|
- In a sense, you are right.
- Bir bakıma, haklısın.
- I suppose you are right.
- Sanırım haklısın.
- Either I am right, or you are right.
- Ya ben haklıyım ya da sen haklısın.
- Perhaps you are right.
- Belki de haklısın.
- In a sense you are right in refusing to join that club.
- Bir anlamda o kulübe katılmayı reddetmekte haklısın.
- You are right to a certain extent.
- Bir yere kadar haklısın.
- Either you are right or he is.
- Ya sen haklısın ya da o haklı.
- I should think you are right.
- Sanırım haklısın.
- Apparently you are right.
- Görünüşe göre haklısın.
- In some sense, you are right.
- Bir bakıma haklısın.
- You are right, after all.
- Ne de olsa haklısın.
- I should think you are right.
- Bence haklısın.
- You are right, after all.
- Sonuç olarak, haklısın.
- In a way, you are right.
- Bir bakıma haklısın.
- I am sure you are right.
- Eminim haklısın.
- In a way, you are right.
- Bir bakıma, haklısın.
- I think that you are right.
- Sanırım haklısın.
- In a way you are right, but I still have doubts.
- Bir bakıma haklısın ama hâlâ şüphelerim var.
- Yes, of course, you are right.
- Evet, elbette, haklısın.
- In a way you are right, but I still have doubts.
- Bir bakıma haklısın ama yine de şüphelerim var.
- It appears to me that you are right.
- Bana öyle geliyor ki sen haklısın.
- You are right in a way.
- Bir bakıma haklısın.
Show More (19)
|
|
- You are right to raise global security.
- Küresel güvenliği gündeme getirmekte haklısınız.
- You are right to ask now what the duties of the European Public Prosecutor might be.
- Şimdi Avrupa Savcısının görevlerinin neler olabileceğini sormakta haklısınız.
- You are right, but I cannot do anything about it now.
- Haklısınız ama şu anda bu konuda bir şey yapamam.
- You are right to point out the need for accurate information.
- Doğru bilgi ihtiyacına işaret etmekte haklısınız.
- You are right to stress the fact that it is one of the longest debates that we have ever had in Parliament.
- Bunun Parlamento'da şimdiye kadar yaptığımız en uzun tartışmalardan biri olduğunu vurgulamakta haklısınız.
- You are right, the fight against fraud is never sufficiently well developed.
- Haklısınız, dolandırıcılıkla mücadele hiçbir zaman yeterince gelişmemiştir.
- As regards benchmarking, you are right that perhaps we could find a better way to enforce the procedure.
- Kıyaslama konusunda, belki de prosedürü uygulamak için daha iyi bir yol bulabileceğimiz konusunda haklısınız.
- On that point, you are right to point to Africa, where there is a humanitarian problem.
- Bu noktada insani bir sorunun yaşandığı Afrika'ya işaret etmekte haklısınız.
- You are right to raise global security.
- Küresel güvenlik konusunu gündeme getirmekte haklısınız.
- The Pact is stupid when your house is on fire, and you are right, we must stop burying our heads in the sand.
- Eviniz yanarken Pakt aptalcadır ve haklısınız, kafamızı kuma gömmeyi bırakmalıyız.
- I guess you are right.
- Sanırım haklısınız.
- I guess you are right.
- Haklısınız sanırım.
- You are right to a certain extent.
- Bir dereceye kadar haklısınız.
- In a sense, you are right.
- Bir anlamda haklısınız.
Show More (11)
|
