Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
program for preschool children with disabilities
went on a journey
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
supremacy
üstünlük
n.
We see this as a challenge to NATO's
supremacy
in European defence.
Biz bunu NATO'nun Avrupa savunmasındaki
üstünlüğüne
karşı bir meydan okuma olarak görüyoruz.
In the eyes of many ordinary Arabs, he became a symbol of Arab opposition to American
supremacy.
Birçok sıradan Arap'ın gözünde Amerikan
üstünlüğüne
karşı Arap muhalefetinin sembolü haline geldi.
Further, they should have the right to guarantee this judicial
supremacy
in their constitutions.
Ayrıca, bu yargısal
üstünlüğü
anayasalarında garanti altına alma hakkına sahip olmalıdırlar.
Parliament must hold on to its
supremacy
in this respect.
Parlamento bu konudaki
üstünlüğünü
korumalıdır.
What we have is the total
supremacy
of the World Bank programmes.
Elimizde Dünya Bankası programlarının tam bir
üstünlüğü
var.
We are said to offer too little counterweight to US
supremacy.
ABD'nin
üstünlüğüne
karşı çok az denge unsuru sunduğumuz söyleniyor.
Show More (3)
2
supremacy
egemenlik
n.
In the past, during colonial
supremacy,
this was done under duress.
Geçmişte, sömürge
egemenliği
sırasında, bu baskı altında yapılıyordu.
In the past, during colonial
supremacy,
this was done under duress.
Geçmişte sömürge
egemenliği
sırasında, bu baskı altında yapılıyordu.
Show More (-1)