|
- Whenever night begins in Düsseldorf, we in the Netherlands only fly at dawn and dusk.
- Düsseldorf'ta ne zaman gece başlasa, biz Hollanda'da sadece şafak ve alacakaranlıkta uçuyoruz.
- Whenever we go to a West African country, we can see the extent to which French influence is still present there.
- Ne zaman bir Batı Afrika ülkesine gitsek orada Fransız etkisinin hala ne ölçüde mevcut olduğunu görebiliriz.
- Whenever I discuss the budget, I cannot help but mention agricultural spending.
- Ne zaman bütçeden bahsetsem, tarımsal harcamalardan bahsetmeden edemiyorum.
- Are we to be the United States's puppy or a group of fully paid-up yes-men who cheer the US on whenever it wants us to?
- Biz ABD'nin köpek yavrusu mu olacağız yoksa ABD ne zaman isterse onu alkışlayan bir grup paralı dalkavuk mu?
- Whenever Christian pastors or missionaries are treated in this way, it should be a matter of considerable concern.
- Ne zaman Hıristiyan papazlara ya da misyonerlere bu şekilde davranılsa, bu ciddi bir endişe konusu olmalıdır.
- Workers must be on standby whenever and for however long their employers choose.
- İşçiler, işverenleri ne zaman ve ne kadar süreyle isterse o zaman hazır olmalıdır.
- Whenever change is initiated, however, intensive awareness-raising is required.
- Bununla birlikte, değişim ne zaman başlatılırsa başlatılsın, yoğun bir bilinçlendirme gereklidir.
- Whenever we start such an activity they all become the first.
- Ne zaman böyle bir etkinliğe başlasak hepsi birinci olur.
- Tom brings us gifts whenever he visits.
- Tom ne zaman ziyarete gelse bize hediyeler getirir.
- He may use my bicycle whenever he wants.
- Ne zaman isterse bisikletimi kullanabilir.
- I'll see you whenever it suits you.
- Sana ne zaman uyarsa görüşürüz.
- You can come and see me whenever it's convenient for you.
- Senin için ne zaman uygun olursa gelebilir ve beni görebilirsin.
- You can come whenever it is convenient for you.
- Sizin için ne zaman uygunsa o zaman gelebilirsiniz.
- Whenever I'm sad, I stop being sad and start being awesome instead.
- Ne zaman üzgün olsam, üzgün olmayı bırakırım ve onun yerine harika olmaya başlarım.
- Whenever he comes to this place, he orders the same dish.
- Buraya ne zaman gelse aynı yemeği sipariş eder.
- You can answer me whenever you like.
- Ne zaman istersen bana cevap verebilirsin.
- Come to my house whenever you like.
- Ne zaman istersen evime gel.
- Whenever you come, you are always welcome.
- Ne zaman gelirsen gel, her zaman bekleriz.
- She stood by her husband whenever he was in trouble.
- O, kocasının başı ne zaman derde girse onu destekledi.
- I'm ready to start working whenever you are.
- Siz ne zaman isterseniz ben çalışmaya başlamaya hazırım.
- Whenever you have been unclean you have to perform a full ablution and be cleaned.
- Ne zaman kirli olursanız olun, tam bir abdest almalı ve temizlenmelisiniz.
- Whenever I meet you, I think of your mother.
- Ne zaman seninle karşılaşsam, anneni düşünüyorum.
- Tom becomes nervous whenever he has to speak in public.
- Tom ne zaman topluluk önünde konuşmak zorunda kalsa gerginleşiyor.
- Tom goes there whenever he has a chance.
- Tom ne zaman bir fırsatı olsa oraya gider.
- Whenever I leave my window open, bugs fly into my room.
- Ne zaman penceremi açık bıraksam, odama böcekler giriyor.
- You can come to the hotel whenever it is convenient for you.
- Ne zaman müsaitseniz otele gelebilirsiniz.
- Whenever I hear that song, I think of my childhood.
- O şarkıyı ne zaman duysam çocukluğumu düşünürüm.
- Tom's neighbors always complain about the noise whenever he has a party.
- Tom'un komşuları o ne zaman bir parti verse hep gürültüden şikayet eder.
- Whenever I find something I like, it's too expensive.
- Ne zaman hoşuma giden bir şey bulsam, hep pahalı olur.
- He stands by me whenever I am in trouble.
- Ne zaman başım sıkışsa yanımda olur.
- My dog follows me whenever I go.
- Ne zaman gitsem, köpeğim beni izler.
- Whenever I travel, I prefer to fly.
- Ne zaman seyahat etsem, uçmayı tercih ederim.
- Whenever I meet her, I get the desire to kiss her.
- Ne zaman onunla karşılaşsam, onu öpme isteği duyuyorum.
- Whenever I hear that song, I think of my younger days.
- Ne zaman bu şarkıyı duysam, gençlik günlerimi düşünürüm.
- Tom stands by me whenever I am in trouble.
- Ne zaman başım derde girse, Tom yanımda olur.
- I'm happy whenever I do that.
- Bunu ne zaman yapsam mutlu olurum.
- Whenever I get up, I feel dizzy.
- Ne zaman ayağa kalksam başım dönüyor.
- I feel sick whenever I see blood.
- Ne zaman kan görsem midem bulanır.
- Whenever I swallow, my throat hurts.
- Ne zaman yutkunsam boğazım ağrıyor.
- I stayed with the Jacksons whenever my parents were out of town.
- Annemle babam ne zaman şehir dışına çıksa Jackson'larla kalırdım.
- Whenever I hear this song, I think of his smile.
- Ne zaman bu şarkıyı duysam, onun gülümsemesini düşünüyorum.
- You may call on me whenever you like.
- Ne zaman istersen beni arayabilirsin.
- She stood by her husband whenever he was in trouble.
- Ne zaman başı sıkışsa kocasının yanında dururdu.
- I feel like dancing whenever I hear this song.
- Bu şarkıyı ne zaman duysam kendimi dans ediyor gibi hissediyorum.
- Whenever you study, use your dictionary to best effect.
- Ne zaman ders çalışırsanız çalışın, sözlüğünüzü en iyi şekilde kullanın.
- Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
- Ne zaman bir yolculuktan dönse, kızı için bir hediye getirir.
- I can leave whenever I want.
- Ne zaman istersem gidebilirim.
- Whenever I'm on top of a mountain, I feel grateful.
- Ne zaman bir dağın tepesinde olsam kendimi minnettar hissediyorum.
- Whenever I hear that song, I think of a certain girl.
- Ne zaman o şarkıyı duysam belli bir kızı düşünürüm.
- He stood by me whenever I was in trouble.
- Ne zaman başım derde girse yanımda durdu.
- Please come and see me whenever it is convenient for you.
- Lütfen ne zaman uygun olursanız gelin ve beni görün.
- Feel free to call whenever you like.
- Ne zaman istersen arayabilirsin.
- Whenever he comes to this place, he orders the same dish.
- O ne zaman buraya gelse, aynı yemeği sipariş eder.
- Whenever I find something I like, it's too expensive.
- Ne zaman beğendiğim bir şey bulsam, çok pahalı oluyor.
- Whenever I go abroad, I suffer from jet lag and diarrhea.
- Ne zaman yurtdışına çıksam jet lag ve ishalden muzdarip oluyorum.
- Whenever I find something I like, it's too expensive.
- Ne zaman sevdiğim bir şey bulsam, çok pahalı.
- Dad goes fishing whenever he's free.
- Babam ne zaman boş olsa balığa çıkar.
- My dog cowers under the table whenever he hears thunder.
- Köpeğim ne zaman gök gürültüsünü duysa masanın altına siner.
- You can come visit me whenever you like.
- Ne zaman istersen beni ziyarete gelebilirsin.
- Whenever Tom comes to Boston, he stays at our house.
- Tom ne zaman Boston'a gelse, bizim evimizde kalır.
- She stood by him whenever he was in trouble.
- Ne zaman başı dertte olsa onun yanında oldu.
- Whenever you visit him, you will find him playing video games.
- Onu ne zaman ziyaret etsen, video oyunları oynarken bulacaksın.
- Whenever Tom hears that song, it brings back memories of his days in Boston.
- Tom bu şarkıyı ne zaman duysa Boston'daki günleri hatırına gelir.
- Tom does that whenever he has free time.
- Ne zaman boş vakti olsa Tom bunu yapar.
- Whenever I hear that song, I remember my youth.
- Ne zaman bu şarkıyı duysam gençliğimi hatırlarım.
- They answer us whenever we ask them questions.
- Biz onlara ne zaman soru sorsak onlar hemen cevap veriyor.
- I'll go whenever you like.
- Ne zaman istersen giderim.
- Tom always takes care of my dog whenever I leave town on business.
- Ne zaman iş için şehirden ayrılsam Tom köpeğime bakar.
- I eat raw sauerkraut whenever I'm taking antibiotics.
- Ne zaman antibiyotik alsam çiğ lahana turşusu yerim.
- I'm ready to leave whenever you are.
- Ne zaman istersen gitmeye hazırım.
- Whenever we have such lovely rain, I recall the two of us, several years ago.
- Ne zaman böyle güzel yağmur yağsa, birkaç yıl önceki ikimizi hatırlıyorum.
- I'm happy whenever I do that.
- Ne zaman bunu yapsam mutlu oluyorum.
- Tom can go whenever he likes.
- Tom ne zaman isterse gidebilir.
- He uses foul language whenever he gets angry.
- Ne zaman sinirlense küfürlü konuşur.
- Tom stands by me whenever I am in trouble.
- Ne zaman başım sıkışsa, Tom yanımda olur.
- Whenever I hear that song, I think of a certain girl.
- Ne zaman bu şarkıyı duysam, aklıma bir kız geliyor.
- John used to stand by me whenever I was in trouble.
- Ne zaman başım sıkışsa John yanımda dururdu.
- I eat raw sauerkraut whenever I'm taking antibiotics.
- Ne zaman antibiyotik içersem o zaman çiğ lahana turşusu yerim.
- Whenever he comes up to Tokyo, he stays with us.
- Ne zaman Tokyo'ya gelse, bizimle kalır.
- I tear up whenever I hear that song.
- Ne zaman o şarkıyı duysam gözlerim doluyor.
- Whenever I needed money as a college student, my parents always came through.
- Üniversite öğrencisiyken ne zaman paraya ihtiyacım olsa, ailem her zaman yardımıma koştu.
- He stands by me whenever I am in trouble.
- Başım ne zaman sıkışsa yanımda olur.
- Whenever there is a conflict between my work and my family, my family always takes precedence.
- Ne zaman işim ve ailem arasında bir çatışma olsa, ailem her zaman önceliğe sahiptir.
- I just use a credit card whenever I need to pay for something.
- Ne zaman bir şey ödemem gerekse kredi kartı kullanıyorum.
- Please come and see me whenever you like.
- Lütfen ne zaman istersen gel ve beni gör.
- Tom does that whenever he has free time.
- Tom ne zaman boş vakti olsa bunu yapar.
- I found a new meaning whenever I read the book.
- Bu kitabı ne zaman okusam yeni bir anlam buldum.
- Whenever I walk by that teahouse, the boss always comes out to welcome me.
- Ne zaman o çayevinin önünden geçsem, patron her zaman beni karşılamak için dışarı çıkar.
- Whenever I drink sake, I get a headache.
- Ne zaman sake içsem başım ağrıyor.
- I'll go whenever you like.
- Ne zaman istersen gideceğim.
- Whenever you come, I'm ready.
- Ne zaman gelirsen ben hazırım.
- Whenever I see you, I always think of my younger brother.
- Ne zaman seni görsem, aklıma hep küçük kardeşim geliyor.
- I do that whenever I can.
- Ne zaman yapabilirsem bunu yaparım.
- Tom gorges himself whenever he eats at that restaurant.
- Tom ne zaman o restoranda yemek yese tıka basa doyuyor.
- Whenever I see this, I remember him.
- Ne zaman bunu görsem onu hatırlıyorum.
- Come whenever it is convenient to you.
- Sizin için ne zaman uygunsa o zaman gelin.
- I get depressed whenever I think about that problem.
- Ne zaman bu sorunu düşünsem depresyona giriyorum.
- Tom listens to the radio whenever he's driving.
- Tom ne zaman araba kullanıyor olsa radyo dinler.
- Whenever Tom hears that song, it brings back memories of his days in Boston.
- Tom ne zaman bu şarkıyı duysa, Boston'daki günlerini hatırlıyor.
- My dog follows me whenever I go.
- Ne zaman gitsem köpeğim beni takip eder.
- She stood by him whenever he was in trouble.
- Ne zaman başı derde girse onun yanında durdu.
- Whenever Tom is in Boston, he stops by.
- Tom ne zaman Boston'a gitse uğrar.
- I can go to Tom's whenever I want.
- Ne zaman istersem Tom'a gidebilirim.
- We stay with Tom whenever we go to Boston.
- Ne zaman Boston'a gitsek Tom'la kalırız.
- You may come whenever it is convenient for you.
- Sizin için ne zaman uygunsa o zaman gelebilirsiniz.
- I feel like dancing whenever I hear this song.
- Bu şarkıyı ne zaman duysam dans edesim geliyor.
- Whenever she comes, she brings us presents.
- Ne zaman gelse, bize hediyeler getirir.
- Whenever I close my eyes, the first thing I see is that woman's face.
- Ne zaman gözlerimi kapatsam gördüğüm ilk şey o kadının yüzü oluyor.
- Whenever I close my eyes, the first thing I see is that woman's face.
- Ne zaman gözlerimi kapatsam, gördüğüm ilk şey o kadının yüzü oluyor.
- We'll be ready whenever you need us.
- Bize ne zaman ihtiyacın olursa hazır olacağız.
- Tom sleeps whenever he can.
- Tom ne zaman isterse uyur.
- Tom has been babysitting our children whenever we're out of town.
- Ne zaman şehir dışına çıksak Tom çocuklarımıza bakıyor.
- Whenever my uncle comes, he brings some nice things for us.
- Amcam ne zaman gelse, bizim için güzel şeyler getirir.
- Tom likes doing that whenever he's in Boston.
- Tom ne zaman Boston'da olsa bunu yapmayı seviyor.
- You can come to the hotel whenever it is convenient for you.
- Sizin için ne zaman uygun olursa otele gelebilirsiniz.
- My brother still stands by me whenever I am in trouble.
- Ne zaman başım sıkışsa kardeşim hâlâ yanımda.
- Whenever I see this, I remember him.
- Bunu ne zaman görsem onu hatırlarım.
- I cry whenever I listen to this song.
- Bu şarkıyı ne zaman dinlesem ağlıyorum.
- Whenever I see you, I feel happy.
- Seni ne zaman görsem, mutlu hissediyorum.
- Whenever she goes shopping, she ends up buying more than she can afford.
- Ne zaman alışverişe çıksa, sonunda parasının yeteceğinden daha fazlasını alıyor.
- Whenever I lie down on my bed and read a book, I fall asleep.
- Ne zaman yatağıma uzanıp kitap okusam uykuya dalıyorum.
- The dog hid under the bed whenever lightning flashed.
- Ne zaman şimşek çaksa köpek yatağın altına saklandı.
- You can come whenever it is convenient for you.
- Senin için ne zaman uygunsa gelebilirsin.
- Come whenever you like.
- Ne zaman istersen gel.
- Come whenever you'd like.
- Ne zaman istersen gel.
- Tom can go hear Mary sing at that club whenever he wants to.
- Tom ne zaman isterse o kulübe Mary'nin şarkı söylemesini dinlemeye gidebilir.
- Whenever he comes up to Tokyo, he stays with us.
- O ne zaman Tokyo'ya gelse bizimle kalır.
- I eat a lot whenever I am nervous.
- Ne zaman gergin olsam çok yerim.
- Come and see me whenever you like.
- Ne zaman istersen gel ve beni gör.
- He stood by me whenever I was in trouble.
- Ne zaman başım derde girse yanımda oldu.
- Whenever you come, you are always welcome.
- Ne zaman gelirsen gel, her zaman hoş karşılanırsın.
- Whenever he sees me, he pretends he doesn't know me.
- Ne zaman beni görse, tanımıyormuş gibi davranıyor.
- Come and see me whenever it is convenient for you.
- Ne zaman uygun olursanız gelin ve beni görün.
- Tom always pays for dinner whenever we go out together.
- Ne zaman birlikte dışarı çıksak akşam yemeğini hep Tom öder.
- I'll visit whenever I can.
- Ne zaman yapabilirsem ziyaret edeceğim.
- Whenever you need help, feel free to call on me.
- Ne zaman yardıma ihtiyacın olursa, beni aramaktan çekinme.
- Whenever they meet, they quarrel.
- Ne zaman buluşsalar kavga ediyorlar.
- Whenever I meet her, I get the desire to kiss her.
- Onunla ne zaman karşılaşsam içimden onu öpmek geliyor.
- Whenever I hear that song, I think of my younger days.
- Ben o şarkıyı ne zaman duysam daha genç günlerimi hatırlarım.
- Whenever you get lonely, feel free to come and talk to me.
- Ne zaman yalnız hissedersen, gelip benimle konuşmaktan çekinme.
- Whenever you come, you are always welcome.
- Ne zaman gelirsen gel sana her zaman kapımız açık.
- Whenever I'm sad, I stop being sad and start being awesome instead.
- Ne zaman üzgün olsam, üzgün olmayı bırakıyorum ve onun yerine harika olmaya başlıyorum.
- Tom's neighbors always complain about the noise whenever he has a party.
- Tom ne zaman bir parti verse komşuları gürültüden şikayet eder.
- I cry whenever I listen to this song.
- Bu şarkıyı ne zaman dinlesem ağlarım.
- Whenever I'm on top of a mountain, I feel grateful.
- Ne zaman bir dağın tepesinde olsam, kendimi minnettar hissederim.
- You may come whenever you like.
- Ne zaman istersen gelebilirsin.
- Whenever I hear that song, I remember my youth.
- Ne zaman bu şarkıyı duysam, gençliğimi hatırlıyorum.
- Whenever I go to this store, they're selling freshly baked taiyaki cakes.
- Ne zaman bu dükkana gitsem, taze pişmiş taiyaki kekleri satıyorlar.
- She stood by him whenever he was in trouble.
- Ne zaman başı belada olsa onun yanında oldu.
- I go fishing whenever I get the chance.
- Ne zaman fırsatım olsa balığa giderim.
- Whenever I travel, I prefer to fly.
- Ben ne zaman seyahat etsem uçmayı tercih ederim.
- Whenever he comes up to Tokyo, he stays at our house.
- Ne zaman Tokyo'ya gelse, bizim evde kalır.
- Whenever you come, you will be our guest.
- Ne zaman gelirsen gel bizim misafirimiz olacaksın.
- I wear a hat whenever I go outside.
- Ne zaman dışarı çıksam şapka takarım.
- You remind me of your mother whenever I meet you.
- Seninle ne zaman karşılaşsam bana anneni hatırlatıyorsun.
- Whenever I come here, I feel at ease.
- Ne zaman buraya gelsem, kendimi rahat hissediyorum.
- Whenever I hear that song, I think of my childhood.
- Ne zaman bu şarkıyı duysam, çocukluğumu düşünürüm.
- You remind me of your mother whenever I meet you.
- Ne zaman sana rastlasam bana anneni hatırlatıyorsun.
- Whenever the boss walks in, everyone pretends to be working.
- Patron ne zaman içeri girse herkes çalışıyormuş numarası yapıyor.
- I always pay for dinner whenever we go out together.
- Ne zaman birlikte dışarı çıksak akşam yemeğini ben öderim.
- Tom may eat whenever he wants to.
- Tom ne zaman isterse yiyebilir.
- Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
- O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
- Whenever the boss walks in, everyone pretends to be working.
- Ne zaman patron içeri girse, herkes çalışıyormuş gibi yapar.
- Please come and see me whenever you like.
- Lütfen ne zaman istersen gel beni gör.
- Whenever I see you I think of your mother.
- Seni ne zaman görsem anneni düşünürüm.
- My dog cowers under the table whenever he hears thunder.
- Köpeğim ne zaman gök gürültüsü duysa masanın altına siner.
- Tom buys new shoes whenever he can find a pair that fit.
- Ne zaman uyan bir çift bulabilirse, Tom yeni ayakkabılar alır.
Show More (164)
|
