1 |
sticky |
yapışkan |
adj. |
|
- This is a sticky situation.
- Bu yapışkan bir durum.
- This sticky liquid can be used as glue.
- Bu yapışkan sıvı tutkal olarak kullanılabilir.
- It's very sticky.
- O çok yapışkan.
- It's very sticky.
- Çok yapışkan.
- This tape isn't sticky.
- Bu bant yapışkan değil.
- The tires are very sticky.
- Lastikler çok yapışkan.
- This sticky liquid can be used as a glue.
- Bu yapışkan sıvı yapıştırıcı olarak kullanılabilir.
- This rice is sticky.
- Bu pirinç yapışkan.
- This sticky liquid can be used as a glue.
- Bu yapışkan sıvı tutkal olarak kullanılabilir.
Show More (6)
|
2 |
sticky |
yapış yapış |
adj. |
|
- I have sticky hands.
- Yapış yapış ellerim var.
- I have sticky hands.
- Ellerim yapış yapış.
- My hands are sticky.
- Ellerim yapış yapış.
- This rice is sticky.
- Bu pirinç yapış yapış.
- Japan is hot and sticky in summer.
- Japonya yazın sıcak ve nemden yapış yapış olur.
Show More (2)
|
3 |
sticky |
aşırı nemli |
adj. |
|
- Japan is hot and sticky in summer.
- Yazın Japonya sıcak ve aşırı nemli.
Show More (-2)
|
4 |
sticky |
zor |
adj. |
|
- She helped me in a very sticky situation.
- Çok zor bir durumda bana yardım etti.
Show More (-2)
|