Tureng - teenager - İngilizce Türkçe Cümleler

Geçmiş

	İngilizce	Türkçe
1	teenager	genç	n.
	The first concerns the mother of a handicapped teenager who goes out to work. İlki, çalışmak için dışarı çıkan engelli bir gencin annesiyle ilgilidir. It's hard always to know what a teenager's up to. Bir gencin neler yaptığını bilmek her zaman zordur. Shigeru is a deaf-mute teenager who works as a garbage collector. Shigeru çöp toplayıcı olarak çalışan sağır ve dilsiz bir gençtir. It's hard always to know what a teenager's up to. Bir gencin neyin peşinde olduğunu bilmek her zaman zordur. Tom is a teenager, isn't he? Tom bir genç, değil mi? When I was a teenager, I used to visit my grandparents about once a month. Gençken, büyük ebeveynlerimi yaklaşık ayda bir kez ziyaret ederdim. Tom looks like a teenager, but he's actually over thirty. Tom genç gibi görünüyor ama aslında otuzunu geçmiş. He became popular among teenagers as soon as he made his debut on the screen. Ekrana çıkar çıkmaz gençler arasında popüler oldu. The report revealed that many teenagers are alcoholics. Raporda, birçok gencin alkolik olduğu ortaya çıktı. Tom is still a teenager, isn't he? Tom hala bir genç, değil mi? Two teenagers illegally crossed the border while playing Pokemon Go. İki genç Pokemon Go oynarken sınırı yasadışı olarak geçti. She suffered from anorexia as a teenager. Gençken anoreksiya hastasıydı. Tom became popular among teenagers as soon as he made his debut on the screen. Tom ekrana çıkar çıkmaz gençler arasında popüler oldu. You're not a teenager yet, are you? Henüz genç değilsin, değil mi? Tom is only a teenager. Tom sadece bir genç. Tom was very lazy when he was a teenager. Tom gençken çok tembeldi. Mary worked as a babysitter when she was a teenager. Mary gençken çocuk bakıcısı olarak çalışıyordu. There is nothing for teenagers to do. Gençlerin yapacağı bir şey yok. One of the teenagers screamed. Gençlerden biri çığlık attı. Only teenagers do that. Sadece gençler yapar bunu. When Tom was a teenager, he would often sit on the front porch and write songs in the evening after dinner. Tom gençken, akşamları yemekten sonra sık sık verandada oturur ve şarkılar yazardı. The teenager smashed the car into a tree while fleeing from the police. Genç polisten kaçarken arabayı bir ağaca çarptı. I'm not a teenager. Ben bir genç değilim. Teenagers often wear strange clothes. Gençler çoğunlukla tuhaf giysiler giyerler. A Canadian teenager has discovered a lost Mayan city. Kanadalı bir genç kayıp bir Maya şehri keşfetti. I used to walk everywhere when I was a teenager. Gençken her yere yürüyerek giderdim. Tom showed me the poems that he'd written when he was a teenager. Tom bana gençken yazdığı şiirleri gösterdi. The police constable arrested the teenager for shoplifting. Polis memuru genci hırsızlık için tutukladı. The magazine is aimed at teenagers. Dergi gençlere yöneliktir. Tom likes to break into the homes of teenagers to steal and destroy their violent video games. Tom şiddet içeren video oyunlarını çalıp yok etmek için gençlerin evlerine girmeyi sever. Teenagers must adapt to today's harsh realities. Gençler günümüzün sert gerçeklerine uyum sağlamalıdır. As is often the case with teenagers, she's conceited. Genellikle gençlerde olduğu gibi, kendini beğenmiş. Tom and Mary are both teenagers now. Tom ve Mary şimdi ikisi de genç. Layla was a naive teenager. Layla saf bir gençti. Emily is a teenager. Emily bir genç. What kind of music did you listen to when you were a teenager? Gençken ne tür müzik dinledin? Tom is a teenager. Tom bir genç. I want to be a teenager forever. Sonsuza kadar genç kalmak istiyorum. As is often the case with teenagers, she's conceited. Gençlerde sık sık olduğu gibi, o kendini beğenmiş. I have three teenagers. Üç tane gencim var. Teenagers want to be independent of their parents. Gençler ailelerinden bağımsız olmak isterler. Teenagers are often embarrassed to be seen in public with their parents. Gençler genellikle ebeveynleriyle toplum içinde görünmekten utanırlar. Tom took a lot of pictures when he was a teenager. Tom gençken bir sürü fotoğraf çekti. My son is a rebellious teenager. Oğlum asi bir genç. Teenagers want to be independent of their parents. Gençler ailelerinden bağımsız olmak istiyorlar. Layla was a naive teenager. Leyla saf bir gençti. Teenagers often argue with their parents. Gençler sık sık aileleriyle tartışır. Tom dated Mary when they were both teenagers. Her ikisi de gençken Tom Mary ile çıkıyordu. Some high-pitched sounds are inaudible to adults, but can be heard by children and teenagers. Bazı tiz sesler yetişkinler tarafından duyulamaz, ancak çocuklar ve gençler tarafından duyulabilir. Her mother died when she was a teenager. Annesi o gençken ölmüş. Jolanta is a very beautiful teenager girl from Bronisław's university. Jolanta, Bronisław'ın üniversitesinden gelen, çok güzel bir genç kızdır. Only teenagers are allowed to do that. Bunu sadece gençlerin yapmasına izin verilir. Dan dated Linda when she was a teenager. Dan, Linda gençken onunla çıkıyordu. Tom is a typical teenager. Tom tipik bir genç. I used to hang out in this park as a teenager. Gençken bu parkta takılırdım. Tom is a skinny teenager. Tom sıska bir genç. Facebook's popularity among teenagers is declining rapidly. Facebook'un gençler arasındaki popülerliği hızla azalıyor. You broke your arm when you were a teenager, didn't you? Gençken kolunu kırdın, değil mi? I used to walk everywhere when I was a teenager. Ben bir gençken her yere yürürdüm. Tom and Mary are both teenagers now. Tom ve Mary'nin ikisi de şimdi gençler. Love is for teenagers. Aşk gençler içindir. Tom is a normal teenager. Tom normal bir genç. I hate teenagers. Gençlerden nefret ederim. Shopping malls are popular among teenagers. Alışveriş merkezleri gençler arasında popülerdir. Tom and Mary are both still teenagers, aren't they? Tom ve Mary hala gençler, değil mi? Teenagers often wear strange clothes. Gençler genellikle garip kıyafetler giyerler. Acne is a very common problem, especially among teenagers. Akne, özellikle gençler arasında çok yaygın bir sorundur. When Tom was a teenager, he would often sit on the front porch and write songs in the evening after dinner. Tom bir genç iken, o sık sık ön sundurmada otururdu ve akşam yemeğinden sonra akşamleyin şarkı yazardı. When I first met Tom, he was still a teenager. Tom'la ilk tanıştığımızda o hâlâ bir gençti. Only teenagers are allowed to do that. Sadece gençlerin bunu yapmasına izin verilmektedir. Deputies arrested the teenager. Milletvekilleri genci tutukladı. Car accidents are the leading cause of death for teenagers in the United States. Araba kazaları Amerika Birleşik Devletleri'nde gençlerin ölüm nedenlerinin başında geliyor. You could pass for a teenager if you wore a T-shirt. Eğer bir tişört giyersen genç gibi görünebilirsin. I'm not a teenager. Genç değilim. The police constable arrested the teenager for shoplifting. Polis memuru genci hırsızlıktan tutukladı. How often did you do that when you were a teenager? Sen bir gençken bunu ne sıklıkla yaptın? Tom is a naive teenager. Tom saf bir genç. You look like a teenager. Bir gence benziyorsun. I want to be a teenager forever. Sonsuza dek bir genç olmak istiyorum. Layla turned into a voluptuous teenager. Leyla şehvetli bir gence dönüştü. Tom dated Mary when they were both teenagers. İkisi de gençken Tom, Mary ile çıkıyordu. Two teenagers illegally crossed the border while playing Pokemon Go. İki genç Pokemon Go oynarken yasadışı olarak sınırı geçti. He became popular among teenagers as soon as he made his debut on the screen. Ekranda boy göstermeye başlayınca gençler arasında popülerleşti. Acne is a very common problem, especially among teenagers. Akne çok yaygın bir sorundur, özellikle gençler arasında. Only teenagers can do that. Bunu sadece gençler yapabilir. Tom took a lot of pictures when he was a teenager. Tom bir gençken bir sürü fotoğraf çekti. Deputies arrested the teenager. Polisler genci tutukladı. Her mother died when she was a teenager. Onun annesi gençken öldü. Tom seemed to be a normal teenager. Tom normal bir genç gibi görünüyordu. I underestimated teenagers' ability to delude themselves. Gençlerin kendilerini kandırma yeteneklerini hafife almışım. Love is for teenagers. Aşk, gençler içindir. There were teenagers in the park showing off on their skateboards. Parkta kaykaylarıyla gösteri yapan gençler vardı. Tom grew into a handsome teenager. Tom büyüyüp yakışıklı bir genç oldu. What was your hobby when you were a teenager? Gençken hobiniz neydi? When I was a teenager, my parents would never allow me to go out with boys so I was always sad. Gençken ailem erkeklerle çıkmama asla izin vermezdi, bu yüzden hep üzülürdüm. Tom seems to be a normal teenager. Tom normal bir genç gibi görünüyor. How much time does the average teenager watch TV every day? Ortalama bir genç her gün ne kadar televizyon izliyor? The report revealed that many teenagers are alcoholics. Rapor, birçok gencin alkolik olduğunu gözler önüne serdi. You aren't a teenager yet, are you? Henüz genç değilsin, değil mi? Tom and Mary are both still teenagers, aren't they? Tom ve Mary hâlâ gençler, değil mi? Tom is just a teenager. Tom sadece bir genç. They fell in love as teenagers. Gençken aşık olmuşlar. This show is too racy for teenagers. Bu dizi gençler için fazla açık saçık. Teenagers do a lot of stupid things. Gençler bir sürü aptalca şey yapar. That magazine is aimed at teenagers. Bu dergi gençlere yönelik. When Tom was a teenager, he earned money delivering newspapers. Tom gençken gazete dağıtarak para kazanırdı. The rock star is an idol of the teenagers. Rock yıldızı gençlerin idolü. Tom is still the same weight he was when he was a teenager. Tom hala gençken olduğu kiloda. I wore glasses when I was a teenager, but I don't anymore. Gençken gözlük takardım ama artık takmıyorum. I hate teenagers. Gençlerden nefret ediyorum. You're 34 and she's a teenager. Sen 34 yaşındasın ve o bir genç. Fewer teenagers are working nowadays. Bugünlerde daha az genç çalışıyor. Tom was a very good skier when he was a teenager. Tom gençken çok iyi bir kayakçıydı. Bilingual teenagers are encouraged to apply. İki dil bilen gençlerin başvurması teşvik ediliyor. Tom was overweight when he was a teenager. Tom gençken fazla kiloluydu. This show is too racy for teenagers. Bu gösteri gençler için çok açık saçık. The teenagers left. Gençler gitti. Tom was a bully when he was a teenager. Tom gençken bir kabadayıydı. A teenager sometimes acts like a baby. Bir genç, bazen bebek gibi davranır. Only teenagers can do that. Onu yalnızca gençler yapabilir. Tom likes to break into the homes of teenagers to steal and destroy their violent video games. Tom, şiddet içeren video oyunlarını çalıp yok etmek için gençlerin evlerine girmeyi seviyor. I thought Tom was a teenager. Tom'un bir genç olduğunu sanıyordum. Teenagers are often embarrassed to be seen in public with their parents. Gençler genellikle anne babaları ile topluluk önünde görülmekten utanırlar. There is nothing for teenagers to do. Gençler için yapacak hiçbir şey yok. You were a teenager then. O zamanlar genç bir kızdın. When I was a teenager, I used to visit my grandparents about once a month. Gençken ayda bir kez büyükannemle büyükbabamı ziyaret ederdim. Tom was caught selling drugs to teenagers. Tom gençlere uyuşturucu satarken yakalandı. Facebook's popularity among teenagers is declining rapidly. Facebook'un gençler arasındaki popülaritesi hızla azalıyor. You broke your arm when you were a teenager, didn't you? Gençken kolunu kırmıştın, değil mi? When I was a teenager, my parents would never allow me to go out with boys so I was always sad. Ben bir gençken, ebeveynlerim erkek çocuklarla dışarı çıkmama asla izin vermezlerdi, bu yüzden her zaman üzgün olurdum. The old man in the wheelchair told me that he knew my mother when she was a teenager. Tekerlekli sandalyedeki yaşlı adam bana annemi gençken tanıdığını söyledi. Tom was overweight when he was a teenager. Tom gençken aşırı kiloluydu. When I first met Tom, he was just a teenager. Tom'la ilk tanıştığımda daha gençti. Mary worked as a babysitter when she was a teenager. Mary, gençken çocuk bakıcısı olarak çalışmış. Tom was a typical teenager. Tom tipik bir gençti. You look like a teenager. Genç bir kıza benziyorsun. He's just another sullen teenager. O somurtkan bir genç. Teenagers often break rules. Gençler sık sık kuralları çiğnerler. Some high-pitched sounds are inaudible to adults, but can be heard by children and teenagers. Bazı tiz sesler yetişkinlere duyulmaz, ancak çocuklar ve gençler tarafından duyulabilir. I wore glasses when I was a teenager, but I don't anymore. Gençken gözlük taktım ama artık takmıyorum. What kind of music did you listen to when you were a teenager? Gençken ne tür müzikler dinlerdiniz? Mary was very beautiful when she was a teenager. Mary gençken çok güzeldi. How often did you do that when you were a teenager? Gençken bunu ne kadar sık yapardın? That magazine is aimed at teenagers. Bu dergi gençlere yöneliktir. They are extremely popular among teenagers. Gençler arasında son derece popülerler. Tom grew into a handsome teenager. Tom yakışıklı bir genç oldu. The teenager is showing off his new car. Genç adam yeni arabasıyla hava atıyor. His skin is as firm as a teenager's. Cildi bir gencinki kadar sert. There were teenagers in the park showing off on their skateboards. Parkta kaykaylarında hava atan gençler vardı. Jolanta is a very beautiful teenager girl from Bronisław's university. Jolanta, Bronisław'ın üniversitesinden çok güzel bir genç kız. Tom and Mary got married when they were teenagers. Tom ve Mary gençken evlendiler. Tom Jackson became famous when he was still a teenager. Tom Jackson daha gençken ünlü oldu. Show More (149)
2	teenager	ergen	n.
	You were a teenager then. Siz o zaman bir ergendiniz. Tom is already a teenager. Tom çoktan ergen oldu. He's a young, impressionable teenager. O genç, etkilenebilir bir ergen. When I first met Tom, he was still a teenager. Tom'la ilk tanıştığımda hâlâ bir ergendi. Tom is only a teenager. Tom sadece bir ergen. You could pass for a teenager if you wore a T-shirt. Eğer bir tişört giyersen ergen gibi görünebilirsin. I feel like I'm a teenager again. Kendimi yeniden ergen gibi hissediyorum. Layla turned into a voluptuous teenager. Leyla şehvetli bir ergene dönüşmüştü. Tom is still a teenager, isn't he? Tom hâlâ bir ergen, değil mi? You're not a teenager yet, are you? Henüz ergen değilsin, değil mi? Tom is a typical teenager. Tom tipik bir ergen. Tom is a normal teenager. Tom normal bir ergendir. You're 34 and she's a teenager. Sen 34 yaşındasın, o ise daha ergen. Quit acting like a teenager. Ergen gibi davranmayı bırak. Stop acting like a teenager. Ergen gibi davranmayı bırak. The suspect was revealed to be a young teenager named Dan Anderson. Şüphelinin Dan Anderson adında bir genç ergen olduğu ortaya çıkarıldı. A teenager sometimes acts like a baby. Bir ergen, bazen bir bebek gibi davranır. Tom looks like a teenager, but he's actually over thirty. Tom bir ergen gibi görünüyor ama aslında otuzun üzerinde. Tom was a bully when he was a teenager. Tom ergenken bir zorbaydı. You aren't a teenager yet, are you? Henüz ergen değilsin, değil mi? That sounds like something a teenager would say. Bu bir ergenin söyleyeceği bir şey gibi. Tom is a teenager, isn't he? Tom bir ergen, değil mi? Tom seemed to be a normal teenager. Tom normal bir ergen gibi görünüyordu. Tom showed me the poems that he'd written when he was a teenager. Tom bir ergenken yazdığı şiirleri bana gösterdi. I feel like I'm a teenager again. Tekrar bir ergen gibi hissediyorum. Stop acting like a teenager. Ergen ergen hareketler yapmayı bırak. Emily is a teenager. Emily bir ergendir. When I first met Tom, he was just a teenager. Tom'la ilk buluştuğumuzda o sadece bir ergendi. His skin is as firm as a teenager's. Onun cildi bir ergeninki kadar sıkı. Quit acting like a teenager. Ergen ergen hareketler yapmayı bırak. Tom was very lazy when he was a teenager. Tom ergenken çok tembeldi. Tom seems to be a normal teenager. Tom normal bir ergen gibi görünüyor. She's a young, impressionable teenager. O genç, etkilenebilir bir ergen. You're not a teenager yet. Henüz ergen değilsin. Show More (31)
3	teenager	delikanlı	n.
	Dan dated Linda when she was a teenager. Dan bir delikanlı iken Linda'yla çıkardı. You're not a teenager yet. Sen henüz bir delikanlı değilsin. Tom is a teenager. Tom bir delikanlı. I thought Tom was a teenager. Tom'un bir delikanlı olduğunu düşündüm. Show More (1)