rival - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
rival rakip n., adj.
  • As for the various rival factions that make up the Northern Alliance, we must beware of idealising them.
  • Kuzey İttifakı'nı oluşturan çeşitli rakip gruplara gelince onları idealize etmekten sakınmalıyız.
  • Chirac should realise that making the EU a rival of the US is a no-brainer.
  • Chirac, AB'yi ABD'nin rakibi haline getirmenin hiç de akıllıca olmadığını anlamalıdır.
  • Time is ticking by and rival markets and economies are not asleep.
  • Zaman akıp gidiyor ve rakip piyasalar ve ekonomiler uyumuyor.
Show More (25)
rival rakip olmak v.
  • When it comes to good quality wine, no country can rival France.
  • İyi kaliteli şarap söz konusu olduğunda hiçbir ülke Fransa'ya rakip olamaz.
  • When it comes to good quality wine, no country can rival France.
  • Kaliteli şarap söz konusu olduğunda, hiçbir ülke Fransa'ya rakip olamaz.
  • I once rivaled him for the championship.
  • Bir keresinde şampiyonluk için ona rakip olmuştum.
Show More (0)
rival hasım n.
  • I'm Tom's rival.
  • Ben Tom'un hasmıyım.
  • They've been rivals for a long time.
  • Uzun zamandır hasımlar.
Show More (-1)
rival rakip n.
  • He had a 5-point lead over his nearest rival.
  • En yakın rakibine 5 puan fark atmıştır.
Show More (-2)
rival rakip olacak kadar iyi olmak v.
  • Our product's specs rival those of well-known brands.
  • Ürünümüzün özellikleri tanınmış markalarınkine rakip olacak niteliktedir.
Show More (-2)
rival piyasadaki rakipler n.
  • My bike has a technical superiority over its rivals.
  • Motosikletimin piyasadaki rakiplerine kıyasla teknik bir üstünlüğü var.
Show More (-2)