the glass - Türkçe İngilizce Sözlük

the glass

"the glass" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 74 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
glass i. kadeh
Wine is a pure and clear product of nature, clear and golden in the glass.
Şarap doğanın saf ve berrak bir ürünüdür, kadehte berrak ve altın rengindedir.

More Sentences
glass i. bardak
Whether the glass is half full or half empty.
Bardağın yarısı dolu mu yoksa yarısı boş mu?

More Sentences
glass i. cam
Different materials such as paper, metal, glass and plastic must compete on an environmental quality basis.
Kağıt, metal, cam ve plastik gibi farklı malzemeler çevresel kalite bazında rekabet etmelidir.

More Sentences
General
glass i. sırça
People who live in glass houses shouldn't throw stones.
Sırça köşkte oturan komşusuna taş atmamalı.

More Sentences
glass i. cam
Soft drinks can be wrapped in cardboard, metal, glass, plastic or a combination of these.
Alkolsüz içecekler karton, metal, cam, plastik ya da bunların bir kombinasyonuna sarılabilir.

More Sentences
glass i. bardak dolusu
Drinking a full glass of water may help break down the medicine much more efficiently.
Bir bardak dolusu su içmek ilacın çok daha etkili bir şekilde parçalanmasına yardımcı olabilir.

More Sentences
Automotive
glass i. cam
Because first prize is an antique glass angel, hand-blown thousands of years ago.
Çünkü birincilik ödülü, binlerce yıl önce elle üflenmiş antika bir cam melek.

More Sentences
General
glass i. termometre
glass i. mercek
glass i. barometre
glass i. dürbün
glass i. gözlük camı
glass i. ayna
glass i. büyüteç
glass i. vitrin
glass i. bir bardak ölçüsü
glass i. bardak miktarı
glass i. kum saatini veya yarım saatlik kum saatini boşaltmak için gereken zaman
glass i. cam eşya
glass i. cam ürünler
glass i. cam elyafı
glass i. cam yünü
glass i. küçük dürbün
glass i. küçük teleskop
glass f. cam kavanoza koymak
glass f. camlamak
glass f. cam takmak
glass f. cam gibi yapmak
glass f. cam ile donatmak
glass f. gözlük takmak
glass f. gözlükle donatmak
glass f. yüzeyini donuk hale getirmek
glass f. donuk bir görünüm vermek
glass f. donuk hale getirmek
glass f. (deriyi) perdahlayıcı ile pürüzsüz hale getirmek
glass f. (deriyi) perdahlayıcı ile parlatmak
glass f. yansıtmasına sebep olmak
glass f. yansıtmak
glass f. yansımalı görmek
glass f. yansımasını görmek
glass f. özellikle av hayvanlarının yerini tespit etmek için araziyi optik cihazla taramak
glass f. ayna gibi olmak
glass f. cam gibi yansıtır hale gelmek
glass f. optik cihaz kullanmak
glass f. (bölgeyi) eritip cam haline getirecek şiddette bombalamak
glass s. camdan yapılmış
glass s. cama ait
glass s. cama benzer
glass s. camı andıran
glass s. cam gibi
glass s. camsı
glass s. camla kurulmuş
glass s. camla donatılmış
Colloquial
glass i. sera
glass f. (birinin) yüzüne bardak veya şişe ile vurmak
Technical
glass i. çiftli dürbün
glass i. cam bardak
glass i. cam levha
glass i. içi boş cam koruyucu
glass i. duvar veya kol saatinin kadranını koruyan cam parçası
glass i. saat camı
glass i. optik cam
glass i. kum saati
glass i. zamanı yarım saatlik aralıklarla ölçen bir cihaz
glass i. yarım saatlik kum saati
Gastronomy
glass i. cam kadeh
glass i. cam bardak
Geology
glass i. şeffaflık, sertlik ve amorfluk açısından cama benzeyen çeşitli organik ve inorganik maddelere verilen ad
glass i. volkanik magmanın aniden soğuması ile meydana gelen madde (obsidyen, ponza)
Sport
glass i. (basketbolda) cam bariyer
glass i. (buz hokeyinde) hokey sahasını çevreleyen şeffaf siper
Slang
glass metamfetamin
glass met
glass kristal meth

"the glass" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 56 sonuç

İngilizce Türkçe
General
break the glass f. cam kırmak
Tom said that he broke the glass.
Tom camı kırdığını söyledi.

More Sentences
pane of glass in the movable half of the window i. müteharrik pencere camı
cut the glass f. cam kesmek
pour some water in the glass f. bardağa biraz su dökmek
pour some water in the glass f. bardağa biraz su doldurmak
behind the glass zf. camın ardından
Colloquial
is the glass half empty or half full? expr. bardağın yarısı boş mu dolu mu?
is the glass half empty or half full? expr. bardağın boş tarafı mı dolu tarafı mı?
is the glass half empty or half full? expr. bardağın boş tarafından mı dolu tarafından mı bakarsın?
is the glass half empty or half full? expr. iyimser mi kötümser mi yaklaşırsın?
Idioms
full side of the glass i. bardağın dolu tarafı
the glass of fashion and the mold of form i. hayran olunan kişi
the glass of fashion and the mold of form i. hayran olunası kişi
the glass of fashion and the mold of form i. çok beğenilen kişi
the glass of fashion and the mold of form i. güzellik abidesi
break the glass plan i. son çare
see the glass half empty f. bardağın boş tarafını görmek
see the glass as half empty f. bardağın boş tarafını görmek
see the glass as half full f. bardağın dolu tarafını görmek
see the glass half full f. bardağın dolu tarafını görmek
see the glass as half empty f. olaya bir de kötü tarafından bakmak
see the glass as half empty f. olaya bir de tersinden görmek
see the glass half empty f. olaya bir de tersinden görmek
see the glass as half full f. olaya bir de iyi tarafından bakmak
see the glass half empty f. olaya bir de kötü tarafından bakmak
see the glass half full f. olaya bir de iyi tarafından bakmak
see the glass half full f. bardağın dolu tarafını görmek
see the glass half full f. optimist olmak
see the glass half full f. iyimser olmak
see the glass half empty f. bardağın boş tarafını görmek
see the glass half empty f. pesimist olmak
see the glass half empty f. kötümser olmak
the glass is half full expr. bardağın dolu tarafı
the glass is half full expr. bardağın yarısı dolu
the glass is half full expr. durumun iyi tarafı
the glass is half full expr. durumun olumlu yanı
the glass is half full expr. durum göründüğünden daha iyi/olumlu
the glass is half full expr. durum algılandığından daha iyi/olumlu
the glass is half full expr. durum o kadar da/sanıldığı kadar kötü değil
the glass is half empty expr. bardağın boş tarafından bakma
the glass is half empty expr. bardağın boş tarafı
the glass is half empty expr. kötümser bakış
the glass is half empty expr. bardağın yarısı boş
the glass is half empty expr. durumun kötü/olumsuz tarafı
the glass is half empty expr. durumun olumsuz yanı
the glass is half empty expr. durum algılandığından daha kötü/olumsuz
Technical
daylight passing through the glass i. camdan geçen gün ışığı
hydrolytic resistance of the interior surfaces of glass container i. cam kap iç yüzeylerinin hidrolitik dayanımı
bending strength of the edges of glass i. cam kenarlarının bükülme mukavemeti
determination of the bending strength of glass i. camın eğilme mukavemetinin tayini
bending strength of the edges of glass separately i. cam kenarlarının ayrı ayrı bükülme mukavemeti
pane of glass in the movable half of the window i. müteharrik pencere camı
determining transformation temperature of a glass by means of the thermal expansion method i. camın dönüşüm sıcaklığının termal genleşme metodu ile tayini
break the glass in case of emergency expr. acil durumda camı kırınız
break the glass in case of emergency expr. acil durumlarda camı kırınız
Medical
glass appearance of the myocardium i. miyokartta buzlu cam görünüm