a half - Türkçe İngilizce Sözlük

a half

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"a half" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 2 sonuç

İngilizce Türkçe
Music
a half i. birliğin yarısı
a half s. ikilik

"a half" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 175 sonuç

İngilizce Türkçe
Idioms
a half-wit i. yarım akıllı
He's a half-wit.
O bir yarım akıllı.

More Sentences
half a mind expr. şeytan diyor ki
I have half a mind to marry her.
Şeytan diyor ki onunla evlen.

More Sentences
General
half a decade i. beş yıl
half a dozen i. yarım düzine
a glass of half empty i. yarım bardak
a two-and-a-half lira coin i. iki buçukluk
half-a-dollar i. yarım dolar
half-a-crown i. eski ingiliz parası
half-a-dollar i. yarım dolarlık madeni para
two and a half i. iki buçuk
one and a half i. bir buçuk
three-and-a-half-hour meeting i. üç buçuk saatlik toplantı
a mile and a half i. bir buçuk mil
four and a half i. dört buçuk
half a cup of water i. yarım bardak su
one and a half year i. bir buçuk yıl
half-a-crown i. iki buçuk şilin
half-a-dollar i. elli sent
draw a half moon f. yarımay çizmek
lower a flag to half-staff f. bayrağı yarıya indirmek
have half a mind to f. -eceği gelmek
have half a mind to f. -esi gelmek
last a day and a half f. bir buçuk gün sürmek
take a half day off from work f. işten yarım gün izin almak
take a half day off f. yarım gün izin almak
take a half day off f. yarım gün izin kullanmak
be half dead with a bullet hole in one's shoulder f. omzunda bir kurşun deliğiyle yarı ölü bir halde olmak
one and a half s. bir buçuk katı
a half-carat s. bir buçuk karatlık
in a half-assed way zf. kör topal
Phrases
I have half a mind to expr. şeytan diyor ki
one in half a million expr. yarım milyonda bir
and a half expr. -den fazlası
and a half expr. '-den biraz fazlası
and a half expr. '-den daha kötüsü
and a half expr. '-den biraz kötüsü
and a half expr. '-den biraz daha büyük
and a half expr. '-i geçmiş/aşmış
and a half expr. normalden daha büyük, ciddi, yoğun bir şey/kimse
and a half expr. normal bir şeyden/kimseden daha fazlası olan şey/kimse
a … and a half expr. -in en güzel/iyi örneği
a … and a half expr. … abidesi
a … and a half expr. … timsali
Proverb
half the truth is often a whole lie olanın tümünü söylemeyen yalan söylemiş sayılır bazen
half the truth is often a whole lie gerçeğin bir kısmını saklamak yalan söylemekle eşdeğerdir bazen
a fault confessed is half redressed zararın neresinden dönersen kardır
a fault confessed is half redressed tövbe eden hiç günah işlememiş gibidir
a danger foreseen is half-avoided tehlikeyi öngörmek onu önlemenin yarısıdır
a danger foreseen is half-avoided öngörülen bir tehlike yarı yarıya önlenmiş emektir
a danger foreseen is half-avoided tehlikenin farkında olmak ondan kaçınmanın yarısıdır
Colloquial
half a minute i. yarım dakika
half a minute i. bir dakikadan az süre
half a minute i. çok kısa bir süre
half a mo expr. biraz bekle
half a mo expr. bir dakika/saniye
a day and a half expr. bir buçuk gün
in about an hour and a half expr. yaklaşık 1.5 saat sonra
half/just a mo expr. (kısa süreliğine) bekle beni
half a dozen expr. altı
half a dozen expr. yarım düzine
half a dozen expr. birkaç
half a dozen expr. birkaç tane
half a minute expr. çok kısa bir süre
half a tick expr. çok kısa bir süre
half a second expr. çok kısa bir süre
half a second expr. yarım saniye
with half a heart expr. isteksizce
with half a heart expr. istemeye istemeye
with half a heart expr. gönülsüzce
with half a heart expr. pek istemeden
with half a heart expr. gayret göstermeden
with half a heart expr. hevessiz bir şekilde
Idioms
a glass half full person i. her şeye iyi tarafından bakan iyimser insan
a glass half empty person i. her şeye kötü tarafından bakan karamsar insan
a half-wit i. salak
a half-wit i. saf
half a chance i. küçük bir şans
half a chance i. şu kadarcık bir şans
half a chance i. en ufak bir şans
have half a mind to do something f. yapmaya niyet etmek
have half a notion to do something f. yapmaya niyet etmek
give (one) half a chance f. (birine) bir olanak sunmak
give (one) half a chance f. (birine) küçük bir şans vermek
give somebody half a chance (to do something) f. (birine bir şey yapmak için) bir fırsat/olanak sunmak
give somebody half a chance (to do something) f. (birine bir şey yapması için) küçük bir şans vermek
give somebody half a chance f. birine bir olanak sunmak
give somebody half a chance f. birine küçük bir şans vermek
have half a notion to do f. yapmaya niyet etmek
half a heart zf. yarı gönüllü
half a heart zf. gönülsüz
half a heart zf. isteksiz
it's six of one and half a dozen of the other expr. al birini vur ötekine
six of one and half a dozen of the other expr. al birini vur ötekine
half a bubble off plumb expr. bir tahtası eksik
howdy and a half expr. birkaç adımlık mesafe
a good beginning is half the battle expr. başlamak bitirmenin yarısıdır
howdy and a half expr. çok kısa mesafe
half a bubble off plumb expr. deli
half a bubble off plumb expr. çılgın
six of one and half a dozen of the other expr. ha bu ha o
half a loaf is better than none expr. hiç yoktan iyidir
half a loaf is better than no bread expr. hiç yoktan iyidir
given half a chance expr. fırsatını bulsa
given half a chance expr. fırsatı olsa
given half a chance expr. fırsatını yakalasa
six of one and half a dozen of the other expr. ikisi de aynı
howdy and a half expr. iki adımlık mesafe
howdy and a half expr. iki adım yol
half a loaf is better than no bread expr. olmamasından daha iyi
half a loaf is better than none expr. olmamasından daha iyi
half a bubble off plumb expr. kaçık
given half a chance expr. o fırsat verilse
six in one, (and) half a dozen in the other expr. al birini vur ötekine
six in one, (and) half a dozen in the other expr. ha bu ha o
six in one, (and) half a dozen in the other expr. ikisi de aynı
six in one, (and) half a dozen in the other expr. bir fark yok
six in one, (and) half a dozen in the other expr. aynısının laciverti
six in one, (and) half a dozen in the other expr. aynı bokun laciverti
six of one (and) half a dozen of the other expr. aynı bokun laciverti
a hoot and a half expr. aşırı komik
given half a chance expr. fırsatını yakalasa
given half a chance expr. fırsatı olsa
given half a chance expr. fırsatını bulsa
given half a chance expr. o fırsat verilse
half a loaf expr. hiç yoktan iyi
half a loaf expr. olmamasından iyi
half a loaf is better than no loaf expr. hiç yoktan iyidir
half a loaf is better than no loaf expr. olmamasından daha iyi
half a loaf is better than no loaf expr. buna da şükür
half a mind expr. yapası/edesi gelme
half a minute expr. çok kısa bir süre
half a minute expr. kısacık bir süre
half a minute expr. göz açıp kapayıncaya kadar
half a tick expr. çok kısa bir süre
half a tick expr. kısacık bir süre
half a tick expr. birkaç saniye
half a tick expr. göz açıp kapayıncaya kadar
half a second expr. çok kısa bir süre
half a second expr. kısacık bir süre
half a second expr. birkaç saniye
half a second expr. göz açıp kapayıncaya kadar
half a shake of a lamb's tail expr. çok kısa bir süre
half a shake of a lamb's tail expr. göz açıp kapayıncaya kadar
half a shake of a lamb's tail expr. hemen
six of one and half a dozen of the other six and two threes expr. iki ucu boklu değnek
six of one and half a dozen of the other six and two threes expr. tüm seçeneklerin eşit olduğu durum
Speaking
It's six of one half a dozen of another expr. aynı kapıya çıkar
may you be in heaven a full half hour before the devil knows you're dead expr. irlanda'da ölenin arkasından şeytan son bir şans bulup ruhunu çağırmadan cennette huzur içinde uyu anlamında söylenen bir ifade
that was a (game/meal/walk etc.) and a half! expr. ne çok/güzel/biçim (oynadık/yedik/yürüdük) ama!
that was a (game/meal/walk etc.) and a half! expr. ne güzel (oyun/yemek/yürüyüştü) ama!
it's gonna take about an hour and a half to get there expr. oraya varmam bir - bir buçuk saat sürer
I've half a notion to give you a hiding! expr. sana dayak atasım geliyor!
it's only half a sin expr. tam günah sayılmaz
Trade/Economic
time and-a-half i. yüzde elli zamlı gündelik
time and a half expr. bir buçuk katı
Politics
track one and a half diplomacy i. yarı-resmi diplomasi
Technical
stage-and a-half i. bir buçuk kademeli motor
Computer
one-and-a-half space i. birbuçuk aralık
Telecom
second and a half generation i. 2.5 nesil (2.5 N)
Medical
one-and-a-half syndrome i. bir buçuk sendromu
eight-and-a-half syndrome i. sekiz buçuk sendromu
Gastronomy
half a loaf of bread i. yarım ekmek
one and a half expr. bir buçuk
History
two-and-a-half international i. 1921'de viyana'da bir araya gelen uluslararası sosyalist konferansı
Hunting
a blind half court shot i. sahanın yarısından bakmadan yapılan atış
Football
two-and-a-half-year deal i. iki buçuk yıllık sözleşme
Slang
a half-assed attempt i. yarım yamalak bir girişim/teşebbüs
a half-arsed attempt i. yarım yamalak bir girişim/teşebbüs
fancy a swift half? expr. bir tek atalım mı?
Modern Slang
a bitch and a half expr. cadaloz demek yetmez/az kalır
a bitch and a half expr. kaltak demek yetmez/az kalır
a bitch and a half expr. cadaloz/kaltak kelimesi hafif kalır
a bitch and a half expr. şıllık kelimesi hafif kalır
a bitch and a half expr. orospunun/kaltağın daniskası
a bitch and a half expr. kahpe demek yetmez