üstünkörü - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

üstünkörü



"üstünkörü" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 46 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
üstünkörü cursory s.
üstünkörü superficial s.
General
üstünkörü slight s.
üstünkörü trifling s.
üstünkörü scratchy s.
üstünkörü shallow s.
üstünkörü glib s.
üstünkörü casual s.
üstünkörü perfunctory s.
üstünkörü sketchy s.
üstünkörü slipshod s.
üstünkörü skin-deep s.
üstünkörü makeshift s.
üstünkörü overbroad s.
üstünkörü catchpenny s.
üstünkörü unsubtle s.
üstünkörü kutcha s.
üstünkörü haphazard s.
üstünkörü overly [obsolete] s.
üstünkörü rough-and-tumble s.
üstünkörü roughwrought s.
üstünkörü cursitory [obsolete] s.
üstünkörü cursorary s.
üstünkörü slightish s.
üstünkörü sprawling s.
üstünkörü loose s.
üstünkörü loose zf.
üstünkörü casually zf.
üstünkörü superficially zf.
üstünkörü slightingly zf.
üstünkörü half-heartedly zf.
üstünkörü crudely zf.
üstünkörü bareknuckle zf.
üstünkörü bareknuckled zf.
üstünkörü skin-deep zf.
üstünkörü skippingly zf.
Colloquial
üstünkörü lick-and-promise i.
üstünkörü back-of-the-envelope s.
üstünkörü down and dirty expr.
Idioms
üstünkörü a lick and a promise i.
üstünkörü slapdash i.
üstünkörü once-over-lightly s.
üstünkörü after a sort zf.
üstünkörü by halves expr.
üstünkörü once over lightly expr.
Marine
üstünkörü jury s.

"üstünkörü" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 116 sonuç

Türkçe İngilizce
General
üstünkörü bilgi smatter i.
üstünkörü bakış a bird's-eye view i.
üstünkörü bilgi sketch knowledge i.
üstünkörü inceleme cursory examination i.
üstünkörü temizleme catlick i.
üstünkörü anlayış superficial understanding i.
üstünkörü anlama superficial understanding i.
üstünkörü denetim cursory inspection i.
üstünkörü teftiş look-over i.
üstünkörü öğrenilen şey gleaning i.
üstünkörü inceleme run-through i.
üstünkörü onarım cobble i.
(shakespeare'in eserlerinde) üstünkörü curselarie [obsolete] i.
bir yerdeki önemli alanların hızlı ve üstünkörü gezilmesi cooks tour i.
turistik yerlerin kısa ve üstünkörü gezildiği tur cook's tour i.
üstünkörü inceleme side-glance i.
üstünkörü dikkat slight care i.
üstünkörü bakma squint i.
işini üstünkörü yapmak goldbrick f.
üstünkörü tamir etmek tinker f.
üstünkörü gözden geçirmek scan f.
bir işi acele ve üstünkörü yapmak huddle f.
çabuk ve üstünkörü okumak skim over f.
çabuk ve üstünkörü okumak skim through f.
üstünkörü kesmek haggle [rare] f.
(bir işi) üstünkörü halletmek maul f.
üstünkörü halini yapmak hash f.
üstünkörü öğrenmek glean f.
bir konuyu üstünkörü araştırmak dip f.
üstünkörü süslemek overlay f.
üstünkörü çalışmak roughwork f.
üstünkörü bir şekilde onarmak cobble [uk] f.
üstünkörü çekici hale getirmek pot f.
üstünkörü geliştirmek prefabricate f.
görevi üstünkörü tamamlamak scuffle f.
üstünkörü ilerlemek skate f.
üstünkörü yapmak sketch f.
üstünkörü yapmak slim [dialect] f.
üstünkörü çalışmak slip f.
üstünkörü yapmak slubber f.
üstünkörü girmek poke into f.
üstünkörü yazmak squiggle f.
üstünkörü ilgilenmek superficialise f.
üstünkörü ilgilenmek superficialize f.
üstünkörü okumak supervise [obsolete] f.
üstünkörü incelemek survise [obsolete] f.
üstünkörü yapılmış crude s.
üstünkörü olarak shallowed s.
üstünkörü olan shallower s.
üstünkörü olan shallowest s.
üstünkörü yapılmış visceral s.
üstünkörü sunulan horseback [us] s.
üstünkörü ve yetersiz glib s.
üstünkörü yapılan drive-by s.
üstünkörü yapılmış cursive s.
üstünkörü bakılan sportive s.
üstünkörü bir biçimde slightingly zf.
üstünkörü bir biçimde glibly zf.
üstünkörü bir biçimde shallowly zf.
üstünkörü olarak shallowly zf.
Phrasals
bir şeyi üstünkörü ya da umursamadan yapmak phone in f.
(bir şeyi) baştan savma/üstünkörü yapmak bumble through something f.
üstünkörü araştırmak dip into (something) f.
üstünkörü araştırmak dip in (something) f.
bir konuyu üstünkörü araştırmak dip into f.
bir şeyi üstünkörü yapmak gallop through something f.
(birine/bir şeye) üstünkörü bakmak peek in on (someone or something) f.
birinden/bir şeyden üstünkörü bahsetmek brush over someone or something f.
(bir şeyi) üstünkörü yapmak do (something) by halves f.
üstünkörü yapmak gallop through f.
üstünkörü bakmak skate over f.
(bir şeyi) çabuk ve üstünkörü okumak skim over (something) f.
(bir şeyi) çabuk ve üstünkörü okumak skim through (something) f.
üstünkörü tamir etmek coggle (up) [dialect] f.
üstünkörü yapmak skimp over f.
Colloquial
üstünkörü bakış squint i.
üstünkörü üretim yapmak crank out f.
üstünkörü üretim yapmak crank out f.
bir şeyi üstünkörü yapmak phone it in f.
(bir şeyi/bir yeri) üstünkörü/rastgele aramak toss (something) f.
Idioms
üstünkörü varılan yargı a horseback opinion i.
geçici/eğreti/üstünkörü çözüm band-aid approach/solution i.
geçici/üstünkörü çözüm band-aid treatment i.
üstünkörü düzeltme nail polish on a hangnail i.
üstünkörü düzeltme quick-and-dirty i.
geçici/eğreti/üstünkörü çözüm band-aid approach i.
geçici/eğreti/üstünkörü yaklaşım band-aid approach i.
üstünkörü yaklaşım band-aid approach i.
üstünkörü bakış bird's-eye view i.
üstünkörü bakış a bird's-eye view i.
etrafta üstünkörü/kısa bir gezi nickel tour i.
üstünkörü/şöylesine bir tur nickel tour i.
(bir işi) yapabilecekken üstünkörü yapmak bring it weak f.
bir şeyi üstünkörü yapmak give something a lick and a promise f.
üstünkörü plan yapmak reckon without one's host f.
üstünkörü yapmak give a lick and a promise f.
üstünkörü çözüm getirmek nibble around the edges f.
üstünkörü yapmak go through the motions f.
üstünkörü yapmak hit the high spots f.
(birine bir şeyi) üstünkörü anlatmak run (something) past (one) f.
(bir şeyi) üstünkörü yapmak skim the surface (of something) f.
(bir şeyi) üstünkörü anlamak skim the surface (of something) f.
(bir şeyle) üstünkörü ilgilenmek skim the surface (of something) f.
(bir şeye) üstünkörü değinmek skim the surface (of something) f.
(bir şeye) yüzeysel/üstünkörü bir giriş yapmak skim the surface (of something) f.
hiçbir işi yarım yamalak/üstünkörü yapmamak do nothing by halves f.
hiçbir işi yarım yamalak/üstünkörü yapmamak not do anything by halves f.
(bir şeyin) üzerinden üstünkörü geçmek gloss over (something) f.
üstünkörü (bir şeyden) bahsetmek/söz etmek make noises about (something) f.
hiçbir işi üstünkörü yapma never do things by halves f.
üstünkörü tasarlanmış on the back of an envelope expr.
Automotive
üstünkörü bakma optical check i.
Marine
üstünkörü bir şekilde tıkamak chintze f.
Breeding
üstünkörü yapılmış sığır kulübesi helm [dialect] [uk] i.
Military
verilen görevi üstünkörü yapan asker goldbrick i.
verilen görevi üstünkörü yapan asker goldbricker i.