vacuum - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
vacuum boşluk n.
  • Besides, ethical issues rarely arise in isolation in some moral vacuum.
  • Ayrıca, etik meseleler nadiren ahlaki bir boşlukta tek başına ortaya çıkar.
  • It is important to fill the cultural vacuum between our two regions.
  • İki bölgemiz arasındaki kültürel boşluğu doldurmak önemlidir.
  • No time vacuum should arise as regards this protection.
  • Bu korumayla ilgili olarak zaman boşluğu ortaya çıkmamalıdır.
Show More (11)
vacuum elektrik süpürgesiyle temizlemek v.
  • Every Tuesday morning the housekeeper vacuums.
  • Temizlikçi kadın her salı sabahı elektrik süpürgesiyle temizlik yapar.
  • The homemaker vacuumed the carpet.
  • Ev hanımı, halıyı elektrik süpürgesiyle temizledi.
  • Tom's dog likes to be vacuumed.
  • Tom'un köpeği elektrik süpürgesiyle temizlenmeyi sever.
Show More (1)
vacuum vakum n.
  • For that experiment they need a complete vacuum.
  • Bu deney için onların tam bir vakumlamaya ihtiyacı var.
  • A Florida city is responding to regular tidal flooding by sending out tanker trucks equipped with vacuum hoses to suck saltwater off the streets.
  • Bir Florida şehri sokaklardaki tuzlu suyu emmek için vakum hortumları ile donatılmış tanker kamyonları göndererek düzenli gelgit sel baskınına karşılık veriyor.
Show More (-1)
vacuum vakumlu adj.
  • A Florida city is responding to regular tidal flooding by sending out tanker trucks equipped with vacuum hoses to suck saltwater off the streets.
  • Florida'da bir şehir, düzenli olarak yaşanan gelgit sellerine, tuzlu suyu sokaklardan çekmek için vakumlu hortumlarla donatılmış tanker kamyonları göndererek yanıt veriyor.
Show More (-2)
vacuum elektrik süpürgesi n.
  • A cat abhors a vacuum.
  • Kedi elektrik süpürgesinden nefret eder.
Show More (-2)