|
- She trembled like a leaf.
- Bir yaprak gibi titriyordu.
- Tom is trembling.
- Tom titriyor.
- Tom was trembling.
- Tom titriyordu.
- When the lion roars, the zebras tremble.
- Aslan kükrediğinde, zebralar titrer.
- Tom felt his knees tremble.
- Tom dizlerinin titrediğini hissetti.
- I'm trembling out of fear.
- Korkudan titriyorum.
- We felt the ground trembling.
- Yerin titrediğini hissettik.
- The mere idea of swimming across the river made me tremble.
- Nehri yüzerek geçmeyi sırf düşünmek bile beni titretti.
- She trembled like a leaf.
- Bir yaprak gibi titredi.
- The terrible scene made him tremble in fear.
- Korkunç sahne onu korku içinde titretti.
- She was trembling as she listened to the news.
- Haberleri dinlerken titriyordu.
- Tom Skeleton was shaking and trembling in every limb.
- Tom Skeleton'un her organı sallanıyordu ve titriyordu.
- I felt my whole body tremble.
- Tüm vücudumun titrediğini hissettim.
- Tom felt Mary trembling against him.
- Tom, Mary'nin ona karşı titrediğini hissetti.
- Tom Skeleton was shaking and trembling in every limb.
- Tom İskelet'in her uzvu sallanıyor ve titriyordu.
- Tom trembled like a leaf.
- Tom bir yaprak gibi titredi.
- I felt my hands tremble.
- Ellerimin titrediğini hissettim.
- One day, the whole world will tremble.
- Bir gün, bütün dünya titreyecek.
- His trembling hands belied his calm attitude.
- Titreyen elleri sakin tavrını yalanlıyordu.
- Oh, how the Tree trembled!
- Ah, ağaç nasıl titredi!
- She felt her knees tremble.
- O, dizlerinin titrediğini hissetti.
- Oh, how the Tree trembled!
- Oo, ağaç nasıl da titredi!
- His legs were trembling from fear.
- Bacakları korkudan titriyordu.
- He tried to seem calm but his trembling hands betrayed him.
- Sakin görünmeye çalıştı ama titreyen elleri onu ele verdi.
- One day, the whole world will tremble.
- Bir gün tüm dünya titreyecek.
- The terrible scene made him tremble in fear.
- Korkunç sahne onu korkudan titretti.
- The mere idea of swimming across the river made me tremble.
- Nehri yüzerek geçme fikri bile beni titretti.
- Tom's hands trembled.
- Tom'un elleri titredi.
- She felt her knees tremble.
- Dizlerinin titrediğini hissetti.
- The mere idea of swimming across the river made me tremble.
- Nehri yüzerek geçmenin düşüncesi bile beni titretmeye yetti.
- Tom's hands trembled.
- Tom'un elleri titriyordu.
Show More (28)
|
