warrant - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
warrant gerektirmek v.
  • It can be restricted if stock conservation measures warrant such a measure.
  • Stok koruma tedbirlerinin böyle bir önlemi gerektirmesi halinde kısıtlanabilir.
  • A debate such as today's warranted a much longer reply.
  • Bugünkü gibi bir tartışma çok daha uzun bir cevap gerektiriyordu.
  • However, this is a matter for its own people and does not warrant foreign intervention.
  • Ancak bu kendi halkını ilgilendiren bir konudur ve dış müdahaleyi gerektirmez.
Show More (14)
warrant garanti etmek v.
  • Please be assured that the Christian Democrats warrant my absolute respect.
  • Lütfen Hristiyan Demokratların mutlak saygımı garanti ettiğinden emin olun.
  • This report warrants my broad support, although I wish to express three reservations.
  • Bu rapor, üç çekincemi ifade etmek istememe rağmen, geniş desteğimi garanti etmektedir.
  • The Commission proposal warrants our vote.
  • Komisyon teklifi oyumuzu garanti ediyor.
Show More (0)
warrant garanti n.
  • He draws a distinction between truth and warrant.
  • Gerçek ile garanti arasında bir ayrım yapıyor.
  • Is that warranted?
  • Bu garanti mi?
Show More (-1)
warrant tutuklama emri n.
  • I have a warrant for Tom's arrest.
  • Tom için tutuklama emrim var.
  • There's a warrant out for your arrest.
  • Tutuklama emriniz var.
Show More (-1)
warrant yetki belgesi n.
  • Where's your warrant?
  • Yetki belgeniz nerede?
Show More (-2)
warrant izin belgesi n.
  • Where's your warrant?
  • İzin belgeniz nerede?
Show More (-2)
warrant yetki n.
  • Tom told the cop to come back when he had a warrant.
  • Tom, polise bir yetkisi olduğu zaman geri gelmesini söyledi.
Show More (-2)