Tureng - shake hands - İngilizce Türkçe Cümleler

Geçmiş

	İngilizce	Türkçe
1	shake hands	el sıkışmak	v.
	Flora defended herself and asked Serbs and Albanians to shake hands. Flora kendini savundu ve Sırplarla Arnavutların el sıkışmasını istedi. I am shaking hands with my worst enemy. En kötü düşmanımla el sıkışıyorum. Come on, shake hands, boys! Hadi, el sıkışın çocuklar! Tom is shaking hands with the manager. Tom yöneticiyle el sıkışıyor. Tom refused to shake hands with Mary. Tom, Mary ile el sıkışmayı reddetti. I don't shake hands. El sıkışmıyorum. I shook hands with the former student. Eski öğrenciyle el sıkıştım. Why do people shake hands? Neden insanlar el sıkışır? The general shook hands with us. General bizimle el sıkıştı. He shook hands with the famous singer. Ünlü şarkıcıyla el sıkıştı. He shook hands with her and smiled. Onunla el sıkıştı ve gülümsedi. We shook hands and said goodbye. El sıkıştık ve vedalaştık. Tom and I shook hands. Tom ve ben el sıkıştık. He refused to shake hands with me. Benimle el sıkışmayı reddetti. Tom shook hands with Mary. Tom Mary ile el sıkıştı. They shake hands instead of bowing. Selam vermek yerine el sıkıştılar. Come on, shake hands, boys! Haydi, el sıkışın çocuklar! The two men shook hands with each other the minute they were introduced. İki adam, tanıştırıldıkları anda birbirleriyle el sıkıştılar. Tom shook hands with me. Tom benimle el sıkıştı. They shook hands when they met at the airport. Havaalanında karşılaştıklarında el sıkıştılar. He refused to shake hands. El sıkışmayı reddetti. I shook hands with him. Onunla el sıkıştım. Let's shake hands. Hadi el sıkışalım. He shook hands with me. Benimle el sıkıştı. Shake hands with him. Onunla el sıkış. Tom didn't offer to shake hands. Tom el sıkışmayı teklif etmedi. I shook hands with Jane. Jane ile el sıkıştım. I shook hands with Tom. Tom'la el sıkıştım. Tom and I shook hands with each other. Tom ve ben birbirimizle el sıkıştık. He went up to her and they shook hands. Yanına gitti ve el sıkıştılar. The two people were shaking hands heartily as if they had not seen each other for years. İki insan sanki yıllardır birbirlerini görmemiş gibi içtenlikle el sıkışıyorlardı. He shook hands with the girl. Kızla el sıkıştı. The two men shook hands. İki erkek el sıkıştı. Tom shook hands with Mary. Tom, Mary ile el sıkıştı. He shook hands with the mayor. Belediye başkanı ile el sıkıştı. He shook hands with his friend. Arkadaşıyla el sıkıştı. Let's shake hands and be friends. El sıkışalım ve arkadaş olalım. The principal shook hands with each of the graduating pupils. Okul müdürü, mezun öğrencilerin her biri ile el sıkıştı. Tom refused to shake hands with me. Tom benimle el sıkışmayı reddetti. Shake hands with him. Onunla el sıkışın. Please shake hands. Lütfen el sıkışın. Our eyes should meet when we shake hands. El sıkışırken gözlerimiz buluşmalı. Where did you shake hands with them? Onlarla nerede el sıkıştın? Tom says that he won't shake hands with Mary. Tom, Mary ile el sıkışmayacağını söylüyor. I shook hands with them. Onlarla el sıkıştım. We shook hands. El sıkıştık. Tom says that he won't shake hands with Mary. Tom, Mary ile el sıkışmayacağını söyledi. Tom is shaking hands with the manager. Tom müdürle el sıkışıyor. Shake hands with Tom. Tom'la el sıkışın. Everyone shook hands. Herkes el sıkıştı. Avoid close contact such as shaking hands and hugging. El sıkışma ve sarılma gibi yakın temastan kaçının. Tom and Mary shook hands. Tom ve Mary el sıkıştılar. Why do people shake hands? İnsanlar neden el sıkışır? I shook hands with Tom and left. Tom'la el sıkıştım ve ayrıldım. They shook hands. El sıkıştılar. Show More (52)
2	shake hands	tokalaşmak	v.
	The two men shook hands. İki adam tokalaştı. He refused to shake hands with me. Benimle tokalaşmayı reddetti. When you shake hands with somebody, you must look him in the eye. Biriyle tokalaşırken, gözlerinin içine bakmalısın. When you shake hands with a Greek, count your fingers. Bir Yunanlıyla tokalaşırken parmaklarını say. Avoid close contact such as shaking hands and hugging. Tokalaşma, sarılma gibi yakın temaslardan kaçının. I shook hands with Jane. Jane ile tokalaştım. Shake hands with him. Onunla tokalaşın. Tom wanted to be the first to shake hands with Mary after her concert. Tom, konserinden sonra Mary ile ilk tokalaşan kişi olmak istedi. Where did you shake hands with them? Onlarla nerede tokalaştın? I shook hands with the former student. Eski öğrenciyle tokalaştım. I have to shake hands with the President. Devlet başkanıyla tokalaşmak zorundayım. He shook hands with the famous singer. Ünlü şarkıcı ile tokalaştı. I entered the room and shook hands with him. Odaya girdim ve onunla tokalaştım. He shook hands with his friend. O, arkadaşıyla tokalaştı. The coaches shook hands after the game. Antrenörler maçtan sonra tokalaştı. The principal shook hands with each of the graduating pupils. Müdür, mezun olan öğrencilerin her biriyle tek tek tokalaştı. Tom shook hands with me. Tom benimle tokalaştı. I shook hands with him. Onunla tokalaştım. Tom and Mary shook hands with each other. Tom ve Mary birbirleriyle tokalaştı. They shake hands instead of bowing. Başla selamlama yerine tokalaştılar. I shook hands with them. Onlarla tokalaştım. We shook hands. Tokalaştık. They shook hands with each other. Birbirleriyle tokalaştılar. We shook hands and said goodbye. Biz tokalaştık ve vedalaştık. Tom shook hands with Mary. Tom Mary ile tokalaştı. The queen shook hands with each player after the game. Kraliçe maçtan sonra her oyuncu ile tokalaştı. Shake hands with Tom. Tom'la tokalaş. I don't shake hands. Tokalaşmam. He shook hands with the girl. O kızla tokalaştı. The principal shook hands with each of the graduates. Müdür mezun olan öğrencilerin her biri ile tokalaştı. Tom refused to shake hands with me. Tom benimle tokalaşmayı reddetti. The two men shook hands with each other the minute they were introduced. İki adam, tanıştırıldığı dakika birbirleriyle tokalaştı. Shake hands with him. Onunla tokalaş. He shook hands with her and smiled. Onunla tokalaştı ve gülümsedi. He refused to shake hands. O, tokalaşmayı reddetti. He shook hands with me. O, benimle tokalaştı. They shook hands. Onlar tokalaştılar. Show More (34)
3	shake hands	el sıkmak	v.
	The principal shook hands with each of the graduates. Müdür, mezunların her birinin elini sıktı. Tom and Mary shook hands with each other. Tom ve Mary birbirlerinin elini sıktılar. Have you ever shaken hands with the President? Hiç Başkan'ın elini sıktınız mı? Our eyes should meet when we shake hands. El sıktığımız zaman göz göze gelmeliyiz. The queen shook hands with each player after the game. Kraliçe maçtan sonra her oyuncunun elini sıktı. When you shake hands with somebody, you must look him in the eye. Birinin elini sıktığında, onun gözlerinin içine bakmalısın. They shook hands with each other. Birbirlerinin elini sıktılar. Tom and I shook hands with each other. Tom ve ben birbirimizin elini sıktık. Show More (5)