|
- The Sikh and Hindu minorities will be required to wear a yellow identification sign on their clothes.
- Sih ve Hindu azınlıkların kıyafetlerine sarı bir kimlik işareti takmaları gerekecektir.
- In this area, a yellow card will probably be issued more frequently in future than we were used to in the past.
- Bu alanda, sarı kart muhtemelen gelecekte geçmişte alıştığımızdan daha sık verilecektir.
- My group is therefore showing the yellow card to all those who cast doubt upon the Stability and Growth Pact.
- Bu nedenle grubum, İstikrar ve Büyüme Paktı'na şüpheyle yaklaşan herkese sarı kart göstermektedir.
- In some early first season episodes, Barney had yellow hair.
- İlk sezonun bazı erken bölümlerinde Barney sarı saçlıydı.
- In some early first season episodes, Barney had yellow hair.
- Bazı ilk sezon bölümlerinde Barney'nin sarı saçları vardı.
- In some early first season episodes, Barney had yellow hair.
- İlk sezonun başlarındaki bazı bölümlerde Barney'nin saçları sarıydı.
- You should not cross if the light is yellow.
- Işık sarıysa geçmemelisin.
- Is this apple yellow?
- Bu elma sarı mı?
- There's a yellow car in front of me.
- Önümde sarı bir araba var.
- The seeds of that tree are yellow.
- Bu ağacın tohumları sarı.
- The yellow, red and brown leaves appearing on the trees are the first sign of autumn.
- Ağaçlarda görünen sarı, kırmızı ve kahverengi yapraklar sonbaharın ilk işaretidir.
- I was wearing a yellow shirt yesterday.
- Dün sarı bir gömlek giyiyordum.
- The yellow, red and brown leaves appearing on the trees are the first sign of autumn.
- Ağaçlarda beliren sarı, kırmızı ve kahverengi yapraklar sonbaharın ilk işaretidir.
- You own a yellow sports car, don't you?
- Sarı bir spor araban var, değil mi?
- Which fruit is yellow?
- Hangi meyve sarı?
- The sun is yellow.
- Güneş sarıdır.
- Blend the blue paint with the yellow paint.
- Mavi boyayı sarı boyayla karıştır.
- The fruit is yellow.
- Meyve sarı.
- In the fall, when the days grew shorter and the nights colder, she watched the first frost turn the leaves to bright yellow and orange and red.
- Sonbaharda, günler kısalıp geceler soğuduğunda, ilk donun yaprakları parlak sarı, turuncu ve kırmızıya dönüştürmesini izledi.
- The flower is yellow.
- Çiçek sarı.
- The leaves are yellow.
- Yapraklar sarıdır.
- The floor was painted green, while the walls were yellow.
- Duvarlar sarıyken, yer yeşile boyanmıştı.
- Her skirt is yellow with polka dots.
- Onun eteği benekli sarıdır.
- This is not yellow; it's green.
- Bu sarı değil, yeşil.
- They painted the window frames yellow.
- Onlar pencere çerçevelerini sarıya boyadı.
- We have the boots in green, blue and yellow.
- Yeşil, mavi ve sarı botlarımız var.
- The referee showed him the yellow card.
- Hakem ona sarı kart gösterdi.
- The book is yellow.
- Kitap sarı.
- They painted the window frames yellow.
- Pencere çerçevelerini sarıya boyadılar.
- This banana is yellow.
- Bu muz sarıdır.
- No matter if black, brown, yellow or normal, all people should have the same rights.
- Siyah, kahverengi, sarı ya da normal fark etmez, tüm insanlar aynı haklara sahip olmalı.
- It looked yellow to me.
- Bana sarı gibi geldi.
- Blend the blue paint with the yellow paint.
- Mavi boyayı sarı boyayla karıştırın.
- My son's rubber duck is yellow.
- Oğlumun lastik ördeği sarı.
- I've never seen a yellow submarine in my life.
- Hayatımda hiç sarı bir denizaltı görmedim.
- I only buy yellow cars.
- Ben sadece sarı araba satın alırım.
- There's a yellow rose.
- Sarı bir gül var.
- I love my yellow pullover very much.
- Sarı kazağımı çok seviyorum.
- I only buy yellow cars.
- Ben sadece sarı araba alırım.
- I've never seen a yellow submarine in my life.
- Hayatımda sarı bir denizaltı hiç görmedim.
- There were white and yellow flowers at the side of the road.
- Yolun kenarında beyaz ve sarı çiçekler vardı.
- The kitchen was lined with pale yellow tiles.
- Mutfak soluk sarı fayanslarla kaplıydı.
- In the United States, school buses are yellow.
- Birleşik Devletler'de okul otobüsleri sarıdır.
- We saw a lot of yellow butterflies today.
- Bugün birçok sarı kelebek gördük.
- The cheese is yellow.
- Peynir sarıdır.
- The water from the river had a color between yellow and brown.
- Nehirden gelen suyun sarı ve kahverengi arasında bir rengi vardı.
- There is a yellow rose.
- Bir sarı gül var.
- The only thing on the table that I normally wouldn't eat is that stuff on the yellow plate.
- Masada normalde yemediğim tek şey sarı tabaktaki şey.
- The cheese is not yellow.
- Peynir sarı değil.
- A rainbow consists of red, orange, yellow, green, blue, indigo and violet.
- Bir gökkuşağı kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, çivit ve mordan oluşur.
- Ripe bananas are yellow.
- Olgun muzlar sarıdır.
- The cheese is yellow.
- Peynir sarı.
- Tom doesn't usually stop if the light is yellow.
- Tom ışık sarıysa genellikle durmaz.
- Bananas are yellow.
- Muzlar sarıdır.
- A few of the balls are yellow.
- Topların birkaçı sarı.
- These green leaves turn red or yellow in autumn.
- Bu yeşil yapraklar sonbaharda kırmızıya ya da sarıya döner.
- The grass is too yellow.
- Çimler çok sarı.
- There's a yellow rose there.
- Orada sarı bir gül var.
- The lemon is yellow.
- Limon sarıdır.
- I'll take the yellow one.
- Sarı olanı alacağım.
- The girl wore a yellow ribbon in her hair.
- Kızın saçında sarı bir kurdele vardı.
- Flowers are yellow.
- Çiçekler sarı.
- This ugly yellow reminds me of the color of your bedsheets.
- Bu çirkin sarı bana senin yatak çarşafı rengini hatırlatıyor.
- We saw a lot of yellow butterflies today.
- Bugün bir sürü sarı kelebek gördük.
- I don't usually stop if the light's yellow.
- Işık sarıysa genelde durmam.
- I like to eat yellow rice with cucumber pickles.
- Sarı pirinci salatalık turşusuyla yemeyi severim.
- A banana is yellow.
- Muz sarıdır.
- How many yellow flowers are there?
- Kaç tane sarı çiçek var?
- They painted their house bright yellow.
- Evlerini parlak sarıya boyadılar.
- They painted their house bright yellow.
- Evlerini parlak sarıya boyamışlar.
- His teeth are yellow.
- Dişleri sarı.
- My mother bought my brother a yellow umbrella.
- Annem erkek kardeşime sarı bir şemsiye aldı.
- I'll take the yellow one.
- Ben, sarı olanını alacağım.
- He lives at the yellow house.
- O, sarı evde yaşar.
- That chalk isn't yellow.
- O tebeşir sarı değil.
- Why don't you try on this yellow sweater?
- Neden bu sarı kazağı denemiyorsun?
- My friend bought a yellow car.
- Arkadaşım sarı bir araba satın aldı.
- We own a yellow sports car.
- Bizim sarı bir spor arabamız var.
- Go to yellow alert.
- Sarı alarma geç.
- If I had to choose between those two books, I would choose the one with the yellow cover.
- Bu iki kitap arasında seçim yapmak zorunda kalsaydım sarı kapaklı olanını tercih ederdim.
- Yolks are yellow.
- Sarısı sarıdır.
- The garden was full of yellow flowers.
- Bahçe sarı çiçeklerle doluydu.
- I love my yellow sweater.
- Sarı kazağımı seviyorum.
- Some of the balls are yellow.
- Topların bazıları sarı.
- The entire city was covered in yellow dust.
- Tüm şehir sarı tozla kaplıydı.
- Tom lives in the yellow house across the street.
- Tom sokağın karşısındaki sarı evde yaşıyor.
- He lives at the yellow house.
- Sarı evde yaşıyor.
- This is a yellow rose.
- Bu sarı bir gül.
- Seeing the woman with the yellow hat reminded me of a story.
- Kadını sarı bir şapkayla görmek bana bir hikayeyi hatırlattı.
- The yellow rice sold in front of Kalibata train station is very delicious.
- Kalibata tren istasyonunun önünde satılan sarı pirinç çok lezzetli.
- My heart is green and yellow.
- Kalbim yeşil ve sarı.
- In the United States, school buses are yellow.
- Amerika Birleşik Devletleri'nde okul minibüsleri sarıdır.
Show More (89)
|