|
- The first is digital literacy, a new range of essential skills for the knowledge-based society.
- Bunlardan ilki, bilgi temelli toplum için yeni bir dizi temel beceri olan dijital okuryazarlıktır.
- Firstly, it would allow older people to work and still use their skills.
- İlk olarak, yaşlı insanların çalışmasına ve becerilerini kullanmaya devam etmesine izin verecektir.
- Their skills and knowledge are valuable.
- Onların becerileri ve bilgileri çok değerlidir.
- It increases local skills and knowledge.
- Yerel beceri ve bilgiyi artırır.
- The new controls are focused on raising the level of public awareness and on exchanging skills and information.
- Yeni kontroller, kamuoyunun farkındalık düzeyini arttırmaya ve beceri ve bilgi alışverişine odaklanmıştır.
- The first, employability, includes developing skills and qualifications.
- İlki olan istihdam edilebilirlik, beceri ve niteliklerin geliştirilmesini içerir.
- This is an opportunity to blend tradition and the modern rediscovery of ancient skills.
- Bu, geleneği ve eski becerilerin modern yeniden keşfini harmanlamak için bir fırsattır.
- A solid skills base will not be built in a year.
- Sağlam bir beceri tabanı bir yıl içinde oluşturulmayacaktır.
- When they work using those skills they should not be taxed at all, that is my preference.
- Bu becerileri kullanarak çalıştıklarında hiç vergilendirilmemeliler, benim tercihim bu.
- Lebanon is rightly prized for the entrepreneurial skills of its work force.
- Lübnan, iş gücünün girişimcilik becerilerine haklı olarak değer vermektedir.
- Schools must provide pupils with these skills, as they do in the case of reading and writing.
- Okullar, tıpkı okuma ve yazmada olduğu gibi öğrencilere bu becerileri kazandırmalıdır.
- Yes, it is a challenge to our competitiveness, our creativity and our skills.
- Evet, bu bizim rekabet gücümüz, yaratıcılığımız ve becerilerimiz için bir meydan okumadır.
- I hope they recover their negotiating skills by the time we get to Copenhagen.
- Umarım Kopenhag'a vardığımızda müzakere becerilerini geri kazanırlar.
- In that way, proper use will be made of their skills.
- Bu şekilde onların becerilerinden uygun bir şekilde yararlanılacaktır.
- Identifying the skills and potential of our regions in the hi-tech sector is important.
- Bölgelerimizin yüksek teknoloji sektöründeki beceri ve potansiyellerinin belirlenmesi önemlidir.
- They should be enabled to gain and update qualifications and skills.
- Nitelik ve beceri kazanmaları ve bunları güncellemeleri sağlanmalıdır.
- It demands a lot from all of us in terms of skills.
- Hepimizden beceri anlamında çok şey talep ediyor.
- The new jobs that are being created mainly demand special skills.
- Yaratılan yeni işler çoğunlukla özel beceriler gerektirmektedir.
- Their skills and knowledge are valuable.
- Becerileri ve bilgileri değerlidir.
- The new jobs that are being created mainly demand special skills.
- Yaratılmakta olan yeni işler esas olarak özel beceriler gerektirmektedir.
- Finally, the Lisbon agenda will only work if we focus on the skills issue.
- Son olarak, Lizbon gündemi ancak beceriler konusuna odaklanırsak işe yarayacaktır.
- Our citizens must receive sufficient training and so achieve good skills.
- Vatandaşlarımız yeterli eğitim almalı ve böylece iyi beceriler kazanmalıdır.
- The commitment of SMEs and skills and know-how to projects is an important priority.
- KOBİ'lerin ve beceri ve bilgi birikiminin projelere bağlılığı önemli bir önceliktir.
- Lebanon is rightly prized for the entrepreneurial skills of its workforce.
- Lübnan, iş gücünün girişimcilik becerilerine haklı olarak değer vermektedir.
- The accession of the candidate countries with their strong skills base will offer the Union enormous opportunities.
- Güçlü beceri tabanına sahip aday ülkelerin katılımı Birliğe muazzam fırsatlar sunacaktır.
- Who else has the opportunities, the awareness, and the skills, knowledge and economic scope?
- Başka kim fırsatlara, farkındalığa, becerilere, bilgiye ve ekonomik kapsama sahip?
- For what is now needed, I offer my skills and energy.
- Şu anda ihtiyaç duyulan şey için becerilerimi ve enerjimi sunuyorum.
- Firstly, we still need to improve our skills and training in information technology.
- İlk olarak, bilgi teknolojileri alanındaki becerilerimizi ve eğitimimizi geliştirmemiz gerekiyor.
- We can guarantee skills for everybody.
- Herkes için beceri garantisi verebiliriz.
- I am referring, in particular, to the skills of nurses and doctors.
- Özellikle hemşirelerin ve doktorların becerilerinden bahsediyorum.
- Secondly, it is also clear that reform will require some new investment in training for skills and in technology.
- İkinci olarak, reformun beceri eğitimi ve teknoloji için yeni yatırımlar gerektireceği de açıktır.
- In that way, proper use will be made of their skills.
- Bu şekilde, onların becerilerinden uygun bir şekilde yararlanılacaktır.
- Hannah is very excited and needs your styling skills to look like a beauty queen tonight.
- Hannah çok heyecanlı ve bu gece bir güzellik kraliçesi gibi görünmek için senin stil becerilerine ihtiyacı var.
- You're a workaholic at such an advanced stage that your intimacy skills have withered away to almost nothing.
- O kadar ağır işkoliksiniz ki yakınlık becerileriniz neredeyse sıfıra inmiş.
- You're a workaholic at such an advanced stage that your intimacy skills have withered away to almost nothing.
- O kadar ağır düzeyde işkoliksiniz ki, yakınlık kurma becerileriniz neredeyse sıfıra indi.
- We're trying to teach Tom basic problem-solving skills.
- Biz Tom'a temel problem çözme becerilerini öğretmeye çalışıyoruz.
- A preschooler learns many skills to prepare them for Kindergarten.
- Okul öncesi bir çocuk, anaokuluna hazırlanmak için birçok beceri öğrenir.
- The biggest challenge to the project will be the availability of workers with the skills required to bring it to fruition.
- Projenin önündeki en büyük zorluk, projeyi hayata geçirmek için gerekli becerilere sahip işçilerin mevcudiyeti olacaktır.
- He is working hard to improve his math skills.
- Matematik becerilerini geliştirmek için çok çalışıyor.
- These new immigrants had no skills.
- Bu yeni göçmenlerin hiçbir becerisi yoktu.
- A good way to boost reading and listening skills in a target language is to read or listen to the news.
- Hedef dilde okuma ve dinleme becerilerini geliştirmenin iyi bir yolu haber okumak ya da dinlemektir.
- Tom needs to improve his people skills.
- Tom insani becerilerini geliştirmeli.
- You need to improve your people skills.
- İnsani becerilerinizi geliştirmelisiniz.
- Sami is using his military skills for burglarizing homes.
- Sami evleri soymak için askeri becerilerini kullanıyor.
- He spent hours perfecting his air guitar skills.
- Hayali gitar becerilerini mükemmelleştirmek için saatler harcadı.
- I'm sure you have other skills.
- Başka becerilerin olduğundan eminim.
- Mary has excellent shorthand skills and works as a hansard reporter in parliament.
- Mary'nin mükemmel steno becerileri vardır ve parlamentoda bir parlamento tutanağı muhabiri olarak çalışıyor.
- Layla, an Aborigene, made use of her renowned tracking skills.
- Bir Aborjin olan Layla, ünlü iz sürme becerilerini kullandı.
- He's proud of his math skills.
- Matematik becerileriyle gurur duyuyor.
- I was impressed with his piloting skills.
- Pilotluk becerilerinden etkilenmiştim.
- I was impressed with his piloting skills.
- Onun pilotluk becerilerinden etkilendim.
- I'm sure that Tom has other skills.
- Tom'un başka becerileri olduğundan eminim.
- Mary has excellent shorthand skills and works as a hansard reporter in parliament.
- Mary'nin mükemmel steno becerileri var ve parlamentoda hansard muhabiri olarak çalışıyor.
- Fadil put his skills to use.
- Fadıl becerilerini uygulamaya koydu.
- I'm sure she has other skills.
- Onun başka becerileri olduğundan eminim.
- I don't have so many skills.
- O kadar çok becerilerim yok.
- The more skills one masters, the greater contribution one can make to society.
- Bir kişi ne kadar çok beceride ustalaşırsa, topluma o kadar büyük katkı sağlayabilir.
- He spent hours perfecting his air guitar skills.
- Hava gitarı becerilerini mükemmelleştirmek için saatler harcadı.
- Sherlock Holmes had exceptional problem-solving skills.
- Sherlock Holmes'ün olağanüstü problem çözme becerileri vardı.
- You got skills?
- Becerilerin var mı?
- I need to learn these skills.
- Bu becerileri öğrenmem gerek.
- He doesn't have the necessary skills for that job.
- O iş için gerekli becerilere sahip değil.
- Joseph is an accomplished artist, whose skills include painting and drawing.
- Joseph, resim ve çizim becerileri olan başarılı bir sanatçıdır.
- I'm sure Tom has other skills.
- Tom'un başka becerileri olduğundan eminim.
- I'd like to improve my English skills.
- İngilizce becerilerimi geliştirmek istiyorum.
- His awkward skills with his hands surprised me.
- Elleriyle yaptığı garip becerileri beni şaşırttı.
- Your negotiation skills aren't bad.
- Müzakere becerilerin kötü değil.
- I'd like to improve my Hungarian skills.
- Macarca becerilerimi geliştirmek istiyorum.
- Tom wanted to hone his skills as a photographer.
- Tom bir fotoğrafçı olarak becerilerini geliştirmek istedi.
- He doesn't have the necessary skills for that job.
- O, bu iş için gerekli becerilere sahip değil.
- Your negotiation skills aren't bad.
- Müzakere becerilerin fena değil.
- He had limited skills in politics.
- Politika konusunda sınırlı becerileri vardı.
- The biggest challenge to the project will be the availability of workers with the skills required to bring it to fruition.
- Projenin en büyük zorluğu, hayata geçirmek için gerekli beceriye sahip emekçilerin bulunup bulunmaması olacak.
- You can't get a job if you don't have useful skills.
- İşe yarar becerileriniz yoksa iş bulamazsınız.
- I'd like to improve my Hungarian skills.
- Ben Macarca becerilerimi geliştirmek istiyorum.
- Sherlock Holmes had exceptional problem-solving skills.
- Sherlock Holmes'un olağanüstü problem çözme becerileri vardı.
- Tom has very good problem-solving skills.
- Tom'un çok iyi problem çözme becerileri var.
- Fadil put his skills to use.
- Fadıl becerilerini kullandı.
- The job requires certain skills that I don't have.
- Bu iş benim sahip olmadığım bazı beceriler gerektiriyor.
- What are your skills?
- Becerilerin ne?
- A preschooler learns many skills to prepare them for Kindergarten.
- Bir anaokulu öğrencisi Anaokuluna hazırlanmak için pek çok beceriyi öğrenir.
- We're trying to teach Tom basic problem-solving skills.
- Tom'a temel problem çözme becerilerini öğretmeye çalışıyoruz.
- To be a good translator, I think Tom needs to hone his skills a bit more.
- İyi bir çevirmen olmak için Tom'un becerilerini biraz daha geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum.
- Those children have limited verbal skills.
- Bu çocukların sözlü becerileri sınırlı.
- Tom doesn't have the necessary skills for that job.
- Tom bu iş için gerekli becerilere sahip değil.
- Tom has no navigational skills.
- Tom'un yön bulma becerisi yok.
- They discussed Tom's skills, or lack thereof.
- Onlar Tom'un becerilerini ya da bunların eksikliğini tartıştı.
Show More (84)
|