|
- They have been a constant presence by willingly forming a human shield.
- Kendi istekleriyle canlı bir kalkan oluşturarak sürekli yanımda oldular.
- Developing countries cannot become shields concealing this aim.
- Gelişmekte olan ülkeler bu amacı gizleyen kalkanlar haline gelemezler.
- That requires laws and measures as a protective shield for their interests.
- Bunun için de çıkarları koruyucu bir kalkan olarak yasalara ve tedbirlere ihtiyaç var.
- The International Criminal Court will act as a brake on dictatorships and a shield against injustice.
- Uluslararası Ceza Mahkemesi diktatörlüklere karşı bir fren ve adaletsizliğe karşı bir kalkan görevi görecektir.
- I need a shield.
- Bir kalkana ihtiyacım var.
- I used his beheaded body as a shield.
- Kafası kesilmiş bedenini kalkan olarak kullandım.
- He bought a shield and a sword.
- Bir kalkan ve bir kılıç aldı.
- He bought a shield and a sword.
- O bir kalkan ve bir kılıç aldı.
- I have no shield.
- Hiç kalkanım yok.
- All the police officers were equipped with shields to defend themselves against the rioters.
- Bütün polis memurları kendilerini ayaklanmacılara karşı korumak için kalkanlarla donatıldı.
- I have no shield.
- Kalkanım yok.
- I need a shield.
- Bana bir kalkan lazım.
- All the police officers were equipped with shields to defend themselves against the rioters.
- Tüm polis memurları isyancılara karşı kendilerini savunmak için kalkanlarla donatılmıştı.
- Give me the shield.
- Kalkanı bana ver.
- He used the book as a shield.
- Kitabı kalkan olarak kullandı.
Show More (12)
|