|
- Restoring confidence in the food chain has been a slow, tedious and indeed expensive process.
- Gıda zincirinde güvenin yeniden tesis edilmesi yavaş, sıkıcı ve gerçekten de pahalı bir süreç olmuştur.
- This directive may seem tedious, but is, in reality, the acid test.
- Bu direktif sıkıcı görünebilir, ancak gerçekte asit testidir.
- They are weary of their tedious work.
- Sıkıcı işlerinden yoruldular.
- Thanks to you, the backlog of tedious work has been completed.
- Senin sayende, sıkıcı iş birikimi tamamlandı.
- It can be tedious.
- O sıkıcı olabilir.
- Thanks to you, the backlog of tedious work has been completed.
- Sayenizde, birikmiş sıkıcı işler tamamlandı.
- Waiting for a train is tedious.
- Bir tren beklemek sıkıcı.
- Typing capital letters on a computer is somewhat tedious.
- Bilgisayarda büyük harflerle yazmak biraz sıkıcıdır.
- It was tedious and boring.
- Sıkıcı ve sıkıcıydı.
- This can get tedious.
- Bu sıkıcı olabilir.
- Your eccentricities can make you either charming or tedious.
- Tuhaflıklarınız sizi çekici ya da sıkıcı yapabilir.
- Waiting for a train is tedious.
- Tren beklemek sıkıcıdır.
- Typing capital letters on a computer is somewhat tedious.
- Bilgisayarda büyük harfleri yazmak biraz sıkıcı.
- If life is ridiculous and absurd, be glad that it is not tedious.
- Hayat gülünç ve saçmaysa, sıkıcı olmadığı için mutlu olun.
- It can be tedious.
- Sıkıcı olabilir.
- It was a tedious job.
- Sıkıcı bir işti.
Show More (13)
|