tempt - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
tempt kışkırtmak v.
  • I'm not tempting them.
  • Ben onları kışkırtmıyorum.
  • Maybe you shouldn't tempt fate.
  • Belki de kaderi kışkırtmamalısın.
  • Don't tempt me.
  • Beni kışkırtma.
Show More (6)
tempt cezbetmek v.
  • I was tempted to do that.
  • Bunu yapmak beni cezbetti.
  • I'm addicted to translating sentences from French into English on Tatoeba, and Spanish is tempting me sorely.
  • Tatoeba'da Fransızca'dan İngilizce'ye cümle çevirme bağımlısıyım ve İspanyolca beni fena halde cezbediyor.
  • The sunshine tempted people out.
  • Güneş ışığı insanları çıkmaları için cezbediyor.
Show More (1)
tempt baştan çıkarmak v.
  • All men can be criminals, if tempted; all men can be heroes, if inspired.
  • Tüm insanlar suçlu olabilir, eğer baştan çıkarılırlarsa; tüm insanlar kahraman olabilir, eğer ilham alırlarsa.
  • You can't tempt me.
  • Beni baştan çıkaramazsın.
  • She tempted him.
  • Onu baştan çıkardı.
Show More (0)
tempt arzu etmek v.
  • Tom said that he was very tempted to do that.
  • Tom bunu yapmayı çok arzu ettiğini söyledi.
  • Tom was tempted to do that.
  • Tom bunu yapmayı arzu etti.
  • I wasn't tempted to do that.
  • Bunu yapmayı arzu etmiyordum.
Show More (0)
tempt ayartmak v.
  • You can't tempt me.
  • Beni ayartamazsın.
  • The serpent tempted Eve.
  • Yılan Havva'yı ayartmıştı.
  • The serpent tempted Eve.
  • Yılan Havva'yı ayarttı.
Show More (0)
tempt cazip olmak v.
  • It would be indeed tempting to enter into this debate.
  • Bu tartışmaya girmek gerçekten de cazip olacaktır.
  • I'd be tempted to do that.
  • Bunu yapmak cazip olurdu.
Show More (-1)
tempt meydan okumak v.
  • We're tempting fate.
  • Kadere meydan okuyoruz.
  • Test pilots are constantly tempting fate.
  • Test pilotları sürekli kadere meydan okuyor.
Show More (-1)
tempt tahrik etmek v.
  • Do not tempt me.
  • Beni tahrik etme.
  • And don't tempt me.
  • Beni tahrik etme.
Show More (-1)
tempt cazip görünmek v.
  • None of these things look tempting.
  • Bunların hiçbiri cazip görünmüyor.
Show More (-2)
tempt teşvik etmek v.
  • Nothing would tempt me to deceive him.
  • Hiçbir şey beni onu kandırmaya teşvik edemez.
Show More (-2)
tempt özendirmek v.
  • The sunshine tempted people out.
  • Güneş ışığı insanları dışarı çıkmaya özendirdi.
Show More (-2)