İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | apportioning i. | paylaştırma | ||
Now is not the time to apportion blame or point fingers. Şimdi suçu paylaştırmanın ya da parmakla göstermenin zamanı değil. More Sentences |
||||
Ticaret/Ekonomi | apportioning i. | tahsis etme | ||
It is not about punishing wrongdoers but apportioning and allocating responsibility for environmental damage. Bu, yanlış yapanları cezalandırmakla değil, çevresel zararın sorumluluğunu paylaştırmak ve tahsis etmekle ilgilidir. More Sentences |
||||
Ticaret/Ekonomi | apportioning i. | dağıtma |