmek v.
  • Sorry, I need to return to the office.
  • Üzgünüm, ofise dönmem gerekiyor.
  • I have just returned from Iraq and I can bear witness to that fact.
  • Irak'tan yeni döndüm ve bu gerçeğe tanıklık edebilirim.
  • At the same time, concern is still being voiced about the fate of those who do return to Chechnya.
  • Aynı zamanda, Çeçenistan'a dönenlerin akıbeti konusunda da endişeler dile getirilmeye devam etmektedir.
Show More (488)
return geri dönmek v.
  • It took him a week to return my call.
  • Telefonuma geri dönmesi bir hafta sürdü.
  • He ran for a second term and was returned as mayor of the city.
  • İkinci dönem için aday oldu ve belediye başkanı olarak geri döndü.
  • In Papua too, they must return to the solution that offers the prospect of autonomy.
  • Papua'da da özerklik perspektifi sunan çözüme geri dönmeleri gerekiyor.
Show More (245)
return iade etmek v.
  • The Committee on Fisheries has also rejected the requirement to return aid granted for modernisation.
  • Balıkçılık Komitesi de modernizasyon için verilen yardımın iade edilmesi gerekliliğini reddetmiştir.
  • It is very annoying to have to return your tins to the place where you bought them.
  • Teneke kutularınızı satın aldığınız yere iade etmek zorunda kalmak çok can sıkıcı bir durum.
  • It is, therefore, completely wrong to return the report to the committee.
  • Bu nedenle raporun komiteye iade edilmesi tamamen yanlıştır.
Show More (112)
return geri vermek v.
  • I need to return this lawnmower to my neighbor.
  • Bu çim biçme makinesini komşuma geri vermeliyim.
  • In particular, direct decision-making power should be returned to the national parliaments.
  • Özellikle, doğrudan karar alma yetkisi ulusal parlamentolara geri verilmelidir.
  • Please return to me my love.
  • Lütfen aşkımı bana geri ver.
Show More (55)
return dönüş n.
  • After a year of lockdown, businesses demanded a return to normal.
  • Bir yıllık tecrit döneminin ardından işletmeler normale dönmeyi talep etti.
  • The children were impatiently waiting for their father’s return.
  • Çocuklar sabırsızlıkla babalarının dönüşünü bekliyorlardı.
  • I should like to wish the honourable Member many happy returns for tomorrow.
  • Sayın Üyeye yarın için mutlu dönüşler dilemek isterim.
Show More (26)
return geri dönüş n.
  • The Commission has presented a proposal on burden-sharing of costs during the return operations.
  • Komisyon, geri dönüş operasyonları sırasında maliyetlerin yük paylaşımına ilişkin bir teklif sunmuştur.
  • First, the conditions for their return must be put in place.
  • İlk olarak, bunların geri dönüşü için gerekli koşullar oluşturulmalıdır.
  • Our interventions are therefore carefully linked to the overall sustainability of the return programme.
  • Bu nedenle müdahalelerimiz, geri dönüş programının genel sürdürülebilirliği ile yakından ilişkilidir.
Show More (21)
return iade n.
  • It goes without saying, however, that these should include other aspects than just the return clauses.
  • Ancak bunların sadece iade maddelerinden başka hususları da içermesi gerektiğini söylemeye gerek yok.
  • Of course, I welcome the idea of having a broad debate on return policy.
  • Tabii ki iade politikası konusunda geniş bir tartışma yapılması fikrini memnuniyetle karşılıyorum.
  • Indeed, a common framework should be set for questions relating to transit during the return process.
  • Aslında, iade sürecinde transit geçişle ilgili sorular için ortak bir çerçeve belirlenmelidir.
Show More (17)
return karşılık n.
  • What did you get in return?
  • Karşılık olarak ne aldın?
  • What do I have to do in return?
  • Karşılık olarak ne yapmak zorundayım?
  • What do you want in return?
  • Karşılık olarak ne istiyorsun?
Show More (11)
return karşılık vermek v.
  • She returned the serve with a backhand shot.
  • Servise ters bir vuruşla karşılık verdi.
  • If Seville shows some generosity from our political leaders, our citizens will emulate that generosity in return.
  • Eğer Sevilla siyasi liderlerimizden biraz cömertlik görürse, vatandaşlarımız da bu cömertliğe karşılık verecektir.
  • Francis and his men fired back, the army returned fire.
  • Francis ile adamları ateş etti, ordu da karşılık verdi.
Show More (7)
return geri gelmek v.
  • Those times will not return.
  • O zamanlar geri gelmeyecek.
  • The symptoms haven't returned.
  • Semptomlar geri gelmedi.
  • Get out of my life and never return.
  • Hayatımdan defol ve bir daha asla geri gelme.
Show More (7)
return geri getirmek v.
  • Return the money to him at once.
  • Derhal parayı ona geri getir.
  • Tom promised to return the books I lent him.
  • Tom ona ödünç verdiğim kitapları geri getirmeye söz verdi.
  • Tom promised to return the books I lent him.
  • Tom ona ödünç verdiğim kitapları geri getireceğine söz verdi.
Show More (6)
return getiri n.
  • They were expecting a larger return on their investment.
  • Yatırımlarından daha büyük bir getiri bekliyorlardı.
  • On the other hand, these activities have an increasing return.
  • Öte yandan, bu faaliyetlerin artan bir getirisi vardır.
  • In expectation of increased returns pension capital is passed on to companies whose sole object is to make profit.
  • Artan getiri beklentisiyle emeklilik sermayesi, tek amacı kar elde etmek olan şirketlere aktarılmaktadır.
Show More (3)
return gelir n.
  • I will return the book as soon as I can.
  • Elimden geldiğince kısa sürede kitabı geri teslim edeceğim.
  • I'm looking forward to the return of spring.
  • Baharın gelişini sabırsızlıkla bekliyorum.
  • I'm looking forward to the return of spring.
  • Baharın gelmesini dört gözle bekliyorum.
Show More (2)
return cevap vermek v.
  • Why doesn't Mary return my phone calls?
  • Mary neden telefonlarıma cevap vermiyor?
  • Why doesn't Mary return my phone calls?
  • Mary neden telefon çağrılarıma cevap vermiyor?
  • Mary was annoyed with Tom, and wouldn't return his calls.
  • Mary Tom'a kızgındı ve telefonlarına cevap vermiyordu.
Show More (2)
return geri göndermek v.
  • Readmission is about the return of persons found irregularly on our territory.
  • Geri kabul, topraklarımızda düzensiz olarak bulunan kişilerin geri gönderilmesiyle ilgilidir.
  • There is also concern about the forcible return of a child.
  • Bir çocuğun zorla geri gönderilmesi konusunda da endişeler var.
  • What criteria are applied in order to verify that a country to which a national is being returned is safe?
  • Bir vatandaşın geri gönderildiği ülkenin güvenli olduğunu doğrulamak için hangi kriterler uygulanır?
Show More (1)
return dönüş yapmak v.
  • The lost fishing boat made a safe return to harbour.
  • Kayıp balıkçı teknesi limana güvenli bir dönüş yapmıştı.
  • Mary was annoyed with Tom, and wouldn't return his calls.
  • Meryem Tom'a kızmıştı ve çağrılarına dönüş yapmadı.
  • The lost fishing boat made a safe return to harbour.
  • Kayıp balıkçı teknesi limana güvenli bir dönüş yaptı.
Show More (0)
return getirmek (faiz vb) v.
  • I want you to return it to me as soon as possible.
  • Mümkün olduğu kadar kısa sürede onu bana getirmeni istiyorum.
  • Brian is mad because Chris obviously does not intend to return the money.
  • Chris'in açıkça parayı getirmeye niyeti olmadığı için Brian çıldırdı.
  • Please return the book by tomorrow.
  • Lütfen yarına kadar kitabı getir.
Show More (0)
return geri götürmek v.
  • I have to return this book to the library.
  • Bu kitabı kütüphaneye geri götürmeliyim.
  • Tom finished reading the book and returned it to Mary.
  • Tom kitabı okumayı bitirdi ve onu Mary'ye geri götürdü.
  • Let's pack up the faulty equipment and return it to the factory.
  • Arızalı ekipmanları toplayıp fabrikaya geri götürelim.
Show More (0)
return nüksetmek v.
  • In 1955, the cancer returned and she died in 1956 at the age of 42.
  • 1955'te kanseri nüksetti ve 1956'da 42 yaşında öldü.
  • In 1955, the cancer returned and she died in 1956 at the age of 42.
  • 1955 yılında kanseri nüksetti ve 1956 yılında 42 yaşındayken öldü.
Show More (-1)
return yeniden başlama n.
  • Fully recovered now, he is considering his return to the force.
  • Şimdi tamamen iyileşti, polisliğe yeniden başlamayı düşünüyor.
Show More (-2)
return (oy) sonuçları n.
  • The returns of today's voting have just arrived.
  • Bugünkü oylamanın sonuçları yeni geldi.
Show More (-2)
return nüksetme n.
  • He feared a return of his anxiety attacks.
  • Anksiyete ataklarının nüksetmesinden korkuyordu.
Show More (-2)
return yanıtlamak v.
  • "No,’ he returned. ‘I was nowhere near the crime scene.’
  • "Hayır", diye yanıtladı. "Suç mahallinin yakınında bile değildim."
Show More (-2)
return (bilet) gidiş-dönüş adj.
  • I must use my return ticket within six months.
  • Gidiş-dönüş biletimi altı ay içinde kullanmalıyım.
Show More (-2)
return dönüş (bileti) n.
  • I would like a return to Edinburgh, please.
  • Edinburgh'a dönüş bileti istiyorum, lütfen.
Show More (-2)
return geri getirme n.
  • We are offering a reward for the return of our dog.
  • Köpeğimizi geri getirene ödül vereceğiz.
Show More (-2)
return resmi açıklama n.
  • I’ve written to the municipality about the issue and have received a return.
  • Belediyeye konu hakkında yazdım ve resmi açıklama aldım.
Show More (-2)
return sağlamak (kar) v.
  • The group returned profitability in the third quarter.
  • Grup üçüncü çeyrekte kâr sağlamaya başladı.
Show More (-2)
return tekrarlama v.
  • The doctor prescribed pain killers in case the pain returns.
  • Doktor ağrının tekrarlama ihtimaline karşı ağrı kesici yazdı.
Show More (-2)
return geri dön tuşu n.
  • Fill in the boxes with your info and press return.
  • Bilgilerinizi girerek kutucukları doldurun ve geri dön tuşuna basın.
Show More (-2)
return getiri sağlamak v.
  • This is the reason why it wants to work quickly, in order to release medicinal products which yield a high return.
  • Yüksek getiri sağlayan tıbbi ürünleri piyasaya sürmek için hızlı bir şekilde çalışmak istemesinin nedeni budur.
Show More (-2)
return tekrarlama n.
  • Now too conditions in Russia are stabilising, except with regard to certain aspects, which I shall return to.
  • Şimdi de Rusya'daki koşullar, tekrar değineceğim bazı hususlar dışında, istikrar kazanmaktadır.
Show More (-2)
return seçim sonucu n.
  • Election returns were what we had expected.
  • Seçim sonuçları beklediğimiz gibiydi.
Show More (-2)
return geri gitmek v.
  • Maybe we should return to Boston.
  • Belki Boston'a geri gitmeliyiz.
Show More (-2)
return tekrarlamak v.
  • My toothache returned in a few hours.
  • Dişimin ağrısı birkaç saat içinde tekrarladı.
Show More (-2)
return geri dönen adj.
  • The birds return in the Spring.
  • Kuşlar baharda geri döner.
Show More (-2)