|
- Imagine if we could understand how algae produce oxygen from sunlight.
- Alglerin güneş ışığından nasıl oksijen ürettiğini anlayabildiğimizi hayal edin.
- But gaseous OPEs readily break down in sunlight with a half-life of less than two days.
- Ancak gaz halindeki OPE'ler, iki günden daha kısa bir yarılanma ömrü ile güneş ışığında kolayca parçalanır.
- That is, this device emits energy similar to sunlight.
- Yani, bu cihaz güneş ışığına benzer bir enerji yayıyor.
- Sunlight, heat, chemical reactions, and other various energy sources cause molecules to break down immediately.
- Güneş ışığı, ısı, kimyasal reaksiyonlar ve diğer çeşitli enerji kaynakları moleküllerin hemen parçalanmasına neden olur.
- That is, this device emits energy similar to sunlight.
- Yani bu cihaz güneş ışığına benzer enerji yaymaktadır.
- Bring the vase somewhere where there is sunlight.
- Vazoyu güneş ışığı alan bir yere götür.
- Protect against moisture and sunlight.
- Neme ve güneş ışığına karşı koruyun.
- We had better protect our eyes from direct sunlight.
- Gözlerimizi direk güneş ışığından korusak iyi olur.
- Fish don't like sunlight.
- Balıklar güneş ışığını sevmez.
- A farm cat slept on the wooden fence in the rare October sunlight.
- Bir çiftlik kedisi, Ekim ayının nadir güneş ışığında tahta çitin üzerinde uyuyordu.
- Sunlight brightens the room.
- Güneş ışığı odayı aydınlatıyor.
- The spacesuits have visors to protect astronauts' eyes from the bright sunlight.
- Uzay giysilerinde astronotların gözlerini parlak güneş ışığından korumak için vizörler bulunur.
- Skin shouldn't be exposed to sunlight for too long.
- Cilt çok uzun süre güneş ışığına maruz kalmamalı.
- This room doesn't get much sunlight.
- Bu oda fazla güneş ışığı almıyor.
- Vampires are allergic to sunlight.
- Vampirlerin güneş ışığına alerjisi vardır.
- Skin shouldn't be exposed to sunlight for too long.
- Deri çok uzun süre boyunca güneş ışığına maruz bırakılmamalı.
- The sunlight is painful in this time period.
- Güneş ışığı bu zaman aralığında acı vericidir.
- The icy road sparkled in the sunlight.
- Buzlu yol güneş ışığında pırıldıyordu.
- In the sunlight my head started to spin, and I lay down to have a rest on the grass.
- Güneş ışığında başım dönmeye başladı ve dinlenmek için çimlerin üzerine uzandım.
- The icy road sparkled in the sunlight.
- Buzlu yol güneş ışığında parlıyordu.
- This room doesn't get much sunlight.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı almıyor.
- The spacesuits have visors to protect astronauts' eyes from the bright sunlight.
- Uzay elbiselerinde astronotların gözlerini parlak güneş ışığından korumak için güneşlikler vardır.
- Store in a cool place, away from direct sunlight.
- Direkt güneş ışığından uzak, serin bir yerde saklayın.
- A farm cat slept on the wooden fence in the rare October sunlight.
- Nadir ekim güneşi ışığında ahşap çitte bir çiftlik kedisi yatıyordu.
- The cat was lying stretched out at full length in the sunlight streaming through the window.
- Kedi, pencereden giren güneş ışığında boylu boyunca uzanmış yatıyordu.
- The sunlight is painful in this time period.
- Güneş ışığı bu zaman diliminde acı veriyor.
- Sunlight is the main source of vitamin D.
- Güneş ışığı D vitamininin ana kaynağıdır.
- The cat was lying stretched out at full length in the sunlight streaming through the window.
- Kedi, pencereden giren güneş ışığında boylu boyunca gerinerek uzanıyordu.
- Do not expose to heat or direct sunlight.
- Isıya ya da güneş ışığına maruz kalma.
- We only see the Moon because sunlight reflects back to us from its surface.
- Ay'ı görmemizin tek nedeni güneş ışığının yüzeyinden bize geri yansımasıdır.
- Solar panels convert sunlight into electricity.
- Güneş panelleri güneş ışığını elektriğe dönüştürür.
- Plants grow towards sunlight.
- Bitkiler güneş ışığına doğru büyür.
- Store in a cool place, away from direct sunlight.
- Direkt güneş ışığından uzakta, serin bir yerde saklayın.
- The high building deprived their house of sunlight.
- Yüksek bina onların evini güneş ışığından yoksun bıraktı.
- The high building deprived their house of sunlight.
- Yüksek bina evlerini güneş ışığından mahrum bırakmış.
- Plants need sunlight to grow.
- Bitkiler büyümek için güneş ışığına ihtiyaç duyar.
- Plants need water and sunlight.
- Bitkilerin suya ve güneş ışığına ihtiyacı vardır.
- Plants need water and sunlight.
- Bitkiler suya ve güneş ışığına ihtiyaç duyar.
- The cat was lying stretched out at full length in the sunlight streaming through the window.
- Kedi, pencereden giren güneş ışığının altında gerinebildiği kadar gerinerek yatıyordu.
Show More (36)
|