1 |
walk out |
çıkmak |
v. |
|
- Tom gave Mary a quick kiss and walked out the door.
- Tom Mary'ye hızlı bir öpücük verdi ve kapıdan çıktı.
- Tom said goodbye to me and walked out the door.
- Tom bana veda etti ve kapıdan çıktı.
- Tom walked out on to the stage and started singing.
- Tom sahneye çıktı ve şarkı söylemeye başladı.
- Tom got up and walked out the door.
- Tom kalktı ve kapıdan çıktı.
- Tom gave Mary a quick kiss and walked out the door.
- Tom, Mary'ye hızlı bir öpücük verdi ve kapıdan çıktı.
- Tom said goodbye and then walked out the front door.
- Tom hoşça kal dedi ve sonra ön kapıdan çıktı.
- Before I could say anything, Tom walked out the door.
- Ben bir şey söyleyemeden Tom kapıdan çıktı.
- Tom walked out the door.
- Tom kapıdan çıktı.
- Tom walked out on stage.
- Tom sahneye çıktı.
- I was just walking out the door.
- Ben sadece kapıdan çıkıyordum.
- He buttoned up his coat before walking out the door.
- Kapıdan çıkmadan önce ceketinin düğmelerini ilikledi.
- Sami walked out the front door.
- Sami ön kapıdan çıktı.
- Tom walked out into his backyard.
- Tom arka bahçeye çıktı.
- He walked out the door and never came back.
- Kapıdan çıktı ve bir daha geri dönmedi.
- Tom watched as Mary walked out the door.
- Tom, Mary kapıdan çıkarken onu izledi.
- He buttoned up his coat before walking out the door.
- O, kapıdan çıkmadan önce ceketini düğmeledi.
- Tom said goodbye and then walked out the front door.
- Tom vedalaştı ve ön kapıdan çıktı.
- Tom opened the door and walked out.
- Tom kapıyı açtı ve dışarı çıktı.
- Tom watched as Mary walked out the door.
- Mary kapıdan çıkarken Tom izledi.
- The door opened, and the man walked out.
- Kapı açıldı ve adam dışarı çıktı.
- How could you just walk out the door without saying goodbye?
- Hoşça kal demeden nasıl kapıdan çıkıp gidebildin?
- Tom walked out.
- Tom dışarı çıktı.
- How could you just walk out the door without saying goodbye?
- Veda etmeden nasıl kapıdan çıkıp gidebildin?
Show More (20)
|
2 |
walk out |
yürümek |
v. |
|
- They walked out.
- Yürüyerek çıkıp gittiler.
- Tom walked out into his backyard.
- Tom arka bahçesine doğru yürüdü.
- Tom walked out in the hallway.
- Tom koridorda yürüdü.
- Tom walked out to the parking lot to look at Mary's new car.
- Tom Mary'nin yeni arabasına bakmak için otoparka yürüdü.
- Tom ate the free bread and then walked out of the restaurant.
- Tom ücretsiz ekmeği yedi ve sonra restoranın dışına yürüdü.
- Tom walked out to the parking lot to look at Mary's new car.
- Tom, Mary'nin yeni arabasına bakmak için otoparka doğru yürüdü.
- Tom walked out with Mary.
- Tom Mary ile yürüdü.
Show More (4)
|
3 |
walk out |
bırakıp gitmek |
v. |
|
- Don't walk out on me.
- Beni bırakıp gitme.
- You walked out on me.
- Beni bırakıp gittin.
- Tom wouldn't walk out on me.
- Tom beni bırakıp gitmez.
- I can't just walk out on Tom.
- Tom'u öylece bırakıp gidemem.
Show More (1)
|
4 |
walk out |
bırakmak |
v. |
|
- When the company refused to increase their wages, they walked out.
- Şirket ücretlerini artırmayı reddedince, işçiler işi bıraktı.
- Tom and Mary walked out, leaving John alone.
- Tom ve Mary, John'u yalnız bırakarak dışarı çıktılar.
- Tom and Mary walked out, leaving John alone.
- Tom ve Mary John'u yalnız bırakarak çıktılar.
Show More (0)
|
5 |
walk out |
greve gitmek |
v. |
|
- When the company refused to increase their wages, they walked out.
- Şirket onların ücretlerini artırmayı reddedince, greve gittiler.
Show More (-2)
|