|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
black s.
|
siyahi |
|
Thousands, mostly black agricultural labourers, are also robbed of their jobs and driven from their houses.
Çoğunluğu siyahi tarım işçisi olan binlerce kişi de işlerinden oldu ve evlerinden sürüldü.
More Sentences
|
2 |
Yaygın Kullanım |
black s.
|
kara |
|
Every week a 25 litre drum was taken away and the chef was given GBP 5, part of the black economy.
Her hafta 25 litrelik bir bidon alınıyor ve şefe kara ekonominin bir parçası olan 5 Sterlin veriliyor.
More Sentences
|
3 |
Yaygın Kullanım |
black s.
|
siyah |
|
Thousands of black farmers have lost their jobs and their homes and the farms are unworkable.
Binlerce siyah çiftçi işlerini ve evlerini kaybetti ve çiftlikler çalışamaz durumda.
More Sentences
|
General |
|
4 |
Genel |
black i.
|
siyah giysi |
|
I often wear black clothes.
Sıklıkla siyah giysiler giyerim.
More Sentences
|
5 |
Genel |
black i.
|
siyah kalem |
|
I want a blue pen, a red one and a black one.
Bir mavi, bir kırmızı, bir de siyah kalem istiyorum.
More Sentences
|
6 |
Genel |
black f.
|
siyaha boyamak |
|
Tom has dyed his hair black for years.
Tom yıllardır saçını siyaha boyadı.
More Sentences
|
7 |
Genel |
black s.
|
koyu |
|
A lot of people drink coffee black with sugar.
Bir sürü insan şekerli koyu kahve içer.
More Sentences
|
8 |
Genel |
black s.
|
sade (kahve) |
|
He drinks his coffee black every time.
O, her zaman kahvesini sade içer.
More Sentences
|
9 |
Genel |
black s.
|
karanlık |
|
Unfortunately, recent employment statistics for the European Union paint a very black picture.
Ne yazık ki Avrupa Birliği'nin son istihdam istatistikleri çok karanlık bir tablo çiziyor.
More Sentences
|
10 |
Genel |
black s.
|
zenci |
|
Tom is black.
Tom zenci.
More Sentences
|
11 |
Genel |
black s.
|
kötü |
|
Why does he look black?
O, niçin kötü görünüyor?
More Sentences
|
12 |
Genel |
black s.
|
morarmış |
|
I have a black eye.
Gözüm morardı.
More Sentences
|
13 |
Genel |
black s.
|
siyahlar içinde |
|
I saw a woman in black.
Siyahlar içinde bir kadın gördüm.
More Sentences
|
14 |
Genel |
black s.
|
(grup) siyah giyimli |
|
The girl in the red dress ignored the man dressed in black and called a friend on her cellphone.
Kırmızı elbiseli kız siyah giyimli adamı görmezden geldi ve cep telefonundan bir arkadaşını aradı.
More Sentences
|
15 |
Genel |
black i.
|
siyah boya |
|
16 |
Genel |
black i.
|
is |
|
17 |
Genel |
black i.
|
(satranç, dama) siyah taş |
|
18 |
Genel |
black i.
|
(satranç, dama) siyah taşlarla oynayan oyuncu |
|
19 |
Genel |
black i.
|
(bilardo) siyah top |
|
20 |
Genel |
black i.
|
(rulet ve benzeri kumar oyunlarında) oyuncuların eşit para bahsi yapabilecekleri renk |
|
|
21 |
Genel |
black i.
|
(eskiden ingiltere'de) yüzünü siyaha boyayarak avlanan kaçak avcı |
|
22 |
Genel |
black i.
|
siyah giyinen bir grubun üyesi |
|
23 |
Genel |
black i.
|
rahipler partisi üyesi |
|
24 |
Genel |
black i.
|
faşist kimse |
|
25 |
Genel |
black f.
|
siyahlatmak |
|
26 |
Genel |
black f.
|
karartmak |
|
27 |
Genel |
black f.
|
morartmak |
|
28 |
Genel |
black f.
|
kararmak |
|
29 |
Genel |
black s.
|
uğursuz |
|
30 |
Genel |
black s.
|
kirli |
|
31 |
Genel |
black s.
|
kasvetli |
|
32 |
Genel |
black s.
|
kızgın |
|
33 |
Genel |
black s.
|
sütsüz (kahve) |
|
34 |
Genel |
black s.
|
pis |
|
35 |
Genel |
black s.
|
dargın |
|
36 |
Genel |
black s.
|
yağız (at) |
|
37 |
Genel |
black s.
|
karalayıcı |
|
38 |
Genel |
black s.
|
(kayak pisti) siyah |
|
39 |
Genel |
black s.
|
iç karartıcı |
|
40 |
Genel |
black s.
|
hicivli |
|
|
41 |
Genel |
black s.
|
öfkeli |
|
42 |
Genel |
black s.
|
somurtkan |
|
43 |
Genel |
black s.
|
onursuz |
|
44 |
Genel |
black s.
|
(istihbarat operasyonlarında) ana kaynaktan farklı bir yerden çıkan |
|
45 |
Genel |
black s.
|
çok gizli |
|
46 |
Genel |
black s.
|
talihsiz |
|
47 |
Genel |
black s.
|
felaket |
|
48 |
Genel |
black s.
|
vahim |
|
49 |
Genel |
black s.
|
feci |
|
50 |
Genel |
black s.
|
felaket getiren |
|
51 |
Genel |
black s.
|
yasadışı |
|
52 |
Genel |
black s.
|
etik olmayan |
|
53 |
Genel |
black s.
|
şeytani |
|
54 |
Genel |
black s.
|
etrafı siyah nesnelerle kaplı |
|
55 |
Genel |
black s.
|
siyah nesnelerle karartılmış |
|
56 |
Genel |
black s.
|
esmer |
|
57 |
Genel |
black s.
|
(politika) rahiplerle ilgili |
|
58 |
Genel |
black s.
|
ışıksız |
|
59 |
Genel |
black s.
|
loş |
|
60 |
Genel |
black s.
|
siyah bir nesnenin sembolik kullanımıyla onursuzluk ifade eden |
|
61 |
Genel |
black s.
|
aşırı |
|
62 |
Genel |
black s.
|
son derece |
|
63 |
Genel |
black s.
|
harita veya tabloda istenmeyen bir durumu belirtmek için siyahla işaretli |
|
64 |
Genel |
black s.
|
köklü |
|
65 |
Genel |
black s.
|
onaylamış |
|
66 |
Genel |
black s.
|
yerleşmiş |
|
67 |
Genel |
black s.
|
mutlak |
|
68 |
Genel |
black s.
|
ışığı tamamen absorbe eden |
|
69 |
Genel |
black s.
|
karanlık ve renksiz |
|
70 |
Genel |
black s.
|
gayrimeşru |
|
71 |
Genel |
black s.
|
rezil |
|
72 |
Genel |
black s.
|
kasten zararlı |
|
73 |
Genel |
black s.
|
affedilemez |
|
74 |
Genel |
black zf.
|
tamamen |
|
75 |
Genel |
black s.
|
faşist |
|
Colloquial |
|
76 |
Konuşma Dili |
black i.
|
siyah frenk üzümü şurubu |
|
Trade/Economic |
|
77 |
Ticaret/Ekonomi |
black i.
|
kar etme |
|
Politics |
|
78 |
Siyasal |
black s.
|
(propaganda) kara |
|
79 |
Siyasal |
black s.
|
kara propaganda ile nitelenen |
|
80 |
Siyasal |
black s.
|
kara propagandayla bağlantılı |
|
|
Technical |
|
81 |
Teknik |
black s.
|
siyah bir oksit katmanıyla kaplı |
|
82 |
Teknik |
black s.
|
galvanize olmayan |
|
83 |
Teknik |
black s.
|
(çelik) haddehane veya demirhaneden geldiği şekilde |
|
84 |
Teknik |
black s.
|
(çelik) işlenmemiş |
|
Printing |
|
85 |
Baskı Teknikleri |
black i.
|
kalın yazı tipi |
|
Zoology |
|
86 |
Zooloji |
black i.
|
siyah renkli hayvan ırkı |
|
87 |
Zooloji |
black i.
|
simsiyah at |
|
88 |
Zooloji |
black i.
|
simsiyah hayvan |
|
Social Sciences |
|
89 |
Sosyal Bilimler |
black s.
|
siyahi haklarını savunan |
|
History |
|
90 |
Tarih |
black i.
|
(italya'da) neri fraksiyonundan olan kimse |
|
Geography |
|
91 |
Coğrafya |
black i.
|
alabama eyaletinde şehir |
|
92 |
Coğrafya |
black i.
|
teksas eyaletinde şehir |
|
93 |
Coğrafya |
black i.
|
abd'de bir nehir |
|
94 |
Coğrafya |
black i.
|
çin'de bir nehir |
|
Military |
|
95 |
Askeri |
black i.
|
sinsi |
|
Sport |
|
96 |
Spor |
black i.
|
hedef tahtasında siyah halka |
|
Baseball |
|
97 |
Beysbol |
black i.
|
ana kalenin dar ve siyah kenarı |
|
Slang |
|
98 |
Argo |
black i.
|
bifetamin kapsülü |
|
|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
black sheep i.
|
yüz karası |
|
There's a black sheep in every flock.
Her toplulukta bir yüz karası vardır.
More Sentences
|
2 |
Yaygın Kullanım |
jet black s.
|
simsiyah |
|
She had jet black hair.
Onun simsiyah saçı vardı.
More Sentences
|
General |
|
3 |
Genel |
black and white i.
|
siyah beyaz resim |
|
Tom has a lot of black and white pictures of his grandparents.
Tom'un büyükanne ve büyükbabasının bir sürü siyah beyaz resmi var.
More Sentences
|
4 |
Genel |
black market i.
|
karaborsa |
|
The black market in hard currency was reborn.
Döviz karaborsası yeniden doğdu.
More Sentences
|
5 |
Genel |
black sheep i.
|
kara koyun |
|
There's a black sheep in every flock.
Her sürünün içinde bir kara koyun vardır.
More Sentences
|
6 |
Genel |
black eye i.
|
siyah göz |
|
I have black eyes.
Siyah gözlerim var.
More Sentences
|
7 |
Genel |
black spot i.
|
kara nokta |
|
The black spots on European roads are also black spots for this group of most vulnerable users.
Avrupa yollarındaki kara noktalar aynı zamanda bu en hassas kullanıcı grubu için de kara noktalardır.
More Sentences
|
8 |
Genel |
the black sea i.
|
karadeniz |
|
We have heard on the news that a Russian commercial airliner has crashed into the Black Sea.
Haberlerde bir Rus ticari uçağının Karadeniz'e düştüğünü duyduk.
More Sentences
|
9 |
Genel |
black cat i.
|
kara kedi |
|
A black cat is eating a white mouse.
Kara kedi beyaz bir fare yiyor.
More Sentences
|
10 |
Genel |
black belt i.
|
judo siyah kuşak |
|
Tom has a black belt in judo.
Tom'un judoda siyah kuşağı var.
More Sentences
|
11 |
Genel |
black tie i.
|
kravat |
|
I plan to wear a black tie.
Siyah kravat takmayı planlıyorum.
More Sentences
|
12 |
Genel |
black eye i.
|
morarmış göz |
|
Tom said nothing about Mary's black eye.
Tom, Mary'nin morarmış gözü hakkında hiçbir şey demedi.
More Sentences
|
13 |
Genel |
black death i.
|
veba |
|
Miraculously, during the fourteenth century, Prague was spared from the Black Death.
Prag mucize eseri olarak on dördüncü yüzyılda vebadan kurtuldu.
More Sentences
|
14 |
Genel |
black list i.
|
kara liste |
|
This being so, the report's recommendation that there should be no black lists or new databases is pure hypocrisy.
Hal böyleyken, raporun kara liste ya da yeni veri tabanları olmaması yönündeki tavsiyesi tam bir ikiyüzlülüktür.
More Sentences
|
15 |
Genel |
black hole i.
|
kara delik |
|
Therefore the fusion budget is a financial black hole in pursuit of an ever-receding holy grail of fusion energy.
Bu nedenle füzyon bütçesi, füzyon enerjisinin sürekli uzaklaşan kutsal kasesi peşinde koşan finansal bir kara deliktir.
More Sentences
|
16 |
Genel |
black pepper i.
|
karabiber |
|
Tom thought Mary knew where to buy black pepper.
Tom, Mary'nin karabiberin nereden alınacağını bildiğini düşündü.
More Sentences
|
17 |
Genel |
black magic i.
|
kara büyü |
|
I heard you're a black magic witch doctor.
Senin kara büyü büyücüsü olduğunu duydum.
More Sentences
|
18 |
Genel |
black coffee i.
|
koyu kahve |
|
He always drinks black coffee.
O her zaman koyu kahve içer.
More Sentences
|
19 |
Genel |
black cat i.
|
siyah kedi |
|
The black cat is eating the white mouse.
Siyah kedi beyaz fareyi yiyor.
More Sentences
|
20 |
Genel |
black hair i.
|
siyah saç |
|
Tom and I both have black hair.
Tom ve benim ikimizin de siyah saçı var.
More Sentences
|
21 |
Genel |
black t-shirt i.
|
siyah tişört |
|
All the students were wearing black T-shirts.
Bütün öğrenciler siyah tişört giyiyordu.
More Sentences
|
22 |
Genel |
black smoke i.
|
siyah duman |
|
Black smoke was pouring out the windows.
Pencerelerden siyah duman geliyordu.
More Sentences
|
23 |
Genel |
black spot i.
|
kör nokta |
|
The black spots on European roads are also black spots for this group of most vulnerable users.
Avrupa karayolları üzerindeki kör noktalar, en savunmasız kullanıcılardan oluşan bu grup için de kör noktalardır.
More Sentences
|
24 |
Genel |
black friday i.
|
kara cuma |
|
Tom bought a plasma TV on Black Friday.
Tom Kara Cuma'da bir plazma TV satın aldı.
More Sentences
|
25 |
Genel |
black dog i.
|
siyah köpek |
|
That black dog is looking at that white cat.
Şu siyah köpek şu beyaz kediye bakıyor.
More Sentences
|
26 |
Genel |
black hat i.
|
siyah şapka |
|
Tom often wears a black hat.
Tom sık sık siyah şapka takar.
More Sentences
|
27 |
Genel |
black out f.
|
karartmak |
|
Today, some websites are blacked out to protest against SOPA and PIPA.
Bugün bazı web siteleri SOPA ve PIPA'yı protesto etmek için karartılmıştır.
More Sentences
|
28 |
Genel |
turn black f.
|
kararmak |
|
If your tongue turns black, you should probably see a doctor.
Eğer diliniz kararırsa, muhtemelen bir doktora görünmelisiniz.
More Sentences
|
29 |
Genel |
black out f.
|
bayılmak |
|
I nearly blacked out.
Ben neredeyse bayılıyordum.
More Sentences
|
30 |
Genel |
pitch-black s.
|
zifiri karanlık |
|
The darkness around us was pitch-black.
Etrafımız zifiri karanlıktı.
More Sentences
|
31 |
Genel |
(someone) with black hair s.
|
siyah saçlı |
|
There was a beautiful woman with black hair in the park.
Parkta siyah saçlı güzel bir kadın vardı.
More Sentences
|
32 |
Genel |
black and blue s.
|
çürük |
|
Two high school boys beat Tom black and blue.
İki lise öğrecisi, Tom'u dövüp çürükler içerisinde bıraktılar.
More Sentences
|
Common Usage |
|
33 |
Yaygın Kullanım |
black cabbage i.
|
kara lahana |
|
34 |
Yaygın Kullanım |
black person i.
|
siyahi |
|
General |
|
35 |
Genel |
black sea coast i.
|
karadeniz kıyısı |
|
36 |
Genel |
black bear i.
|
kara ayı |
|
37 |
Genel |
asiatic black bear i.
|
asya siyah ayısı |
|
38 |
Genel |
black tie i.
|
siyah papyon kravat |
|
39 |
Genel |
black lamp i.
|
is siyahı |
|
40 |
Genel |
black book i.
|
kara kitap |
|
41 |
Genel |
black racer i.
|
karayılan |
|
42 |
Genel |
interest in black i.
|
cari faiz |
|
43 |
Genel |
black goby i.
|
karakayabalığı |
|
44 |
Genel |
black kite i.
|
kara çaylak |
|
45 |
Genel |
black eye i.
|
kara leke |
|
46 |
Genel |
coal black i.
|
kömür karası |
|
47 |
Genel |
lamp black i.
|
karbon karası |
|
48 |
Genel |
black lemur i.
|
akumba |
|
49 |
Genel |
black mass i.
|
şeytana tapınma ayini |
|
50 |
Genel |
black cock i.
|
siyah keklik |
|
51 |
Genel |
black grouse i.
|
orman tavuğu |
|
52 |
Genel |
black spot i.
|
siyah nokta |
|
53 |
Genel |
black stork i.
|
siyah leylek |
|
54 |
Genel |
carbon black i.
|
lamba isi |
|
55 |
Genel |
black swan i.
|
kara kuğu |
|
56 |
Genel |
black grouse i.
|
kayıntavuğu |
|
57 |
Genel |
black thorn i.
|
kara çalı |
|
58 |
Genel |
black body i.
|
kara gövde |
|
59 |
Genel |
black money i.
|
kara para |
|
60 |
Genel |
black peat i.
|
kara turba |
|
61 |
Genel |
welsh black i.
|
gal sığırı |
|
62 |
Genel |
black magic i.
|
kötü bir amaç için yapılan büyü |
|
63 |
Genel |
black bogy i.
|
karakoncolos |
|
64 |
Genel |
black english in literature i.
|
edebiyatta siyah ingilizcesi |
|
65 |
Genel |
little black ant i.
|
küçük siyah karınca |
|
66 |
Genel |
black game i.
|
kayıntavuğu |
|
67 |
Genel |
black mark i.
|
alınkarası |
|
68 |
Genel |
black and blue spot i.
|
morartı |
|
69 |
Genel |
white winged black tern i.
|
ak kanatlı deniz kırlangıcı |
|
70 |
Genel |
black book i.
|
kara listedekilerin kayıtlı olduğu defter |
|
71 |
Genel |
black economy i.
|
kayıtdışılık |
|
72 |
Genel |
black plague i.
|
kara veba |
|
73 |
Genel |
black cherry juice i.
|
vişne suyu |
|
74 |
Genel |
american black bear i.
|
amerikan siyah ayısı |
|
75 |
Genel |
black pea i.
|
karaburçak |
|
76 |
Genel |
black sesame i.
|
çörek otu |
|
77 |
Genel |
carbon black i.
|
karbon siyahı |
|
78 |
Genel |
black diamond i.
|
karaelmas |
|
79 |
Genel |
eastern black sea i.
|
doğu karadeniz |
|
80 |
Genel |
black oak i.
|
kara meşe |
|
81 |
Genel |
the black art i.
|
büyü |
|
82 |
Genel |
carbon black i.
|
is |
|
83 |
Genel |
mountain black snake i.
|
kara yılan |
|
84 |
Genel |
black spot i.
|
siyahlık |
|
85 |
Genel |
black power i.
|
siyah gücü |
|
86 |
Genel |
black cherry i.
|
vişne |
|
87 |
Genel |
black letter i.
|
gotik matbaa harfi |
|
88 |
Genel |
black rhinoceros i.
|
afrika gergedanı |
|
89 |
Genel |
black tern i.
|
kara sumru |
|
90 |
Genel |
black and white i.
|
yazı |
|
91 |
Genel |
black belt i.
|
kara kuşak |
|
92 |
Genel |
black lead i.
|
grafit |
|
93 |
Genel |
caucasian black grouse i.
|
huş tavuğu |
|
94 |
Genel |
black eagle i.
|
karakuş |
|
95 |
Genel |
black redstart i.
|
kara kızılkuyruk |
|
96 |
Genel |
black stork i.
|
kara leylek |
|
97 |
Genel |
black strap molasses i.
|
son melas |
|
98 |
Genel |
black destiny i.
|
kara yazgı |
|
99 |
Genel |
black sea i.
|
karadeniz |
|
100 |
Genel |
black widow i.
|
karadul |
|
101 |
Genel |
black stork i.
|
karaleylek |
|
102 |
Genel |
the black art i.
|
büyücülük |
|
103 |
Genel |
black diamond i.
|
siyah elmas |
|
104 |
Genel |
jet black i.
|
kara kehribar gibi parlak siyah |
|
105 |
Genel |
black sea region i.
|
karadeniz bölgesi |
|
106 |
Genel |
black frost i.
|
ayaz |
|
107 |
Genel |
black mulberry i.
|
karadut |
|
108 |
Genel |
black art i.
|
büyü |
|
109 |
Genel |
black widow i.
|
zehirli örümcek |
|
110 |
Genel |
black bread i.
|
çavdar ekmeği |
|
111 |
Genel |
black birch i.
|
kara huş |
|
112 |
Genel |
black pea i.
|
küşne |
|
113 |
Genel |
black donkey i.
|
karakaçan |
|
114 |
Genel |
black news i.
|
kara haber |
|
115 |
Genel |
black woodpecker i.
|
kara ağaçkakan |
|
116 |
Genel |
black cumin i.
|
çörek otu |
|
117 |
Genel |
black muslims i.
|
siyah müslümanlar |
|
118 |
Genel |
black leopard i.
|
siyah pars |
|
119 |
Genel |
black marketeer i.
|
karaborsacı |
|
120 |
Genel |
a black eye i.
|
morarmış göz |
|
121 |
Genel |
black powder i.
|
karabarut |
|
122 |
Genel |
black humour i.
|
kara mizah |
|
123 |
Genel |
black flag i.
|
korsan bayrağı |
|
124 |
Genel |
black bile i.
|
melankoli |
|
125 |
Genel |
black tie i.
|
smokin |
|
126 |
Genel |
black walnut i.
|
karaceviz |
|
127 |
Genel |
black frost i.
|
kuru soğuk |
|
128 |
Genel |
black pine i.
|
karaçam |
|
129 |
Genel |
black birch i.
|
kara kayın |
|
130 |
Genel |
black race i.
|
siyah ırk |
|
131 |
Genel |
black nationalism i.
|
siyah milliyetçiliği |
|
132 |
Genel |
soot black i.
|
is karası |
|
133 |
Genel |
black earth i.
|
çernozyom |
|
134 |
Genel |
black pearl i.
|
siyah inci |
|
135 |
Genel |
black amber i.
|
karakehribar |
|
136 |
Genel |
black willow i.
|
karasöğüt |
|
137 |
Genel |
black letter type i.
|
gotik harfler |
|
138 |
Genel |
black english i.
|
siyah ingilizcesi |
|
139 |
Genel |
black holes i.
|
kara delikler |
|
140 |
Genel |
black literature i.
|
siyah edebiyatı |
|
141 |
Genel |
black theater i.
|
siyah tiyatrosu |
|
142 |
Genel |
black sausage i.
|
bir tür domuz sosisi |
|
143 |
Genel |
black out i.
|
hafıza kaybı |
|
144 |
Genel |
black english i.
|
zenci ingilizcesi |
|
145 |
Genel |
black woman i.
|
siyah kadın |
|
146 |
Genel |
black race i.
|
zenci ırk |
|
147 |
Genel |
black mark i.
|
kara leke |
|
148 |
Genel |
black race i.
|
kara ırk |
|
149 |
Genel |
black-winged stilt i.
|
uzunbacak |
|
150 |
Genel |
black-and-blue mark i.
|
morluk |
|
151 |
Genel |
black-marketeering i.
|
karaborsacılık |
|
152 |
Genel |
black-headed bunting i.
|
karabaşlı kirazkuşu |
|
153 |
Genel |
black-shouldered kite i.
|
ak çaylak |
|
154 |
Genel |
black-out i.
|
geçici hafıza kaybı |
|
155 |
Genel |
black-headed bunting i.
|
kara başlı çinte |
|
156 |
Genel |
black-necked grebe i.
|
kara boyunlu batağan |
|
157 |
Genel |
black-eyed pea i.
|
börülce |
|
158 |
Genel |
black-out i.
|
bilinç kaybı |
|
159 |
Genel |
black-and-white photography i.
|
siyah-beyaz fotoğrafçılık |
|
160 |
Genel |
black-headed gull i.
|
karabaş martı |
|
161 |
Genel |
black-eared wheatear i.
|
kara kulaklı kuyrukkakan |
|
162 |
Genel |
coal-black i.
|
kapkara |
|
163 |
Genel |
ivory-black i.
|
siyah |
|
164 |
Genel |
ivory-black i.
|
kara |
|
165 |
Genel |
lesser black-backed gull i.
|
kara sırtlı martı |
|
166 |
Genel |
pitch-black i.
|
kapkara |
|
167 |
Genel |
white-winged black tern i.
|
ak kanatlı sumru |
|
168 |
Genel |
white-crowned black wheatear i.
|
ak tepeli kuyrukkakan |
|
169 |
Genel |
ivory black i.
|
fildişi siyahı |
|
170 |
Genel |
lamp black i.
|
is |
|
171 |
Genel |
lamp black i.
|
lamba isi |
|
172 |
Genel |
paris black i.
|
paris siyahı |
|
173 |
Genel |
prussiate aniline black i.
|
prusiat siyahı |
|
174 |
Genel |
black fingernail i.
|
kirli tırnak |
|
175 |
Genel |
black fingernail i.
|
pis tırnak |
|
176 |
Genel |
black fingernail i.
|
kirlenmiş tırnak |
|
177 |
Genel |
black person i.
|
zenci |
|
178 |
Genel |
black market ticket i.
|
karaborsa bilet |
|
179 |
Genel |
ultimate black belt i.
|
son siyah kuşak |
|
180 |
Genel |
black church i.
|
afrika kökenli amerikalı siyahların kilisesi |
|
181 |
Genel |
black lead i.
|
siyah kalem ucu |
|
182 |
Genel |
coal black i.
|
kapkara |
|
183 |
Genel |
black eyes i.
|
siyah gözler |
|
184 |
Genel |
black jacket i.
|
siyah ceket |
|
185 |
Genel |
black bug i.
|
kara böcek |
|
186 |
Genel |
black rose i.
|
siyah gül |
|
187 |
Genel |
black girl i.
|
siyahi kız |
|
188 |
Genel |
black pen i.
|
siyah tükenmez kalem |
|
189 |
Genel |
strong black coffee i.
|
okkalı kahve |
|
190 |
Genel |
black budget i.
|
gizli bütçe |
|
191 |
Genel |
black woman i.
|
siyahi kadın |
|
192 |
Genel |
short straight black hair i.
|
kısa düz siyah saç |
|
193 |
Genel |
black painting i.
|
kara tablolar |
|
194 |
Genel |
a young black man i.
|
genç bir siyah adam |
|
195 |
Genel |
black cumin oil i.
|
çörek otu yağı |
|
196 |
Genel |
black swan i.
|
siyah kuğu |
|
197 |
Genel |
black word i.
|
zenci kelimesi |
|
198 |
Genel |
black word i.
|
zencilerin kullandığı kelime/sözcük |
|
199 |
Genel |
poor black people i.
|
fakir siyah insanlar |
|
200 |
Genel |
black out i.
|
güç kesintisi |
|
201 |
Genel |
black out i.
|
elektrik arızası |
|
202 |
Genel |
black out i.
|
bilinç kaybı |
|
203 |
Genel |
black out i.
|
elektrik kesilmesi |
|
204 |
Genel |
black out i.
|
karanlıkta bırakma/bırakılma |
|
205 |
Genel |
black and blue i.
|
morartı |
|
206 |
Genel |
black-and-blue i.
|
morartı |
|
207 |
Genel |
black out i.
|
ışıkların sönmesi/söndürülmesi |
|
208 |
Genel |
an accident black spot i.
|
çok kaza olan yer |
|
209 |
Genel |
black ice i.
|
gizli buzlanma |
|
210 |
Genel |
black cattle i.
|
siyah sığır |
|
211 |
Genel |
black chocolate i.
|
siyah çikolata |
|
212 |
Genel |
black saturday i.
|
kara cumartesi |
|
213 |
Genel |
black-jack i.
|
korsan bayrağı |
|
214 |
Genel |
black-jack i.
|
deriden büyük bira kabı |
|
215 |
Genel |
black beer i.
|
dark bira |
|
216 |
Genel |
black comedy i.
|
kara mizah |
|
217 |
Genel |
men in black i.
|
siyah giyen adamlar |
|
218 |
Genel |
black sunglasses i.
|
koyu güneş gözlüğü |
|
219 |
Genel |
black sunglasses i.
|
siyah güneş gözlüğü |
|
220 |
Genel |
black sweater i.
|
siyah kazak |
|
221 |
Genel |
black box i.
|
nükleer silah/füze kumanda çantası |
|
222 |
Genel |
black church i.
|
zenci kilisesi |
|
223 |
Genel |
black henna tattoo i.
|
siyah kına dövmesi |
|
224 |
Genel |
black knight i.
|
kara şövalye |
|
225 |
Genel |
black gram i.
|
siyah mercimek |
|
226 |
Genel |
intense black i.
|
doygun siyah |
|
227 |
Genel |
black spiderman i.
|
siyah örümcek adam |
|
228 |
Genel |
black grape i.
|
kara üzüm |
|
229 |
Genel |
black butterfly i.
|
siyah kelebek |
|
230 |
Genel |
black gold i.
|
petrol |
|
231 |
Genel |
black eagle i.
|
siyah kartal |
|
232 |
Genel |
black seed i.
|
çörekotu |
|
233 |
Genel |
black match i.
|
siyah fitil |
|
234 |
Genel |
black friday i.
|
abd'de şükran günü'nden sonraki ilk cuma günü kutlanan gün boyunca tüketicilerin hemen hemen tüm ürünleri son derece indirimli fiyatlarla aldıkları gün |
|
235 |
Genel |
black sorcerer i.
|
siyah büyücü |
|
236 |
Genel |
black tai i.
|
tay dillerinin bir kolu |
|
237 |
Genel |
black tai i.
|
tai dillerinin bir kolu |
|
238 |
Genel |
black velvet i.
|
siyah kadife |
|
239 |
Genel |
non-black i.
|
siyahi olmayan kimse |
|
240 |
Genel |
non-black i.
|
zenci olmayan kimse |
|
241 |
Genel |
black cab i.
|
siyah taksi |
|
242 |
Genel |
black cab i.
|
(özellikle ingiltere'de yaygın olan) siyah taksi |
|
243 |
Genel |
black divider i.
|
siyah bölücü |
|
244 |
Genel |
black man i.
|
siyahi adam |
|
245 |
Genel |
black sea dishes i.
|
karadeniz yemekleri |
|
246 |
Genel |
black tree fern i.
|
yeni zelanda'ya özgü, uzun siyah gövdeli yenilebilir bir eğrelti ağacı |
|
247 |
Genel |
black [uk] i.
|
siyah havai fişek |
|
248 |
Genel |
black african i.
|
siyahi afrikalı |
|
249 |
Genel |
black american i.
|
afroamerikan |
|
250 |
Genel |
black bag i.
|
doktor çantası |
|
251 |
Genel |
black bag i.
|
doktor ilaçları |
|
252 |
Genel |
black beast i.
|
sevilmeyen kimse |
|
253 |
Genel |
black beast i.
|
uzak durulan kimse |
|
254 |
Genel |
black book i.
|
içinde potansiyel romantik partnerlerin telefon numaralarının olduğu fihrist |
|
255 |
Genel |
black books i.
|
kara büyü kitabı |
|
256 |
Genel |
black bottom i.
|
1920'li yıllarda abd'de ortaya çıkan bir dans |
|
257 |
Genel |
black dog [obsolete] i.
|
gümüş veya kalaydan yapılmış madeni para |
|
258 |
Genel |
black eye i.
|
engelleyici talihsiz olay |
|
259 |
Genel |
black eye i.
|
sinir bozucu şey |
|
260 |
Genel |
black eye i.
|
ciddi yenilgi |
|
261 |
Genel |
black eye i.
|
sekte |
|
262 |
Genel |
black eye i.
|
başarısızlık |
|
263 |
Genel |
black friday i.
|
bir halk faciasının yaşandığı cuma günü |
|
264 |
Genel |
black hand i.
|
italya'da şantaj ve şiddet uygulayan gizli bir suç örgütü |
|
265 |
Genel |
black look i.
|
kaşlarını çatma |
|
266 |
Genel |
black magician i.
|
kara büyücü |
|
267 |
Genel |
black man [dialect] [obsolete] i.
|
kötü ruh |
|
268 |
Genel |
black man [dialect] [obsolete] i.
|
şeytan |
|
269 |
Genel |
black man [dialect] [obsolete] i.
|
öcü |
|
270 |
Genel |
black monday i.
|
tatilden sonraki ilk okul günü olan pazartesi |
|
271 |
Genel |
black monday [obsolete] i.
|
bazı ülkelerde tatil olan, paskalya sonrası ilk pazartesi günü |
|
272 |
Genel |
black nationalist i.
|
beyazlardan ayrılıp özerk siyahi topluluklarının kurulmasını savunan bir siyahi militan grubu üyesi |
|
273 |
Genel |
black snake i.
|
ağır bir tür kırbaç |
|
274 |
Genel |
black spot i.
|
tehlikeli bölge |
|
275 |
Genel |
black spot i.
|
zorlu alan |
|
276 |
Genel |
black stump [new zealand] i.
|
uzak yol |
|
277 |
Genel |
black swan i.
|
imkansız gibi görülmesine rağmen meydana gelen bir olay |
|
278 |
Genel |
black tie i.
|
(erkekler için) yarı resmi kıyafet kuralı |
|
279 |
Genel |
black tracker [australia] i.
|
polis için çalışan aborjin izci |
|
280 |
Genel |
black treacle [uk] i.
|
melas |
|
281 |
Genel |
black witch i.
|
kara büyücü |
|
282 |
Genel |
black-hander i.
|
sırbistan'da bir terör örgütü üyesi |
|
283 |
Genel |
black-hander i.
|
zorba |
|
284 |
Genel |
glossy black hair i.
|
parlak siyah saç |
|
285 |
Genel |
black pink i.
|
siyah pembe |
|
286 |
Genel |
penny black i.
|
ilk yapışkanlı posta pulu |
|
287 |
Genel |
black cover i.
|
siyah kapak |
|
288 |
Genel |
black door i.
|
siyah kapı |
|
289 |
Genel |
black friday i.
|
efsane cuma |
|
290 |
Genel |
black spot i.
|
karartı |
|
291 |
Genel |
spanish black i.
|
kağıdın yakılması ile elde edilen siyah pigment |
|
292 |
Genel |
be in the black f.
|
borcu kalmamak |
|
293 |
Genel |
give somebody a black eye f.
|
gözünü morartmak |
|
294 |
Genel |
go on the black market f.
|
karaborsaya düşmek |
|
295 |
Genel |
black out f.
|
gözü kararmak |
|
296 |
Genel |
be in the black f.
|
alacaklı olmak |
|
297 |
Genel |
give one a black eye f.
|
bir gözünü patlatmak |
|
298 |
Genel |
black out f.
|
kısa bir süre için şuurunu kaybetmek |
|
299 |
Genel |
be black in the face f.
|
çok kızmak |
|
300 |
Genel |
be in the black f.
|
borçlu olmamak |
|
301 |
Genel |
beat someone black and blue f.
|
birini dövüp çürükler içinde bırakmak |
|
302 |
Genel |
make black f.
|
siyahlaştırmak |
|
303 |
Genel |
go black in the face f.
|
çok kızmak |
|
304 |
Genel |
beat somebody black and blue f.
|
öldüresiye dövmek |
|
305 |
Genel |
black somebody's eye f.
|
morartmak |
|
306 |
Genel |
beat somebody black and blue f.
|
kıyasıya dövmek |
|
307 |
Genel |
black out f.
|
karartma yapmak |
|
308 |
Genel |
give someone a black look f.
|
birine kızgın bir şekilde bakmak |
|
309 |
Genel |
be on the black market f.
|
kara borsaya düşmek |
|
310 |
Genel |
be available on the black market f.
|
kara borsaya düşmek |
|
311 |
Genel |
sell on the black market f.
|
kara borsada satmak |
|
312 |
Genel |
be sold on the black market f.
|
kara borsada satılmak |
|
313 |
Genel |
someone's world turn black f.
|
dünyası kararmak |
|
314 |
Genel |
get black and blue f.
|
mosmor olmak |
|
315 |
Genel |
give somebody a black eye f.
|
birinin gözünü morartmak |
|
316 |
Genel |
black-anneal f.
|
kara tavlamak |
|
317 |
Genel |
make black-and-blue f.
|
morartmak |
|
318 |
Genel |
turn black-and-blue f.
|
mosmor olmak |
|
319 |
Genel |
emit black smoke f.
|
siyah duman yaymak |
|
320 |
Genel |
emit black smoke f.
|
siyah duman atmak |
|
321 |
Genel |
emit black smoke f.
|
siyah duman çıkartmak |
|
322 |
Genel |
black out f.
|
ışıklar gitmek |
|
323 |
Genel |
black out f.
|
elektrikler kesilmek |
|
324 |
Genel |
black out f.
|
ışıklar kesilmek |
|
325 |
Genel |
have a black belt f.
|
siyah kuşağı olmak |
|
326 |
Genel |
dye the tip black f.
|
ucunu siyaha boyamak |
|
327 |
Genel |
black out f.
|
elektrik kesilmek |
|
328 |
Genel |
black out f.
|
elektrik gitmek |
|
329 |
Genel |
black out f.
|
bilincini kaybetmek |
|
330 |
Genel |
black out f.
|
elektrikleri kesmek |
|
331 |
Genel |
black out f.
|
bilgiyi gizlemek |
|
332 |
Genel |
black out f.
|
sahnedeki ışıkları kapatmak |
|
333 |
Genel |
black out f.
|
geçici olarak hafızasını kaybetmek |
|
334 |
Genel |
black out f.
|
geçici olarak bilincini kaybetmek |
|
335 |
Genel |
black out f.
|
okunamaması için yazının bir bölümünü karalamak |
|
336 |
Genel |
black out f.
|
bilgi saklamak |
|
337 |
Genel |
black out f.
|
elektrik kesintisine neden olmak |
|
338 |
Genel |
get a black eye f.
|
gözü morartılmak |
|
339 |
Genel |
get a black eye f.
|
gözü morarmak |
|
340 |
Genel |
give someone a black eye f.
|
birinin gözünü morartmak |
|
341 |
Genel |
black out f.
|
sansürlemek |
|
342 |
Genel |
paint the black f.
|
siyaha boyamak |
|
343 |
Genel |
black [uk] f.
|
işçi sendikası eylemi kapsamında boykot etmek |
|
344 |
Genel |
black (up) f.
|
siyahi rolü için yüzünü siyaha boyamak |
|
345 |
Genel |
black (down) f.
|
(gemi armasını) ziftle veya siyah yağ ile kaplamak |
|
346 |
Genel |
black-bottom f.
|
black bottom dansı yapmak |
|
347 |
Genel |
black lead f.
|
siyah kurşunla boyamak |
|
348 |
Genel |
black lead f.
|
siyah kurşunla ovmak |
|
349 |
Genel |
black up f.
|
siyah makyaj yapmak |
|
350 |
Genel |
black-flag f.
|
(araba yarışlarında) siyah bayrak göstermek |
|
351 |
Genel |
black and blue all over s.
|
mosmor |
|
352 |
Genel |
black as soot s.
|
simsiyah |
|
353 |
Genel |
as black as coal s.
|
kirli |
|
354 |
Genel |
inky black s.
|
siyah mürekkepli |
|
355 |
Genel |
as black as s.
|
kadar siyah |
|
356 |
Genel |
as black as coal s.
|
kömür gibi |
|
357 |
Genel |
as black as pitch s.
|
zift gibi |
|
358 |
Genel |
as black as soot s.
|
kirli |
|
359 |
Genel |
black as ebony s.
|
abanoz gibi |
|
360 |
Genel |
black backed s.
|
siyah sırtlı |
|
361 |
Genel |
coal black s.
|
simsiyah |
|
362 |
Genel |
as black as pitch s.
|
simsiyah |
|
363 |
Genel |
black and white s.
|
aklı karalı |
|
364 |
Genel |
black as soot s.
|
kapkara |
|
365 |
Genel |
black as soot s.
|
kömür gibi |
|
366 |
Genel |
coal-black s.
|
kömür gibi |
|
367 |
Genel |
jet-black s.
|
simsiyah |
|
368 |
Genel |
jet-black s.
|
kapkara |
|
369 |
Genel |
pitch-black s.
|
zifiri |
|
370 |
Genel |
black hearted s.
|
fena |
|
371 |
Genel |
black hearted s.
|
kötücül |
|
372 |
Genel |
black hearted s.
|
kötü |
|
373 |
Genel |
black hearted s.
|
ahlaksız |
|
374 |
Genel |
black hearted s.
|
kötü huylu |
|
375 |
Genel |
black hearted s.
|
kötü kalpli |
|
376 |
Genel |
jet-black s.
|
kuzguni kara |
|
377 |
Genel |
black-haired s.
|
koyu saçlı |
|
378 |
Genel |
dressed in black tights s.
|
siyah tayt giymiş |
|
379 |
Genel |
black haired s.
|
siyah saçlı |
|
380 |
Genel |
black-and-blue s.
|
mosmor |
|
381 |
Genel |
black-and-blue s.
|
siyah-mavi |
|
382 |
Genel |
black-and-blue s.
|
çürümüş |
|
383 |
Genel |
black-and-blue s.
|
morarmış |
|
384 |
Genel |
black and blue s.
|
siyah-mavi |
|
385 |
Genel |
black-and-blue s.
|
çürük |
|
386 |
Genel |
black coated s.
|
siyahlar giymiş |
|
387 |
Genel |
black eyed s.
|
siyah gözlü |
|
388 |
Genel |
with black eyes s.
|
siyah gözlü |
|
389 |
Genel |
non-black s.
|
siyahi olmayanlarla ilgili |
|
390 |
Genel |
jet black s.
|
kapkara |
|
391 |
Genel |
black-and-tan s.
|
hem beyaz hem siyahilerin uğrak yeri olan |
|
392 |
Genel |
black-and-white s.
|
yazılı |
|
393 |
Genel |
black-and-white s.
|
basılı |
|
394 |
Genel |
black-and-white s.
|
beyaz zemin üstünde siyah yazılı |
|
395 |
Genel |
black-and-white s.
|
iyi ve kötü olarak birbirinden net çizgilerle ayrılmış |
|
396 |
Genel |
black-and-white s.
|
net bir şekilde belirlenmiş |
|
397 |
Genel |
black-tie s.
|
erkeklerin yarı resmi giymesini gerektiren |
|
398 |
Genel |
black-a-vised [uk] s.
|
esmer |
|
399 |
Genel |
black-a-viced s.
|
esmer |
|
400 |
Genel |
black-barred s.
|
siyah şeritli |
|
401 |
Genel |
black-browed s.
|
kasvetli |
|
402 |
Genel |
black-browed s.
|
tehdit edici |
|
403 |
Genel |
black-browed s.
|
yasaklayıcı |
|
404 |
Genel |
black-coated [uk] s.
|
beyaz yakalı |
|
405 |
Genel |
black-coated s.
|
siyah kaplı |
|
406 |
Genel |
black-eyed s.
|
kara gözlü |
|
407 |
Genel |
black-faced s.
|
karanlık bir yönü olan |
|
408 |
Genel |
black-faced s.
|
karanlık yüzlü |
|
409 |
Genel |
black-gray s.
|
koyu gri |
|
410 |
Genel |
black-grey s.
|
koyu gri |
|
411 |
Genel |
black-letter s.
|
siyah harflerle yazılmış |
|
412 |
Genel |
black-letter s.
|
siyah harflerle basılmış |
|
413 |
Genel |
black-letter s.
|
eski kitapları inceleyen |
|
414 |
Genel |
black-letter s.
|
eski moda |
|
415 |
Genel |
black-letter s.
|
takvimde kırmızıyla işaretlenmemiş günlere ait |
|
416 |
Genel |
black-letter s.
|
takvimde kırmızıyla işaretlenmemiş günlerle ilgili |
|
417 |
Genel |
black-marked s.
|
siyah işaretli |
|
418 |
Genel |
black-mouthed s.
|
ağzı pis |
|
419 |
Genel |
black-mouthed s.
|
iftiracı |
|
420 |
Genel |
black-on-black s.
|
yalnızca siyahilerle ilgili |
|
421 |
Genel |
black-on-black s.
|
iki siyahinin karşı karşıya gelmesini içeren |
|
422 |
Genel |
blue black s.
|
siyahımsı mavi renkte |
|
423 |
Genel |
blue-black s.
|
çok koyu renkte |
|
424 |
Genel |
blue-black s.
|
maviye çalan siyah renkte |
|
425 |
Genel |
brown-black s.
|
kahverengiye çalan siyah renkte |
|
426 |
Genel |
brownish-black s.
|
kahverengiye çalan siyah renkte |
|
427 |
Genel |
inky-black s.
|
mürekkep karası |
|
428 |
Genel |
inky-black s.
|
siyah mürekkep renginde olan |
|
429 |
Genel |
soot-black s.
|
kara |
|
430 |
Genel |
soot-black s.
|
siyah |
|
431 |
Genel |
soot-black s.
|
is rengi |
|
432 |
Genel |
sooty-black s.
|
kara |
|
433 |
Genel |
sooty-black s.
|
siyah |
|
434 |
Genel |
sooty-black s.
|
is rengi |
|
435 |
Genel |
in black and white zf.
|
yazılı olarak |
|
436 |
Genel |
on the black list zf.
|
kara listede |
|
437 |
Genel |
off the coast of black sea zf.
|
karadeniz açıkları |
|
438 |
Genel |
black [uk] zf.
|
son derece |
|
439 |
Genel |
black [uk] zf.
|
aşırı derecede |
|
440 |
Genel |
in black and white zf.
|
sadece grinin tonlarını kullanarak |
|
441 |
Genel |
bw (black and white) kısalt.
|
siyah ve beyaz |
|
Phrasals |
|
442 |
Öbek Fiiller |
black something out f.
|
karanlığa gömmek |
|
443 |
Öbek Fiiller |
circle something in (red/black) f.
|
(siyah/kırmızı ile) yuvarlak içine almak |
|
444 |
Öbek Fiiller |
black something out f.
|
yayını engellemek |
|
445 |
Öbek Fiiller |
black out f.
|
hava saldırısında düşman uçaklarından saklanmak için tüm ışıkları söndürmek |
|
446 |
Öbek Fiiller |
black out f.
|
bir programın yayınını belirli bir bölgede kesmek |
|
447 |
Öbek Fiiller |
black out f.
|
yok etmek |
|
448 |
Öbek Fiiller |
black out f.
|
baskılamak |
|
449 |
Öbek Fiiller |
black out f.
|
bozmak |
|
450 |
Öbek Fiiller |
black out f.
|
yayımlanmasına engel olmak |
|
451 |
Öbek Fiiller |
black out f.
|
dağıtılmasına engel olmak |
|
452 |
Öbek Fiiller |
black out f.
|
yok etmek |
|
453 |
Öbek Fiiller |
black out f.
|
söndürmek |
|
454 |
Öbek Fiiller |
black up f.
|
siyahi makyajı yapmak |
|
455 |
Öbek Fiiller |
black up f.
|
makyajla siyahi kılığına girmek |
|
456 |
Öbek Fiiller |
black out f.
|
bozulmak |
|
Phrases |
|
457 |
İfadeler |
blm (black lives matter) expr.
|
siyahların yaşamı değerlidir |
|
458 |
İfadeler |
the pot calling the kettle black expr.
|
dinime dahleden müslüman olsa |
|
459 |
İfadeler |
a day as black as coal expr.
|
kapkara bir gün |
|
Proverb |
|
460 |
Atasözü |
the pot calls the kettle black
|
tencere dibin kara seninki benden kara |
|
461 |
Atasözü |
the pot calling the kettle black
|
tencere dibin kara seninki benden kara |
|
462 |
Atasözü |
the pot calling the kettle black
|
dinime küfreden müslüman olsa |
|
463 |
Atasözü |
devil is not so black as he is painted
|
kimse söylendiği kadar kötü değildir |
|
464 |
Atasözü |
there is a black sheep in every flock
|
her sürünün içinde bir kara koyun vardır |
|
465 |
Atasözü |
there is a black sheep in every flock
|
her ailede/grupta diğerlerinden farklı biri vardır |
|
Colloquial |
|
466 |
Konuşma Dili |
black and white i.
|
polis |
|
467 |
Konuşma Dili |
black and white i.
|
siyah beyaz polis arabası |
|
468 |
Konuşma Dili |
black and white i.
|
siyah beyaz devriye arabası |
|
469 |
Konuşma Dili |
black russian i.
|
siyah rus |
|
470 |
Konuşma Dili |
black russian i.
|
kahve likörü ve votkadan yapılan alkollü bir içecek |
|
471 |
Konuşma Dili |
black triangle i.
|
siyah üçgen |
|
472 |
Konuşma Dili |
black triangle i.
|
üçgen biçiminde ufo |
|
473 |
Konuşma Dili |
black box i.
|
karakutu |
|
474 |
Konuşma Dili |
black shirt i.
|
faşist |
|
475 |
Konuşma Dili |
black maria i.
|
hapishane minibüsü |
|
476 |
Konuşma Dili |
black art i.
|
kara büyü |
|
477 |
Konuşma Dili |
a black day i.
|
kara gün |
|
478 |
Konuşma Dili |
black ball i.
|
karşı oy |
|
479 |
Konuşma Dili |
black ball i.
|
kırmızı oy |
|
480 |
Konuşma Dili |
black maria i.
|
polisin suçluları taşıdığı araç |
|
481 |
Konuşma Dili |
black ball i.
|
red oyu |
|
482 |
Konuşma Dili |
black female cop i.
|
siyah kadın polis |
|
483 |
Konuşma Dili |
standard black i.
|
standart siyah |
|
484 |
Konuşma Dili |
black neighborhood i.
|
zenci mahallesi |
|
485 |
Konuşma Dili |
black bag job i.
|
bilgi toplamak için gizlice birinin mülküne girme |
|
486 |
Konuşma Dili |
black–bag job i.
|
bilgi toplamak için gizlice birinin mülküne girme |
|
487 |
Konuşma Dili |
black bag operation i.
|
bilgi toplamak için gizlice birinin mülküne girme |
|
488 |
Konuşma Dili |
black–bag operation i.
|
bilgi toplamak için gizlice birinin mülküne girme |
|
489 |
Konuşma Dili |
black-and-tan i.
|
hem beyaz hem siyahilerin gittiği gece kulübü |
|
490 |
Konuşma Dili |
black belt i.
|
siyahilerin yoğun yaşadığı bölge |
|
491 |
Konuşma Dili |
black hat i.
|
bilgisayar korsanı |
|
492 |
Konuşma Dili |
black hat i.
|
sanal alem suçlusu |
|
493 |
Konuşma Dili |
black hole of calcutta [uk] i.
|
sıkış tıkış yer |
|
494 |
Konuşma Dili |
black wash i.
|
iftira |
|
495 |
Konuşma Dili |
black wash i.
|
kara leke |
|
496 |
Konuşma Dili |
in the black f.
|
borçlu olmamak |
|
497 |
Konuşma Dili |
in the black f.
|
cebi sağlam olmak |
|
498 |
Konuşma Dili |
in the black f.
|
cukkası olmak |
|
499 |
Konuşma Dili |
black out f.
|
gözleri kararmak |
|
500 |
Konuşma Dili |
give somebody a black look f.
|
kötü bir bakış atmak |
|