|
- The number of breast cancer cases has increased at a terrifying rate in the European Union.
- Avrupa Birliği'nde meme kanseri vakalarının sayısı korkunç bir oranda artmıştır.
- Farmers already in the EU are facing terrifying difficulties.
- Halihazırda AB'de bulunan çiftçiler korkunç zorluklarla karşı karşıya.
- The appalling onslaught against minorities in Egypt is terrifying to behold.
- Mısır'da azınlıklara yönelik korkunç saldırılar dehşet vericidir.
- No cause could ever justify such a terrifying act of cold-blooded barbarism.
- Hiçbir neden böylesine korkunç bir soğukkanlı barbarlık eylemini haklı gösteremez.
- One hundred and thirty million mutilated women in the world is a terrifying number.
- Dünyada yüz otuz milyon sakatlanmış kadın korkunç bir sayıdır.
- A military intervention against Iraq would have terrifying consequences today in the Middle East.
- Irak'a yönelik bir askeri müdahalenin bugün Orta Doğu'da korkunç sonuçları olacaktır.
- The epidemic moved with terrifying speed.
- Salgın korkunç bir hızla ilerledi.
- There are no hands responsible enough for these terrifying, apocalyptic weapons we have armed ourselves with.
- Kendimizi donattığımız bu korkunç, kıyamet silahları için yeterince sorumlu kişi yok.
- This is the most terrifying shower scene since Psycho.
- Bu Psycho'dan bu yana en korkunç duş sahnesi.
- This is the most terrifying shower scene since Psycho.
- Bu Psycho'dan beri çekilen en korkunç duş sahnesi.
- This is the most terrifying shower scene since Psycho.
- Bu Psycho'dan beri en korkunç duş sahnesi.
- Something terrifying happened that day.
- O gün korkunç bir şey oldu.
- Never have I read so terrifying a novel as this.
- Hiç bu kadar korkunç bir roman okumamıştım.
- You're terrifying.
- Sen korkunçsun.
- Never have I read so terrifying a novel as this.
- Asla bunun gibi korkunç bir roman okumadım.
- Sami and Layla's happy marriage was concealing a terrifying truth.
- Sami ve Leyla'nın mutlu evliliği korkunç bir gerçeği gizliyordu.
- Sami was the sole survivor of a terrifying plane crash.
- Sami korkunç bir uçak kazasından sağ kurtulan tek kişiydi.
- Tom found the experience terrifying.
- Tom deneyimi korkunç buldu.
- It was terrifying.
- Korkunçtu.
- Tom found the experience terrifying.
- Tom bu deneyimi korkunç buldu.
- This is absolutely terrifying.
- Bu kesinlikle korkunç.
- Sami and Layla's happy marriage was concealing a terrifying truth.
- Sami ve Layla'nın mutlu evliliği korkunç bir gerçeği gizliyordu.
- The ghost story was terrifying.
- Hayalet hikayesi korkunçtu.
- At that time, I used to have terrifying hallucinations.
- O zamanlar korkunç halüsinasyonlar görürdüm.
- Tom is terrifying.
- Tom korkunç.
- If there's something more terrifying in the world than eternity, then it's probably the current progress of my diploma thesis.
- Dünyada sonsuzluktan daha korkunç bir şey varsa, o da muhtemelen diploma tezimin şu anki ilerleyişidir.
- Sami came face to face with a terrifying truth.
- Sami korkunç bir gerçekle yüz yüze geldi.
- It's terrifying.
- O korkunç.
- Tom made a terrifying threat against Mary.
- Tom Mary'ye karşı korkunç bir tehdit savurdu.
Show More (26)
|
