|
- In the insurance sector, many of the major principles of Community legislation are found in Turkish legislation.
- Sigorta sektöründe, Topluluk mevzuatının temel ilkelerinden pek çoğu Türk mevzuatında bulunmaktadır.
- There continue to be reports of the denial of trade union rights in the Turkish shipbuilding industry.
- Türk gemi inşa sektöründe sendikal hakların tanınmadığı yolunda haberler gelmeye devam etmektedir.
- Mr Ozan Ceyhun, Turkish by birth, is a Member of the German Parliament.
- Doğuştan Türk olan Sayın Ozan Ceyhun, Alman Parlamentosunun bir üyesidir.
- The Turkish Competition Authority started operation in 1997.
- Türk Rekabet Kurulu 1997’de faaliyete geçti.
- The reform of the Turkish social security system is an on-going process and urgently needed.
- Türk sosyal güvenlik sisteminde reform, devam eden bir süreçtir ve acilen gereklidir.
- That is why they want to go home, to their Turkish mountains.
- Bu yüzden evlerine, yani Türk dağlarına gitmek istiyorlar.
- We would also express our sympathy to the Turkish Government and to everyone in Turkey.
- Ayrıca Türk Hükümetine ve Türkiye'deki herkese üzüntülerimizi ifade etmek isteriz.
- The Turkish authorities have not yet followed up this proposal.
- Türk makamları, bu öneri konusunda henüz harekete geçmemişlerdir.
- The rapporteurs make also recommendations to the Turkish authorities to improve the situation.
- Raportörler, durumun iyileştirilmesi için Türk makamlarına tavsiyelerde de bulunmaktadırlar.
- Turkish and international human rights organisations continue to report torture cases.
- Türk ve uluslararası insan hakları örgütleri, işkence vakaları bildirmeye devam ediyorlar.
- Since the last Regular Report, according to the relevant Turkish authorities, around 1200 standards were adopted.
- Son Düzenli Rapor’dan bu yana, ilgili Türk makamlarına göre, 1200 civarında standart kabul edilmiştir.
- Is there any form of cooperation with the Turkish authorities?
- Türk makamlarıyla herhangi bir işbirliği var mı?
- 10 need harmonisation, and 32 references do not have a corresponding Turkish legislation.
- 10 tanesi uyumlulaşma gerektirmekte olup, 32 referansa tekabül eden Türk mevzuatı yoktur.
- The level of protection of the Turkish market has thus improved.
- Türk piyasasının koruma düzeyi böylece artmıştır.
- Turkish enterprises have had no major problems in adjusting to the new competitive situation.
- Türk işletmeleri, yeni rekabet durumuna intibak etmekte büyük sorunlar yaşamamıştır.
- In May 2000, the Ministry of the Interior ordered a review of corruption in the Turkish administration.
- Mayıs 2000'de, İçişleri Bakanlığı, Türk yönetimindeki yolsuzluğun gözden geçirilmesini emretmiştir.
- Third party access to networks has already been part of the Turkish electricity system.
- Şebekelere üçüncü tarafların erişimi zaten Türk elektrik sisteminin bir parçası olmuştur.
- The Turkish parliament is elected.
- Türk parlamentosu seçildi.
- The Turkish parliament is elected.
- Türk parlamentosu seçimle gelmiştir.
- These discussions confirmed the Turkish side's willingness to cooperate on the proposals in the strategy.
- Bu görüşmeler, Türk tarafının stratejideki öneriler üzerinde işbirliği yapmaya istekli olduğunu teyit etti.
- That is why we asked the Turkish government to take action.
- Bu nedenle Türk hükümetinden harekete geçmesini istedik.
- I call on the Turkish authorities to drop these shameful prosecutions.
- Türk makamlarını bu utanç verici kovuşturmaları durdurmaya çağırıyorum.
- For the first time after the Cyprus crisis, Turkish troops and military aircraft were in Greece.
- Kıbrıs krizinden sonra ilk kez Türk askerleri ve askeri uçakları Yunanistan'da bulunmuştur.
- Turkish company law is subject to further Commission assessment of compliance with EC legislation.
- Türk şirketler hukuku, Komisyon'un AT mevzuatına uygunluk açısından daha ayrıntılı değerlendirmesine tabidir.
- Further adjustments to Turkish monopolies are necessary.
- Türk tekellerinde ilave ayarlamalar gereklidir.
- When the time is ripe, there will have to be an in-depth examination of the all Turkish legislation.
- Zamanı geldiğinde, tüm Türk mevzuatının ayrıntılı olarak incelenmesi gerekecektir.
- In accordance with the Lausanne Treaty, three minorities are officially recognised by the Turkish State.
- Lozan Antlaşması uyarınca, üç azınlık Türk Devleti tarafından resmen tanınmıştır.
- The Turkish parliament recently passed a law relaxing conditions of solitary confinement.
- Türk parlamentosu kısa bir süre önce hücre hapsi koşullarını hafifleten bir yasayı kabul etti.
- Moreover, there is no universal definition of SMEs adopted by the Turkish institutions.
- Ayrıca, Türk kurumları tarafından benimsenmiş evrensel bir KOBİ tanımı bulunmamaktadır.
- It is easy to ascertain through the Turkish media that people are still being tortured in some police stations.
- Türk medyasından bazı polis karakollarında insanlara hala işkence yapıldığını tespit etmek kolaydır.
- The Turkish VAT Act also contains special schemes for farmers and small enterprises.
- Türk KDV yasası, çiftçiler ve küçük işletmeler için özel düzenlemeler de içermektedir.
- BOT calls for tenders will introduce greater competition in the Turkish market.
- YİD ihaleleri, Türk piyasasına daha fazla rekabet getirecektir.
- Turkish industry has been influenced by negative international macro-economic developments.
- Türk sanayisi, olumsuz uluslararası makroekonomik gelişmelerden etkilenmiştir.
- The issue of the application of rules of origin for Turkish tuna products is also still outstanding.
- Türk ton balığı ürünleri için menşe kurallarının uygulanması konusu da halen çözülmemiştir.
- The maritime safety record of the Turkish fleet compared to that of the EU fleet remains a matter of serious concern.
- Türk filosunun deniz güvenlik sicili, AB’ninkine kıyasla, ciddi bir kaygı konusu olmaya devam etmektedir.
- The response to the negative external shock demonstrated the flexibility and swift adaptability of the Turkish economy.
- Olumsuz dış şoka verilen yanıt, Türk ekonomisinin esnekliğini ve hızla uyarlanma yeteneğini gösterdi.
- The Turkish financial system is under heavy pressure to restructure.
- Türk mali sistemi, yeniden yapılanmak için ağır baskı altındadır.
- Further contacts with the Turkish authorities will be necessary.
- Türk makamlarıyla ilave temaslar gerekli olacaktır.
- We all know that reform is needed in the Turkish prisons.
- Hepimiz Türk cezaevlerinde reforma ihtiyaç olduğunu biliyoruz.
- Both Muslim citizens and citizens of Turkish descent have a place in the European Union.
- Hem Müslüman vatandaşların hem de Türk kökenli vatandaşların Avrupa Birliği'nde yeri vardır.
- Half of Turkish exports to the EU are made up of these products.
- AB'ye Türk ihracatının yarısı bu ürünlerden oluşmaktadır.
- Our Turkish friends have undeniably made progress on very many fronts in recent years.
- Türk dostlarımızın son yıllarda pek çok alanda ilerleme kaydettikleri yadsınamaz.
- I divided my time equally between the Greek and Turkish parts of Cyprus.
- Zamanımı Kıbrıs'ın Rum ve Türk kesimleri arasında eşit olarak paylaştırdım.
- In Copenhagen, a strong and positive signal will be sent to the Turkish politicians and population.
- Kopenhag'da Türk siyasetçilerine ve halkına güçlü ve olumlu bir sinyal gönderilecektir.
- The alignment of the Turkish statistical base with that of Eurostat is a very first priority.
- Türk istatistiksel temelinin Eurostat’ın temeliyle uyumlulaştırılması, başta gelen bir önceliktir.
- I think that the Turkish parliament really is acquiring democratic momentum which we must respect and build on.
- Bence Türk parlamentosu gerçekten de saygı duymamız ve üzerine inşa etmemiz gereken demokratik bir ivme kazanıyor.
- That is the key issue and that is the question that must be put clearly to our Turkish friends.
- Kilit mesele budur ve Türk dostlarımıza açıkça sorulması gereken soru da budur.
- The Commission expects the Turkish Government to address this matter immediately.
- Komisyon, Türk Hükümeti'nin bu konuyu derhal ele almasını beklemektedir.
- Secondly, I want to urge the Turkish government to take an initiative towards a political settlement with the Kurds.
- İkinci olarak Türk hükûmetini Kürtlerle siyasi bir çözüm için inisiyatif almaya çağırmak istiyorum.
- I do not think, however, that there are many offspring of European residents in the Turkish Parliament.
- Bununla birlikte, Türk Parlamentosunda Avrupa'da ikamet edenlerin çocuklarının çok fazla olduğunu düşünmüyorum.
- Turkish rules give sufficient protection to shareholders and creditors.
- Türk kuralları, hissedarlara ve alacaklılara yeterli koruma sağlamaktadır.
- But I call on our Turkish partners to take a constructive attitude so that an agreement can be reached soon.
- Ancak Türk ortaklarımızı kısa sürede bir anlaşmaya varılabilmesi için yapıcı bir tutum sergilemeye çağırıyorum.
- The Russian financial crisis hit the Turkish economy primarily through its negative effects on the financial markets.
- Rusya'daki mali kriz, Türk ekonomisini öncelikle mali piyasalar üzerindeki olumsuz etkileriyle vurmuştur.
- Turkish industrial policy is managed by the Ministry of Industry and Trade.
- Türk sanayi politikası, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından yönetilir.
- In recent years, the number and activities of Turkish NGOs have increased significantly.
- Son yıllarda, Türk sivil toplum kuruluşlarının sayısı ve faaliyetleri önemli ölçüde artmıştır.
- I know that the Turkish authorities are greatly saddened by recent events.
- Türk makamlarının son olaylardan büyük üzüntü duyduğunu biliyorum.
- Official Turkish sources produce very different noises.
- Resmi Türk kaynakları çok farklı sesler çıkarıyor.
- The Turkish legal system does not contain general legislation on anti-corruption measures.
- Türk hukuk sistemi, yolsuzluğa karşı tedbirler konusunda genel mevzuat içermez.
- Their conformity with EC rules still needs to be discussed between the Commission and the Turkish authorities.
- Bunların AT kurallarına uygunluğunun, Komisyon ve Türk makamları arasında hâlâ görüşülmesi gerekmektedir.
- They are efforts which go beyond what seems acceptable to the Turkish military.
- Türk ordusu için kabul edilebilir görünenin ötesine geçen çabalardır.
- What is the Council's view of the ban under Turkish law on the foundation and operation of communist parties?
- Konsey'in Türk hukukunda komünist partilerin kurulması ve faaliyet göstermesinin yasaklanmasına ilişkin görüşü nedir?
- The Customs Union foresees the alignment of Turkish technical regulations before the end of 2000.
- Gümrük Birliği, 2000 yılı sonuna kadar Türk teknik mevzuatının uyumlu hale getirilmesini öngörmektedir.
- Seriously, what is the European Union doing to oust the Turkish occupying army from Cyprus?
- Cidden, Avrupa Birliği işgalci Türk ordusunu Kıbrıs'tan çıkarmak için ne yapıyor?
- Objective and independent reporting by Turkish media of the Kurdish issue is not possible.
- Türk medyasının Kürt sorunu hakkında nesnel ve bağımsız yayın yapması mümkün değildir.
- In November 1996 the Turkish authorities set up a missing persons search unit within the Ministry of the Interior.
- Kasım 1996'da, Türk makamları, İçişleri Bakanlığı bünyesinde bir kayıp kişileri arama birimi oluşturdu.
- The gradual opening of the Turkish economy to the outside world has played a key role in this change.
- Türk ekonomisinin dış dünyaya aşamalı olarak açılması bu değişimde kilit bir rol oynamıştır.
- It calls upon the Turkish authorities to seek a peaceful solution.
- Türk makamlarına barışçıl bir çözüm bulmaları çağrısında bulunur.
- The information available does not make possible an evaluation on the openness of the Turkish public procurement market.
- Mevcut bilgiler, Türk kamu alımları piyasasının açıklığı konusunda bir değerlendirme yapılmasını mümkün kılmamaktadır.
- The Turkish Labour Law foresees that private and public institutions employ disabled persons.
- Türk İş Kanunu, özel ve kamu kuruluşlarının engelli bireyleri istihdam etmesini öngörmektedir.
- By Law, the “Supreme Statistical Council” is the advisory body of the Turkish statistical system.
- Kanuna göre, “Yüksek İstatistik Şurası” Türk istatistik sisteminin danışma organıdır.
- Have you received any news from the Turkish Government regarding Leila Zana?
- Türk Hükümetinden Leyla Zana ile ilgili herhangi bir haber aldınız mı?
- The Turkish VAT system, based on the Community approach, still differs from the acquis to some extent.
- Topluluk yaklaşımına dayanan Türk KDV sistemi, müktesebattan hâlâ bir ölçüde farklılık göstermektedir.
- SME’s with less than 250 employees represent almost 65% of employment in the Turkish manufacturing sector.
- 250’den az çalışanı olan KOBİ’ler Türk imalat sektöründeki istihdamın %65’e yakın bir bölümünü teşkil ederler.
- In the area of accreditation, an independent Turkish Accreditation body still needs to be established.
- Akreditasyon alanında, bağımsız bir Türk Akreditasyon Kurumunun kurulması gerekmektedir.
- If the EU renders it necessary to take the north from the Turkish population, war will follow.
- AB, kuzeyi Türk nüfusundan almayı gerekli kılarsa bunu savaş izleyecektir.
- The Turkish banking sector follows the universal banking model.
- Türk bankacılık sektörü, evrensel bankacılık modelini izlemektedir.
- Mr Ozan Ceyhun, Turkish by birth, is a Member of the German Parliament.
- Doğuştan Türk olan Sayın Ozan Ceyhun Alman Parlamentosunun bir üyesidir.
- Turkish budgetary practices are still in many respects inconsistent with standards generally applicable in the EC.
- Türk bütçe uygulamaları, AT'de genel olarak uygulanan standartlarla hâlâ birçok bakımdan uyumsuzdur.
- Agenda 2000 had already confirmed that the Turkish administration functions to a satisfactory standard.
- Gündem 2000'de, Türk idaresinin tatmin edici standartlarda işlediği teyit edilmişti.
- Turkish enterprises had no major problems in adjusting to the new competitive situation.
- Türk işletmeleri, yeni rekabet durumuna uyum sağlamakta büyük sorunlar yaşamadılar.
- Turkish politicians show little zeal when it comes to putting the changes to the constitution into practice.
- Türk politikacılar anayasada yapılan değişiklikleri uygulamaya geçirme konusunda çok az gayret göstermektedir.
- The Commission therefore calls on the Turkish government to make further efforts to comply with these standards.
- Bu nedenle Komisyon, Türk hükümetine bu standartlara uyum için daha fazla çaba göstermesi çağrısında bulunur.
- Turkish troops have never before participated in exercises on Greek territory.
- Türk birlikleri daha önce hiçbir zaman Yunan topraklarında tatbikatlara katılmamıştır.
- There is no justification for the behaviour of the Turkish Government.
- Türk Hükümeti'nin davranışının hiçbir haklı gerekçesi yoktur.
- Turkish troops were involved in IFOR/SFOR and the Multinational Protection Force in Albania.
- Türk birlikleri, Arnavutluk'taki IFOR/SFOR ve Çok-uluslu Koruma Kuvveti'nde yer almışlardır.
- 90% of Turkish imports consist of investment goods, semi-finished products or raw materials.
- Türk ithalatının %90’ı yatırım malları, yarı mamul ürünler veya hammaddelerden oluşur.
- Small and very small family companies are the backbone of the Turkish private sector.
- Küçük ve çok küçük aile şirketleri, Türk özel sektörünün belkemiğidir.
- The conditions in Turkish prisons do not seem to have improved.
- Türk cezaevlerindeki şartlar iyileşmiş gibi görünmemektedir.
- There is no distinction between large companies and SME's in Turkish policy.
- Türk politikasında büyük şirketler ve KOBİ’ler arasında ayrım yoktur.
- The maritime safety record of the Turkish fleet remains a matter of concern.
- Türk filosunun deniz güvenliği sicili bir kaygı konusu olmaya devam etmektedir.
- Turkish broadcasting legislation can not be considered as being in full conformity with the acquis.
- Türk yayıncılık mevzuatı, müktesebat ile tam olarak uyumlu sayılamaz.
- In 2000, the EC has provided 52,9 % of Turkish imports and has absorbed 53,1 % of Turkish exports.
- AT, 2000 yılında, Türk ithalatının % 52,9'unu sağlamış ve Türk ihracatının % 53,1'ini absorbe etmiştir.
- That is why they want to go home, to their Turkish mountains.
- Bu yüzden evlerine, Türk dağlarına dönmek istiyorlar.
- The case has been a cause for concern raised with the Turkish authorities on many occasions.
- Bu dava, Türk makamları nezdinde pek çok kez gündeme getirilmiş bir endişe kaynağı olmuştur.
- As regards Cyprus, the Commission is beginning to ask itself questions about the Turkish occupation.
- Kıbrıs'la ilgili olarak Komisyon, Türk işgali konusunda kendisine sorular sormaya başlamıştır.
- The European Union takes note of the assurance of the Turkish Government that Abdullah Ocalan will have a fair trial.
- Avrupa Birliği, Türk Hükümetinin Abdullah Öcalan'ın adil bir şekilde yargılanacağına dair verdiği güvenceyi not eder.
- That is why they want to go home, to their Turkish mountains.
- Bu yüzden evlerine, Türk dağlarına gitmek istiyorlar.
- In various Turkish restaurants, shishkabob is the main food.
- Çeşitli Türk restoranlarında, şiş kebap ana yemektir.
- In the sixteenth century Turkish and Spanish pirates often encountered in Mediterranean Sea.
- 16. yüzyılda Akdeniz'de Türk ve İspanyol korsanlar birbirleriyle sık sık mücadele ettiler.
- In the sixteenth century Turkish and Spanish pirates often encountered in Mediterranean Sea.
- On altıncı yüzyılda Türk ve İspanyol korsanlar Akdeniz'de sık sık karşılaşırlardı.
- Germany is the country with the most Turkish residents after Turkey.
- Almanya Türkiye'den sonra en çok Türk yerleşimci barındıran ülke.
- The Turkish embassy in Buenos Aires looks like a prison.
- Buenos Aires'teki Türk büyükelçiliği hapishaneye benziyor.
- Did you know that Mesut Özil, the famous German footballer, is also Turkish?
- Ünlü Alman futbolcu Mesut Özil'in de Türk olduğunu biliyor muydun?
- He played a Turkish folk tune on his baglama at a Kurdish wedding in Germany.
- Almanya'da bir Kürt düğününde bağlamasıyla bir Türk halk ezgisi çaldı.
- He played an old Turkish song on his new oud.
- Yeni uduyla eski bir Türk şarkısı çaldı.
- The Turkish coup d'état occurred on September 12, 1980.
- Türk darbesi 12 Eylül 1980'de gerçekleşti.
- He played a Turkish folk tune on his baglama at a Kurdish wedding in Germany.
- Almanya'daki bir Kürt düğününde bağlamasıyla bir türkü çaldı.
- Have you ever tried Turkish food?
- Hiç Türk yemeği denedin mi?
- Her boyfriend is Turkish.
- Erkek arkadaşı Türk.
- Turkish warships intercepted a Greek boat which was suspected to carry illegal immigrants.
- Türk savaş gemileri yasadışı göçmenleri taşıdığından şüphelenilen bir Yunan teknesini durdurdu.
- A Turkish soft G and a Spanish H eloped and had lots of completely silent children together.
- Bir Türk yumuşak G ve bir İspanyol H kaçarak evlendiler ve birlikte tamamen sessiz bir sürü çocukları oldu.
- There is nothing wrong with the Turkish people's power of perception.
- Türk toplumunun algılama yeteneği bozuk değildir.
- Have you ever eaten Turkish food before?
- Hiç daha önce Türk yemeği yedin mi?
- Google commemorated the African Turkish sculptor Kuzgun Acar with a Doodle.
- Google, Afrika kökenli Türk heykeltıraş Kuzgun Acar'ı bir Doodle ile andı.
- Google translator can speak Russian with a Turkish accent.
- Google çevirmeni Rusça'yı Türk aksanıyla konuşabiliyor.
- I am Turkish.
- Ben Türküm.
- Sami speaks Arabic but he has a Turkish background.
- Sami Arapça konuşuyor ama Türk kökenli.
- Where is the Turkish embassy?
- Türk büyükelçiliği nerede?
- Germany is the country with the most Turkish residents after Turkey.
- Almanya, Türkiye'den sonra en çok Türk'ün yaşadığı ülke.
- She's got a Turkish boyfriend.
- Türk bir erkek arkadaşı var.
- Google translator can speak Russian with a Turkish accent.
- Google Çeviri, Türk aksanıyla Rusça konuşabiliyor.
- Google commemorated the African Turkish sculptor Kuzgun Acar with a Doodle.
- Google, Afrikalı Türk heykeltıraş Kuzgun Acar'ı bir Doodle ile andı.
- Seems like there are too many Turkish trolls on Tatoeba.
- Tatoeba'da çok fazla Türk trol var gibi görünüyor.
- No, I'm not German, I'm Turkish.
- Hayır, ben Alman değilim, Türk'üm.
- The Turkish theater and cinema actress Yıldız Kenter has passed away today at the age of 91.
- Türk tiyatro ve sinema sanatçısı Yıldız Kenter, bugün 91 yaşında hayata gözlerini yumdu.
- Evliya Celebi was a Turkish traveller who lived in the 17th century.
- Evliya Çelebi 17. yüzyılda yaşamış bir Türk gezginidir.
- What is the Turkish equivalent to meditation?
- Meditasyonun Türk eşdeğeri nedir?
- Tom has a Turkish friend.
- Tom'un Türk bir arkadaşı var.
- In various Turkish restaurants, shishkabob is the main food.
- Birçok Türk lokantasında ana yemek şiş kebaptır.
- Have you ever eaten Turkish food?
- Hiç Türk yemeği yediniz mi?
- The Turkish theater and cinema actress Yıldız Kenter has passed away today at the age of 91.
- Türk tiyatro ve sinema oyuncusu Yıldız Kenter bugün 91 yaşında vefat etti.
- The Turkish embassy in Buenos Aires is similar to a prison.
- Buenos Aires'teki Türk elçiliği bir hapishaneye benziyor.
- This is a Turkish tradition.
- Bu bir Türk geleneğidir.
- She's got a Turkish boyfriend.
- Onun Türk bir sevgilisi var.
- There is nothing wrong with the Turkish people's power of perception.
- Türk halkının algılama gücünde hiçbir sorun yok.
- Many Turkish companies are investing in Algeria.
- Birçok Türk şirketi Cezayir'e yatırım yapıyor.
- Boris Johnson's Turkish great-grandfather who strongly opposed to the Turkish War of Independence, was lynched as a traitor.
- Boris Johnson'ın Türk Kurtuluş Savaşı'na şiddetle karşı çıkan Türk büyük dedesi vatan haini olarak linç edildi.
- Many Turkish companies are investing in Algeria.
- Pek çok Türk şirketi Cezayir'e yatırım yapıyor.
- Evliya Celebi was a Turkish traveller who lived in the 17th century.
- Evliya Çelebi 17. yüzyılda yaşamış bir Türk seyyahıdır.
- I like the Turkish way of drinking tea.
- Türk usulü çay içmeyi seviyorum.
- Boris Johnson's Turkish great-grandfather who strongly opposed to the Turkish War of Independence, was lynched as a traitor.
- Boris Johnson'un Kurtuluş Savaşı'na şiddetle muhalefet eden Türk büyük dedesi hain olarak görülüp linç edilmişti.
- No, I'm not German, I'm Turkish.
- Hayır; Alman değil, Türk'üm.
- Have you ever eaten Turkish food?
- Hiç Türk yemeği yedin mi?
- Turkish warships intercepted a Greek boat which was suspected to carry illegal immigrants.
- Türk savaş gemileri kaçak göçmen taşıdığından şüphelenilen bir Yunan teknesini durdurdu.
- Tom has a Turkish friend.
- Tom'un bir Türk arkadaşı var.
- The Turkish embassy in Buenos Aires looks like a prison.
- Buenos Aires'teki Türk elçiliği bir hapishaneye benziyor.
- The Turkish coup d'état occurred on September 12, 1980.
- Türk darbesi 12 Eylül 1980'de meydana geldi.
- Have you ever eaten Turkish food before?
- Daha önce hiç Türk yemeği yedin mi?
- That looks more like a Turkish name to me.
- Bu bana daha çok bir Türk ismi gibi geldi.
Show More (148)
|
|
- Anyone who did not belong to the main population group of Sunni Turkish speakers had a difficult time.
- Sünni Türkçe konuşan ana nüfus grubuna ait olmayan herkes zor zamanlar geçirdi.
- Turkish is an agglutinating language.
- Türkçe sondan eklemeli bir dil.
- I wish I hadn't known how to speak Turkish.
- Keşke Türkçe bilmeseydim.
- I don't speak Turkish.
- Ben Türkçe bilmiyorum.
- Can you please correct my Turkish?
- Lütfen Türkçemi düzeltir misiniz?
- I want to learn some Turkish to go to Germany.
- Almanya'ya gitmek için biraz Türkçe öğrenmek istiyorum.
- It's fun to learn Turkish with you.
- Seninle Türkçe öğrenmek çok eğlenceli.
- I saw a group of tourists who spoke Turkish.
- Türkçe konuşan bir grup turist gördüm.
- Turkish is a very regular and logical language.
- Türkçe çok kurallı ve mantığa uygun bir dil.
- He translated the book from Turkish into English.
- Kitabı Türkçe'den İngilizce'ye çevirdi.
- We haven't spoken Turkish.
- Türkçe konuşmadık.
- Besides Arabic, Turkish, and Persian, the colonial languages of English and French remain in use.
- Arapça, Türkçe ve Farsçanın yanı sıra sömürge dilleri olan İngilizce ve Fransızca da kullanılmaya devam etmektedir.
- In Cyprus, they speak Greek, Turkish and English.
- Kıbrıs'ta Yunanca, Türkçe ve İngilizce konuşurlar.
- We speak Turkish.
- Türkçe konuşuyoruz.
- I want to translate your works into Turkish.
- Eserlerinizi Türkçeye çevirmek istiyorum.
- I am learning Turkish.
- Türkçe öğreniyorum.
- My Turkish is bad.
- Türkçem kötü.
- I ordered a Turkish grammar yesterday.
- Dün bir Türkçe dilbilgisi sipariş ettim.
- He likes listening to Istanbul Turkish the most, but he also likes the sound of Azerbaijani Turkish.
- En çok İstanbul Türkçesini dinlemeyi seviyor ama Azerbaycan Türkçesinin tınısını da seviyor.
- I don't speak Turkish.
- Türkçe konuşmam.
- I ordered a Turkish grammar yesterday.
- Dün bir Türkçe gramer sipariş ettim.
- Can you please correct my Turkish?
- Lütfen Türkçemi düzeltebilir misin?
- He translated the book from Turkish into English.
- Kitabı Türkçeden İngilizceye çevirdi.
- Turkish is about to become the second most used language in Tatoeba, surpassed only by English.
- Sadece İngilizcenin geride bıraktığı Türkçe, Tatoeba'da ikinci en çok kullanılan dil olmak üzere.
- You translated the play from Turkish into Arabic.
- Sen oyunu Türkçe'den Arapça'ya çevirdin.
- We haven't spoken Turkish.
- Biz Türkçe konuşmadık.
- I need to practice speaking Turkish.
- Türkçe konuşma pratiği yapmam lazım.
- Emily is learning some Turkish.
- Emily biraz Türkçe öğreniyor.
- Does the gentleman speak Turkish?
- Beyefendi Türkçe konuşuyor mu?
- We celebrate November 28 as Tatoeba day because it is the day when Turkish, Esperanto and Greek were added.
- 28 Kasım'ı Tatoeba günü olarak kutlarız çünkü o gün Türkçe, Esperanto ve Yunancanın eklendiği gündür.
- We speak Turkish.
- Biz Türkçe konuşuruz.
- I'm learning Turkish.
- Ben Türkçe öğreniyorum.
- I can understand Turkish, but I can't speak it.
- Türkçeyi anlayabilirim ama onu konuşamam.
- It's hard to speak Turkish for me.
- Türkçe konuşmak benim için çok zor.
- Turkish is about to become the second most used language in Tatoeba, surpassed only by English.
- Türkçe, Tatoeba'da İngilizce'yi geçerek en çok kullanılan ikinci dil olmak üzere.
- Do you speak Turkish?
- Türkçe konuşuyor musun?
- I can't speak Turkish.
- Türkçe konuşamıyorum.
- I saw a group of tourists who spoke Turkish.
- Türkçe konuşan bir turist grubu gördüm.
- You translated the play from Turkish into Arabic.
- Sen oyunu Türkçeden Arapçaya çevirdin.
- My native language is Turkish.
- Ana dilim Türkçedir.
- Do you speak Turkish?
- Türkçe biliyor musunuz?
- He prefers speaking Turkish.
- Türkçe konuşmayı tercih ediyor.
- The only missing feature of Windows for Workgroups 3.11 is Turkish keyboard layout.
- Windows for Workgroups 3.11'in tek eksik özelliği Türkçe klavye düzeni.
- Have you spoken Turkish?
- Türkçe konuştunuz mu?
- I don't have a Turkish keyboard.
- Türkçe klavyem yok.
- It's fun to learn Turkish with you.
- Seninle Türkçe öğrenmek eğlencelidir.
- I can not speak Turkish.
- Türkçe konuşamıyorum.
- Turkish has a different word order.
- Türkçe'de farklı bir kelime düzeni var.
- After I returned from Turkey, my Turkish deteriorated.
- Türkiye'den döndükten sonra Türkçem bozuldu.
- My Turkish is bad.
- Benin Türkçe'm kötüdür.
- My dream is to study Turkish in Istanbul.
- Hayalim İstanbul'da Türkçe eğitimi almak.
- Nearly everyone knows that my mother tongue is Turkish.
- Neredeyse herkes benim anadilimin Türkçe olduğunu biliyor.
- Turkish is a difficult language.
- Türkçe zor bir dil.
- Nearly everyone knows that my mother tongue is Turkish.
- Anadilimin Türkçe olduğunu neredeyse herkes bilir.
- I learn Turkish.
- Türkçe öğreniyorum.
- Turkish is a Turkic language.
- Türkçe, Türkik bir dildir.
- Hungarian and Turkish are very similar in terms of grammar.
- Macarca ve Türkçe gramer açısından birbirine çok benzer.
- Emily is studying Turkish, because she and her parents will go to Turkey on vacation.
- Emily Türkçe öğreniyor, çünkü ailesiyle birlikte Türkiye'ye tatile gidecekler.
- I want to learn some Turkish to go to Germany.
- Ben Almanya'ya gitmek için biraz Türkçe öğrenmek istiyorum.
- A Turkish soft G and a Spanish H eloped and had lots of completely silent children together.
- Türkçe Ğ ve İspanyolca H kaçtı ve birlikte birsürü tamamen sessiz çocukları oldu.
- My dream is to study Turkish in Istanbul.
- Hayalim İstanbul'da Türkçe okumak.
- You translated the play from Turkish into Arabic.
- Oyunu Türkçe'den Arapça'ya çevirdiniz.
- I need to practice speaking Turkish.
- Türkçe konuşarak pratik yapmaya ihtiyacım var.
- Does the lady speak Turkish?
- Hanımefendi Türkçe biliyor mu?
- Does the gentleman speak Turkish?
- Beyefendi Türkçe biliyor mu?
- You translated the play from Turkish into Arabic.
- Siz oyunu Türkçeden Arapçaya çevirdiniz.
- I can understand Turkish, but I can't speak it.
- Türkçeyi anlayabiliyorum ama konuşamıyorum.
- Turkish is a difficult language.
- Türkçe zor bir dildir.
- I need to practice speaking Turkish.
- Türkçe konuşarak pratik yapmalıyım.
- Tom learnt even some Turkish in Germany.
- Tom Almanya'da biraz Türkçe bile öğrendi.
- In Cyprus, they speak Greek, Turkish and English.
- Kıbrıs'ta Yunanca, Türkçe ve İngilizce konuşuyorlar.
- Turkish is a very regular and logical language.
- Türkçe çok düzenli ve mantıklı bir dildir.
- Number of Turkish sentences on Tatoeba exceeded 200,000.
- Tatoeba'daki Türkçe cümle sayısı 200.000'i aştı.
- I can't speak Turkish.
- Ben Türkçe konuşamıyorum.
- I need to practice speaking Turkish.
- Türkçe konuşmayı pratik etmeye ihtiyacım var.
- He played an old Turkish song on his new oud.
- Yeni uduyla eski bir Türkçe parça çaldı.
- I'm learning Turkish.
- Türkçe öğreniyorum.
- I speak very good English and Turkish.
- Çok iyi İngilizce ve Türkçe konuşuyorum.
- Turkish is a Turkic language.
- Türkçe bir Türk dilidir.
- Do you speak Turkish?
- Türkçe konuşur musunuz?
- He likes listening to Istanbul Turkish the most, but he also likes the sound of Azerbaijani Turkish.
- En çok İstanbul Türkçesi dinlemeyi seviyor ama Azeri Türkçesinin sesini de seviyor.
- We celebrate November 28 as Tatoeba day because it is the day when Turkish, Esperanto and Greek were added.
- Türkçe, Esperanto ve Yunanca'nın eklendiği gün olduğu için 28 Kasım'ı Tatoeba günü olarak kutluyoruz.
- Do you know Turkish?
- Türkçe biliyor musun?
- My native language is Turkish.
- Benim ana dilim Türkçe.
- I don't have a Turkish keyboard.
- Benim Türkçe klavyem yok.
- I wish I hadn't known how to speak Turkish.
- Keşke Türkçe konuşmayı bilmeseydim.
Show More (83)
|