1 |
wet |
ıslak |
adj. |
|
- Tom's hair is wet.
- Tom'un saçı ıslak.
- Your feet feel good when they are wet.
- Islak olduklarında, ayaklarınız iyi hisseder.
- Tom removed his wet socks.
- Tom ıslak çoraplarını çıkardı.
- Tom put the fire out by covering it with a wet blanket.
- Tom ateşi ıslak bir battaniye ile örterek söndürdü.
- The street is wet.
- Sokak ıslak.
- My hair was still wet from being washed.
- Saçlarım yıkandığı için hala ıslaktı.
- My clothes are wet.
- Kıyafetlerim ıslak.
- Change out of those wet clothes.
- Şu ıslak kıyafetleri değiştir.
- The street is wet and slippery.
- Cadde ıslak ve kaygandır.
- My underpants are wet.
- İç çamaşırım ıslak.
- My hair is still wet.
- Saçım halen ıslak.
- My hair is still wet.
- Saçım hâlâ ıslak.
- Tom wiped the table with a wet cloth.
- Tom masayı ıslak bir bezle sildi.
- Is your hair still wet?
- Saçınız hala ıslak mı?
- My clothes are wet.
- Elbiselerim ıslak.
- Wet clothes adhere to the skin.
- Islak giysiler tene yapışır.
- Tom wrung the water out of his wet swimsuit.
- Tom ıslak mayosunun suyunu sıktı.
- Why's everyone wet?
- Neden herkes ıslak?
- Tom's hair is wet from the rain.
- Tom'un saçı yağmurdan ötürü ıslak.
- Her long hair was completely wet.
- Onun uzun saçı tamamen ıslaktı.
- Tom is wet behind the ears.
- Tom'un kulaklarının arkası ıslak.
- It's all wet.
- Hepsi ıslak.
- Jessie's long hair was completely wet.
- Jessie'nin uzun saçları tamamen ıslaktı.
- Wet clothing clings to the skin.
- Islak giysiler cilde yapışır.
- Tom was wet.
- Tom ıslaktı.
- The floor was wet with water.
- Zemin suyla ıslaktı.
- Your feet feel good when they are wet.
- Ayaklarınız ıslakken iyi hissedersiniz.
- You need wet snow to make good snowballs.
- İyi kartopu yapmak için ıslak kar gerekir.
- My knickers are wet.
- Donum ıslak.
- The girl lifted her face, still wet with tears.
- Kız hala gözyaşlarıyla hala ıslak olan yüzünü kaldırdı.
- Her wet clothes stuck to her body.
- Onun ıslak kıyafetleri vucuduna yapıştı.
- He removed his wet socks.
- Islak çoraplarını çıkardı.
- The blanket is still wet.
- Battaniye hâlâ ıslak.
- The ground seems wet.
- Yer ıslak görünüyor.
- It is very wet.
- Bu çok ıslak.
- The lawn is still too wet to mow.
- Çimler hala biçilemeyecek kadar ıslak.
- It was also a wet dream.
- Aynı zamanda ıslak bir rüyaydı.
- Mom said I caught a cold because I went out with wet hair.
- Annem ıslak saçla dışarı çıktığım için üşüttüğümü söyledi.
- The wet shirt will soon dry up.
- Islak gömlek yakında kuruyacak.
- Her wet clothes stuck to her body.
- Islak kıyafetleri vücuduna yapışmıştı.
- Do not touch the plug of the AC power cord with wet hands.
- AC güç kablosunun fişine ıslak ellerle dokunmayın.
- Your clothes are wet.
- Elbiseleriniz ıslak.
- My socks are wet.
- Çoraplarım ıslak.
- She has wet hair.
- Onun ıslak saçı var.
- She won the wet t-shirt contest.
- Islak tişört yarışmasını kazandı.
- Tom just got out of the bath and his hair is still wet.
- Tom banyodan henüz çıktı ve saçları hâlâ ıslak.
- The ground seems wet.
- Zemin ıslak görünüyor.
- Tom cleaned the top of the table with a wet rag.
- Tom masanın üstünü ıslak bir bezle temizledi.
- Wet firewood doesn't burn well.
- Islak odun iyi yanmaz.
- My underpants are wet.
- Donum ıslak.
- My knickers are wet.
- Benim külodum ıslak.
- He dried his wet clothes by the fire.
- Ateşin yanında ıslak elbiselerini kuruttu.
- He removed his wet socks.
- O, ıslak çoraplarını çıkardı.
- Tom covered himself with a wet blanket and ran into the burning building to save his dog.
- Tom kendini ıslak bir battaniyeyle örttü ve köpeğini kurtarmak için yanan binaya koştu.
- You're wet through.
- Sen baştan aşağı ıslaksın.
- You're still wet behind the ears!
- Hala kulaklarının arkası ıslak!
- Her face was wet with tears.
- Yüzü gözyaşlarıyla ıslaktı.
- Tom shoved his wet clothes into the dryer.
- Tom ıslak giysilerini kurutucuya soktu.
- The wet shirt will soon dry up.
- Islak gömlek yakında kurur.
- The ground is very wet.
- Yer çok ıslak.
- Put the wet umbrella in this bag, please.
- Lütfen ıslak şemsiyeyi bu çantaya koy.
- Is your hair still wet?
- Saçın hâlâ ıslak mı?
- The road was wet from the rain.
- Yol yağmurdan ıslaktı.
- Because he is dirty and wet.
- Çünkü o, kirli ve ıslak.
- Tom isn't wet.
- Tom ıslak değil.
- Her long hair was completely wet.
- Uzun saçları tamamen ıslaktı.
- Tom put a wet towel on Mary's forehead.
- Tom, Mary'nin alnına ıslak bir havlu koydu.
- Tom put the fire out by covering it with a wet blanket.
- Tom ateşi ıslak bir battaniyeyle örterek söndürdü.
- My sneakers are wet.
- Ayakkabılarım ıslak.
- Your clothes are wet.
- Elbiselerin ıslak.
- The wet vase left a mark on the table.
- Islak vazo, masanın üzerinde iz bıraktı.
- If you cannot catch a bird of paradise, better take a wet hen.
- Eğer bir cennet kuşu yakalayamıyorsanız, ıslak bir tavuk alsanız daha iyi olur.
- She won the wet t-shirt contest.
- O, ıslak tişört yarışmasını kazandı.
- The ink is still wet.
- Mürekkep hala ıslak.
- She removed her wet socks.
- O, ıslak çoraplarını çıkardı.
- The towel is wet.
- Havlu ıslak.
- The floor is wet and slippery.
- Yerler ıslak ve kaygan.
- Cats dislike being wet.
- Kediler ıslak olmaktan hoşlanmazlar.
- The cement was still wet.
- Çimento hâlâ ıslaktı.
- The road is wet and it's slippery.
- Yol ıslak ve kaygan.
- Even though it hadn't rained for several days, the ground was still quite wet underfoot.
- Birkaç gündür yağmur yağmamış olmasına rağmen, zemin hala oldukça ıslaktı.
- My sneakers are wet.
- Spor ayakkabılarım ıslak.
- The cat is wet.
- Kedi ıslak.
- Tom's face was wet with tears.
- Tom'un yüzü gözyaşlarıyla ıslaktı.
- Tom still has wet hair.
- Tom'un saçları hala ıslak.
- My trousers are wet.
- Pantolonum ıslak.
- Put your wet umbrella in this bag.
- Islak şemsiyeni bu çantaya koy.
- Don't put the wet towel in the bag.
- Islak havluyu çantaya koyma.
- Wet clothes stick to your skin.
- Islak giysiler cildinize yapışır.
- My wet clothes clung to my body.
- Islak elbiselerim vücuduma yapıştı.
- The blood was still wet.
- Kan henüz ıslaktı.
- The paint on the seat on which you are sitting is still wet.
- Oturduğun koltuktaki boya hâlâ ıslak.
- Your hair's not even wet.
- Saçın ıslak bile değil.
- I am wringing my wet clothes.
- Islak elbiselerimi sıkıyorum.
- The ground is still wet.
- Yer hala ıslak.
- He was wet all over.
- O tamamen ıslaktı.
- Take off your wet clothes.
- Islak elbiselerini çıkar.
- He dried his wet clothes by the fire.
- Islak giysilerini ateşin yanında kuruttu.
- Sami did ghusl from janaabah in the middle of the night after having a wet dream.
- Sami gece yarısı ıslak bir rüya gördükten sonra cünüplükten ötürü gusletti.
- Tom cleaned the top of the table with a wet rag.
- Tom, masanın üstünü ıslak bir bez ile temizledi.
- I still have wet hair.
- Saçlarım hala ıslak.
- The cement was still wet.
- Çimento hala ıslaktı.
- It's very wet.
- Çok ıslak.
- It was not very cold, but it was always wet.
- Çok soğuk değildi ama her zaman ıslaktı.
- My cat is wet.
- Kedim ıslaktır.
- The ground is very wet.
- Zemin çok ıslak.
- Tom just got out of the bath and his hair is still wet.
- Tom banyodan yeni çıktı ve saçları hala ıslak.
- My bath towel was wet, so it was of no use.
- Banyo havlum ıslaktı, o yüzden işe yaramadı.
- The sidewalks were wet after the rain.
- Yağmurdan sonra kaldırımlar ıslaktı.
- The ink is still wet.
- Mürekkep hala ıslaktı.
- Put the wet umbrella in this bag, please.
- Islak şemsiyeyi bu çantaya koy lütfen.
- If you fall into the water, you should strip off all wet clothes.
- Eğer suya düşersen, tüm ıslak kıyafetlerini çıkarmalısın.
- It is very wet.
- Çok ıslak.
- Change out of those wet clothes.
- Islak kıyafetlerini değiştir.
- Wet clothing clings to the skin.
- Islak giysi cilde yapışır.
- The wet vase left a mark on the table.
- Islak vazo, masada bir iz bıraktı.
- Tom is still wet behind the ears.
- Tom'un kulaklarının arkası hala ıslak.
- You smell like a wet dog.
- Islak bir köpek gibi kokuyorsun.
- Do not touch the plug of the AC power cord with wet hands.
- AC güç kablosunun fişine ıslak elle dokunmayın.
- Jessie's long hair was completely wet.
- Jessie'nin uzun saçı tamamen ıslaktı.
- Tom covered himself with a wet blanket and ran into the burning building to save his dog.
- Tom köpeğini kurtarmak için ıslak bir battaniyeye sarınıp koşarak yanan binaya girdi.
- I know you didn't want Tom to wear your clothes, but his were all wet.
- Tom'un senin kıyafetlerini giymesini istemediğini biliyorum ama onunkiler ıslaktı.
- They were wet.
- Onlar ıslaktı.
- My hair is wet.
- Saçım ıslak.
- Your pussy is wet.
- Kukun ıslak.
- The ball was wet.
- Top ıslaktı.
- Put your wet umbrella in this bag.
- Islak şemsiyenizi bu çantaya koyun.
- The dogs are wet.
- Köpekler ıslak.
- The ground is still wet.
- Zemin hâlâ ıslak.
- She removed her wet socks.
- O da ıslak çoraplarını çıkardı.
- I know you didn't want Tom to wear your clothes, but his were all wet.
- Tom'un senin kıyafetlerini giymesini istemediğini biliyorum ama onunkilerin hepsi ıslaktı.
- Mom said I caught a cold because I went out with wet hair.
- Annem ıslak saçla dışarı çıktığım için nezleye yakalandığımi söyledi.
- Do not put this wet towel into the bag.
- Bu ıslak havluyu çantaya koyma.
- This grass is too wet to sit on.
- Bu çimler oturmak için çok ıslak.
- The street is wet and slippery.
- Cadde ıslak ve kaygan.
- They were wet.
- Islaktılar.
- The floor is wet and slippery.
- Zemin ıslak ve kaygan.
- The wet clothes stick to my skin.
- Islak giysiler tenime yapışıyor.
- Tom wants to change out of his wet clothes into something dry.
- Tom ıslak kıyafetlerini değiştirip kuru bir şeyler giymek istiyor.
- Tom hung the three pairs of wet jeans on the clothesline.
- Tom üç çift ıslak kot pantolonu çamaşır ipine astı.
- The floor is wet and slippery.
- Yer ıslak ve kaygan.
- My wet clothes clung to my body.
- Islak giysilerim vücuduma yapıştı.
- She has wet hair.
- Saçları ıslak.
- The paint is still wet.
- Boya hala ıslak.
- It's all wet.
- Onun hepsi ıslak.
- The blood was still wet.
- Kan hala ıslaktı.
- Wet clothes stick to your skin.
- Islak elbiseler cildine yapışır.
- The matches were wet.
- Kibritler ıslaktı.
- Even though it hadn't rained for several days, the ground was still quite wet underfoot.
- Birkaç gündür yağmur yağmamasına rağmen ayaklarımızı bastığımız yerler hâlâ çok ıslaktı.
- Tom shoved his wet clothes into the dryer.
- Tom ıslak elbiselerini kurutucu içine itti.
- The road was wet from the rain.
- Yol yağmurdan dolayı ıslaktı.
- Because he is dirty and wet.
- Çünkü kirli ve ıslak.
Show More (160)
|
2 |
wet |
ıslatmak |
v. |
|
- Where did you wet them?
- Onları nerede ıslattın?
- She wetted a towel.
- O bir havluyu ıslattı.
- I am wetting my handkerchief.
- Ben mendilimi ıslatıyorum.
- Tom wets his bed.
- Tom yatağını ıslatıyor.
- I wet my hair almost every day.
- Neredeyse her gün saçımı ıslatıyorum.
- I am wetting my handkerchief.
- Mendilimi ıslatıyorum.
- He wetted his towel with water.
- Havlusunu suyla ıslattı.
- My baby brother still wets his bed.
- Küçük kardeşim hâlâ yatağını ıslatıyor.
- She wetted a towel.
- Bir havluyu ıslattı.
- Children often wet their beds at night.
- Çocuklar genellikle geceleri yataklarını ıslatırlar.
- He wet the towel with water.
- O, havluyu suyla ıslattı.
- Children often wet their beds at night.
- Çocuklar sık sık gece yataklarını ıslatırlar.
- Tom wet his lips with his tongue.
- Tom diliyle dudaklarını ıslattı.
- Tom wet his lips with his tongue.
- Tom dudaklarını diliyle ıslattı.
- He wet the towel with water.
- Havluyu suyla ıslattı.
Show More (12)
|
3 |
wet |
yağışlı |
adj. |
|
- In the afternoon the weather became wet and foggy.
- Öğleden sonra hava yağışlı ve sisli oldu.
- I am fed up with this wet weather.
- Bu yağışlı havadan bıktım.
- The weather was not only cold, but also wet.
- Hava sadece soğuk değil, aynı zamanda yağışlıydı.
- Seattle has a very wet climate.
- Seattle çok yağışlı bir iklime sahiptir.
- I'm fed up with this wet weather.
- Bu yağışlı havadan bıktım.
- Tropical rainforests are located near the equator, where it's almost always warm and wet.
- Tropikal yağmur ormanları, neredeyse her zaman sıcak ve yağışlı olan ekvatorun yakınında yer alır.
- The weather is sure to be wet.
- Hava kesin yağışlı olacak.
- I'm fed up with this wet weather.
- Bu yağışlı havadan usandım.
- The weather is sure to be wet.
- Havanın yağışlı olacağı kesin.
- Will there be wet weather today?
- Bugün hava yağışlı olacak mı?
Show More (8)
|
4 |
wet |
yaş |
adj. |
|
- The paint on the seat on which you are sitting is still wet.
- Oturduğun yerdeki boya hâlâ yaştır.
- This grass is too wet to sit on.
- Bu çim üstüne oturmak için çok yaş.
- The paint is still wet.
- Boya hâlâ yaş.
Show More (0)
|
5 |
wet |
yağmurlu |
adj. |
|
- Will there be wet weather today?
- Bugün yağmurlu olacak mı?
Show More (-2)
|
6 |
wet |
ıslanmak |
v. |
|
- No one can dry another's tears without wetting his own hands.
- Hiç kimse kendi ellerini ıslatmadan başkasının gözyaşlarını kurulayamaz.
Show More (-2)
|
7 |
wet |
nemli |
adj. |
|
- Tropical rainforests are located near the equator, where it's almost always warm and wet.
- Tropikal yağmur ormanları hemen hemen her zaman sıcak ve nemli olan ekvator yakınında yer alırlar.
Show More (-2)
|