Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
bahane
"bahane"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 48 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
bahane
pretext
i.
2
Yaygın Kullanım
bahane
excuse
i.
General
3
Genel
bahane
cloak
i.
4
Genel
bahane
guise
i.
5
Genel
bahane
rationalization
i.
6
Genel
bahane
salvo
i.
7
Genel
bahane
out
i.
8
Genel
bahane
subterfuge
i.
9
Genel
bahane
blind
i.
10
Genel
bahane
veil
i.
11
Genel
bahane
cavil
i.
12
Genel
bahane
plea
i.
13
Genel
bahane
putoff
i.
14
Genel
bahane
allegation
i.
15
Genel
bahane
peg
i.
16
Genel
bahane
cover
i.
17
Genel
bahane
essoin
i.
18
Genel
bahane
pretence
i.
19
Genel
bahane
pretense
i.
20
Genel
bahane
handle
i.
21
Genel
bahane
excuse
i.
22
Genel
bahane
rise
i.
23
Genel
bahane
evasion
i.
24
Genel
bahane
shift
i.
25
Genel
bahane
cop out
i.
26
Genel
bahane
pretex
i.
27
Genel
bahane
cop-out
i.
28
Genel
bahane
put-off
i.
29
Genel
bahane
stalking-horse
i.
30
Genel
bahane
rationalisation
i.
31
Genel
bahane
humbuggery
i.
32
Genel
bahane
excusement [obsolete]
i.
33
Genel
bahane
quip
i.
34
Genel
bahane
dicaeology [obsolete]
i.
35
Genel
bahane
come-off
i.
36
Genel
bahane
difficulty
i.
37
Genel
bahane
fix
i.
38
Genel
bahane
pretension
i.
39
Genel
bahane
pretention
i.
40
Genel
bahane
pretexture [obsolete]
i.
41
Genel
bahane
stalling
i.
42
Genel
bahane
exc (excuse)
kısalt.
Colloquial
43
Konuşma Dili
bahane
bone in (one's) leg [obsolete]
i.
44
Konuşma Dili
bahane
a bone in your leg (or head)
i.
45
Konuşma Dili
bahane
a song and dance
i.
46
Konuşma Dili
bahane
stalking-horse
i.
Law
47
Hukuk
bahane
colour
i.
48
Hukuk
bahane
color
i.
"bahane"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 116 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
bahane ile oyalama
foot dragging
i.
2
Genel
sudan bahane
lame excuse
i.
3
Genel
kötü bahane
pathetic excuse
i.
4
Genel
uzun uzadıya yapılan açıklama veya bahane
song and dance
i.
5
Genel
tartışmaya bahane arayan kimse
caviler
i.
6
Genel
tartışmaya bahane arayan kimse
caviller
i.
7
Genel
yersiz bahane
chicanery
i.
8
Genel
saçma bahane
flimsy excuse
i.
9
Genel
yermeye bahane arayan eleştirmen
mome [obsolete]
i.
10
Genel
işin üstünü örtmeye yarayan bahane
cover-up
i.
11
Genel
bürokratik işlemleri bahane edip işten kaytaran kimse
sea lawyer
i.
12
Genel
bahane sunma
pretend
i.
13
Genel
bahane etme
pretend
i.
14
Genel
bahane uydurmak
concoct an excuse
f.
15
Genel
bahane aramak
cavil
f.
16
Genel
bahane uydurmak
feign an excuse
f.
17
Genel
bahane uydurmak
allege an excuse
f.
18
Genel
bahane bulmak
find a pretext
f.
19
Genel
bahane aramak
seek a pretext
f.
20
Genel
bahane uydurmak
find a pretext
f.
21
Genel
uydurmak (bahane)
manufacture
f.
22
Genel
bahane etmek
allege
f.
23
Genel
bahane bulmak
rationalize
f.
24
Genel
bahane etmek
pretend
f.
25
Genel
bahane etmek
plead
f.
26
Genel
bahane etmek
pretending
f.
27
Genel
bahane göstermek
give as a pretext
f.
28
Genel
bahane uydurmak
make up an excuse
f.
29
Genel
bahane göstermek
provide somebody with an excuse
f.
30
Genel
bahane göstermek
give something as an excuse
f.
31
Genel
bahane göstermek
make up an excuse
f.
32
Genel
bahane uydurmak
pretext
f.
33
Genel
bahane üretmek
pretext
f.
34
Genel
bahane uydurmak
allege as a pretext
f.
35
Genel
bahane üretmek
allege as a pretext
f.
36
Genel
bahane bulmak
rationalise
f.
37
Genel
ırksal nedenleri bahane ederek saldırı yapmak
race-bait
f.
38
Genel
bahane aramak
quibble
f.
39
Genel
(bahane olarak) fakirliği öne sürmek
poormouth
f.
40
Genel
bahane etmek
pretex [obsolete]
f.
41
Genel
ufak (bir bahane)
slight
s.
42
Genel
bahane arayan
caviling
s.
43
Genel
bahane arama
caviling
s.
44
Genel
bahane arama
cavilling
s.
45
Genel
bahane arayan
cavilling
s.
46
Genel
bahane edilmeyen
unpleaded
s.
47
Genel
bahane kabul etmeyen
excuseless
s.
48
Genel
bahane ederek
on the excuse that
zf.
49
Genel
bahane ederek
on the pretext that
zf.
50
Genel
bahane arar şekilde
cavilingly
zf.
Phrasals
51
Öbek Fiiller
telefon edip hasta olduğunu söyleyerek/bahane ederek işe gitmemek
bang something in
f.
Phrases
52
İfadeler
en ufak bahane ile
on the slightest pretext
expr.
Proverb
53
Atasözü
sert bir eylemi haklı çıkarmak için bahane bulmak kolaydır
it is easy to find a stick to beat a dog
Colloquial
54
Konuşma Dili
uzun uzadıya yapılan açıklama veya bahane
a song and dance
i.
55
Konuşma Dili
telefon edip hasta olduğunu söyleyerek/bahane ederek işe gitmemek
bang in (sick)
f.
56
Konuşma Dili
(birine) bir bahane yaratmak
give (someone) an out
f.
57
Konuşma Dili
bahane etmek
use as an excuse
f.
58
Konuşma Dili
yardım veya bağış istendiğinde söylenen bir bahane
I gave at the office
expr.
59
Konuşma Dili
(kaza veya kaza tehlikesi durumunda bir araç sürücüsü tarafından bir bisikletliye ya da motor sürücüsüne bahane olarak söylenen) pardon görmedim/seni fark etmedim
smidsy (sorry, mate, I didn't see you) [uk]
expr.
Idioms
60
Deyim
üşengeçlik yüzünden uydurulan anlamsız bahane
bone in (one's) leg [obsolete]
i.
61
Deyim
üşengeçlik yüzünden uydurulan anlamsız bahane
a bone in your leg (or head)
i.
62
Deyim
asıl meseleye girmek için kullanılan bahane/vesile/fırsat
a peg to hang a matter on
i.
63
Deyim
kızmak/söylenmek/eleştirmek için bahane
stick to beat (someone or something) with
i.
64
Deyim
kızmak/söylenmek/eleştirmek için bahane
a rod to beat somebody with
i.
65
Deyim
kızmak/söylenmek/eleştirmek için bahane
a stick to beat somebody with
i.
66
Deyim
söylenmek/eleştirmek için bahane
stick to beat (someone or something) with
i.
67
Deyim
söylenmek/eleştirmek için bahane
a stick with which to beat someone [brit]
i.
68
Deyim
asıl derdini anlatmak için bir şeyi bahane olarak kullanmak
a peg on which to hang (something)
i.
69
Deyim
asıl derdini anlatmak için bir şeyi bahane olarak kullanmak
a peg on which to hang something
i.
70
Deyim
asıl derdini anlatmak için bir şeyi bahane olarak kullanmak
a peg to hang (something) on
i.
71
Deyim
(birini) azarlamak/paylamak için bahane
stick to beat (someone or something) with
i.
72
Deyim
bahane ederek azarlama/paylama
stick to beat (someone or something) with
i.
73
Deyim
(birini) azarlamak/paylamak için bahane
a rod to beat somebody with
i.
74
Deyim
bahane ederek azarlama/paylama
a rod to beat somebody with
i.
75
Deyim
(birini) azarlamak/paylamak için bahane
a stick to beat somebody with
i.
76
Deyim
bahane ederek azarlama/paylama
a stick to beat somebody with
i.
77
Deyim
(birini) azarlamak/paylamak için bahane
a stick to beat someone with [uk]
i.
78
Deyim
bahane ederek azarlama/paylama
a stick to beat someone with [uk]
i.
79
Deyim
(birini) azarlamak/paylamak için bahane
a stick with which to beat someone [uk]
i.
80
Deyim
bahane ederek azarlama/paylama
a stick with which to beat someone [uk]
i.
81
Deyim
bana bahane gösterme
but me no buts
i.
82
Deyim
kaçış için bahane
ticket
i.
83
Deyim
sudan bahane
sorry excuse
i.
84
Deyim
sudan bahane
thin excuse
i.
85
Deyim
sudan bahane
lame excuse
i.
86
Deyim
sağlık problemlerini bahane ederek siyasi bir yükümlülükten kaçma
diplomatic flu
i.
87
Deyim
sağlık durumunu bahane etme
diplomatic flu
i.
88
Deyim
birine kızmak/söylenmek/eleştirmek için bahane
a rod to beat somebody with
i.
89
Deyim
birini azarlamak/paylamak için bahane
a rod to beat somebody with
i.
90
Deyim
bahane ederek azarlama/paylama
a rod to beat somebody with
i.
91
Deyim
birine kızmak/söylenmek/eleştirmek için bahane
a stick to beat somebody with
i.
92
Deyim
birini azarlamak/paylamak için bahane
a stick to beat somebody with
i.
93
Deyim
bahane ederek azarlama/paylama
a stick to beat somebody with
i.
94
Deyim
yalanlarla dolu bir hikaye, bahane
a tissue of lies
i.
95
Deyim
birini bahane etmek
use someone as an excuse
f.
96
Deyim
bir şeyi bahane etmek
use something as an excuse
f.
97
Deyim
hasta olduğunu söyleyip (ya da bahane edip) işe gitmemek
call in sick
f.
98
Deyim
hasta olduğunu söyleyip (ya da bahane edip) işe gitmemek
report in sick
f.
99
Deyim
(birisine) inandırıcı olmayan bir bahane sunmak
give someone a song and dance
f.
100
Deyim
bahane yutturmaya çalışmak
feed (one) a line
f.
101
Deyim
bahane uydurmak
cop a plea
f.
102
Deyim
(birini/bir şeyi bir şey için) bahane etmek
use (someone or something) as an excuse (for something)
f.
103
Deyim
(birini/bir şeyi bir şey için) bahane olarak kullanmak
use (someone or something) as an excuse (for something)
f.
104
Deyim
bahane sunmak
say for oneself
f.
105
Deyim
boş (bahane)
sorry-ass
s.
106
Deyim
sudan (bahane)
sorry-ass
s.
Speaking
107
Konuşma
bahane bulunmaz
beyond exception
expr.
108
Konuşma
bahane üretmeyi kes
stop making excuses
expr.
109
Konuşma
bütün gece hasta bir arkadaşla ilgilenmek zorunda kaldım (bahane olarak söylenir)
I was up all night with a sick friend
expr.
110
Konuşma
daha fazla bahane duymak istemiyorum
I want to hear no more excuses
expr.
111
Konuşma
daha fazla bahane duymak istemiyorum
I don't want to hear any more excuses
expr.
Trade/Economic
112
Ticaret/Ekonomi
enflasyonu bahane ederek gerekenden fazla fiyat artışı yapılması
greedflation
i.
Psychology
113
Psikoloji
bahane bulmak
rationalise
f.
Archaic
114
Eski Kullanım
yersiz bahane
cavillation
i.
Slang
115
Argo
büyük bir felaketi bahane ederek halkı normalde kabul etmeyeceği liberal ekonomik politikalara geçirme
disaster capitalism
i.
Modern Slang
116
Modern Argo
insanların hasta olduklarını saklamak için kullandıkları bir bahane
allergy season
i.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of bahane
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy