|
- The programme itself marks a turning point.
- Programın kendisi bir dönüm noktasına işaret ediyor.
- This promises to be a turning point in Angola's history.
- Bu Angola tarihinde bir dönüm noktası olacağa benziyor.
- The future will tell whether Laeken has been an historic turning point.
- Laeken'in tarihi bir dönüm noktası olup olmadığını istikbal gösterecektir.
- This period also marks a turning point in terms of the economy.
- Bu dönem aynı zamanda ekonomi açısından da bir dönüm noktasına işaret etmektedir.
- We have arrived at a crucial turning point.
- Çok önemli bir dönüm noktasına gelmiş bulunuyoruz.
- We seem to have reached a turning point.
- Bir dönüm noktasına ulaşmış gibi görünüyoruz.
- We really are at a turning point now.
- Şu anda gerçekten bir dönüm noktasındayız.
- She is absolutely right that we are at a turning point.
- Kendisi bir dönüm noktasında olduğumuz konusunda kesinlikle haklı.
- We hope that Johannesburg is a turning point.
- Johannesburg'un bir dönüm noktası olmasını umuyoruz.
- Today's resolution comes at a turning point in work in this area.
- Bugünkü karar, bu alandaki çalışmalarda bir dönüm noktasına denk geliyor.
- She is absolutely right that we are at a turning point.
- Bir dönüm noktasında olduğumuz konusunda kesinlikle haklı.
- This is a turning point in history.
- Bu, tarihte bir dönüm noktasıdır.
- The Battle for Quebec was the turning point in the war.
- Quebec Savaşı savaşın dönüm noktasıydı.
- I think this is a turning point.
- Bence bu bir dönüm noktası.
- This was the turning point of his life.
- Bu onun hayatının dönüm noktasıydı.
- This is a turning point in history.
- Bu tarihte bir dönüm noktası.
- I think this is a turning point.
- Bence bu bir dönüm noktasıdır.
- First Contact became the most important turning point in human history.
- İlk Temas insanlık tarihinin en önemli dönüm noktası oldu.
Show More (15)
|
