Tureng - united states - İngilizce Türkçe Cümleler

Geçmiş

	İngilizce	Türkçe
1	united states	birleşik devletler	n.
	The United States manage 3%. Birleşik Devletler bunun %3'ünü yönetmektedir. I have negotiated with many people from the United States administration. Birleşik Devletler yönetiminden pek çok kişiyle görüştüm. The United States can, because it can turn off the money tap. Birleşik Devletler bunu yapabilir, çünkü para musluğunu kapatabilir. We will continue to pursue this line of argument with our United States counterparts. Birleşik Devletler'deki muhataplarımızla bu argümanımızı sürdürmeye devam edeceğiz. We salute the firm and considered attitude of the United States government. Birleşik Devletler hükümetinin kararlı ve düşünceli tutumunu selamlıyoruz. The United States takes on the lion's share of all peace missions. Birleşik Devletler tüm barış misyonlarının aslan payını üstlenir. This, of course, is due to the attitude of the United States Government and the multinationals. Bu elbette Birleşik Devletler Hükümeti'nin ve çok uluslu şirketlerin tutumundan kaynaklanmaktadır. As you know, these measures are typical in United States law. Bildiğiniz üzere, bu tedbirler Birleşik Devletler hukukunda normaldir. This call comes both from United States society and this House itself, which I hope will adopt the resolution. Bu çağrı hem Birleşik Devletler toplumundan hem de kararı kabul edeceğini umduğum bu Meclisin kendisinden gelmektedir. I am not the President of the United States Federal Court, but perhaps I can help you. Birleşik Devletler Federal Mahkemesi Başkanı değilim ama belki size yardımcı olabilirim. We will never forget the attacks against the United States, which we utterly condemn. Birleşik Devletlere karşı yapılan ve şiddetle kınadığımız saldırıları asla unutmayacağız. We salute the firm and considered attitude of the United States government. Birleşik Devletler hükûmetinin kararlı ve düşünceli tutumunu selamlıyoruz. These ships are owned by the United States military administration and are no longer in operation. Bu gemiler Birleşik Devletler askeri yönetimine aittir ve artık faaliyette değildir. On behalf of my party, may I offer my deepest condolences to the people of the United States. Partim adına Birleşik Devletler halkına en derin taziyelerimi sunuyorum. It embraces the profoundly militaristic NATO route tied to United States imperialism. Birleşik Devletler emperyalizmine bağlı, son derece militarist NATO rotasını benimsemektedir. In my talks with the United States authorities, I hope to be firm. Birleşik Devletler yetkilileriyle yaptığım görüşmelerde kararlı olmayı umuyorum. The United States could make a particularly positive contribution to the Court and to the way it operates. Birleşik Devletler Mahkeme'ye ve işleyiş biçimine özellikle olumlu bir katkıda bulunabilir. We will certainly not stabilise it if the United States undermines it by adopting a unilateral approach. Birleşik Devletler tek taraflı bir yaklaşım benimseyerek bunu zayıflatırsa kesinlikle istikrarı sağlayamayız. Had the laboratory refused to do this, the United States authorities would have resorted to a compulsory licence. Eğer laboratuar bunu yapmayı reddetseydi, Birleşik Devletler yetkilileri zorunlu ruhsata başvuracaktı. Why is the United States more successful in doing so? Birleşik Devletler neden bu konuda daha başarılı? This is clearly going to be the route taken in future to circumvent legislation both here and in the United States. Gelecekte hem burada hem de Birleşik Devletler'de mevzuatı atlatmak için izlenecek yol açıkça bu olacaktır. The United States sabotaged the protocol, do not ask me why. Birleşik Devletler protokolü sabote etti, nedenini sormayın. As you know, these measures are normal in United States law. Bildiğiniz gibi bu önlemler Birleşik Devletler hukukunda normaldir. The United States produce the largest amount of pollution per capita. Birleşik Devletler kişi başına en fazla kirlilik yaratan ülkedir. I am not implying that we should support every position adopted by the United States. Birleşik Devletler tarafından benimsenen her pozisyonu desteklememiz gerektiğini ima etmiyorum. Our investors should have the same disclosure as United States investors. Yatırımcılarımız, Birleşik Devletler yatırımcılarıyla aynı bilgilendirmeye sahip olmalıdır. As is generally known, the rights of suspects are not generally adequately protected in the United States. Genel olarak bilindiği üzere, Birleşik Devletler'de şüphelilerin hakları genellikle yeterince korunmamaktadır. In common with the United States’ authorities, the Commission agrees with this analysis. Birleşik Devletler yetkilileri ile ortak olarak Komisyon da bu analize katılmaktadır. It embraces the profoundly militaristic NATO route, tied to United States imperialism. Birleşik Devletler emperyalizmine bağlı, son derece militarist NATO rotasını benimsemektedir. Fewer people spent more money in that agency than ever before or since in the United States government. Birleşik Devletler hükümetinde o kurumda daha önce veya o zamandan beri hiç olmadığı kadar az insan para harcadı. Fewer people spent more money in that agency than ever before or since in the United States government. Birleşik Devletler hükümetinde daha önce veya daha sonra hiç olmadığı kadar az insan bu kurumda daha fazla para harcadı. The United States had a treaty with France. Birleşik Devletler'in Fransa ile bir antlaşması vardı. What's your impression of the United States? Birleşik Devletler hakkındaki izleniminiz nedir? We live in the United States. Birleşik Devletler'de yaşıyoruz. She went to Europe via the United States. Avrupa'ya Birleşik Devletler üzerinden gitti. I'm going to the United States. Ben Birleşik Devletler'e gidiyorum. I have a few friends in the United States. Benim Birleşik Devletler'de birkaç arkadaşım var. Many criminals in the United States are addicted to drugs. Birleşik Devletler'deki birçok suçlu uyuşturucu bağımlısıdır. Clothes are more expensive here than in the United States. Burada giysiler Birleşik Devletler'dekinden daha pahalı. The United States had a treaty of friendship with Mexico. Birleşik Devletler'in Meksika ile bir dostluk antlaşması vardı. What is your impression of the United States? Birleşik Devletler hakkındaki izleniminiz nedir? The United States has many plans to celebrate. Birleşik Devletler'in kutlamak için birçok planı vardı. His sister does not go to the United States. Kız kardeşi Birleşik Devletler'e gitmiyor. In the United States, cars drive on the right side of the road. Birleşik Devletler'de arabalar yolun sağ tarafından gider. United States want to be the World unique superpower. Birleşik Devletler dünyanın tek süper gücü olmak istiyor. No, I'm not from the United States. Hayır, ben Birleşik Devletler'den değilim. Her mother went to the United States to learn English. Annesi İngilizce öğrenmek için Birleşik Devletler'e gitti. The United States faced a Bubonic plague epidemic at the beginning of the twentieth century. Birleşik Devletler yirminci yüzyılın başında bir Hıyarcıklı veba salgınıyla karşı karşıya kaldı. The United States does not have official diplomatic relations with Iran. Birleşik Devletlerin İran ile resmi diplomatik ilişkileri bulunmuyor. My dream is to know the United States one day. Hayalim bir gün Birleşik Devletler'i tanımak. People in the United States speak English. Birleşik Devletler'deki insanlar İngilizce konuşur. He said he would go to the United States. Birleşik Devletler'e gideceğini söyledi. Donald Trump has been elected president of the United States. Donald Trump Birleşik Devletler başkanı seçildi. The United States's economy is the largest in the world. Birleşik Devletler'in ekonomisi dünyanın en büyüğüdür. The United States is made up of 50 states. Birleşik Devletler 50 eyaletten oluşur. Michael Jackson was the most famous singer in the United States. Michael Jackson Birleşik Devletler'in en ünlü şarkıcısıydı. My father is leaving for the United States next Thursday. Babam önümüzdeki perşembe Birleşik Devletler'e gidiyor. Gasoline costs more in France than in the United States. Benzin Fransa'da Birleşik Devletler'dekinden daha pahalı. Welcome to the United States. Birleşik Devletler'e hoş geldiniz. In the United States, fluoride is added to the drinking water. Birleşik Devletler'de içme suyuna florür eklenir. He said the United States would not interfere. Birleşik Devletler'in müdahale etmeyeceğini söyledi. His father had served as a United States senator. Babası Birleşik Devletler senatörü olarak görev yapmıştı. Native Americans are the indigenous peoples of the United States. Amerikan yerlileri Birleşik Devletler'in yerli halklarıdır. Tom is a citizen of the United States. Tom Birleşik Devletler vatandaşı. The United States navy was not ready for war. Birleşik Devletler donanması savaşa hazır değildi. Although the United States has some of the most modern weapons in the world, it has won very few wars. Birleşik Devletler dünyadaki en modern silahlardan bazılarına sahip olmasına rağmen, çok az savaş kazanmıştır. He ordered the book from the publisher in the United States. Kitabı Birleşik Devletler'deki yayıncıdan sipariş etti. Why did he live in the United States? Neden Birleşik Devletler'de yaşıyordu? The legal system in the United States is the world's finest. Birleşik Devletler'deki hukuk sistemi dünyanın en iyisidir. The United States has close ties to Mexico. Birleşik Devletler'in Meksika ile yakın bağları var. In the nineteenth century, many Africans were sold as slaves in the United States. On dokuzuncu Yüzyıl'da, birçok Afrikalı Birleşik Devletler'de köle olarak satıldı. The United States exports wheat all over the world. Birleşik Devletler tüm dünyaya buğday ihraç eder. Canada borders the United States. Kanada, Birleşik Devletler'le sınır komşusu. He fled the United States. Birleşik Devletler'den kaçtı. The United States is ahead by 2 goals against Colombia. Birleşik Devletler Kolombiya karşısında 2 gol önde. What is your impression of the United States? Birleşik Devletlerle ilgili izlenimin nedir? The Great Blizzard of 1888 was one of the most severe blizzards in the history of the United States. 1888'deki Büyük Kar Fırtınası, Birleşik Devletler tarihinin en ağır kar fırtınalarından biriydi. I think that she is from the United States. Sanırım Birleşik Devletler'den. He said that the United States declared its independence in 1776. Birleşik Devletler'in 1776'da bağımsızlığını ilan ettiğini söyledi. Japan declared war on the United States in December of 1941. Japonya, Aralık 1941'de Birleşik Devletler'e savaş ilan etti. Is it a crime to burn the American flag in the United States? Birleşik Devletler'de Amerikan bayrağını yakmak suç mudur? Corn is an important crop in the United States. Mısır, Birleşik Devletler'de önemli bir mahsuldür. The United States is a republic, the United Kingdom is not. Birleşik Devletler bir cumhuriyettir, Birleşik Krallık değildir. Who will be the next president of the United States? Birleşik Devletler'in bir sonraki başkanı kim olacak? The United States has almost a fourth of the world's prison population. Birleşik Devletler dünyadaki hapishane nüfusunun neredeyse dörtte birine sahip. Mississippi is the poorest state in the United States. Mississippi Birleşik Devletler'in en fakir eyaleti. The United States borders Canada. Birleşik Devletler'in Kanada'ya sınırı vardır. He was born in the United States. Birleşik Devletler'de doğdu. Taxes on French perfumes have been increased in the United States. Birleşik Devletler'de Fransız parfümlerine uygulanan vergiler artırıldı. He hasn't actually been to the United States. Aslında Birleşik Devletler'de bulunmadı. The United States is a republic. Birleşik Devletler bir cumhuriyettir. The Great Blizzard of 1888 was one of the most severe blizzards in the history of the United States. 1888'deki Büyük Kar Fırtınası, Birleşik Devletler tarihindeki en şiddetli kar fırtınalarından biriydi. He was born in the United States. O, Birleşik Devletler'de doğdu. The bison is now the national mammal of the United States. Bizon artık Birleşik Devletler'in ulusal memelisidir. John was born in the United States. John, Birleşik Devletler'de doğdu. The President of the United States is inciting violence against the free press. Birleşik Devletler Başkanı özgür basına karşı şiddeti kışkırtıyor. He likes to read the Chinese books his father wrote in the United States. O, babasının Birleşik Devletlerde yazdığı Çince kitapları okumaktan hoşlanır. The United States comprises 50 states. Birleşik Devletler, 50 eyaletten oluşmaktadır. He likes to read the Chinese books his father wrote in the United States. Babasının Birleşik Devletler'de yazdığı Çince kitapları okumayı seviyor. The United States' economy recovered much faster than Europe's economy after the crisis. Birleşik Devletler ekonomisi krizden sonra Avrupa ekonomisinden çok daha hızlı toparlandı. Washington is the capital of the United States. Washington, Birleşik Devletler'in başkentidir. For months, United States fiscal policy has been characterized by weak credit. Aylardır Birleşik Devletler maliye politikası zayıf kredi ile karakterize ediliyor. Last Tuesday I visited the United States. Geçen Salı Birleşik Devletler'i ziyaret ettim. The people of the United States fought for their independence. Birleşik Devletler halkı bağımsızlıkları için savaştı. The United States borders Canada. Birleşik Devletler, Kanada ile sınır komşusudur. The United States Congress makes the laws. Birleşik Devletler Kongresi kanunları yapar. I went to Europe by way of the United States. Birleşik Devletler üzerinden Avrupa'ya gittim. Joe Biden is the vice-president of the United States. Joe Biden Birleşik Devletler'in başkan yardımcısı. What's your impression of the United States? Birleşik Devletlerle ilgili izlenimin nedir? She went to the United States for the purpose of studying English literature. Birleşik Devletler'e İngiliz edebiyatı okumak amacıyla gitti. The United States is abundant in natural resources. Birleşik Devletler doğal kaynaklar bakımından zengindir. Throughout the United State large numbers of young people enter college every year. Birleşik Devletler genelinde her yıl çok sayıda genç üniversiteye girmektedir. This is about as many as the United States has. Birleşik Devletler'de de yaklaşık bu kadar var. There is a library in every city in the United States. Birleşik Devletler'deki her şehirde bir kütüphane var. Donald Trump is elected president of the United States. Donald Trump Birleşik Devletler Başkanı seçildi. The Atlantic Ocean divides France from the United States. Atlantik Okyanusu Fransa'yı Birleşik Devletler'den ayırır. The United States is seeking extradition of Julian Assange. Birleşik Devletler Julian Assange'ın iadesini istiyor. He joined the United States Navy. Birleşik Devletler Donanması'na katıldı. John ordered the book from the publisher in the United States. John kitabı Birleşik Devletler'deki yayıncıdan sipariş etti. The United States is Canada's evil twin. Birleşik Devletler, Kanada'nın şeytani ikizidir. Tom built a massive business empire in the United States. Tom, Birleşik Devletler'de büyük bir iş imparatorluğu kurdu. Even though the United States is a developed country, it still has some very poor people. Birleşik Devletler gelişmiş bir ülke olmasına rağmen, hala çok fakir insanları var. The United States is composed of 50 states. Birleşik Devletler, 50 eyaletten oluşur. If you want to study in the United States, you need to get a student visa. Birleşik Devletler'de okumak istiyorsanız, öğrenci vizesi almanız gerekir. The Mississippi is the longest river in the United States. Mississippi, Birleşik Devletler'in en uzun nehridir. They found it easy to settle in the United States. Birleşik Devletler'e yerleşmeyi kolay buldular. Las Vegas is one of the fastest growing cities in the United States. Las Vegas, Birleşik Devletler'in en hızlı büyüyen şehirlerinden biri. Slavery was not abolished in the United States until 1865. Kölelik 1865'e kadar Birleşik Devletler'de kaldırılmadı. I have a few friends in the United States. Birleşik Devletler'de birkaç arkadaşım var. I traveled all through the United States. Tüm Birleşik Devletler'i dolaştım. They are going to emigrate to the United States. Birleşik Devletler'e göç edecekler. The United States is a democracy. Birleşik Devletler bir demokrasidir. I wonder who the next president of the United States will be. Birleşik Devletler'in bir sonraki başkanının kim olacağını merak ediyorum. In 1860, Lincoln was elected President of the United States. 1860 yılında Lincoln Birleşik Devletler Başkanı seçildi. His family emigrated to the United States. Ailesi Birleşik Devletler'e göç etmiş. Native Americans are the indigenous peoples of the United States. Kızılderililer, Birleşik Devletler'in yerli halkıdır. In the United States, you are a minor if you are under 18 years old. Birleşik Devletler'de 18 yaşın altındaysanız reşit değilsinizdir. I want to send some postcards to my friends in the United States. Birleşik Devletler'deki arkadaşlarıma birkaç kartpostal göndermek istiyorum. Will Tom be the next president of the United States? Birleşik Devletler'in bir sonraki başkanı Tom mu olacak? I think that he is from the United States. Bence Birleşik Devletler'den. In the justice system of the United States, there are twelve people on a jury. Birleşik Devletler adalet sisteminde bir jüride on iki kişi vardır. Reagan became President of the United States in 1981. Reagan 1981'de Birleşik Devletler Başkanı oldu. He became a citizen of the United States. Birleşik Devletler vatandaşı oldu. It is illegal in the United States for law enforcement to use torture to get information. Birleşik Devletler'de kolluk kuvvetlerinin bilgi almak için işkence kullanması yasadışıdır. The United States exports wheat all over the world. Birleşik Devletler dünyanın her yerine buğday ihraç eder. Formal declarations of war haven't been the United States's style since 1942. Resmi savaş ilanları 1942'den beri Birleşik Devletler'in tarzı değil. The United States fancies itself the world's freest nation. Birleşik Devletler kendini dünyanın en özgür ülkesi olarak görüyor. Fizzy water isn't very popular in the United States. Gazlı su Birleşik Devletler'de pek popüler değildir. Donald Trump is on the verge of being elected President of the United States. Donald Trump Birleşik Devletler Başkanı seçilmenin eşiğinde. The bison is the national mammal of the United States. Bizon, Birleşik Devletler'in ulusal memelisidir. My father went to the United States. Babam Birleşik Devletler'e gitti. The treaty gave the United States a canal zone. Antlaşma Birleşik Devletlere bir kanal bölgesi veriyordu. The United States' Civil War lasted four years. Birleşik Devletler'in İç Savaşı dört yıl sürdü. He was a former United States Marine. Eski bir Birleşik Devletler bahriyesiydi. The United States is next to Canada. Birleşik Devletler Kanada'nın yanında. Millions of people in the United States are unemployed. Birleşik Devletler'de milyonlarca insan işsiz. In reports in the United States, guerrilla resistance by the Iraq military is called terrorism. Birleşik Devletler'deki raporlarda, Irak ordusu tarafından gerçekleştirilen gerilla direnişi terörizm olarak adlandırılıyor. In the United States, school buses are yellow. Birleşik Devletler'de okul otobüsleri sarıdır. Ariana Grande is one of the best pop musical artists in the United States. Ariana Grande, Birleşik Devletler'deki en iyi pop müzik sanatçılarından biri. Will Donald Trump be the next president of the United States? Donald Trump Birleşik Devletler'in bir sonraki başkanı olacak mı? The United States is more divided now than ever. Birleşik Devletler her zamankinden daha fazla bölünmüş durumda. I'm going to go to the United States on vacation. Birleşik Devletler'e tatile gideceğim. He ordered a book from a publisher in the United States. Birleşik Devletler'deki bir yayıncıdan kitap sipariş etti. The Statue of Liberty is the symbol of the United States. Özgürlük Heykeli Birleşik Devletler'in sembolüdür. The United States became a nation in 1776. Birleşik Devletler 1776'da bir ulus oldu. The number of people on Facebook is greater than the population of the United States. Facebook'taki insan sayısı Birleşik Devletler'in nüfusundan daha fazla. Maryland is the richest state in the United States. Maryland Birleşik Devletler'in en zengin eyaleti. California was the 31st state admitted to the United States. Kaliforniya, Birleşik Devletler'e kabul edilen 31. eyaletti. Japan maintains friendly relations with the United States. Japonya, Birleşik Devletlerle dostça ilişkiler sürdürüyor. The United States has officially ended economic sanctions against Burma. Birleşik Devletler Burma'ya karşı ekonomik yaptırımları resmen sona erdirdi. Slavery in the United States was not abolished until 1865. Birleşik Devletler'de kölelik 1865'e kadar kaldırılmadı. This is the largest coin factory in the United States. Burası Birleşik Devletler'deki en büyük madeni para fabrikası. He was a former United States Marine. Eski bir Birleşik Devletler denizcisiydi. Mr Kennedy was inaugurated as the President of the United States. Bay Kennedy, Birleşik Devletler Başkanı olarak göreve başladı. In 1860, Lincoln was elected President of the United States. 1860'ta Lincoln, Birleşik Devletler başkanlığına seçildi. The President of the United States is now in Japan. Birleşik Devletler Başkanı şu anda Japonya'da. Jones was born in the United States. Jones, Birleşik Devletler'de doğdu. The United States was once part of the British Empire. Birleşik Devletler bir zamanlar Britanya İmparatorluğu'nun bir parçasıydı. Are you now or have you ever been a member of the Communist Party of the United States? Birleşik Devletler Komünist Partisi'ne üye misiniz ya da hiç üye oldunuz mu? The United States is a very unequal country. Birleşik Devletler çok eşitsiz bir ülke. The United States needed ten years of embargo in order to weaken Iraq. Birleşik Devletlerin Irak'ı zayıflatmak için on yıllık bir ambargoya ihtiyacı vardı. He believed in protecting the United States' wilderness areas. Birleşik Devletler'in vahşi doğasını korumaya inanıyordu. She has decided to live in the United States for good. Temelli olarak Birleşik Devletler'de yaşamaya karar verdi. I am leaving for the United States tomorrow. Yarın Birleşik Devletler'e gidiyorum. The United States will withdraw from the Paris Agreement. Birleşik Devletler, Paris Anlaşmasından çekilecek. An Englishman is an alien in the United States. Bir İngiliz, Birleşik Devletler'de bir yabancıdır. A crisis in France could be bad for the United States. Fransa'daki bir kriz Birleşik Devletler için kötü olabilirdi. They went to the United States last month. Geçen ay Birleşik Devletler'e gittiler. They wanted to ban slavery everywhere in the United States. Birleşik Devletler'in her yerinde köleliği yasaklamak istiyorlardı. Los Angeles is the second largest city in the United States. Los Angeles, Birleşik Devletler'in en büyük ikinci şehridir. The United States is the greatest country in the world. Birleşik Devletler dünyanın en büyük ülkesidir. Foreign investors withdrew their money from the United States. Yabancı yatırımcılar paralarını Birleşik Devletler'den çekti. The first black president of the United States was Barack Obama. Birleşik Devletler'in ilk siyahi başkanı Barack Obama'ydı. The United States had nuclear weapons. Birleşik Devletler nükleer silahlara sahipti. If you want to speak in French in the United States, go to Louisiana. Birleşik Devletler'de Fransızca konuşmak istiyorsanız, Louisiana'ya gidin. In the United States, a census takes place every ten years. Birleşik Devletler'de her on yılda bir nüfus sayımı yapılır. The United States has a large trade deficit. Birleşik Devletler'in büyük bir ticaret açığı var. I would like to go to the United States. Birleşik Devletler'e gitmek istiyorum. In the United States there is a census every ten years. Birleşik Devletler'de her on yılda bir nüfus sayımı yapılır. She was in the United States last month. Geçen ay Birleşik Devletler'deydi. United States shale gas production is one of the worst ongoing ecological disasters. Birleşik Devletler kaya gazı üretimi, devam eden en kötü ekolojik felaketlerden biri. People in the United States speak English. Birleşik Devletler halkı İngilizce konuşur. He's proud that he got his education in the United States. Eğitimini Birleşik Devletler'de aldığı için gurur duyuyor. Ninety percent of adults in the United States now have cellphones. Birleşik Devletler'deki yetişkinlerin yüzde doksanında cep telefonu var. The person in question is now staying in the Unites States. Söz konusu kişi şu anda Birleşik Devletler'de kalıyor. Tom didn't know that Hawaii was part of the United States. Tom Hawaii'nin Birleşik Devletler'in bir parçası olduğunu bilmiyordu. New York is in the United States. New York Birleşik Devletler'de. He was taken to the United States for trial. Yargılanmak üzere Birleşik Devletler'e götürüldü. He is from the United States. Birleşik Devletler'den. The United States is in the Northern Hemisphere. Birleşik Devletler Kuzey Yarımküre'dedir. I bought this when I was in the United States. Bunu Birleşik Devletler'deyken almıştım. Barack Obama was reelected President of the United States. Barack Obama yeniden Birleşik Devletler Başkanı seçildi. The United States had become a world power. Birleşik Devletler bir dünya gücü haline gelmişti. What's the minimum salary in the United States? Birleşik Devletler'de asgari maaş ne kadar? Washington was the most famous man in the United States. Washington Birleşik Devletler'in en ünlü adamıydı. She has many friends in the United States. Birleşik Devletler'de birçok arkadaşı var. The United States Ambassador in Syria left the country for security reasons. Suriye'deki Birleşik Devletler Büyükelçisi güvenlik nedeniyle ülkeyi terk etti. The United States tries to impress the world with its weapons. Birleşik Devletler silahlarıyla dünyayı etkilemeye çalışıyor. He served as a United States senator. Birleşik Devletler senatörü olarak görev yaptı. In the United States, people play a different version of mahjong. Birleşik Devletler'de insanlar mahjong'un farklı bir versiyonunu oynuyorlar. There is no such thing, at this stage of the world’s history in the United States, as an independent press. Birleşik Devletler'de dünya tarihinin bu aşamasında bağımsız basın diye bir şey yoktur. The British ship was captured and brought to the United States. İngiliz gemisi ele geçirildi ve Birleşik Devletler'e getirildi. She is leaving for the United States tonight. Bu gece Birleşik Devletler'e gidiyor. What is the capital of the United States? Birleşik Devletler'in başkenti neresidir? There are many races in the United States. Birleşik Devletler'de birçok ırk var. I am a United States citizen. Ben Birleşik Devletler vatandaşıyım. Barack Obama is the 44th President of the United States. Barack Obama Birleşik Devletler'in 44. Başkanı. She fled the United States. Birleşik Devletler'den kaçtı. This city is in the United States. Bu şehir Birleşik Devletler'de. The United States is composed of 50 states. Birleşik Devletler, 50 eyaletten oluşmuştur. I wish to send postcards to my friends in the United States. Birleşik Devletler'deki arkadaşlarıma kartpostal göndermek istiyorum. He asked us if we could draw a map of the United States. Bize Birleşik Devletler'in bir haritasını çizip çizemeyeceğimizi sordu. They arrived in the United States a few days ago. Birkaç gün önce Birleşik Devletler'e vardılar. What's your favorite small town in the United States? Birleşik Devletler'de en sevdiğiniz küçük kasaba hangisi? My sister works at the United States Embassy in London. Kız kardeşim Londra'daki Birleşik Devletler Büyükelçiliği'nde çalışıyor. The United States will withdraw from the Paris Agreement. Birleşik Devletler Paris Anlaşması'ndan çekilecektir. She is well known both in Japan and in the United States. Hem Japonya'da hem de Birleşik Devletler'de iyi tanınıyor. In December 1941, the United States was at war. Aralık 1941'de Birleşik Devletler savaştaydı. In the late eighteenth century, a passport for an American was usually signed by the President of the United States. On sekizinci yüzyılın sonlarında, bir Amerikalı'nın pasaportu genellikle Birleşik Devletler Başkanı tarafından imzalanırdı. Lisa visits Tom every time that she's in the United States. Lisa, Birleşik Devletler'e her geldiğinde Tom'u ziyaret eder. He has gone to the United States. O Birleşik Devletler'e gitti. The United States is a country of immigrants. Birleşik Devletler bir göçmenler ülkesidir. The United States hoped to stay out of the war. Birleşik Devletler savaşın dışında kalmayı umuyordu. The United States annexed Texas in 1845. Birleşik Devletler 1845 yılında Teksas'ı ilhak etti. Two-dollar bills are rare in the United States. Birleşik Devletler'de iki dolarlık banknotlar nadirdir. Show More (242)
2	united states	abd	n.
	An EU singing from the same hymn sheet should facilitate our foreign relations, especially with the United States. Aynı telden çalan bir AB, özellikle ABD ile olmak üzere dış ilişkilerimizi kolaylaştıracaktır. To achieve this it has to include United States and EU components. Bunu başarmak için ABD ve AB bileşenlerini de içermelidir. Or will we, as the United States suspects, not be willing to take the actions that will give reality to our ambitions? Yoksa ABD'nin şüphelendiği gibi, emellerimize gerçeklik kazandıracak adımları atmaya istekli olmayacak mıyız? On the other hand, the United States' rejection of the ICC is another attempt to weaken the entire authority of the UN. Öte yandan, ABD'nin UCM'yi reddetmesi, BM'nin tüm otoritesini zayıflatmaya yönelik bir başka girişimdir. We do in fact use the United States's protectionists in the agricultural sphere to excuse our own protectionism. Aslında ABD'nin tarım alanındaki korumacılığını kendi korumacılığımızı mazur göstermek için kullanıyoruz. Must not, however, the EU and the United States also comply with international law? Ancak AB ve ABD'nin de uluslararası hukuka uyması gerekmez mi? Yesterday the Al-Hasar mosque, the Moslem Vatican, called for a holy war against the United States. Dün El-Hasar camisi, yani Müslüman Vatikan, ABD'ye karşı kutsal bir savaş çağrısında bulundu. For this reason, per capita GNP in the EU is only 65% of that in the United States. Bu nedenle AB'de kişi başına düşen GSMH, ABD'dekinin sadece %65'i kadardır. Week in and week out, we are at present seeing how systematically the United States implements it. Şu anda ABD'nin bunu ne kadar sistematik bir şekilde uyguladığını her hafta görüyoruz. But it also, if we look at the position of the United States, raises fears and misunderstandings. Ancak ABD'nin tutumuna bakacak olursak, bu aynı zamanda korkuları ve yanlış anlamaları da beraberinde getirmektedir. I often get impatient when I see the silly mistakes the United States is making, for example in Iraq or Iran. ABD'nin yaptığı aptalca hataları gördüğümde, örneğin Irak veya İran'da, sık sık sabırsızlanıyorum. The United Kingdom, Germany and France have lent their full support to the United States. Birleşik Krallık, Almanya ve Fransa ABD'ye tam destek vermiştir. Naturally we are in constant contact with the United States as regards our position on the Iraqi question. Doğal olarak Irak sorununa ilişkin tutumumuz konusunda ABD ile sürekli temas halindeyiz. This move could prove to be another bone of contention between the United States and Europe. Bu hamle ABD ile Avrupa arasında bir başka anlaşmazlık konusu olabilir. Remember that the United States did not want to take part in this meeting, and that they often threatened to withdraw. ABD'nin bu toplantıda yer almak istemediğini ve sık sık çekilme tehdidinde bulunduğunu hatırlatırız. We believe that unilateral action by the United States is not the way to resolve this conflict. ABD'nin tek taraflı hareket etmesinin bu anlaşmazlığı çözmenin yolu olmadığına inanıyoruz. It is clear to us, including myself, that diplomatic success is impossible without the United States. Ben de dahil olmak üzere ABD olmadan diplomatik başarının mümkün olmadığı hepimiz için açıktır. The question, then, is what role the EU is to play in relation to the United States. O halde asıl soru, AB'nin ABD karşısında nasıl bir rol oynayacağıdır. In this connection, the role of Europol and its cooperation with the United States will be reinforced. Bu bağlamda Europol'ün rolü ve ABD ile işbirliği güçlendirilecektir. There are clear grounds for suspecting the United States of illegal industrial espionage. ABD'nin yasa dışı sanayi casusluğu yaptığından şüphelenmek için açık gerekçeler vardır. In fact, what it comes down to is that the United States thinks it is above comparison with other nations. Aslında işin özü, ABD'nin kendisini diğer uluslarla kıyaslanamayacak kadar üstün görmesidir. I believe that the first challenge will be for countries to decide to be willing partners of the United States. İlk zorluğun, ülkelerin ABD'nin istekli ortakları olmaya karar vermeleri olacağına inanıyorum. That reality is understood by all our partners and, of course, not least, the United States. Bu gerçek, başta ABD olmak üzere tüm ortaklarımız tarafından anlaşılmıştır. We will certainly not stabilise it if the United States undermines it by adopting a unilateral approach. ABD'nin tek taraflı bir yaklaşım benimseyerek bunu baltalaması halinde kesinlikle istikrarı sağlayamayız. We must not allow them to become the victim of pressure from the United States. ABD'nin baskısının kurbanı olmalarına izin vermemeliyiz. However, the United States did not join the scheme, which is to get under way at the start of 2008. Ancak ABD, 2008 yılı başında başlatılacak olan programa katılmadı. This Parliament supports the United States and the international fight against terrorism. Bu Parlamento ABD'yi ve terörizme karşı uluslararası mücadeleyi desteklemektedir. They believe that once President Bush is out of office, the United States will also follow suit. Başkan Bush görevden ayrıldıktan sonra ABD'nin de aynı şeyi yapacağına inanıyorlar. The EU countries should also ideally offer the same response to the United States. AB ülkeleri de ideal olarak ABD'ye aynı karşılığı vermelidir. I regret to say that the United States has had to invest USD 150 billion to revitalise the economy. ABD'nin ekonomiyi canlandırmak için 150 milyar dolar yatırım yapmak zorunda kaldığını üzülerek belirtmek isterim. What is most notable, I think, is the United States's lack of interest in common solutions. Bence en dikkat çekici olan, ABD'nin ortak çözümlere ilgi göstermemesidir. The financial crisis is even more serious in Europe than it is in the United States. Mali kriz Avrupa'da ABD'de olduğundan çok daha ciddi boyutlardadır. The EU had an opportunity to be an equal partner with the United States in responding to this crisis. AB, bu krize yanıt verirken ABD ile eşit bir ortak olma fırsatına sahipti. The first thing the Council should allow the Commission to do is to talk with the United States on its own. Konseyin yapması gereken ilk şey Komisyon'un ABD ile kendi başına görüşmesine izin vermektir. There is no proof that the United States has damaged global competitiveness by spreading information about companies. ABD'nin şirketler hakkında bilgi yayarak küresel rekabet gücüne zarar verdiğine dair hiçbir kanıt bulunmamaktadır. This would allow the United States and Great Britain to slowly find their way back to the UN. Bu, ABD ve İngiltere'nin yavaş yavaş BM'ye geri dönüş yolunu bulmasını sağlayacaktır. Unfortunately, the rapporteur imputes an exemplary function to the United States. Ne yazık ki raportör ABD'ye emsal teşkil edecek bir işlev yüklemektedir. Furthermore, this point is going to make it easier for us to reach an agreement with the United States. Ayrıca bu nokta, ABD ile bir anlaşmaya varmamızı kolaylaştıracaktır. This does of course seem miserly compared with the billions from the United States. Bu elbette ABD'den gelen milyarlarla karşılaştırıldığında cimri görünüyor. After the attack on the United States, it risks getting even worse, particularly if there is prolonged military action. ABD'ye yönelik saldırının ardından, özellikle askeri harekatın uzaması halinde, durum daha da kötüleşme riski taşıyor. The United States is proposing that we speed up the time frames for Turkey's entry into Europe. ABD, Türkiye'nin Avrupa'ya girişine ilişkin sürelerin hızlandırılmasını önermektedir. The creation of this huge market would amount to the United States annexing the European Economic Area. Bu devasa pazarın yaratılması ABD'nin Avrupa Ekonomik Alanını ilhak etmesi anlamına gelecektir. The EU is not always right, and the United States does not always come up with the worst response. AB her zaman haklı değildir ve ABD de her zaman çok kötü tepkiler vermemektedir. The focus of evil is in Iraq, not in the United States. Kötülüğün odağı ABD'de değil Irak'tadır. The New Transatlantic Agenda provides the most extensive framework for cooperation with the United States. Yeni Transatlantik Gündem, ABD ile işbirliği için en kapsamlı çerçeveyi sunmaktadır. I represent a country which has a unique and close historical relationship with the United States. ABD ile eşsiz ve yakın bir tarihi ilişkisi olan bir ülkeyi temsil ediyorum. We should not minimise the ongoing debate in the United States on those key issues or leave them isolated. Bu kilit konularda ABD'de devam eden tartışmaları küçümsememeli veya izole bırakmamalıyız. Now, it is the United States that will not agree to the UN inspectors going to Iraq. Şimdi, BM denetçilerinin Irak'a gitmesini kabul etmeyecek olan ABD'dir. Yet this is precisely what the President of the United States is envisaging quite shamelessly. Oysa ABD Başkanı'nın utanmazca öngördüğü şey tam da budur. He said that, if it is in the interests of the United States, they will support and create terrorist organisations. ABD'nin çıkarları söz konusu olduğunda terörist örgütleri destekleyeceklerini ve yaratacaklarını söyledi. The United States has always denied that intelligence is passed on directly to US companies. ABD, istihbaratın doğrudan ABD şirketlerine aktarıldığını her zaman reddetmiştir. Indeed, we could assume that the United States would share fundamental legal concepts with the EU. Gerçekten de ABD'nin AB ile temel hukuki kavramları paylaşacağını varsayabiliriz. We thus pledged our complete solidarity with the government and people of the United States. Bu nedenle ABD hükûmeti ve halkıyla tam bir dayanışma içinde olduğumuzu taahhüt ettik. We in Europe are certainly not immune to economic downturns in the United States. Avrupa'da bizler, ABD'deki ekonomik gerilemelerden kesinlikle muaf değiliz. It will act in concert with the United States within NATO. NATO içerisinde ABD ile birlikte hareket edecektir. Finally, an important message emerged about our relations with the United States. Son olarak ABD ile ilişkilerimiz konusunda önemli bir mesaj ortaya çıktı. The question is no longer whether, but when, the United States will take part. Artık soru ABD'nin katılıp katılmayacağı değil, ne zaman katılacağıdır. The latter point constitutes a huge programme which would oblige the United States to attack many of its allies. Bu son nokta, ABD'yi müttefiklerinin çoğuna saldırmak zorunda bırakacak devasa bir program teşkil etmektedir. We would ask the Spanish Presidency to send this European message to our ally, the United States, in particular. İspanya Dönem Başkanlığından Avrupa'nın bu mesajını özellikle müttefikimiz ABD'ye iletmesini rica ediyoruz. The United States' decision is wrong, and we must all regret the American measures. ABD'nin kararı yanlıştır ve hepimiz Amerikan tedbirlerinden pişmanlık duymalıyız. It will do so in conjunction with the United States within NATO. Bunu NATO içinde ABD ile birlikte yapacaktır. Once again, we will be lagging behind the United States in the area of maritime safety. Deniz güvenliği alanında bir kez daha ABD'nin gerisinde kalacağız. They do not want Europe to be a poor relation of the United States. Avrupa'nın ABD'nin kötü bir akrabası olmasını istemiyorlar. If Europe cannot decide, the United States will hopefully act alone. Avrupa karar veremezse, ABD'nin tek başına hareket edeceği umulmaktadır. Above all, the EU should not try to emulate the United States. Her şeyden önce AB, ABD'yi taklit etmeye çalışmamalıdır. We have therefore always thought that the United States should be among the participants in the Rome Statute. Bu nedenle her zaman ABD'nin Roma Statüsü'nün katılımcıları arasında yer alması gerektiğini düşündük. Today's problem is that the United States, which is the second biggest coffee consumer, is outside the ICO. Bugünkü sorun, en büyük ikinci kahve tüketicisi olan ABD'nin Uluslararası Kahve Örgütü dışında olmasıdır. In 2001 the entire world supported George Bush and the United States in the fight against terrorism. 2001 yılında tüm dünya terörizme karşı mücadelede George Bush ve ABD'yi destekledi. Needless to say, we are aware in this House of the pressure of the United States and also of a number of Member States. Bu Meclis'te ABD'nin ve bazı Üye Devletlerin baskısının farkında olduğumuzu söylemeye gerek yok. Europe cannot therefore just tag along with the United States. Avrupa bu nedenle ABD'nin peşine takılıp gidemez. If it comes to war it must be the international community that acts together, not the United States unilaterally. Savaş söz konusu olursa, ABD tek taraflı olarak değil, uluslararası toplum birlikte hareket etmelidir. I believe that Afghanistan is only the tip of the iceberg as far as the United States is concerned. ABD söz konusu olduğunda Afganistan'ın buzdağının sadece görünen kısmı olduğuna inanıyorum. The desire to democratise the IMF, which is controlled by the United States, is also ridiculous. ABD tarafından kontrol edilen IMF'yi demokratikleştirme arzusu da gülünçtür. That has never been the desire on the part of the United States. ABD'nin arzusu hiçbir zaman bu olmamıştır. Secondly, extradition to the United States must be refused for people who may be tried before military tribunals. İkinci olarak askeri mahkemelerde yargılanabilecek kişilerin ABD'ye iadesi reddedilmelidir. This would merely give comfort to extremists and sharpen the differences with the United States. Bu sadece aşırılık yanlılarını rahatlatacak ve ABD ile olan farklılıkları keskinleştirecektir. These forces must by no means be in opposition to the United States but independent from it. Bu güçler hiçbir şekilde ABD'ye karşı olmamalı ancak ondan bağımsız olmalıdır. In the context of the fight against terrorism, the United States is asking for increased international cooperation. Terörle mücadele bağlamında ABD uluslararası işbirliğinin arttırılmasını istiyor. Total expenditure of all EU countries in the area of defence and security amounts to 50% of that of the United States. Tüm AB ülkelerinin savunma ve güvenlik alanındaki toplam harcamaları ABD'ninkinin %50'si kadardır. We must also have confidence in this and include the United States in the process. Bu konuda da kendimize güvenmeli ve ABD'yi de sürece dahil etmeliyiz. Nor, would I say, is it divided in the United States where, as we know, two-thirds of the people oppose this war. Bildiğimiz gibi halkın üçte ikisinin bu savaşa karşı olduğu ABD'de de bölünmüş durumda olduğunu söyleyemem. In this respect, we share the position of the United States and I believe that that in itself was a very good move. Bu bakımdan ABD'nin tutumunu paylaşıyoruz ve bunun başlı başına çok iyi bir hareket olduğuna inanıyorum. To do so is to ape the stance of the United States. Bunu yapmak ABD'nin tutumunu taklit etmek anlamına gelir. We should not of course try to establish ourselves as a rival to the United States. Elbette kendimizi ABD'ye rakip olarak göstermeye çalışmamalıyız. If we can persuade the United States to re-join the negotiations in that way, we should certainly do this. Eğer ABD'yi bu şekilde müzakerelere yeniden katılmaya ikna edebilirsek bunu kesinlikle yapmalıyız. The United States has helped us in the past, and we in turn must therefore, of course, help the United States now. ABD geçmişte bize yardım etti ve bu nedenle biz de elbette şimdi ABD'ye yardım etmeliyiz. The first message is one of solidarity and cooperation with the United States. İlk mesaj ABD ile dayanışma ve işbirliği mesajıdır. Ought not the EU to learn from the United States’ failures in Afghanistan and Iraq? AB'nin ABD'nin Afganistan ve Irak'taki başarısızlıklarından ders çıkarması gerekmez mi? The EU is Canada's second most important trading partner after the United States. AB, ABD'den sonra Kanada'nın en önemli ikinci ticaret ortağıdır. The United States calls the tune and we are merely supporting players. ABD bu konuda söz sahibidir ve biz sadece yardımcı oyuncularız. This increase of resources is a commitment that applies to all donors, including the United States and Japan. Bu kaynak artışı, ABD ve Japonya da dahil olmak üzere tüm donörler için geçerli olan bir taahhüttür. I share and express my sympathy for the United States and for the other victims of this terrible incident. ABD'nin ve bu korkunç olayın diğer kurbanlarının acılarını paylaşıyor ve üzüntülerimi ifade ediyorum. I am referring, of course, to the violence displayed by the demonstrators and to relations with the United States. Tabii ki göstericilerin sergilediği şiddete ve ABD ile ilişkilere atıfta bulunuyorum. I am not implying that we should support every position adopted by the United States. ABD tarafından benimsenen her tutumu desteklememiz gerektiğini ima etmiyorum. We need economic and technical dialogue between Europe and Latin America similar to our dialogue with the United States. ABD ile olan diyaloğumuza benzer şekilde Avrupa ile Latin Amerika arasında ekonomik ve teknik diyaloğa ihtiyacımız var. The Union will work closely with the United States and all partners to combat international terrorism. Birlik, uluslararası terörizmle mücadele için ABD ve tüm ortaklarıyla yakın işbirliği içerisinde çalışacaktır. The EU and the United States share the same basic values. AB ve ABD aynı temel değerleri paylaşmaktadır. Some types of funding can be threatened overnight, as in the case of the banana crisis with the United States. ABD ile yaşanan muz krizinde olduğu gibi, bazı finansman türleri bir gecede tehdit altına girebilir. The United States, as you know, has come in for the heaviest criticism. Bildiğiniz gibi ABD en ağır eleştirilere maruz kalmıştır. So we say to the US that Mexico and Canada must be part of the United States. Bu yüzden ABD'ye Meksika ve Kanada'nın ABD'nin bir parçası olması gerektiğini söylüyoruz. Nevertheless, given the situation, the United States naturally decided to move forward themselves on this issue. Bununla birlikte, durum göz önüne alındığında, ABD doğal olarak bu konuda kendileri ilerlemeye karar verdi. This is not a problem for the United States alone, but for every country in the world. Bu sadece ABD için değil, dünyadaki her ülke için bir sorundur. European military alternatives, on the other hand, would erode the crucial bond of safety with the United States. Öte yandan, Avrupa'nın askeri alternatifleri ABD ile arasındaki hayati güvenlik bağını aşındıracaktır. After all, things changed on 7 October, since the reaction from the United States and the international coalition. Sonuçta 7 Ekim'de ABD ve uluslararası koalisyonun tepkisiyle işler değişti. Let us not allow anybody to ruin it, not even the United States. Kimsenin, hatta ABD'nin bile bunu mahvetmesine izin vermeyelim. Let us continue along this path, with growing confidence, criticising the United States if necessary. Bu yolda, artan bir güvenle, gerekirse ABD'yi eleştirerek devam edelim. These questions need to be answered, and on all of them we need to establish a joint position with the United States. Bu soruların cevaplandırılması ve hepsine ilişkin olarak ABD ile ortak bir tutum belirlememiz gerekmektedir. Are we to be the United States's puppy or a group of fully paid-up yes-men who cheer the US on whenever it wants us to? Biz ABD'nin köpek yavrusu mu olacağız yoksa ABD ne zaman isterse onu alkışlayan bir grup paralı dalkavuk mu? In Guantanamo Bay, the United States has fallen victim to the same confusion. ABD, Guantanamo Körfezi'nde de aynı kafa karışıklığının kurbanı olmuştur. This would provide a guarantee both for the United States and for Iraq, thus avoiding any games of cat and mouse. Bu hem ABD hem de Irak için bir garanti sağlayacak ve böylece kedi fare oyunlarının önüne geçecektir. Understandably enough, the United States and Japan also regard the EU as a single country. Anlaşılacağı üzere ABD ve Japonya da AB'yi tek bir ülke olarak görmektedir. It was the United States, and they used him in the war against Iran. ABD'ydi ve onu İran'a karşı savaşta kullandılar. I think that the United States has made the mistake of believing it is probably immune from this type of action. ABD'nin bu tür eylemlerden muhtemelen muaf olduğuna inanarak hata yaptığını düşünüyorum. Who cannot see that this arbitrary rule blatantly favours the United States? Bu keyfi kuralın açıkça ABD'nin lehine olduğunu kim göremez? This seems particularly relevant at a time when the United States are stepping up measures to protect their market. Bu durum, ABD'nin kendi pazarını korumak için önlemleri artırdığı bir dönemde özellikle önemli görünmektedir. It is this concept that the United States is now disregarding, thus opening the door to new acts of barbarism. ABD'nin şu anda göz ardı ettiği bu kavram, yeni barbarlık eylemlerine kapı açmaktadır. The first one is the helping hand to the United States. İlki ABD'ye uzatılan yardım elidir. Today's problem is that the United States, which is the second biggest coffee consumer, is outside the ICO. Bugünkü sorun, en büyük ikinci kahve tüketicisi olan ABD'nin ICO'nun dışında olmasıdır. The United States does not wish to make the necessary concessions, and the EU is hesitating. ABD gerekli tavizleri vermek istemiyor ve AB tereddüt ediyor. That is something to which the United States' s allies should be alerting people. Bu, ABD'nin müttefiklerinin insanları uyarması gereken bir konudur. We cannot, nor do we wish to, yield to pressure from the United States. ABD'den gelen baskılara boyun eğemeyiz, eğmek de istemiyoruz. We have discussed the matter on several occasions with the United States, but to no avail. Bu konuyu ABD ile çeşitli vesilelerle görüştük, ancak bir sonuç alamadık. The question is no longer whether exceptions should be made, but how far they go for the United States. Soru artık istisnaların yapılıp yapılmaması değil, ABD için ne kadar ileri gidilebileceğidir. This achievement embarrassed the United States, because it realised that its contribution is very small indeed. Bu başarı ABD'yi utandırdı, çünkü kendi katkısının gerçekten çok küçük olduğunu fark etti. We will also test the political will of the United States to accept and respect our positions. Ayrıca ABD'nin tutumumuzu kabul etme ve saygı gösterme konusundaki siyasi iradesini de test edeceğiz. In Afghanistan the European Union has a bigger military presence than the United States. Avrupa Birliği Afganistan'da ABD'den daha büyük bir askeri varlığa sahip. We also agreed upon a strategy for presenting our concerns to the United States in a coordinated fashion. Ayrıca endişelerimizi ABD'ye koordineli bir şekilde sunmak için bir strateji üzerinde anlaştık. On the other hand, this US President makes no secret of how the United States feels about the Kyoto Protocol. Öte yandan ABD Başkanı, ABD'nin Kyoto Protokolü hakkında ne düşündüğünü gizlemiyor. Despite this report of success, we are saddened by the fact that we are still a long way behind the United States. Bu başarı raporuna rağmen, ABD'nin hala çok gerisinde olduğumuz gerçeği bizi üzmektedir. Our cooperation with the United States in the fight against terrorism is more essential than ever and must be pursued. Terörizmle mücadelede ABD ile iş birliğimiz her zamankinden daha elzemdir ve sürdürülmelidir. Another thing that has been ascribed to me is subservience to the United States. Bana atfedilen bir başka şey de ABD'ye boyun eğmektir. The United States has issued the Commission with a list of 27 individuals and organisations. ABD, Komisyona 27 kişi ve kuruluştan oluşan bir liste vermiştir. This requires strong and unassailable partnership with the United States. Bu da ABD ile güçlü ve tartışılmaz bir ortaklık gerektirmektedir. That is what the United States has been doing, particularly with African countries. ABD'nin özellikle Afrika ülkeleriyle yaptığı da budur. So must Israel too, moreover, and I anxiously await the relevant demands on the part of the United States and the EU. Dahası İsrail de bunu yapmalı ve ben ABD ve AB'nin ilgili taleplerini sabırsızlıkla bekliyorum. At times we Europeans do not understand the effects that 11 September had on the people of the United States. Biz Avrupalılar zaman zaman 11 Eylül'ün ABD halkı üzerindeki etkilerini anlamıyoruz. This means, therefore, that we would have to pay the price for the lack of restructuring in the United States. Dolayısıyla bu, ABD'deki yeniden yapılanma eksikliğinin bedelini bizim ödememiz gerektiği anlamına gelmektedir. Now, it is the United States that will not agree to the UN inspectors going to Iraq. ABD, BM denetçilerinin Irak'a gitmesini kabul etmeyecektir. The world does not need two United States, the original and a copy. Dünyanın orijinal ve kopya olmak üzere iki ABD'ye ihtiyacı yoktur. What is essentially being proposed is the model used in the United States, where this ban was lifted in 1997. Esasen önerilen şey, bu yasağın 1997 yılında kaldırıldığı ABD'de kullanılan modeldir. The EU countries should also ideally offer the same response to the United States. AB ülkeleri de ideal olarak ABD'ye aynı yanıtı vermelidir. Let us not make things so easy for the United States, Turkey or China. ABD, Türkiye veya Çin için işleri bu kadar kolaylaştırmayalım. The United States has a strange idea of international law. ABD'nin uluslararası hukuk konusunda tuhaf bir fikri var. Such a Europe must make the United States change its attitude on one key issue. Böyle bir Avrupa, ABD'nin temel bir konudaki tutumunu değiştirmesini sağlamalıdır. We finished up as the United States' junior partner instead of an equal one. ABD'nin eşit bir ortağı olmak yerine küçük ortağı olduk. Against this backdrop, to level criticism at the United States and its attitude smacks of arrogance. Bu çerçevede, ABD'yi ve tutumunu eleştirmek kibir kokmaktadır. Could one imagine the United States allowing the Kurds their independence? ABD'nin Kürtlerin bağımsızlığına izin verdiği düşünülebilir mi? Finally, an important message emerged about our relations with the United States. Son olarak, ABD ile ilişkilerimiz konusunda önemli bir mesaj ortaya çıktı. The United States and Russia are involved in the region for economic reasons. ABD ve Rusya bölgeye ekonomik nedenlerle müdahil olmaktadır. The next step must be an agreement on better cooperation with the United States. Bir sonraki adım ABD ile daha iyi bir işbirliğine yönelik bir anlaşma olmalıdır. The United States sabotaged the protocol, do not ask me why. ABD protokolü sabote etti, nedenini bana sormayın. This is about as many as the United States has. Bu, yaklaşık ABD' nin sahip olduğu kadar çok sayıda. She has many friends in the United States. Onun ABD'de birçok arkadaşı var. Will Donald Trump be the next president of the United States? Donald Trump ABD'nin bir sonraki başkanı olacak mı? She was educated in the United States. ABD'de eğitim gördü. I wasn't aware that the toilet and the bath are in the same room in the United States. ABD'de tuvalet ve banyonun aynı mekanda olduğunun farkında değildim. How many cars are there in the United States? ABD'de kaç tane araba var? The affluence of the United States is often contrasted with the poverty of undeveloped countries. ABD'nin zenginliği genellikle gelişmemiş ülkelerin fakirliği ile karşılaştırılır. This wasn't the first geopolitical battle between the United States and China, and it would not be the last. Bu ABD ile Çin arasındaki ilk jeopolitik savaş değildi ve son da olmayacak. The United States is a large country. ABD büyük bir ülkedir. Tom built a massive business empire in the United States. Tom, ABD'de büyük bir iş imparatorluğu kurdu. The incident led to deep strains in diplomatic relations with the United States. Olay, ABD ile diplomatik ilişkilerde derin gerilime neden oldu. The bison is the national mammal of the United States. Bizon ABD'nin ulusal memelisidir. Japan does a lot of trade with the United States. Japonya ABD ile çok ticaret yapar. Corn is the most highly subsidized crop in the United States. Mısır ABD'de en yüksek oranda sübvanse edilen üründür. Who do you think is going to be the next president of the United States? Sizce ABD'nin bir sonraki başkanı kim olacak? Would you like to visit the United States? ABD'yi ziyaret etmek ister misin? Foreign investors withdrew their money from the United States. Yabancı yatırımcılar paralarını ABD'den çekti. The United States borders Canada. ABD, Kanada ile komşudur. He really likes the United States. O gerçekten ABD'yi sever. He ordered the book from the publisher in the United States. Kitabı ABD'deki yayıncıdan sipariş verdi. Frankfurters were first sold in the United States in the 1860s. Frankfurter sandviçler ABD'de ilk kez 1860'lı yıllarda satılmıştır. The person in question is now staying in the Unites States. Söz konusu kişi şu anda ABD'de kalıyor. What's the minimum salary in the United States? Abd'de en düşük maaş nedir? It is a prevalent belief, according to a nationwide poll in the United States, that Muslims are linked with terrorism. ABD'de ülke çapındaki bir ankete göre Müslümanların terörle bağlantılı olduğu yaygın bir inançtır. In the United States, a census takes place every ten years. ABD'de nüfus sayımı her on yılda bir yapılır. Today, this is even more accurate than ever in relations with the United States. Bu, bugün ABD ile süren ilişkilerde her zamankinden daha çok doğrudur. Peter talks with his parents in the United States on the phone at least once a week. Peter, ABD'deki anne babasıyla haftada en az bir kez telefonda konuşur. Lincoln set out to abolish slavery in the United States. Lincoln, ABD'de köleliğin kaldırılması için yola çıktı. Donald Trump has been elected president of the United States. Donald Trump ABD başkanı seçildi. Lisa visits Tom every time that she's in the United States. Lisa, ABD'de bulunduğunda her zaman Tom'u ziyaret eder. The private colleges and universities of the United States are autonomous. ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir. In 1860, Lincoln was elected President of the United States. 1860'ta Lincoln, ABD başkanlığına seçildi. He asked us if we could draw a map of the United States. O bize ABD'nin bir haritasını çizip çizemeyeceğimizi sordu. In the late 20th century, Yugoslavia was considered a rogue state by the United States. Yugoslavya 20. yüzyılın sonlarında, ABD tarafından haydut devlet olarak kabul edildi. Japan caught up with the United States in this field. Japonya bu alanda ABD'yi yakaladı. They wanted to ban slavery everywhere in the United States. ABD'nin her yerinde köleliği yasaklamak istediler. We import grain from the United States. ABD'den tahıl ithal ederiz. I have a few friends in the United States. ABD'de birkaç arkadaşım var. He hasn't actually been to the United States. O aslında ABD'ye gitmedi. The United States had nuclear weapons. ABD'nin nükleer silahları vardı. Who will be the next president of the United States? ABD'nin bir sonraki başkanı kim olacak? Even though the United States is a developed country, it still has some very poor people. Gelişmiş bir ülke olsa bile Abd'de hala bazı çok yoksul insanlar var. My son went to the United States to study medicine. Oğlum tıp okumak için ABD'ye gitti. This city is in the United States. Bu şehir ABD'dedir. Frankfurters were first sold in the United States in the 1860s. Frankfurter adlı sosisli sandviçler, ABD'de ilk kez 1860'larda satıldı. The United States annexed Texas in 1845. ABD 1845'te Teksas'ı topraklarına kattı. The United States's economy is the largest in the world. ABD'nin ekonomisi dünyanın en büyüğüdür. Laws differ from state to state in the United States. Yasalar ABD'de eyaletten eyalete değişiklik göstermektedir. Tom didn't know that Hawaii was part of the United States. Tom Hawaii'nin ABD'nin bir parçası olduğunu bilmiyordu. Washington, D.C., is the capital of the United States of America. ABD'nin başkenti Washington, D.C.'dir. Last Tuesday I visited the United States. Geçen Salı günü ben ABD'yi ziyaret ettim. George Washington was the first president of the United States, and I left São paulo in 2009. George Washington ABD'nin ilk başkanıydı ve ben 2009 yılında Sao Paulo'dan ayrıldım. He went to the United States last year to brush up his English. İngilizcesini tazelemek için geçen sene ABD'ye gitti. That uncle of his often visited the United States. Onun o amcası sık sık ABD'yi ziyaret etti. Corn is an important crop in the United States. Mısır, ABD'de önemli bir üründür. My father went to the United States. Babam ABD'ye gitti. Japan declared war on the United States in December of 1941. Japonya, 1941'in Aralık ayında ABD'ye savaş ilan etti. The legal system in the United States is the world's finest. ABD'deki hukuk sistemi dünyanın en iyisidir. Today, this is even more accurate than ever in relations with the United States. Bugün ABD ile ilişkiler konusunda bu her zamankinden daha da doğru. I would like to learn English to know the United States. ABD'yi tanımak için İngilizce öğrenmek istiyorum. He was taken to the United States for trial. Duruşma için ABD'ye götürüldü. Japan declared war on the United States in December, 1941. Japonya, Aralık 1941'de ABD'ye savaş ilan etti. Formal declarations of war haven't been the United States's style since 1942. Resmi savaş beyanları 1942 yılından bu yana ABD tarzı değildir. Have you ever been to the United States? Hiç ABD'de bulundun mu? We live in the United States. Biz ABD'de yaşıyoruz. The United States is the greatest country in the world. Abd dünyadaki en büyük ülkedir. Show More (214)
3	united states	amerika birleşik devletleri	n.
	To achieve this it has to include United States and EU components. Bunu başarmak için Amerika Birleşik Devletleri ve AB bileşenlerini içermelidir. Bayous are common in Gulf Coast areas of the southern United States of America. Bataklıklı nehir kolları, Amerika Birleşik Devletleri'nin güneyindeki Körfez Kıyısı bölgelerinde yaygındır. United States want to be the World unique superpower. Amerika Birleşik Devletleri dünyadaki tek süper güç olmak istiyor. His father had served as a United States senator. Babası Amerika Birleşik Devletleri senatörü olarak görev yapmıştı. He served as a United States senator. O, Amerika Birleşik Devletleri senatörü olarak görev yaptı. Show More (2)