İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | manhandle f. | tartaklamak | ||
The unruly crowd tried to manhandle the security guard. Taşkın kalabalık güvenlik görevlisini tartaklamaya çalıştı. More Sentences |
||||
Genel | manhandle f. | var gücüyle sırtlamak | ||
They had to manhandle the large furniture up the stairs. Büyük mobilyaları merdivenlerden yukarı var güçleriyle sırtlamak zorunda kaldılar. More Sentences |
||||
Genel | manhandle f. | iteklemek | ||
Genel | manhandle f. | insan kuvvetiyle hareket ettirmek | ||
Genel | manhandle f. | hırpalamak | ||
Genel | manhandle f. | var kuvvetiyle hareket ettirmek | ||
Genel | manhandle f. | kol kuvvetiyle çekmek | ||
Genel | manhandle f. | kol kuvvetiyle hareket ettirmek | ||
Genel | manhandle f. | kol kuvvetiyle götürmek | ||
Genel | manhandle f. | kaba kuvvete başvurmak | ||
Genel | manhandle f. | var gücüyle çekmek | ||
Genel | manhandle f. | var gücüyle götürmek | ||
Genel | manhandle f. | var gücüyle taşımak | ||
Genel | manhandle f. | var gücüyle hareket ettirmek | ||
Genel | manhandle f. | kol kuvvetiyle taşımak | ||
Genel | manhandle f. | itip kakmak |