| 1 |
sake |
hatır |
n. |
|
- They worked hard for the sake of their children.
- Çocuklarının hatırına çok çalıştılar.
- For the sake of those around you, please refrain from smoking in the office.
- Çevrenizdeki kişilerin hatırına, lütfen ofiste sigara içmekten kaçının.
- Tom's parents only stayed together for the sake of the children.
- Tom'un ebeveynleri sadece çocukların hatırı için birlikte kaldı.
- He quit smoking for the sake of his health.
- Sağlığının hatırına sigara içmeyi bıraktı.
- They only stayed together for the sake of their children.
- Onlar sadece kendi çocuklarının hatırı için birlikte kaldılar.
Show More (2)
|
| 2 |
sake |
uğur |
n. |
|
- Each country, each institution, draws on its own assets and pools its own resources for the sake of the common cause.
- Her ülke, her kurum kendi varlıklarından yararlanır ve ortak amaç uğruna kendi kaynaklarını bir havuzda toplar.
Show More (-2)
|
| 3 |
sake |
çıkar |
n. |
|
- It is crucial that the EU send out a signal that we desire enlargement for our own sakes.
- AB'nin genişlemeyi kendi çıkarlarımız için istediğimize dair bir sinyal göndermesi çok önemlidir.
Show More (-2)
|
